Yargıtay Kararı 9. Ceza Dairesi 2022/14756 E. 2023/492 K. 08.02.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/14756
KARAR NO : 2023/492
KARAR TARİHİ : 08.02.2023

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI :

İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Bergama Ağır Ceza Mahkemesinin, 02.12.2021 tarihli ve 2021/223 Esas, 2021/332 Karar sayılı kararı ile suça sürüklenen çocuk hakkında çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun)103 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin delaletiyle 103 üncü maddesinin ikinci fıkrasının birinci cümlesi, 31 inci maddesinin üçüncü fıkrası ile 62 nci maddesi uyarınca 8 yıl 10 ay 20 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.
2. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Ceza Dairesinin, 22.04.2022 tarihli ve 2022/610 Esas, 2022/652 Karar sayılı kararı ile suça sürüklenen çocuk hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik suça sürüklenen çocuk müdafiin istinaf başvurusunun 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Suça Sürüklenen Çocuk Müdafiin Temyiz Talebi
Suça sürüklenen çocuğun kanunda suç sayılan fiili işleme saikiyle hareket etmediği bu nedenle suçun maddi ve manevi unsurlarının oluşmadığı, mağdurenin olaya ilişkin anlatımı ile suça sürüklenen çocuğun eylemi arasında illiyet bağının bulunmadığı, suça sürüklenen çocuğun samimi ikrarda bulunduğu ve mağdurenin yaşı konusunda hataya düştüğü, bu durumun mağdurenin çelişkili beyanları ile de ortada olduğu, suça sürüklenen çocuğun hata hükümlerinden faydalanması gerektiği yönündedir.

III. OLAY VE OLGULAR
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
Mahkemece “Mağdur ile suça sürüklenen çocuğun, suça sürüklenen çocuğun ikametinde, organ sokmak suretiyle mağdurun rızası dahilinde ilişkiye girdikleri mağdur beyanı, mağdurun kızlık zarında (hymende) eski yırtık olduğuna dair 01/06/2021 tarihli ATK raporu ve suça sürüklenen çocuğun ikrarıyla sabit olup ilişkinin gerçekleştiği tarih konusunda mağdurun ve suça sürüklenen çocuğun beyanlarında çelişkiler bulunduğu ancak suça sürüklenen çocuğun duruşmada 2019 yılının sonlarına doğru şeklindeki savunmasından ve özellikle mağdurun kovuşturma aşamasındaki ifadelerinden taraflar arasındaki ilişkinin 2019 yılı Aralık ayı içerisinde tespit edilemeyen bir tarihte gerçekleştiği kabul edilmiş olup, 17/08/2005 hastane doğumlu olan mağdurun, ilişkinin gerçekleştiği tarih olan 2019 yılı Aralık ayı itibarıyla 14 yaş 4 ay içerisinde olduğu, 15 yaşını tamamlamadığı anlaşılmıştır.

Mahkememizce mağdura ilişkin, gerek ifadesi alınmadan önce duruşma salonunda ve gerekse ifadesi sırasında yapılan değerlendirme neticesinde fiziki olarak görünümü itibariyle; mağdurun nüfustaki yaşı ile uyumlu olduğu, nüfustaki yaşından büyük göstermediği gözlemlenmiş olup bu husus 23/11/2021 tarihli celsede tutanağa geçirilmiştir.

Somut olayda TCK madde 30 kapsamında hata hükümleri açısından yapılan değerlendirmede;
Suça sürüklenen çocuğun 23/11/2021 tarihli duruşmada mağdurla 2018 yılı ortalarında, mağdurun aynı tarihli duruşmada suça sürüklenen çocuk ile 2018 yılı Kasım ayında tanıştıkları, soruşturma aşamasında mağdurun yaşının büyük olduğuna dair hiçbir beyanda bulunmayan suça sürüklenen çocuğun, mağdurun doğum yılını ve dolayısıyla gerçek yaşını bilmemesinin hayatın olağan akışına uygun olmadığı, dosyaya yansıyan maddi gerçekliklerle örtüşmediği kanaatine varılmış ve kovuşturma aşamasındaki mağdurun yaşını bilmediği yönündeki savunmasına itibar edilmemiştir. Suça sürüklenen çocuğun savcılıkta müdafii eşliğinde alınan ifadesinde kabulümüzle örtüşür şekilde mağdurun o zamanlar 9. sınıfa gittiğini ve 14 yaşında olduğunu bildiğini açıkça beyan etmiş olup, kovuşturma aşamasında suçtan ve cezadan kurtulmak amacıyla mağdurun yaşı konusunda hata hükümlerinden faydalanmak adına mağdurun yaşını bilmediği şeklinde savunma geliştirdiği kanaatine varılan suça sürüklenen çocuğun yukarıdaki gerekçelerle bu savunmasına itibar edilmeyerek hakkında, mağdurun yaşı konusunda
kaçınılmaz hataya düşmediğinin kabulü ile TCK m. 30 kapsamında hata hükümleri uygulanmamıştır.” şeklindeki gerekçe ile hüküm kurulmuştur.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
İlk Derece Mahkemesince kabul edilen olay ve olgularda, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından bir isabetsizlik görülmediği anlaşılmıştır.

IV. GEREKÇE
Yargılama sürecindeki işlemlerin usul ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemlerin suça sürüklenen çocuk tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdani kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemle uyan suç vasıfları ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği, suça sürüklenen çocuk hakkında hata hükümlerinin uygulanmama nedeninin mahkemece yerinde yeterince tartışıldığı anlaşılmış olup bu hususta bozma isteyen suça sürüklenen çocuk müdafiin talebi yerinde görülmemiştir.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Ceza Dairesinin, 22.04.2022 tarihli ve 2022/610 Esas, 2022/652 Karar sayılı kararında suça sürüklenen çocuk müdafiince öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca Bergama Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

08.02.2023 tarihinde karar verildi.