Yargıtay Kararı 9. Ceza Dairesi 2022/14319 E. 2023/1470 K. 16.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/14319
KARAR NO : 2023/1470
KARAR TARİHİ : 16.03.2023

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SUÇ :Çocuğun cinsel istismarı, nitelikli cinsel saldırı,
HÜKÜM : İstinaf başvurularının esastan reddi

Tebliğnamede kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan kurulan hüküm yönünden de görüş bildirilmiş ise de, anılan hükme ilişkin temyiz talebinin bulunmadığı belirlenmiştir.

İlk Derece Mahkemesince verilen hükümlere yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükümleri temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle gereği düşünüldü.

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Batman Cumhuriyet Başsavcılığının 25.11.2021 tarihli ve 2021/5237 Esas sayılı iddianamesi ile sanık hakkında katılan mağdure …’ya karşı çocuğun cinsel istismarı, katılan …”e karşı nitelikli cinsel saldırı ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından cezalandırılması istemli kamu davası açılmıştır.

2. Batman 1. Ağır Ceza Mahkemesi yapmış olduğu yargılama sonunda 14.06.2022 tarih ve 2021/773 Esas, 2022/421 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında çocuğun cinsel istismarı suçundan beraatine, diğer suçlardan mahkumiyetine karar vermiştir.

3. Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 7. Ceza Dairesinin 20.09.2022 tarih ve 2022/1015 Esas, 2022/881 Karar sayılı ilamı ile sanık hakkındaki kurulan hükümlere yönelik istinaf başvurularının esastan reddine karar vermiştir.

4. Dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 05.11.2022 tarih ve 9-2022/137838 sayılı tebliğnamesi ile onama görüşlü olarak Dairemize gönderilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A. Katılan Mağdure … Vekilinin Temyiz İstemi
Soruşturma ve kovuşturma aşamasında alınan beyanlara göre mağdur … ile katılan …’in beyanlarının birbirini doğrular nitelikte olduğunu, sanık tarafından gerçekleştirilen eylemin mağdurun boyun ve göğüs bölgesine doğru dokunarak, ağzını kapatıp kazağını çıkarmaya çalışarak yapıldığından sarkıntılık düzeyini aştığını ve bu nedenlerle sanık hakkında mahkumiyet kararı verilmesi gerektiğini beyan ederek temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Sanık Müdafiinin Temyiz İstemi
Sanık ile katılan … arasındaki dava konusu olayın katılanın rızası dahilinde olduğunu, kuvvetle muhtemel olarak taraflar arasında cinsel sorun bulunduğunu ve bu sorunun bu şekilde çözüldüğünü, sanığın daha evvelinde de bu şekilde cinsel bir yanaşma olduğunu belirtmesine rağmen bu hususun katılan tarafa hiç sorulmadan karar verildiğini, bu hususlar aydınlatılmadan karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, taraflar arasında cinsel sorun bulunduğuna dair kendilerince şüphe bulunmasına rağmen bu husus araştırılmadan da hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, sanığın adli tıpa gönderilmesi dosyadaki şüphelerin ortadan kaldırılması açısından gerekli olduğunu ve aksi yönde hareket edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, katılan tarafından verilen beyanlarda sanığın kendisine karşı herhangi bir yaralama eyleminin olmadığının sabit olduğunu, doktor raporunda da bu hususun açık olduğunu, zor kullanılarak yapılan bir cinsel eylemde saldırıya maruz kalan kişilerin ister istemez direnç göstereceğinden dolayı bu kişilerin vücutlarının belli yerlerinde yara izlerinin olması gerekmekte iken müşteki tarafta böyle bir izleniminin olmamasının hayatın olağan akışına ters olduğunu, müştekiye ilişkin adli tıp raporu incelendiğinde müştekinin kalın bağırsağının sadece bir yerinde delinme olduğu hususunda rapor tanzim edildiğinin görüldüğünü, ancak müştekinin anlatımlarının yapılan eylemin rıza dışı olduğuna dair olduğunu, sanığın beyanlarının ise rıza dahilinde olduğuna yönelik olduğunu, eksik inceleme sonucu verilen kararların bozulması gerektiğini beyan ederek temyiz isteminde bulunmuştur.

