Yargıtay Kararı 9. Ceza Dairesi 2022/14786 E. 2023/1492 K. 20.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/14786
KARAR NO : 2023/1492
KARAR TARİHİ : 20.03.2023

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SUÇLAR : Çocuğun nitelikli cinsel istismarı, çocuğun cinsel istismarı, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma
HÜKÜM : İstinaf başvurularının esastan reddi kararı

İlk Derece Mahkemesince suça sürüklenen çocuk hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan hükmolunan cezanın tür ve miktarı ile istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince verilen esastan ret kararları dikkate alındığında, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca hükmün temyizinin mümkün olmadığı belirlenmiştir.

İlk Derece Mahkemesince suça sürüklenen çocuk hakkında, çocuğun nitelikli cinsel istismarı ve çocuğun cinsel istismarı suçlarından verilen hükümlere yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Kanun’un 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, temyiz istemlerinin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçelerinde temyiz sebeplerine yer verdikleri, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKİ SÜREÇ
1. Adana Çocuk Ağır Ceza Mahkemesinin 24.12.2021 tarihli ve 2021/280 Esas ve 2021/431 Karar sayılı kararı ile suça sürüklenen çocuk hakkında mağdur …’a karşı çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 103 üncü maddenin ikinci fıkrasının ikinci cümlesi, 103 üncü maddesinin üçüncü fıkrasının (d) bendi, 43 üncü maddesi, 31 inci maddesinin üçüncü fıkrası ve 62 nci maddesi uyarınca 10 yıl hapis; mağdur …’a karşı çocuğun cinsel istismarı suçundan 5237 sayılı Kanun’un 103 üncü maddesinin birinci fıkrasının üçüncü cümlesi, 103 üncü maddesinin üçüncü fıkrasının (d) bendi, 43 üncü maddesi, 31 inci maddesinin üçüncü fıkrası ve 62 nci maddesi uyarınca 10 yıl hapis ve her iki mağdura karşı kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca beraatine karar verilmiştir.

2. Adana Bölge Adliye Mahkemesi 12. Ceza Dairesinin 29.04.2022 tarih ve 2022/928 Esas, 2022/857 Karar sayılı kararı ile suça sürüklenen çocuk hakkında çocuğun nitelikli cinsel istismarı, çocuğun cinsel istismarı ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik, suça sürüklenen çocuk müdafileri ve katılan mağdur … ve katılan mağdur … vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

3. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 04.11.2022 tarihli ve 9-2022/106324 sayılı onama ve temyiz ret görüşlü Tebliğname ile Daireye tevdi olunmuştur.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A. Suça Sürüklenen Çocuk Müdafii Av. …’nun Temyiz İstemi
Taraflar arasında mirastan kaynaklı husumet bulunduğu, bu nedenle suça sürüklenen çocuk hakkında iftira ve ithamlarda bulunulduğu, mağdurların babasının, suça sürüklenen çocuğun babasının sanık olarak yargılandığı başka bir davada tanık olarak alınan beyanında taraflar arasında herhangi bir problem olmadığını söylemesine rağmen, kısa süre sonra suça sürüklenen çocuk hakkında suç duyurusunda bulunduğu, mağdurun Ocak ayında olayı ailesine söylemesine rağmen Haziran’da suç duyurusunda bulunulmasının hayatın olağan akışına uygun olmadığı, dosyaya sunulan mesajları müştekinin yazdığı, suça sürüklenen çocuğu yanılgıya düşürerek maksatlı mesajlar attığı, suça sürüklenen çocuğa olayın nitelikli halinin olduğunu söyletmeye çalıştığı, ancak suça sürüklenen çocuğun sadece sürtme olduğunu söylediği, katılanların kötü niyetli oldukları, mağdurun beyanlarının çelişkili olduğu ve etki altında kaldığı, dosyada mahkumiyete yeterli delil bulunmadığı, …’a karşı iddia edilen eylem nedeniyle beraat kararı verilmesi gerektiği, mağdur … yönünden de eylemin organ veya sair cisim sokmak sureti ile işlendiğine dair delil olmadığı, suçun işlendiği kabul edilse bile 103 üncü maddenin birinci fıkrasından cezalandırılması gerektiği, zincirleme suç hükümlerinin uygulanmasının kanuni olmadığı, eylemin birden fazla olduğunu gösteren delil bulunmadığına ilişkindir.

