YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/14886
KARAR NO : 2023/577
KARAR TARİHİ : 13.02.2023
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI :
İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmiştir.
Sanık müdafiinin duruşmalı inceleme talebinin, 7079 sayılı Kanun’un 94 üncü maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanun’un 299 uncu maddesinin birinci fıkrası gereği takdîren reddine karar verilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKİ SÜREÇ
1. Gaziantep 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 10/02/2022 tarihli ve 2021/432 Esas ve 2022/49 Karar sayılı kararı ile sanığın sarkıntılık suretiyle çocuğun cinsel istismarı suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 103 üncü maddesinin birinci fıkrasının üçüncü cümlesi, üçüncü fıkrasının birinci cümlesi ile 43 ve 62 nci maddeleri uyarınca neticeten 7 yıl 9 ay 22 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir
2. Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 17. Ceza Dairesinin, 21.06.2022 tarihli ve 2022/1215 Esas, 2022/2017 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik sanık müdafiinin istinaf başvurusunun 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
3. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca özet olarak; Kararın bozulması görüşünü içeren Tebliğname ile dava dosyası Daireye tevdi edilmiştir.
II. TEMYİZ NEDENLERİ
Sanık müdafiinin temyiz istemi; 5271 sayılı Kanun’un 150 nci maddesinin üçüncü fıkrasına aykırı olarak zorunlu müdafi görevlendirilmeksizin alınan kolluk beyanına dayanılarak hüküm kurulduğu, sanığın bulunmadığı celsede naip hakim tarafından mağdurenin ifadesinin alındığı ve bu yolla adil yargılanma ilkesinin ihlal edildiği, olayın uzun bir süre sonra intikal ettiği, yargılama sırasında şikayetinden vazgeçen mağdurenin aşamalarda değişen çelişkili ifadeler verdiği, mağdurenin yaklaşık 6 yıl boyunca başından geçtiğini iddia ettiği olayları kimseye anlatmadığı, olayın gerçekleştiği yerde diğer aile üyelerinin de bulunduğu, dosyada tanık olarak dinlenen …’ın devamlı mağdurenin yanında bulunduğu, mağdurenin on iki yaşında olan kardeşinden yargılama boyunca bahsetmediği, mağdurenin soruşturma aşamasında alınan beyanında sanığın kuzeni olan…’u da dudağından öptüğünü belirtmesine rağmen Çocuk İzlem Merkezinde ifadesi alınan…’un bu iddiaları reddettiği, sanığın evden kaçan mağdureye kızması sebebiyle suça konu iddianın dile getirildiği, nitekim mağdurenin de dedesi olan sanığın davranışlarını yanlış değerlendirmiş olabileceğine ilişkin dilekçe verdiği, sanık hakkında beraat kararı verilmesi gerektiğine ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
“Sanığın, mağdurenin öz dedesi olduğu ve on bir – on iki yaşlarından itibaren mağdureyi dudağından öpmeye başladığı, anne ve babasının nişana gittiği bir gün sanığın eşi ile birlikte mağdurenin evine gittiği, mağdure yatağında uzanırken kendisini dudağından öptüğü, göğsüne dokunmaya çalıştığı, mağdurenin sanığı iteklemesi üzerine sanığın dengesini kaybederek odada bulunan aynanın kırılmasına sebebiyet verdiği, mağdurenin olayı annesine anlattığı, annesinin kendisine bir süre dedesiyle görüşmemesini söylediği, daha sonraki başka bir günde de sanığın mağdurenin kalçasına vurduğu şeklinde kabul edilen olayda;
Sanık aşamalardaki savunmasında her ne kadar üzerine atılı suçlamayı kabul etmese de, mağdureyi dudağından öptüğünü kabul ederek bir nevi tevil yollu ikrarda bulunduğu, mağdurenin annesi olan müşteki …’nın hazırlık aşamasında alınan beyanında nişana gittikleri günün akşamında eve geldiğinde çocuk odasındaki aynanın kırılmış olduğunu, bunun nasıl kırıldığını sorduğunda oğlu…’ın sanığın basıp kırdığını söylediği, mağdurenin sanığın kendisine dokunup öptüğünü anlattığını ancak böyle bir olayı sanığa konduramadığı için bir daha sanık ile görüşmemesini mağdureye söylediğini, müşteki’nin soruşturma aşamasında alınan beyanında son zamanlarda sanığın evine gidecekleri zaman mağdurenin gelmek istemediğini ancak bu durumun ergenlik sebebiyle olduğunu düşündüğünü beyan ettiği anlaşılmıştır. Her ne kadar sanığın eşi tanık … mahkememiz huzurundaki beyanında; olay günü sanık ile birlikte mağdurun odasına girdiklerini ve sanığın mağdurenin yüzünün iki tarafını öpüp, üzerini örttüğünü, dudağından öpmediğini ve birlikte odadan çıktıklarını beyan etmiş ise de, mağdurenin kendisine yerde kırık ayna olduğunu ve dikkat etmesini söylediğini ancak yerde kırık ayna görmediğini belirttiği, mağdurenin bu beyanı karşısında yerde kırık ayna görmemiş olmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, beyanlarının sanığı suçtan kurtarmaya yönelik olduğu değerlendirilmiş olup, tanıklığına itibar edilmemiştir.” şeklindedir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
İlk Derece Mahkemesince kabul edilen olay ve olgularda, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından bir isabetsizlik görülmediğinden müsnet suçtan dolayı sanık müdafiinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
IV. GEREKÇE
A. Sanık Müdafisinin Temyiz İstemi Yönünden Yapılan İncelemede;
Olayın intikal şekli, mağdurenin aşamalardaki detaylı ve tutarlı anlatımları, tanık beyanları, sanık savunması ve ilk derece mahkemesinin gerekçesi nazara alınarak sanık müdafiinin temyiz istemi yerinde görülmemiştir.
B. Tebliğname Yönünden Yapılan İncelemede;
Sanığın kollukta müdafii bulundurulmaksızın vermiş olduğu beyanının 5271 sayılı Kanun’un 206 ncı maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi, 217 nci maddesinin ikinci fıkrası ve 230 uncu maddesinin birinci fıkrasına aykırılık oluşturacak şekilde sanık aleyhine delil olarak hükme esas alınmış olması, dosya içeriğindeki diğer delillerin atılı suçların sübutu için yeterli olmasından dolayı bozma sebebi olarak düşünülmemiştir.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 17. Ceza Dairesinin, 21.06.2022 tarihli ve 2022/1215 Esas, 2022/2017 Karar sayılı kararında sanık müdafisince öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,
Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca Gaziantep 10. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 17. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
13.02.2023 tarihinde karar verildi.