Yargıtay Kararı 9. Ceza Dairesi 2022/14525 E. 2023/6478 K. 18.10.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/14525
KARAR NO : 2023/6478
KARAR TARİHİ : 18.10.2023

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 2019/1137 E., 2021/702 K.
SUÇ : Cinsel taciz
HÜKÜM : Mahkûmiyet
TEMYİZ EDENLER : Katılan mağdure vekili, Bakanlık vekili, sanık müdafii
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Düzeltilerek onama

Bakanlık vekilinin temyiz isteği yönünden; 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un 20 nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca davaya katılma hakkı bulunan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na yokluğunda yapılan yargılamaya ilişkin olarak mahkemelerce re’sen ihbarda bulunulmasının zorunlu olup olmadığı hususunda Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nca yapılan toplantı sonucunda verilen 13.12.2019 gün ve 2019/6 Esas, 2019/7 Karar sayılı içtihadı birleştirme kararı ile Bakanlığa bildirimde bulunulmasının zorunlu olmadığının kabul edilmesi ve 5271 sayılı Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 237 nci maddesinin ikinci fıkrasına göre kanun yolu muhakemesinde davaya katılma talebinde bulunulamayacağının anlaşılması karşısında, Bakanlık vekilinin davaya katılma ve hükmü temyize hakkı bulunmadığı belirlenmiştir.

Sanık müdafii ile katılan mağdure vekilinin temyiz istemi yönünden; İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Kanun’un 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçelerinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Ankara 13. Asliye Ceza Mahkemesinden verilen 02.04.2019 gün ve 2017/560 Esas, 2019/253 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında cinsel taciz suçundan, 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (e) bendi uyarınca beraat karar verilmiştir.

2. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 17. Ceza Dairesinin, 11.06.2021 tarihli ve 2019/1137 Esas, 2021/702 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik katılan mağdure vekilinin istinaf başvurusunun 5271 istinaf başvurularının 5271 sayılı Kanun’un 303 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca duruşma açılarak İlk Derece Mahkemesinin kararının kaldırılmasına ve sanık hakkında cinsel taciz suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanun’un 105 inci maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesi ile 62 inci maddesi ve 53 üncü maddesi ve 52 inci maddesinin iki ile dördüncü fıkraları uyarınca 3000 TL adli para cezasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A. Katılan Mağdure Vekilinin Temyiz İstemi Yönünden
Katılan mağdure vekilinin temyiz isteminin, sanık hakkında üst had yerine alt sınırdan hapis cezasına hükmedildiğine yönelik olduğu görülmüştür.

B. Sanık Müdafiinin Temyiz İstemi Yönünden
Mağdurenin soyut beyanları dışında sanığın atılı suçu işlediğine dair delil bulunmadığına yönelik olduğu görülmüştür.

III. OLAY VE OLGULAR
Temyizin kapsamına göre;
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 01.06.2017 tarih ve 2017/18226 esas sayılı iddianamesiyle sanık hakkında Mağdure, sabah okula giderken karşısına çıkan sanığın “çok güzelsin” dediği ve bakışlarıyla süzdüğü, mağdurun bu sözden dolayı ağlayarak okula gittiği şeklindeki olay anlatımıyla kamu davası açılmıştır.

İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan yargılama neticesinde, dosya kapsamında mağdurenin iddiasını doğrulayacak başkaca belge veya bilgi bulunmadığı, bu arada benzer bir suçla ilgili olarak sanık hakkında Ankara 22. Asliye Ceza Mahkemesinin 2017/646 Esas sayılı dosyasında da kamu davası açıldığından bahisle sanığın atılı suçu işlemiş olabileceği düşüncesiyle kamu davası açıldığı, suç tarihinde sadece on bir yaşında olan mağdurenin ifadesi üzerine kamu davası açıldığı ve bunun dışında isnat edilen eylemin sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması nedeniyle sanığın beraatine karar verildiği anlaşılmıştır.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü Bölge Adliye Mahkemesi tarafından duruşma açılmaksızın yapılan incelemede aşamalarda sanığın atılı suçlamayı kabul etmemesi, mağdurenin aşamalarda çelişkili beyanlarda bulunması ve 11.02.2020 tarihli dilekçesinde böyle bir olayın yaşanmadığını beyan etmesi karşısında sanığın atılı eylemi gerçekleştirip gerçekleştirmediği hususunda sanık lehine çok kuvvetli şüphenin bulunması ve şüpheden sanık yararlanır şeklindeki evrensel hukuk kuralı da gözetilerek atılı suçu işlediğine dair her türlü kuşkudan uzak, somut inandırıcı ve kesin delil bulunmayan sanığın beraatine karar verildiği anlaşılmıştır.

IV. GEREKÇE
A. Bakanlık Vekilinin Temyiz İsteği Yönünden
6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un 20 nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca davaya katılma hakkı bulunan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na yokluğunda yapılan yargılamaya ilişkin olarak mahkemelerce re’sen ihbarda bulunulmasının zorunlu olup olmadığı hususunda Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nca yapılan toplantı sonucunda verilen 13.12.2019 gün ve 2019/6 Esas, 2019/7 Karar sayılı içtihadı birleştirme kararı ile Bakanlığa bildirimde bulunulmasının zorunlu olmadığının kabul edilmesi ve 5271 sayılı Kanun’un 237 nci maddesinin ikinci fıkrasına göre kanun yolu muhakemesinde davaya katılma talebinde bulunulamayacağının anlaşılması karşısında, Bakanlık vekilinin davaya katılma ve hükmü temyize hakkı bulunmadığı belirlenmiştir.

B. Sanık Müdafii ile Katılan Mağdure Vekilinin Temyiz İstekleri Yönünden
Mağdure, sabah okula giderken karşısına çıkan sanığın “çok güzelsin” dediği şeklinde iddianameye konu sözün bizatihi cinsellik içermediği gibi cinsel amaçla söylendiğine dair de her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gözetilerek sanığın kanuni unsurları itibari ile oluşmayan suçtan beraati yerine yazılı şekilde mahkûmiyetine karar verilmesi hukuka aykırı bulunmuştur.

V. KARAR
A. Bakanlık Vekilinin Temyiz İsteği Yönünden
Gerekçenin (A) bölümünde açıklanan nedenle Bakanlık vekilinin temyiz isteminin, 5271 sayılı Kanun’un 298 inci maddesi gereğince, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle REDDİNE,

B. Sanık Müdafii ile Katılan Mağdure Vekilinin Temyiz İstekleri Yönünden
Gerekçenin (B) bölümünde açıklanan nedenle katılan mağdure vekili ile sanık müdafiinin temyiz istemleri yerinde görüldüğünden Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 17. Ceza Dairesinin, 11.06.2021 tarihli ve 2019/1137 Esas, 2021/702 Karar sayılı kararının 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin ikinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 17. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

18.10.2023 tarihinde karar verildi.