B. Suça Sürüklenen Çocuk Müdafii Av. …’in Temyiz İstemi
Katılanların çocuklarını aileler arasında olan taksim davası nedeni ile kullandıkları, suça sürüklenen çocuk ve mağdur birbirlerine pipilerini gösterdikleri, aile içinde konuştukları, olayın tatlıya bağlandığı, ancak taksim davası açıldıktan sonra, bu iddiaların gündeme getirildiği, iddia edilen eylemleri yaşı itibari ile yerine getirmesinin mümkün olmadığı, mahkememin ise hazırlanan mesajları dikkate alıp mahkumiyete karar verdiği, mahkemenin delilleri yanlış değerlendirdiği, dinlenen tanık Hayrettin’in, müştekinin babasının şikayetten vazgeçmek için 100 bin TL istediğini söylediği, suça sürüklenen çocuk hakkında lehe olan hükümlerin uygulanmasına rağmen mükerrer ceza verildiği, suça sürüklenen çocuğun tahliyesi gerektiği, 109’dan beraat kararı verilmesine rağmen lehine vekalet ücretine hükmedilmediği, istinafta talepte bulunmalarına rağmen hatalı karar verdiği, 109’dan verilen kararın bu nedenle bozulması gerektiğine ilişkindir.

C. Katılan Mağdur … Vekilinin Temyiz İstemi
Suça sürüklenen çocuk hakkında verilen beraat kararının mağdur açısından zararlı sonuçlar doğuracağı, beyanlar nazara alındığında suçun maddi unsurlarının oluştuğu, suça sürüklenen çocuğa 103 üncü maddenin birinci fıkrası uyarınca üst sınırdan ceza verilmesi gerektiği ve 62 nci maddenin uygulama şartlarının bulunmadığına ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
Temyizin kapsamına göre;
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
Mahkemece; “Mağdurlardan …’ın olay tarihi itibariyle 9 yaşında olduğu, Çocuk İzlem Merkezinde alınan beyanlarında, suça sürüklenen çocuğun halasının oğlu olduğunu, kendisini birden çok kez taciz ettiğini, ilk dokunmasının 2020 yılı yaz ayında evlerinde kardeşi … yanındayken olduğunu, eşofmanını indir yoksa seninle bir daha oynamam dediğini, ön ve arka özel bölgesine dokunduğunu, arka özel bölgesini eliyle sıktığını, suça sürüklenen çocuğun evlerine her geldiğinde bu eylemleri gerçekleştirdiğini, ön özel bölgesini ağzına aldırdığını, kendi ön özel bölgesini de ağzına aldığını, bu eylemlerin hem suça sürüklenen çocuğun evinde hem de kendi evlerinde gerçekleştiğini, kardeşi …’ın ağzına da cinsel organını sokmaya çalıştığını, bir defasında arka özel bölgesine kalem soktuğunu, annesinin işte, babasının ise sıcaktan bunaldığı için yaylada olduğunu, evde sadece üçünün kaldığını, bu nedenle bunları yaptığı zaman kimsenin görmediğini, suça sürüklenen çocuğun babası cezaevine girince korktuğunu, bir daha yapmayacağım yoksa ben de hapse gireceğim dediğini, suça sürüklenen çocuğun kendisini tehdit etmediğini ancak kendisine seninle oynamam dediğini, şikayetçi olduğunu beyan ettiği görülmüştür.
Mağdurun AGO marifetiyle mahkememiz huzurunda, soruşturma aşamasındaki beyanlarını tekrarladığı, suça sürüklenen çocuğun özel bölgesini yalattığını, kendi özel bölgesini de yaladığını, bunları birden fazla kez ve farklı yerde yaptığını, bu eylemleri birilerinin görmesinden korktuğunu, suça sürüklenen çocuğun annesinin iç çamaşırlarını giydiğini, özel bölgesini, bacağının arasına sürttüğünü, kendisinin canının yandığını, suça sürüklenen çocuğun, kardeşi …’a yönelik cinsel eylemlerinin de olduğunu, ön özel bölgesini kardeşinin ağzına sokmaya çalıştığını, ağzı küçük olduğu için ona karşı fazla bir şey yapmadığını, şikayetçi olduğunu beyan ettiği görülmüştür.
Mağdur …’ın yapılan iç beden muayenesinde fiili livata bulgularının olmadığının belirtildiği görülmüştür.
Mağdur …’un olay tarihinde 2 yaşında olması nedeniyle ifade verebilecek gelişim düzeyinde olmadığına ilişkin psikolog bilirkişinin beyanlarının bulunduğu anlaşıldığından, mağdur …’un beyanları mahkememizce alınamamıştır.
Mağdurların annesi olan katılan …’nun beyanlarının mağdur ile örtüştüğü, kendileri evde olmadığı için suça sürüklenen çocuğun, çocuklarına baktığını, olayları öğrendikten sonra aile büyüklerinin önlerine geçtiğini bu nedenle şikayetçi olmalarının zaman aldığını, mağdur …’ın telefonundan suça sürüklenen çocuk ile mesajlaştığını ve suça sürüklenen çocuğun yaptıklarını itiraf ettiğini, suça sürüklenen çocuktan şikayetçi olduğunu beyan ettiği görülmüştür.
Suça sürüklenen çocuğun suç tarihinde 15 – 18 yaş aralığında olduğu, aşamalardaki beyanlarıyla üzerine atılı suçu kabul etmediği, mağdurun ailesi ile aralarında miras anlaşmazlığı sebebiyle husumet olduğunu, bu nedenle iftira attıklarını, yaklaşık bir yıl önce merak ettikleri için mağdur … ile birbirlerinin cinsel organı ile oynadıklarını, bu olayın cinsel amaç taşımaksızın yalnızca bir kere ve mağdurların evinde olduğunu, mağdur …’a hiçbir şey yapmadığını, mağdur ile yaptığı telefon yazışmalarını kabul ettiğini beyan ettiği görülmüştür.
Suça sürüklenen çocuğun üzerine atılı suçun hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve davranışlarını yönlendirme yeteneğinin savunmaları da gözetilerek yeterince geliştiği anlaşıldığından, mahkememizce hakkında 5395 sayılı yasanın 35/1-3 maddesi gereğince sosyal inceleme raporu alınmasına takdiren yer olmadığına karar verilmiştir.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında yapılan yargılama, toplanan deliller, mağdur, katılan ve suça sürüklenen çocuğun savunmaları ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde;