III. OLAY VE OLGULAR
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
İlk derece mahkemesince; “Katılan … …’in eşi olan sanığın tahta bir cismi katılanın makatına soktuğu, bu nedenle katılanın makatında kanama ve dışkı çıkışı gerçekleştiği; sanığın bu eylemi nedeniyle katılanın hayati tehlike geçirecek şekilde yaralandığı; katılan, sanıkta kendisini hastaneye götürmesini istemesine rağmen sanığın, katılanı hastaneye götürmediği ve iki gün boyunca dışarı çıkmasına engel olduğu, yaklaşık 1,5 yıl önce de katılanın, kızı … ile eşi sanık …’i gece vakti banyoda gördüğü, çıplak olmadıkları, sabah olduğunda katılan kızına sorduğunda babasının dokunmadığını söylediğini beyanla katılan kendisi ve çocuğu … adına sanıktan şikayetçi olmuş ve sanık hakkında soruşturma işlemlerine başlanmıştır.
Mağdur …’in soruşturma aşamasında alınan beyanında; 3. Sınıfta okuduğu yılda babasının kendisini namaza kaldırdığını, banyoya gittiğini, banyoda iken babasının kapıda beklediğini, daha sonra banyonun ışığını kapatarak içeri girdiğini, ağzını kapatmaya çalıştığını, kazağını çıkarmaya çalıştığını, bu sırada babasının kendisine “dur, sus” dediğini, boğazına doğru dokunup boğmaya çalıştığını, kazağını çıkarmaya çalıştığı sırada kendisinin babasını tuttuğunu, bağırdığını, annesinin geldiğini beyan ettiği mağdurun kovuşturma aşamasında ise; Babam beni banyoya koymaya çalıştı ama elini ısırdım bağırdım annem gelip beni aldı. Lavaboya gittim sonra ışıkları kapattı ışıkları kapattıktan sonra benim boğazıma elini koymaya çalışıyordu ben de bağırdım kapıyı açmaya çalışıyordum bağırdım annem geldi, şeklinde beyanda bulunduğu;
Sanığın soruşturma aşamasında kollukta alınan savunmasında; eşinin rızası dahilinde cinsel gücü artırıcı tahtayı eşinin makatına soktuğunu, makatından biraz kan geldiğini, sabah da kendisinin işe gittiğini, iki gün sonra eve geldiğinde eşinin hastaneye gittiğini öğrendiğini beyan ettiği;
Sanığın soruşturma aşamasında C.savcılığında alınan savunmasında; tahtanın erkek cinsel organından biraz daha büyük olduğunu, tahtanın iki karış uzunluğunda olduğunu, bir karışını eşinin makatından içeri soktuğunu, bu tahtayı azdırıcı olarak kullanmak istediğini, olayın olduğu gün eşinin kendisinden habersiz köye gittiğini, bu nedenle de sopayı kullandığını, bu olaydan sonraki gün evde olduğunu, eşinin kendisine rahatsızlandığını söylemediğini, bir sonraki gün işe gittiğini, işten döndüğünde eşinin hastaneye gittiğini öğrendiğini, kızı …’yı namaza teşvik etmek için uyandırdığı zamanlar olduğunu, …’nın kazağını çıkarmaya çalışmadığını, …’ya dokunmadığını beyan ettiği;
Sanığa isnat edilen eşe karşı nitelikli cinsel saldırı ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçları bakımından yapılan değerlendirmede; sanığın eşi olan katılanın makatından içeri tahta bir cisim soktuğunu ikrar ettiği, müştekinin doktor raporunda; anal bölgede girişten itibaren kalın bağırsak bölümünde delinme olduğunun tespit edildiği, yaralanmasının yaşamını tehlikeye sokan bir duruma neden olduğunun rapor edildiği, organ kaybı değerlendirmesi bakımından 2021 yılı ekim ayında yeniden muayenenin öngörüldüğü, 22/11/2021 tarihinde düzenlenen Adli Tıp Raporunda organ kaybı değerlendirmesinin 2022 yılının şubat ayında yapılabileceğinin rapor edildiği, her ne kadar sanık müştekinin rızası ile cisim soktuğunu iddia etmişe de; sanığın fiziki özelliklerini anlattığı tahtanın erkek cinsel organından daha büyük oluşu, cismin kullanıldığı bölgenin anal bölge olması, sanığın kendi savunmasına göre müşteki ve sanığın eylemin gerçekleştiği gün aralarında tartışma yaşanmış olması, katılanın en başından beri aşamalarda alınan beyanlarında eyleme rızası olmadığını, ancak eşinin kendisini tehdit ederek zorla eylemi gerçekleştirdiğini beyan etmiş olması ve gerçekleştirilen eylemin niteliği ile zaten öncesinde tartışmış olmaları hususları birlikte değerlendirildiğinde; sanığın, müştekinin tahtanın anal bölgesine sokulması hususunda rızası olduğuna ilişkin