Yargıtay Kararı 9. Ceza Dairesi 2022/14923 E. 2023/2693 K. 03.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/14923
KARAR NO : 2023/2693
KARAR TARİHİ : 03.05.2023

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Sarkıntılık suretiyle cinsel saldırı
HÜKÜM : Mahkûmiyet

Sanık hakkında bozma üzerine kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteklerinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteklerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ

1.Gaziantep Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan 19.11.2012 tarih, 2012/1534 sayılı iddianame ile sanığın beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde cinsel saldırı suçundan cezalandırılması talep edilmiştir.

2. Gaziantep 5. Ağır Ceza Mahkemesinin, 23.01.2014 tarihli ve 2012/254 Esas, 2014/19 Karar sayılı kararı ile sanığın cinsel saldırı suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 102 nci maddesinin birinci fıkrası, üçüncü fıkrasının (a) bendi, 62 ve 53 üncü maddeleri uyarınca 5 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

3. Gaziantep 5. Ağır Ceza Mahkemesinin, 23.01.2014 tarihli ve 2012/254 Esas, 2014/19 Karar sayılı kararının sanık müdafii tarafından temyizi üzerine Yargıtay kapatılan 14. Ceza Dairesinin 18.11.2020 tarihli ve 2016/4969 Esas, 2020/5109 Karar sayılı kararı ile Adli Tıp Kurumundan rapor alındıktan sonra sanık hakkında 5237 sayılı Kanun’un 102 nci maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendinin tatbiki gerekip gerekmediği hususunda değerlendirme yapılması gerektiğinden bahisle bozulmasına karar verilmiştir.

4. Gaziantep 5. Ağır Ceza Mahkemesinin, 27.10.2021 tarihli ve 2021/6 Esas, 2021/527 Karar sayılı kararı ile sanığın sarkıntılık suretiyle cinsel saldırı suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 102 nci maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesi, üçüncü fıkrasının (a) bendi, 62 nci maddesinin birinci fıkrası ve 53 üncü maddesi uyarınca 3 yıl 9 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A. Katılan Bakanlık Vekili Temyiz İsteminde
Özetle; Sanığa üst sınırdan ceza verilmesi gerektiğini, indirim nedenlerinin uygulanmaması gerektiğini beyan etmiştir.