Çocuğu Cinsel Amaçla Hürriyetinden Yoksun Kılma suçu yönünden yapılan incelemede; Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu ile cezalandırılmak istenen husus, bireylerin hareket özgürlüğünün hukuka aykırı biçimde kaldırılması ya da kısıtlanmasıdır. Nitekim bu husus madde gerekçesinde de ‘bu suç ile korunan hukuki değer, kişilerin kendi arzusu ve iradesi çerçevesinde hareket edebilme hürriyetidir.’ şeklinde belirtilmiştir. Suçun maddi unsuru, kişinin özgürlüğünden yoksun bırakılmasıdır. Bu fiil, failin doğrudan doğruya veya dolaylı hareketleriyle ve çeşitli araçlar kullanılarak gerçekleştirilebilir. Sonuç ise, mağdurun hareket etme ya da yer değiştirme özgürlüğünün kaldırılması biçiminde kendini gösterir. (CGK 20/10/2015, 209-339) özeti verilen Ceza Genel Kurulu kararı ışığında somut olay değerlendirildiğinde, her ne kadar suça sürüklenen çocuk hakkında üzerine atılı suçtan cezalandırılması istemi ile kamu davası açılmış ise de, mağdur, katılan ve suça sürüklenen çocuğun beyanları ve olayın gerçekleşme şekli gözetilerek suçun yasal unsurlarının oluşmadığı anlaşıldığından suça sürüklenen çocuğun üzerine atılı bu suçtan ayrı ayrı beraatine karar verilerek aşağıda yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmuştur.
Çocuğun Zincirleme Şekilde Nitelikli Cinsel İstismarı suçu için Mağdur … yönünden yapılan incelemede; mağdurun olay tarihindeki yaşı itibariyle yer, zaman, detay vererek ve duygulanım yaşayarak bulunduğu samimi beyanları ve dosyada mevcut cep telefonu yazışma kayıtları göz önünde bulundurularak, suça sürüklenen çocuğun suçtan kurtulmaya yönelik beyanlarına itibar edilmemiş, çocuğun üzerine atılı on iki yaşından küçük çocuğun organ sokma suretiyle cinsel istismarı suçunu, mağdura karşı farklı zamanlarda birden fazla kez işlediği kanaatine varılmış, çocuğun suçu annesinin izniyle kendisine teslim edilen çocuk üzerinde işlediği, bu haliyle TCK103/3-d maddesinde düzenlenen koruma, bakım veya gözetim yükümlülüğü bulunan sıfatına haiz olduğu anlaşıldığından suça sürüklenen çocuğun sabit olan eylemine uyan TCK’nın 103/2-1ve2.cümle maddesi gereğince cezalandırılmasına, verilen cezada TCK103/3-d maddesi gereğince yarı oranında arttırım yapılmasına, suçun zincirleme şekilde işlendiği anlaşıldığından verilen cezada TCK 43/1 maddesi gereğince takdiren 1/4 oranında arttırım yapılmasına, çocuğun suç tarihinde 15-18 yaş aralığında olması nedeniyle verilen cezada TCK 31/3 maddesi gereğince 1/3 oranında indirim yapılmasına, hakkında TCK 31/3 son cümledeki amir hükmün gözetilmesine, suça sürüklenen çocuğun geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları, cezanın çocuğun geleceği üzerindeki olası etkileri gibi hususlar göz önünde bulundurularak TCK 62. maddesi gereğince verilen cezada takdiren 1/6 oranında indirim yapılmasına karar verilerek aşağıda yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmuştur.
Çocuğun Zincirleme Şekilde Nitelikli Cinsel İstismarı suçu için Mağdur … yönünden yapılan incelemede; mağdur …’ın, suça sürüklenen çocuğun, kardeşi olan mağdura yönelik eylemlerine ilişkin yer, zaman, detay vererek bulunduğu samimi beyanları, dosyada mevcut cep telefonu yazışma kayıtlarına itibar edilerek, mağdur …’un beyanlarının yaşı itibariyle alınamadığı da gözetildiğinde, eylemin organ sokma şeklinde gerçekleşip gerçekleşmediğine ilişkin mevcut olan şüphe suça sürüklenen çocuk lehine değerlendirilerek eylemin on iki yaşından küçük çocuğun basit cinsel istismarı suçu kapsamında kaldığı ve farklı zamanlarda birden fazla kez işlendiği kanaatine varılmış, çocuğun suçu annesinin izniyle kendisine teslim edilen çocuk üzerinde işlediği, bu haliyle TCK103/3-d maddesinde düzenlenen koruma, bakım veya gözetim yükümlülüğü bulunan sıfatına haiz olduğu anlaşıldığından suça sürüklenen çocuğun sabit olan eylemine uyan TCK’nın 103/1-3.cümle maddesi gereğince cezalandırılmasına, verilen cezada TCK103/3-d maddesi gereğince yarı oranında arttırım yapılmasına, suçun zincirleme şekilde işlendiği anlaşıldığından verilen cezada TCK 43/1 maddesi gereğince takdiren 1/4 oranında arttırım yapılmasına, çocuğun suç tarihinde 15-18 yaş aralığında olması nedeniyle verilen cezada TCK 31/3 maddesi gereğince 1/3 oranında indirim yapılmasına, hakkında TCK 31/3 son cümledeki amir hükmün gözetilmesine, suça sürüklenen çocuğun geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları, cezanın çocuğun geleceği üzerindeki olası etkileri gibi hususlar göz önünde bulundurularak TCK 62. maddesi gereğince verilen cezada takdiren 1/6 oranında indirim yapılmasına karar verilmiştir.” şeklindeki gerekçe ile hüküm kurulmuştur.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
İlk Derece Mahkemesince kabul edilen olay ve olgularda, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından bir isabetsizlik bulunmamış ve istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