savunmalarına itibar edilemediği; sanığın katılanı zorlayarak ve anal bölgesine tahta sokmak suretiyle katılana karşı nitelikli cinsel saldırı suçunu işlediği, bu eyleminin aynı zamanda katılanın yaşamını tehlikeye sokacak şekilde yaralanmasına sebep olduğu ancak, bu durumun TCK’nın 102/4. maddesi kapsamında değerlendirilemeyeceği, mezkur maddedeki suçun cinsel saldırı suçunun işlenmesi sırasında mağdurun direncini kıracak ölçünün ötesinde cebir kullanılması halinde oluşabileceği, somut olayda katılanın yaralanmasının cinsel saldırı suçunun bir sonucu olarak ortaya çıktığı, bu halde sanığın eyleminin katılana karşı nitelikli cinsel saldırı suçu ile birlikte netice sebebiyle ağırlaşmış yaralama suçunu aynı anda oluşturduğu, ancak fikri içtima kuralları gereği nitelikli cinsel saldırı suçunun daha ağır cezayı gerektirmesi nedeniyle eyleminin nitelikli cinsel saldırı suçunu oluşturduğu kanaatine varıldığı (katılan tarafından soruşturma aşamasında iddia edilmiş olan diğer yaralanma eylemlerinin de iddianame anlatımında yer verilmemiş olması nedeniyle değerlendirilmediği);
Sanığa isnat edilen eşi olan katılana karşı kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçunu işlediği iddiası bakımından yapılan değerlendirmede; katılanın olayın olduğu geceden sonraki ikinci günün sabahında (26/05/2021) eşinin evden gitmesi neticesinde hastaneye gidebildiği, bu süre zarfında eşi sanığın kendisini hastaneye götürmesini istemesine rağmen hastaneye götürmediği, kapıyı kilitlediği, telefonunu aldığı iddiaları bakımından; sanığın kollukta alınan beyanında; olayın yaşandığı günün sabahında (25/05/2021) işe gittiğini, iki gün (26/05/2021) sonra eve geldiğinde eşinin hastaneye gittiğini öğrendiğini beyan ettiği; sanığın savcılık makamında alınan savunmasında olaydan sonraki gün (25/05/2021) evde olduğunu, bir sonraki gün (26/05/2021) işe gittiğini ve döndüğünde eşinin hastaneye gittiğini çocuklarından öğrendiğini beyan ettiği, kovuşturma aşamasında ise ” iki gün boyunca birlikte evde kaldık sonrasında ben işe gittim. Çocuklar dışarıya çıkmasınlar kendilerine bir şey olmasın diye ben dışarıya bırakmadım, dediğim gibi bir gün birlikte kaldık ikinci gün ben işe gittim” şeklinde beyan ettiği; sanığın beyanlarında çelişki bulunduğu, ancak bu çelişkili beyanlarda dahi olaydan sonraki gün evde olduğunu ve güya çocuklara bir şey olmasın diye dışarıya çıkmalarına izin vermediğini beyan ettiği; tarafların müşterek çocukları olan …’nin annesi hastaneye gitmeden önce evde kilitli kaldıklarını, tanık …’nin ise olaydan bir gün sonra babasının evde olduğunu, annesinin o gün hastaneye gitmediğini, bir sonraki gün babası evde yokken hastaneye gittiğini, annesinin çok acısı olduğunu beyan ettiği; katılanın yaşamını tehlikeye sokacak derece yaralandığı ve tanık beyanları ile de sabit olduğu üzere çok acı çektiği ve çekmeye devam ettiği olayda kendi isteğiyle ağrı ve acı çekerek imkanı olduğu halde hastaneye gitmemesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu hususları birlikte değerlendirildiğinde katılanın beyanlarına itibar edilerek sanığın, katılanın hastaneye gitmesine engel olarak katılanı hürriyetinden yoksun bıraktığı kanaatine varıldığı, ancak her ne kadar iddianamede sanığın bir gün sonrasında işe gitmek için evden ayrıldığında evin kapsının kilitli olmadığı nazara alındığında sanığın kapıyı kilitleyerek gitme imkanı olduğu halde kilitlemeden gitmesi nedeniyle kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma eylemini kendiliğinden sonlandırdığı, bu halde hakkında etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması gerektiği yazılmış ise de; bu durumda etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabilmesi için mağdurun bir zarara uğramamış olmasının gerektiği, oysa somut olayda, sanığın katılana yönelik cinsel saldırı eylemi neticesinde katılanın alınan adli tıp raporu ile sabit olduğu üzere hayati tehlike geçirecek şekilde yaralandığı, bu şekilde yaralı haldeyken, katılanın hastaneye gitmesinin engellendiği her dakika söz konusu yaralanma nedeniyle katılanın tedavisinin daha da zorlaştığı ve bu süre içerisinde katılanın sürekli acı çektiğinin de yine katılan beyanı ve tanık beyanları ile de sabit olduğundan, hastaneye gitmediği her an çektiği yüksek acının da katılanın şahsına zarar verilmesi anlamını taşıdığı, bu nedenle sanık hakkında etkin pişmanlık hükümleri uygulanmasının koşulları oluşmadığı;