B. Katılan Vekili Temyiz İsteminde Özetle
Özetle; Sanığa ceza verilirken takdiri indirim yapılmasının, nitelikli cinsel istismar suçundan ceza verilmesi gerekirken basit cinsel saldırıdan ceza verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu ve kararın bozulması gerektiğini belirtmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR
İlk Derece Mahkemesince; ”Mahkememizin 23.01.2014 tarih 2012/254 E. 2014/19 K sayılı ilamıyla sanığın “Basit Cinsel Saldırı” suçundan cezalandırılmasına karar verildiği, Yargıtay 14.Ceza Dairesi nin 18/11/2020 tarihli 2016/4969 E. 2020/5109 K. Sayılı ilamıyla ‘Şehit Kamil Devlet Hastanesinde görevli psikiyatri uzmanınca düzenlenen 19.10.2012 tarihli raporda mağdurede hafif derecede mental retardasyon saptandığı ve ruhsal yönden kendisini savunamayacak durumda olduğu belirtilmesine rağmen anılan raporun içeriği itibarıyla yetersiz olması karşısında, mağdurenin dava dosyasıyla birlikte İstanbul Adli Tıp Kurumu 6. İhtisas Kuruluna sevkiyle suç tarihinde herhangi bir akıl hastalığı veya akıl zayıflığı bulunup bulunmadığı, şayet varsa bundan dolayı eyleme karşı beden veya ruh bakımından kendisini savunabilecek durumda olup olmadığı, beyanlarına itibar edilip edilemeyeceği, durumunun hekim olmayanlar ile çevresinde yaşayanlar veya kendisini tanıyanlarca anlaşılıp anlaşılamayacağı hususlarında rapor alındıktan sonra sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 102/3-a. maddesinin tatbiki gerekip gerekmediği hususunda değerlendirme yapılması gerekirken eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması’ gerekçeleriyle hükmün bozulmasına karar verdiği dosyanın mahkememize gönderildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce bozma ilamı sonrasında yapılan yargılama sonucunda; olay tarihinde yolda okula gitmek için bekleyen ve hafif derecede reterdasyon hastalığı nedeniyle ruhsal yönden kendini savunmayacak durumda olan katılanı görünce cinsel arzularını tatmin amacıyla katılanı öpmek amacıyla arkasından yaklaşıp katılanın vücuduna sarıldığı ancak katılanın bağırması üzerine sanığın olay yerinden kaçtığı, olayın anlatılan şekilde gerçekleştiği mahkememizce kabul edilmiştir.
Katılanın bozma ilamı sonrasında aldırılan 15/03/2021 tarihli Adli Tıp Kurumu raporunda yapılan muayenesinde Hafif-Orta Derecede Zeka Geriliği saptandığı, kendisinde saptanmış olan ve hayatının ilk yıllarından başlayıp ömrü boyunca sürecek olan bu zeka geriliğinin davaya konu olaydan kaynaklanmadığı, bu zeka geriliğinin fiile ruhsal yönden mukavemet etmesine mani olacak mahiyet ve derecede olduğu, … *******’nun 19/10/2012 tarihinde mağduru bulunduğu olayda, fiile ruhsal yönden mukavemete muktedir olamayacağı, durumun hekim olmayanlarca ilk bakışta anlaşılamayabileceği ancak yakın tanıyanlarca ve tekrarlayan görüşmelerle anlaşılabileceği, beyanlarına ancak ana hatları ile itibar edilebileceğinin tespit edildiği anlaşılmıştır.
Yapılan yargılama, toplanan deliller, uzmanlık raporları, adli raporlar, tanık …’ın katılanın şikayetini ve suçlamayı doğrular mahiyetteki polisteki ve duruşmadaki tutarlı beyanları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Sanığın bozma sonrasında alınan beyanlarında suçlamaları kabul etmediğini, kendi akıl sağlığının yerinde olmadığını beyan etmiş ise de bozma öncesinde Adana Dr. Ekrem … Ruh Sağlığı Hastanesinden alınan 04/06/2013 tarihli raporunda sanığın ceza ehliyetinin tam olduğunun bildirildiği, katılanın aşamalardaki beyanlarının zeka geriliği hastalığı olmasına rağmen büyük ölçüde istikrarlı ve tutarlı olduğunun anlaşıldığı, sanık ile katılan arasında herhangi bir husumetin de bulunmadığı, katılanın sanığa iftira atması için herhangi bir sebebin bulunmadığı nazara alındığında sanığın savunmalarının tamamen inkara ve atılı suçtan kurtulmaya yönelik olduğu kanatine varılmıştır.
Sanık … **********’nın sübut bulan eylemlerinin hukuki nitelendirmesine gelince sanığın eyleminin sübuta erdiği ancak bu eylemin cinsel saldırı suçunun basit haline mi sarkıntılık yapmak suretiyle cinsel saldırı suçuna mı vücut verdiğinin belirlenmesinin zorunlu olduğu, yukarıda da izah edildiği üzere cinsel saldırı eyleminin gerçekleştirilebilmesi için cinsel duyguları tatmin amacıyla mağdurun vücut bütünlüğünün belirli bir süre ihlal edilmesinin zorunlu olduğu sarkıntılık açısından ise madde metninde bir tanım bulunmasa da doktrin, uygulama ve bozma kararında da kabul edildiği üzere cinsel duyguları tatmin amacı ile mağdurun vücut bütünlüğünün ani kesik kesik belirli bir süre devam etmeyip süreklik arz etmeyen eylemler ile ihlalinin gerektiği, somut olayda sanığın katılanı öpmek amacıyla arkasından yaklaşıp katılanın vücuduna sarılmak suretiyle gerçekleştirdiği eylemlerinin katılan beyanı ile de belirlendiği üzere ani ve kısa süreli mahiyette olduğu ve süreklilik arz etmediği, tüm dosya kapsamı nazara alındığında sanığın eyleminin sarkıntılık düzeyinde kaldığı anlaşılmakla TCK’nın 102/1-2.cümlesindeki sarkıntılık düzeyinde kalan basit cinsel saldırı suçunu oluşturduğu kabul edilerek, sanığa 102/1,2. cümleden ek savunma verilmiş olup böylelikle sanığın sarkıntılık düzeyinde kalan basit cinsel saldırı suçunu işlediği hususunda mahkememizce tam bir vicdani kanaat oluşmuştur.
Sanığın eylemlerinin değişip dönüşen suç vasfına göre sarkıntılık suretiyle cinsel saldırı suçunu oluşturduğu, suçun işlendiği yıl olan 19/10/2012 ve karar tarihi olan 23/01/2014 tarihinden sonra söz konusu madde metninde 18/06/2014 tarihinde 6545 sayılı kanunun 58. maddesi ile değişikliklik olduğu ve madde metnine ‘cinsel davranışın sarkıntılık düzeyinde kalması halinde iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.’ cümlesinin eklendiği, bu nedenle sanığın sabit olan sarkıntılık suçunun TCK’nın 7.Maddesi göz önüne alınarak yapılan lehe kanun değerlendirmesinde cezaların alt ve üst sınırı, sanığın alacağı sonuç ceza,uygulanacak ceza maddeleri bir kül halinde değerlendirildiğinde sanığın suç tarihinden sonra yürürlüğe giren ve lehine olan TCK’nın 102/1-2.cümle maddesi ile cezalandırılması cihetine gidilmiştir. Kısa kararda açıklanan gerekçelerle sanığın TCK’nın 102/1-2.cümle maddesi uyarınca suçun işleniş biçimi, işlenmesindeki özellikler, sanığın kastının yoğunluğu nazara alınarak takdiren ve teşdiden cezalandırılmasına karar verilmiştir. Sanık suçu kendini ruh bakımından savunamayacak durumda olan katılana karşı işlemiş olduğundan 5237 sayılı TCY’nın 102/3-a maddesi uyarınca cezasında artırım yapılmıştır. Hükmolunan cezanın sanığın geleceği üzerindeki olası etkileri nazara alınarak TCK’nın 62/1 maddesi uyarınca cezasından indirim yapılmış, adli sicil kaydında tekerrüre esas sabıkası bulunan sanık hakkında hükmolunan cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilerek” şeklindeki gerekçeyle hüküm kurulmuştur.

IV. GEREKÇE
Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfı ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, katılan Bakanlık vekili ve katılan mağdure vekilinin yerinde görülmeyen temyiz sebepleri reddedilmiştir.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Gaziantep 5. Ağır Ceza Mahkemesinin, 27.10.2021 tarihli ve 2021/6 Esas, 2021/527 Karar sayılı kararında katılan Bakanlık vekili ve katılan mağdure vekili tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden katılan Bakanlık vekili ve katılan mağdure vekilinin temyiz sebeplerinin reddiyle hükmün, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle ONANMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

03.05.2023 tarihinde karar verildi.