IV. GEREKÇE
A. Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçu Yönünden
5271 sayılı Kanun’un 286 ncı maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendinde yer verilen; “İlk derece mahkemelerinden verilen beş yıl veya daha az hapis cezaları ile miktarı ne olursa olsun adlî para cezalarına ilişkin istinaf başvurusunun esastan reddine dair bölge adliye mahkemesi kararları”nın temyiz incelemesine tabi olmadığına ilişkin düzenleme ile incelemeye konu suçun, aynı Kanun’un 286 ncı maddesinin üçüncü fıkrası kapsamında da bulunmadığı dikkate alındığında, suça sürüklenen çocuk müdafilerinin temyiz isteminin reddine karar verilmesi gerektiği anlaşılmıştır.

B. Suça Sürüklenen Çocuk Müdafilerinin Temyiz İstemleri Yönünden
Olayın intikal şekli, mağdur …’ın beyanı, sanık savunması ve tüm dosya kapsamına göre İlk Derece Mahkemesinin mahkûmiyet gerekçesinde dosyada mevcut mesaj içeriği yanında, tanık …’in beyanı ile mağdur ve müştekinin beyanlarına dayandığı nazara alınarak, suça sürüklenen çocuk müdafilerinin dosyaya sunulan mesajları müştekinin yazdığına, suça sürüklenen çocuğu yanılgıya düşürerek maksatlı mesajlar attığına, suça sürüklenen çocuğa olayın nitelikli halinin olduğunu söyletmeye çalıştığına, ancak suça sürüklenen çocuğun sadece sürtme olduğunu söylediğine ve mahkemenin hazırlanan bu mesajları dikkate alıp mahkûmiyete karar verdiğine, sübuta ve sair hususlara yönelik temyiz istemleri yerinde görülmemiştir.

V. KARAR
A. Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçu Yönünden
Gerekçenin (A) bölümünde açıklanan nedenlerle suça sürüklenen çocuklar müdafilerinin temyiz istemlerinin, 5271 sayılı Kanun’un 298 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle REDDİNE,

B. Çocuğun Nitelikli Cinsel İstismarı ve Çocuğun Cinsel İstismarı Suçları Yönünden
Gerekçenin (B) bölümünde açıklanan nedenle Adana Bölge Adliye Mahkemesi 12. Ceza Dairesinin 29.04.2022 tarih ve 2022/928 Esas, 2022/857 Karar sayılı kararında suça sürüklenen çocuk müdafileri ve katılan mağdur vekilince öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMLERİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca Adana Çocuk Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise Adana Bölge Adliye Mahkemesi 12. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

20.03.2023 tarihinde karar verildi.