Yargıtay Kararı 9. Ceza Dairesi 2022/13961 E. 2023/2689 K. 03.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/13961
KARAR NO : 2023/2689
KARAR TARİHİ : 03.05.2023

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Çocuğun nitelikli cinsel istismarı
HÜKÜM : Mahkûmiyet

Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1.Şanlıurfa 1. Ağır Ceza Mahkemesinin, 15.05.2014 tarihli ve 2012/135 Esas, 2014/185 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında çocuğun cinsel istismarı suçundan açılan davada eylem çocuğun nitelikli cinsel istismarı kabul edilerek 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 103 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 43 üncü ve 62 nci maddeleri uyarınca 9 yıl 2 ay hapis ve 53 üncü maddesi uyarınca hak yoksunluklarına karar verilmiştir.
2. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 13.07.2017 tarihli ve 14-2014/345019 sayılı, onama görüşlü Tebliğname ile Daireye tevdi olunmuştur.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık Müdafiinin Temyiz İsteği
Mahkemenin mağdurenin yaşı ile ilgili yaptıkları itirazları nedensiz olarak reddettiğine, sanığın mağdurenin on yedi yaşında olduğunu bilerek evlendiğine, bu durumun mağdurenin ve babasının beyanı ile doğrulandığına, sanığın mağdurenin yaşı konusunda kaçınılmaz hataya düştüğüne, tarafların 2010 yılının Mart ayında evlendiklerini ancak mahkemenin beyanları çelişkili olan mağdurenin beyanına itibar ederek evlenme gününün 18.12.2009 olarak kabul ettiğine, dosyada bulunan düğün fotosunun mart 2010 yılında evlendiklerini doğruladığına, kemik yaşına ait rapordaki yaş esas alınsa dahi mağdurenin on beş yaşını doldurmasına az bir zaman kaldığına, raporda radyoloji uzmanının bulunmadığına, bu nedenle karara esas alınamayacağına, hastane doğumlu olmayan mağdurenin tescil tarihinin gerçek olmadığına, zira anne ve babasının nikah tarihlerinin tescilinin 2002 olarak göründüğüne, oysa on yıllık evli olduklarına, mağdurenin diğer kardeşlerinin de gerçek doğum tarihlerinde tescil edilmediklerinin muhtemel olduğuna, anne ve babasının 1992 yılında evlendiklerine ve mağdurenin de 1993 yılında doğduğuna, yaş konusundaki kaçınılmaz hatadan sanığın faydalanması gerektiğine ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
Mahkemece “Dosyadaki tüm deliller birlikte değelendirildiğinde;sanığın olay tarihi itibarıyla 15 yaşından küçük olan müştekiye karşı 15 yaşını doldurmamış kişi ile müteselsilen organ sokarak cinsel ilişkiye girerek cinsel istismar suçunu işlediği dosya kapsamındaki beyanlar , adli raporlar ve sanığın ikrarı ile anlaşılmıştır.
Katılan soruşturma aşamasında;2009 yılı mayıs ayında babasının kendisini okuldan alarak rızası dışında aralık ayında nişanlayıp 18 Aralık 2009 yılında da tehdit ve baskı sonucu dini nikah ile evlendirildiğini ve Ş.urfaya gelin geldiğini daha sonra 3 gün boyunca cinsel ilişkiye giremediğini buna binaen yengesi ve görümcelerinin kapıda beklediğini sanık … de kendisine tecavüz ettiğini kapıda bekleyenlerin kendisine şiddet uyguladığını sonraki zamanlarda ise görümcesi … kollarından tuttuğunu sanığın yine zorla ilişkiye girdiğini , kayınının da kendisini dövdüğünü daha sonra birkaç kez babasının evine gittiğini ve en sonunda da amcasının oğluna namuslarının temizlenmesi için kendisini vurduracakları zaman Diyarbakır’a dayısının yanına kaçtığı sırada halası tarafından yakalandığı ve bağırarak polise sığındığını beyan