Yargıtay Kararı 9. Ceza Dairesi 2022/14593 E. 2023/3020 K. 11.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/14593
KARAR NO : 2023/3020
KARAR TARİHİ : 11.05.2023

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 2020/1474 E., 2021/7 K.
SUÇ : Reşit olmayanla cinsel ilişki
HÜKÜM : Mahkûmiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Onama

Sanık müdafiinin süre tutum dilekçesinde herhangi bir temyiz sebebi göstermediği gibi gerekçeli karar tebliği sonrası gerekçeli temyiz dilekçesi de vermediği belirlenmiştir.

Katılan Bakanlık vekili ile katılan mağdure vekilinin temyiz istemleri yönünden;
Sanık hakkında bozma üzerine verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçelerinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1.Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının 01.07.2013 tarih ve 2013/1911 sayılı iddianamesi ile sanığın çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

2. İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesinin, 03.05.2017 tarihli ve 2013/479 Esas, 2017/112 Karar sayılı kararı ile sanığın beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 103 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi delaletiyle 103 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 103 üncü maddesinin altıncı fıkrası, 62, 53 ve 58 inci maddeleri uyarınca 12 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir

3. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 20. Ceza Dairesinin, 31.10.2017 tarihli ve 2017/2770 Esas, 2017/2189 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik sanık müdafiinin istinaf başvurusunun 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca esastan reddine karar vermilmiştir.

4. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 20. Ceza Dairesinin, 31.10.2017 tarihli ve 2017/2770 Esas, 2017/2189 Karar sayılı kararının sanık ve müdafii ile katılan Bakanlık vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay kapatılan 14. Ceza Dairesinin 22.05.2018 tarihli ve 2017/9968 Esas, 2018/3860 Karar sayılı kararı ile özetle, mağdurenin beyanında geçen kişiler tanık sıfatıyla dinlenilmeden ve sanığın savunmasında geçen görüşme iddialarına ilişkin HTS kayıtları getirtilmeden mevcut dosya içeriğiyle uyumlu olmayan gerekçeyle sanığın mahkûmiyetine hükmedilmesi nedeniyle bozulmasına ve dava dosyasının 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

5. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 20. Ceza Dairesinin, 11.02.2019 tarihli ve 2018/2170 Esas, 2019/375 Karar sayılı oy çokluğuyla verilen kararı ile sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik sanık müdafiinin istinaf başvurusunun 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca esastan reddine karar vermilmiştir.

6. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 20. Ceza Dairesinin, 11.02.2019 tarihli ve 2018/2170 Esas, 2019/375 Karar sayılı kararının sanık müdafii ile katılan Bakanlık vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay kapatılan 14. Ceza Dairesinin 15.10.2020 tarihli ve 2019/5020 Esas, 2020/4079 Karar sayılı kararı ile özetle, sanığın, suç tarihinde on yedi yaşında bulunan mağdureye yönelik eylemini cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir nedene dayalı olarak gerçekleştirdiğine dair soyut iddia dışında her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmayıp, mevcut haliyle eylemin reşit olmayanla cinsel ilişki suçunu oluşturduğundan bahisle bozulmasına ve dava dosyasının 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

7. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 20. Ceza Dairesinin, 18.01.2021 tarihli ve 2020/1474 Esas, 2021/7 Karar sayılı oy çokluğuyla verilen kararı ile İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesinin sanık hakkında çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan vermiş olduğu hükümlerinin 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca kaldırılması ile sanığın reşit olmayanla cinsel ilişki suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 104 üncü maddesinin birinci fıkrası, 53 ve 58 inci maddeleri uyarınca 2 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

8. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 10.11.2022 tarihli ve 9 – 2022/140129 sayılı onama görüşlü Tebliğname ile Daireye tevdi edilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A.Katılan Bakanlık Vekilinin Temyiz İstemi
Sanık hakkında reşit olmayanla cinsel ilişki suçundan mahkumiyet kararı verilmiş ise de karşı oy yazısındaki görüşe katılarak sanığın çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan mahkumiyeti gerektiğine ilişkindir.

B. Katılan Mağdure Vekilinin Temyiz İstemi
Dosya kapsamındaki somut delillerden olan HTS kayıtları, soruşturma ve kovuşturma evresinde alınan mağdure beyanlarını doğrular nitelikte olduğuna, dinlenen tek tanık beyanının atılı suçun aksini ispat eder nitelikte olmadığı gibi, ifadede geçen isimle tanık isminin birbirinden farklı olduğuna, dolayısıyla tanık beyanına dayanarak hüküm kurmanın hatalı olduğuna, mağdurenin eylemde rızasının olmaması ve reşit olmaması nazara alındığında kararın sanık aleyhine bozulması gerektiğine ilişkindir.

