Yargıtay Kararı 9. Ceza Dairesi 2022/14905 E. 2023/2692 K. 03.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/14905
KARAR NO : 2023/2692
KARAR TARİHİ : 03.05.2023

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2021/701 E., 2022/354 K.
SUÇ : Cinsel taciz
HÜKÜM : Mahkûmiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Onama

Sanık hakkında bozma üzerine kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. İzmir 7. Asliye Ceza Mahkemesinin, 29.12.2015 tarihli ve 2015/717 Esas, 2015/678 Karar sayılı kararı ile sanığın cinsel taciz suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 105 inci maddesinin birinci fıkrası ve 53 üncü maddesi uyarınca 1 yıl 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

2. İzmir 7. Asliye Ceza Mahkemesinin, 29.12.2015 tarihli ve 2015/717 Esas, 2015/678 Karar sayılı kararının sanık tarafından temyizi üzerine Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 15.09.2021 tarihli ve 2021/22373 Esas, 2021/7673 Karar sayılı kararı ile basit yargılama usulü yönünden sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması nedeniyle bozulmasına karar verilmiştir.

3. İzmir 7. Asliye Ceza Mahkemesinin, 17.05.2022 tarihli ve 2021/701 Esas, 2022/354 Karar sayılı kararı ile sanığın cinsel taciz suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 105 inci maddesinin birinci fıkrası, 53 üncü maddesi ve 5271 sayılı Kanun’un 251 inci maddesinin üçüncü fıkrasının son cümlesi uyarınca 9 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A. Sanık Temyiz İsteminde
Özetle; kararda eksik inceleme yapıldığını, suçun vasfı ve mahiyetinin oluşmadığını, kararın bozularak beraatine karar verilmesini talep etmiştir.

B. Katılan Bakanlık Vekili Temyiz İsteminde
Özetle; sanık hakkında üst sınırdan ceza verilmesi gerektiğini, Bakanlık lehine vekalet ücreti verilmesini talep etmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR
Mahkemesince; ”Müştekinin facebook adresinden… ****** ismi ile sanığın arkadaşlık teklifinde bulunduğu, fakat müştekinin şahsı tanımıyor olması nedeni ile bu isteğini kabul etmemesine rağmen sanığın internet ortamında müştekinin face book sayfasına cinsel organının fotoğrafını ve akabinde tanışalım, seni iyi sinkaf ederim şeklinde mesaj gönderdiği, bu durumu internet çıktı kayıtları ile sabit olup sanığın söz konusu cinsel içerikli fotoğraf ve yazıyı kendisinin göndermediğini beyan etmesine karşı, müştekinin olaydan sonra kendisini arayarak yaptığı konuşmadan isminin… ****** olup olmadığını sorması üzerine benim diyerek cevap vermesi, bu tür mesajı neden gönderdiniz diye sorması üzerine de gönderdim ne olmuş diye cevap vermesi ve sanığın da savunmasında müşteki ile bu yönde bir telefon konuşması yaptığını kabul edip tehvilli ikrarda nazara alındığında söz konusu cinsel içerikli fotoğraf ve yazının sanık tarafından gönderildiğinin kabulü gerektiği, bu şekilde sanığın toplumsal değerlere aykırılık teşkil edecek şekilde hayasızca cinsel taciz şeklinde sabit olan eyleminden dolayı 5237 Sayılı TCK’nun 105/1 maddesi gereğince alt sınırdan uzaklaşılmak suretiyle mahkememizce verilen 29/12/2015 tarih ve 2015/717 Esas, 2015/678 sayılı karar ile cezalandırılmasına karar verildiği, kararın sanık tarafından temyiz edilmiş ve Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nin 15/09/2021 tarih ve 2021/7673 sayılı ilamı ile ‘Sanığın işlediği kabul edilen cinsel taciz suçunun üst sınırının iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektirmesi ve mahkemece mahkumiyet hükmü kurulmasının ardından 17.10.2019 tarihinde yürürlüğe giren 7188 sayılı Kanunla yeniden düzenlenen 5271 sayılı CMK’nın 251. maddesindeki basit yargılama usulüne dair kanuni düzenlemeden sonra 7188 sayılı Kanunun geçici 5. maddesinin 1/c bendine yönelik olarak 19.08.2020 günlü, 31218 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin 25.06.2020 tarih ve 2020/16 Esas-2020/33 sayılı Kararı ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununa 7188 sayılı Kanunun 31. maddesiyle eklenen geçici 5. maddesinin (d) bendinde yer alan ‘kovuşturma evresine geçilmiş’ ibaresinin, aynı bentte yer alan ‘basit yargılama usulü’ yönünden Anayasaya aykırı bulunarak iptal edilmesi karşısında, anılan karara istinaden sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, esası incelenmeyen hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA’ gerektiğinden bahisle mahkememiz kararını bozmuştur, bozma sonrası dosya yeniden ele alınmış, basit yargılama usulü uyarınca sanığa yeniden ihtaratlı davetiye gönderilmiş, sanık davetiyenin tebliğinden itibaren ön görülen süre içinde herhangi bir beyanda bulunmadığı anlaşılarak katılan vekilinin yazılı beyanlarını içerir dilekçe sunmuş ve bu süre içinde sanık lehine yeni bir delil, yeni bir vakıa ileri sürülmediğinden mahkememizce yapılan önceki nitelemeye uygun olarak” şeklindeki gerekçeyle hüküm kurulmuştur.

IV. GEREKÇE
Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfı ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, sanık ve katılan Bakanlık vekilinin yerinde görülmeyen temyiz sebepleri reddedilmiştir.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle İzmir 7. Asliye Ceza Mahkemesinin, 17.05.2022 tarihli ve 2021/701 Esas, 2022/354 Karar sayılı kararına yönelik sanık ve katılan Bakanlık vekili tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden sanık müdafiinin temyiz sebeplerinin reddiyle hükmün, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle ONANMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

03.05.2023 tarihinde karar verildi.