Sanığa isnat edilen çocuğu …’e karşı cinsel istismar eylemini gerçekleştirdiği iddiası bakımından; mağdur …’in soruşturma aşamasında babasının kendisine banyoda dokunduğu ve elbisesini çıkarmaya çalıştığı sırada bağırdığı ve olay üzerine annesinin geldiği beyanı ile katılan … …’in sanığı kızı … ile banyoda gördüğü beyanının birbirini doğrular nitelikte olduğu, ancak, katılanın söz konusu iddiayı olayın üzerinden çok zaman geçtikten sonra ortaya attığı, ayrıca mağdurun kovuşturma aşamasında alınan beyanında ilk başta olayı başka kardeşinin başına gelmiş gibi anlatmaya başladığı, sonrasında hatırlatılarak sorulması üzerine de yalnızca “Babam beni banyoya koymaya çalıştı ama elini ısırdım bağırdım annem gelip beni aldı. Lavaboya gittim sonra ışıkları kapattı ışıkları kapattıktan sonra benim boğazıma elini koymaya çalışıyordu ben de bağırdım kapıyı açmaya çalışıyordum bağırdım annem geldi. Başka bir şey yapmadı,” şeklinde olayı anlattığı, soruşturma aşamasında verdiği ifadeden farklı olarak babasının, kazağını çıkartmaya çalıştığından bahsetmediği, bu haliyle mağdurun beyanları arasında çelişki olduğu gibi, soruşturma aşamasındaki beyanına itibar edilse dahi, mağdurun babası olan sanığın, mağdurun kazağını çıkartmak istemesindeki amacının salt cinsel istismar eylemine yönelik olduğunu ortaya koyacak somut bir delil de bulunmadığı, bu nedenle hem mağdurun aşamalardaki çelişkili beyanları, hem de sanığın mağdura yönelik iddia olunan eylemlerinin kabul olunsa dahi cinsel istismara yönelik olarak değerlendirilmesini ortaya koyacak bir delil ya da emare olmaması nedeniyle bu suç yönünden sanığın atılı suçu işlediğine dair kanaate ulaşılmadığı;
Açıklanan nedenlerle sanığın mağdur …’ya yönelik eylemleri nedeniyle atılı suçu işlediği sabit olmadığından beraatine; katılan …’e yönelik ise üzerine atılı suçları işlediği sübut bulduğundan vücuda organ veya sair cisim sokmak suretiyle cinsel saldırı suçundan ve eşe karşı kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından, meydana gelen zararın ağırlığı, sanığın kastının yoğunluğu gibi hususlar göz önünde bulundurularak teşdiden cezalandırılmasına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ” gerekçeleriyle sanık hakkındaki hükümleri tesis edilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 7. Ceza Dairesinin 20.09.2022 tarih ve 2022/1015 Esas, 2022/881 Karar sayılı ilamı ile sanık hakkındaki kurulan hükümlere yönelik istinaf başvurularının esastan reddine karar vermiştir.

IV. GEREKÇE
5271 sayılı Kanun’un 288 ve 294 üncü maddelerinde yer alan düzenlemeler nazara alınıp, aynı Kanun’un 289 uncu maddesinde sayılan kesin hukuka aykırılık halleri ve katılan mağdure vekili ile sanık müdafiinin temyiz dilekçelerinde belirttikleri nedenler de gözetilerek yapılan değerlendirmede, sanık hakkında kurulan hükümlerde, delillerin ve olguların açıklandığı ve ilişkilendirildiği, buna ilişkin gerekçelerin hukuka uygun olduğu anlaşılmış, bu kapsamda Bölge Adliye Mahkemesi tarafından gerçekleştirilen inceleme neticesinde kurulan hükme yönelik temyiz sebepleri yerinde görülmemiştir.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 7. Ceza Dairesi 20.09.2022 tarih ve 2022/1015 Esas, 2022/881 Karar sayılı kararında sanık müdafii ve katılan mağdure vekilince öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden 5271 sayılı
Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca Batman 1. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 7. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

16.03.2023 tarihinde karar verildi.