C. Sanık Müdafii, Temyiz Dilekçesinde
Temyiz sebebi göstermemiştir.

III. OLAY VE OLGULAR
Yapılan yargılamada toplanan deliller, sanığın aşamalardaki savunmaları, katılan mağdurenin aşamalardaki anlatımları,tutanaklar, doktor raporları,Adli Tıp Kurumu ihtisas dairesi raporu,tanık beyanları, adli sicil kaydı, hastane kayıtları, Yargıtay kapatılan 14. Ceza Dairesinin bozma ilamı ve tüm dosya kapsamının incelenmesi ile delillerin değerlendirilmesi neticesinde; mağdurenin aşamalarda sanığın kendisini Özgür isimli şahıs ile birlikte Şenol isimli şahsın evine götürdüğünü, burada Sevgi adlı bir kişinin daha olduğunu, sanığın burada kendisine zorla nitelikli cinsel istismarda bulunduğunu beyan etmiş ise de; bu tanıkların tüm araştırmalara rağmen bulunmadığı, dolayısıyla mağdurenin iddiasına bu yönden doğrulanmadığı, yine olayda adı geçen sanığın eski eşi olan tanık …’in beyanında mağdureyi tanımadığını söylediği, sanığın aşamalardaki savunmalarında mağdure ile görüşüp mesajlaştıklarını belirtmesi nedeni ile özellikle Yargıtay bozma kararından sonra getirtilen HTS kayıtlarına göre mağdure ve sanığın olay öncesinde bir süre mesajlaştıkları, nitelikli cinsel istismara maruz kaldığını iddia eden mağdurede cebir ve şiddeti gösteren herhangi bir iz bulunamadığı, bu belirlemelere göre on beş-on sekiz yaş grubundaki mağdure ile buluşup cinsel ilişkiye giren sanığın mağdureye cebir tehdit ya da hile kullandığına dair delil elde edilememesi nedeni ile çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan açılan davada sanığın eyleminin 5237 sayılı Kanun’un 104 üncü maddesinin birinci fıkrası kapsamında tanımlanan reşit olmayanla cinsel ilişki suçunu oluşturduğu sonucuna varılarak sanığın bu suçtan mahkumiyetine karar verilmiştir.

IV. GEREKÇE
A. Sanık Müdafiinin Temyiz Talebi Yönünden
5271 sayılı Kanun’un 294 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Temyiz eden, hükmün neden dolayı bozulmasını istediğini temyiz başvurusunda göstermek zorundadır” şeklindeki düzenleme de gözetilerek yapılan değerlendirmede, sanık müdafiinin temyiz dilekçesinde herhangi bir temyiz sebebi göstermediği anlaşıldığından, söz konusu hükme yönelik sanık müdafiinin temyiz isteminin reddine karar verilmesi gerektiği anlaşılmıştır.

B. Katılan Bakanlık Vekili ile Katılan Mağdure Vekilinin Temyiz Talepleri Yönünden
1.Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasıfının doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, katılan Bakanlık vekili ile katılan mağdure vekilinin sanığın çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan mahkumiyeti gerektiğine yönelik temyiz sebeplerinin reddiyle, Mahkemenin sanığın eyleminin reşit olmayanla cinsel ilişki suçunu oluşturduğu yönündeki kabulünde bir isabetsizlik görülmediğinden, hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.

2. Yukarıda bahsedildiği üzere sanığın eyleminin suç tarihi itibarıyla lehe olup 6545 sayılı Kanun değişikliğinden önceki 5237 sayılı Kanun’un 104 üncü maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen reşit olmayanla cinsel ilişki suçunu oluşturup, öngörülen cezanın üst sınırının iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektirmesi ve 17.10.2019 tarihinde yürürlüğe giren 7188 sayılı Kanunla yeniden düzenlenen 5271 sayılı Kanun’un 251 inci maddesindeki basit yargılama usulüne dair kanuni düzenlemeden sonra 7188 sayılı Kanun’un geçici 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendine yönelik olarak 19.08.2020 günlü, 31218 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin 25.06.2020 tarih ve 2020/16 Esas, 2020/33 Karar sayılı kararı ile 5271 sayılı Kanun’a 7188 sayılı Kanun’un 31 inci maddesiyle eklenen geçici 5 inci maddesinin (d) bendinde yer alan “Kovuşturma evresine geçilmiş” ibaresinin, aynı bentte yer alan “Basit yargılama usulü” yönünden Anayasaya aykırı bulunarak iptal edilmesi karşısında, anılan karara istinaden sanığın hukuki durumunun yeniden karar yerinde değerlendirilmesinde zorunluluk bulunduğu anlaşılmıştır.

3.Bozma sebebine uygun olarak Tebliğnamede onama isteyen görüşe iştirak edilmemeştir.

V. KARAR
A. Sanık Müdafiinin Temyiz Talebi Yönünden
Gerekçenin (A) bölümünde açıklanan nedenle sanık müdafiinin temyiz isteminin, 5271 sayılı Kanun’un 298 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle REDDİNE,

B. Katılan Bakanlık Vekili ile Katılan Mağdure Vekilinin Temyiz Talepleri Yönünden
Gerekçenin (B-2) bölümünde açıklanan nedenle; İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 20. Ceza Dairesinin, 18.01.2021 tarihli ve 2020/1474 Esas, 2021/7 Karar sayılı kararına yönelik katılan mağdure vekili ile katılan Bakanlık vekilinin temyiz istemleri yerinde görüldüğünden kararın 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin ikinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 20. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

11.05.2023 tarihinde karar verildi.