Yargıtay Kararı 9. Ceza Dairesi 2022/14817 E. 2023/2355 K. 13.04.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/14817
KARAR NO : 2023/2355
KARAR TARİHİ : 13.04.2023

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Çocuğun cinsel istismarı
HÜKÜM : Mahkûmiyet

Suça sürüklenen çocuk hakkında bozma üzerine kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Suça sürüklenen çocuk hakkında Van Cumhuriyet Başsavcılığının 15.06.2010 tarihli ve 2010/3250 Esas numaralı iddianamesiyle çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan kamu davası açılmıştır.
2. Van 1. Ağır Ceza Mahkemesinin, 30.01.2013 tarihli ve 2010/359 Esas, 2013/43 Karar sayılı kararı ile suça sürüklenen çocuk hakkında beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun cinsel istismarı suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 103 üncü maddesinin birinci ve altıncı fıkraları, 31 inci maddesinin üçüncü fıkrası, 62 nci maddesi uyarınca 8 yıl 4 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.

3. Van 1. Ağır Ceza Mahkemesinin, 30.01.2013 tarihli ve 2010/359 Esas, 2013/43 Karar sayılı kararının suça sürüklenen çocuk müdafii tarafından temyizi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 14. Ceza Dairesinin 20.09.2018 tarihli ve 2018/4527 Esas, 2018/5337 Karar sayılı kararı ile özetlen menfaat çatışması nedeniyle bozulmasına karar verilmiştir.

4. Van 1. Ağır Ceza Mahkemesinin, 17.10.2019 tarihli ve 2018/537 Esas, 2019/323 Karar sayılı kararı ile suça sürüklenen çocuk hakkında çocuğun cinsel istismarı suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 103 üncü maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi, üçüncü fıkrasının (a) bendi, 31 inci maddesinin üçüncü fıkrası, 62 nci maddesi uyarınca 6 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.

5. Van 1. Ağır Ceza Mahkemesinin, 17.10.2019 tarihli ve 2018/537 Esas, 2019/323 Karar sayılı kararının suça sürüklenen çocuk müdafii ve katılan mağdur vekili tarafından temyizi üzerine Dairemizin 17.02.2022 tarihli ve 2021/24002 Esas, 2022/1366 Karar sayılı kararı ile özetle belirtilen suçun birden fazla kişi tarafından birlikte işlenme koşulunun oluşmadığı ve ek savunma hakkı da verilmemesi nedeniyle bozulmasına karar verilmiştir.

6. Van 1. Ağır Ceza Mahkemesinin, 15.06.2022 tarihli ve 2022/148 Esas, 2022/383 Karar sayılı kararı ile suça sürüklenen çocuk hakkında çocuğun cinsel istismarı suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 103 üncü maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi, 31 inci maddesinin üçüncü fıkrası, 62 nci maddesi uyarınca 4 yıl 5 ay 10 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Suça Sürüklenen Çocuk Müdafiinin Temyiz İsteği Özetle
Ceza hükmü kurmak için somut delil bulunmadığına, eksik incelemeyle hüküm kurulduğuna, kararın bozulması gerektiğine ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
Temyizin kapsamına göre;
İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
Mahkemece; ”Yargılama sırasında toplanan deliller, suça sürüklenen çocukların savunması, mağdurun ve müştekilerin beyanları, tanık beyanları, sosyal inceleme raporu, adli tıp kurumu raporu ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; suça sürüklenen çocuklar ve mağdur …’in mahalleden arkadaş oldukları, suça sürüklenen çocuk … *****’ın mağdurun elinden tutarak aynı mahaledeki kullanılmayan yıkık eve götürdüğü, yanında diğer suça sürüklenen çocuk … ******* ile hakkında 12 yaşından küçük olması nedeniyle ek takipsizlik kararı verilen … ******’nin de bulunduğu, suça sürüklenen çocuk … *****’ın mağdur …’in dışarı çıkmasını engellemek amacıyla suça sürüklenen çocuk … ******* ile … *******’yi kapıda gözcü olarak beklettiği, bununla aynı zamanda mağdurun direncini kırmayı amaçladığı, evde mağdurun iç çamaşırlarını çıkarttığı, kendi iç çamaşırınıda çıkarttığı, mağdurun arkasına geçerek cinsel organını mağdura yaklaşık 15 dakika boyunca sürtmek suretiyle cinsel istismarda bulunduğu, sonrasında suça sürüklenen çocuklar ve … *******’nin birlikte ayrıldıkları, bilahare olay yerinden ayrılan mağdurun evine gittiği, anormal davranışlarından şüphelenen annesi olan katılanın telkinleri doğrultusunda olayı annesine anlattığı, bu şekilde suça sürüklenen çocukların yakalandıkları yargılamaya konu maddi vakıanın bu şekilde cereyan ettiği anlaşılmıştır.
Her ne kadar suça sürüklenen çocuklar üzerine atılı suçu tamamen inkar yönünde savunmalarda bulunmuşsa da mağdurun aşamalardaki beyanı, adli raporlar, katılan beyanları ile tüm dosya kapsamı nazara alınarak suça sürüklenen çocukların suçtan kurtulmaya yönelik savunmasına itibar edilmemiştir.
Suça sürüklenen çocuk … *****’ın Van C.Başsavcılığında müdafii eşliğinde alınan 13.06.2010 tarihli ifadesinde yaklaşık bir ay önce ablası …’in evine misafirliğe gittiklerini, …’ın yanına gelerek mağdur …’in kendisinin ablasının kızı olan …’ya tecavüz ettiğini söylediği, … ile …’in aynı yaşta olduklarının, bunu duyunca sinirlenerek yanına … ve …’ı alıp mahallede oynamakta olan …’in yanına gittiğini, …’in elini tutarak mahalledeki boş evlerden birine … ve … ile birlikte götürdüğünü, … ve …’ın mağdurun dışarı çıkmasını engellemek için kapıda beklemeye başladıkları, kendisinin mağdurun iç çamaşırlarını elleri ile çıkarttığı, kendi iç çamaşırınıda çıkarttığı, cinsel organıyla mağdurun poposuna sürtmeye başladığı, bacağının arasında cinsel organını sürttüğünü, ancak kesinlikle kendisine anal yoldan girmediğini 10-15 dakika cinsel organını mağdurun bacaklarının arasına sürttükten sonra üçü birlikte olay yerinden ayrıldıklarını ifade ettiği, söz konusu ifadelerin ikrar niteliğinde bulunduğu, bu itibarla oluşa ve dosya kapsamına uygun bulunmayan atılı suçlamayı tümüyle redde dair mahkememizdeki savunmasına itibar edilemeyeceği;
Suça sürüklenen çocuk … *******’nin müdafii eşliğinde Van C.Başsavcılığında alınan 14.06.2010 tarihli ifadesinde de saklanbaç oynarken …’ın …’ı kendilerinin evinin yanında bulunan kullanılmayan yıkık bir eve götürdüğünü, yaklaşık 15 dakika kaldıklarını, evden önce …’ın, sonra …’in çıktığını, …’ın …’e ne yaptığını görmediğini, ancak …’in ırzına geçtiğini duyduğunu, …’ın yanında olmadığını beyan ettiği, kaçamaklı savunması incelendiğinde atılı suçlamayı tümüyle redde dair mahkememizdeki savunmasına itibar edilemeyeceği anlaşılmış;
Somut olay 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 103. maddesi çerçevesinde değerlendirildiğinde; suça sürüklenen çocuk …’ın olay tarihinde 7 yaşını doldurmuş olan mağduru kullanılmayan yıkık bir eve götürdüğü, mağdurun dışarı çıkmasını engellemek maksadıyla diğer suça sürüklenen çocuk … ve hakkında ek takipsizlik kararı verilen …’ı kapıda gözcü olarak beklettiği, burada mağdurun ve kendisinin çamaşırını çıkarttığı, mağdurun arkasına geçerek cinsel organını mağdura yaklaşık 15 dakika boyunca sürttüğü, suça sürüklenen çocuk …’ın bu eylemlerinin cinsel amaçla mağduru hürriyetinden yoksun bırakmaya yönelik ve kendi cinsel arzusunu tatmin etmeye yönelik, mağdurun vücut dokunulmazlığını ihlal eden ayrıca devamlılık arz eden eylemler niteliğinde olduğu, mağdurun suç tarihinde 15 yaşından küçük olması nedeniyle mağdura karşı yaptığı her türlü cinsel davranışının cinsel istismar niteliğinde olduğu, yine suça sürüklenen çocuk …’ın yıkık evin kapısında gözcülük yapmak ve mağdurun kaçışını engellemek amacıyla beklemek suretiyle atılı suçlara Yargıtay bozma ilamına uygun şekilde 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 39. maddesi anlamında yardım eden olarak iştirak ettiği, her ne kadar organ sokma suçundan kamu davası açılmış ise de; mağdur hakkında Van 100. Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi tarafından düzenlenen 13.06.2010 tarihli adli raporda anüsün inspeksiyonunda eksternal travmatik lezyon izlenmediği, rektal tuşesinde sfinkter tonusu normal olarak değerlendirildiği, cinsel saldırıya uğrayabileceğini düşündürecek vücud lezyonları saptanmadığı, anal bölgede livata ile uyumlu olabilecek lezyon ve bulgu izlenmediği belirtildiğinden, savunmanın aksine bu konuda başkaca delil bulunmaması nedeniyle sanığın organ sokmak suretiyle atılı suçu işlediğine dair kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği, bu nedenle eylemin 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 103/1-a kapsamında bulunduğu, atılı suç nedeniyle cebir ve tehdit kullanarak eylemi gerçekleştirdiklerine dair kesin ve inandırıcı delil bulunmaması nedeniyle 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 103/4. maddesinin uygulanmaması gerektiği kabul edilmiştir ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” şeklindeki gerekçe ile hüküm kurulmuştur.

IV. GEREKÇE
1. Katılan mağdur beyanları, suça sürüklenen çocuğun ikrarı ve tüm dosya kapsamı karşısında Mahkemenin kabulünde hukuka aykırılık bulunmamıştır.
2. Yargılama sürecindeki işlemlerin usul ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin suça sürüklenen çocuk tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdani kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfı ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, suça sürüklenen çocuk müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz sebepleri reddedilmiştir.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Van 1. Ağır Ceza Mahkemesinin, 15.06.2022 tarihli ve 2022/148 Esas, 2022/383 Karar sayılı kararında suça sürüklenen çocuk müdafii tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden suça sürüklenen çocuk müdafiinin temyiz sebeplerinin reddiyle hükmün, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle ONANMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

13.04.2023 tarihinde karar verildi.