etmiş olup sanık ise müştekinin rızası ile evlendiklerini ve 3 gün sonra müştekinin yengesi ve amcasının gelmesi ile müştekinin rızasıyla cinsel ilişkiye girdiklerini ,daha sonra müştekinin kendi halasının oğluna hoşlandığını söylemesi ile aralarında tartışma yaşandığını ,müşteki ile farklı zamanlarda birden fazla kez cinsel ilişkiye girdiğini ikrar etmiş, bilahare sanıkça geliştirilen savunma ile de çelişkiye düşer şekilde bu kez 18.12 2010 da evlendiklerini ancak yine de şikayetçi olduğunu beyan etmiştir.Gerek sanık ve yakınlarının gerekse mağdurenin soruşturma aşamasında olaydan sonra alınan ilk beyanlarına itibar edilerek tarafların 18.12.2009 tarihinde evlendikleri ve akabinde ilişkiye girdikleri kabul edilmiştir.Öte yandan mağdurenin zorla ırzına geçildiği yönündeki beyanlarına ve ilk rapordaki ruh sağlığının etkilendiği yönündeki rapora evlilikten sonra şiddet gördüğünü ,anlaşamadıklarını beyanı ve şiddetli geçimsizlik yaşaması ,gerçekte hangi nedenlerle bu yönde beyanlarda bulunduğunun şüpheli olması,bu konuda yeterli delil olmaması dikkate alınarak itibar edilmemiş, dosyadaki tüm deliller birlikte değelendirildiğinde;sanığın olay tarihi itibarıyla 15 yaşından küçük olan müştekiye karşı 15 yaşını doldurmamış kişi ile müteselsilen organ sokarak cinsel ilişkiye girerek cinsel istismar suçunu işlediği dosya kapsamındaki beyanlar, adli raporlar ve sanığın ikrarı ile anlaşılmıştır.
Katılan soruşturma aşamasında;2009 yılı mayıs ayında babasının kendisini okuldan alarak rızası dışında aralık ayında nişanlayıp 18 Aralık 2009 yılında da tehdit ve baskı sonucu dini nikah ile evlendirildiğini ve Ş.urfaya gelin geldiğini daha sonra 3 gün boyunca cinsel ilişkiye giremediğini buna binaen yengesi ve görümcelerinin kapıda beklediğini sanık … de kendisine tecavüz ettiğini kapıda bekleyenlerin kendisine şiddet uyguladığını sonraki zamanlarda ise görümcesi … kollarından tuttuğunu sanığın yine zorla ilişkiye girdiğini , kayınının da kendisini dövdüğünü daha sonra birkaç kez babasının evine gittiğini ve en sonunda da amcasının oğluna namuslarının temizlenmesi için kendisini vurduracakları zaman Diyarbakır’a dayısının yanına kaçtığı sırada halası tarafından yakalandığı ve bağırarak polise sığındığını beyan etmiş olup sanık ise müştekinin rızası ile evlendiklerini ve 3 gün sonra müştekinin yengesi ve amcasının gelmesi ile müştekinin rızasıyla cinsel ilişkiye girdiklerini ,daha sonra müştekinin kendi halasının oğluna hoşlandığını söylemesi ile aralarında tartışma yaşandığını ,müşteki ile farklı zamanlarda birden fazla kez cinsel ilişkiye girdiğini ikrar etmiş, bilahare sanıkça geliştirilen savunma ile de çelişkiye düşer şekilde bu kez 18.12 2010 da evlendiklerini ancak yine de şikayetçi olduğunu beyan etmiştir.Gerek sanık ve yakınlarının gerekse mağdurenin soruşturma aşamasında olaydan sonra alınan ilk beyanlarına itibar edilerek tarafların 18.12.2009 tarihinde evlendikleri ve akabinde ilişkiye girdikleri kabul edilmiştir.Öte yandan mağdurenin zorla ırzına geçildiği yönündeki beyanlarına ve ilk rapordaki ruh sağlığının etkilendiği yönündeki rapora evlilikten sonra şiddet gördüğünü ,anlaşamadıklarını beyanı ve şiddetli geçimsizlik yaşaması ,gerçekte hangi nedenlerle bu yönde beyanlarda bulunduğunun şüpheli olması,bu konuda yeterli delil olmaması dikkate alınarak itibar edilmemiş ve TCK.103/4 maddesi uygulanmamış ve raporlar arasında oluştuğu varsayılan çelişki nedeniyle adli tıptan bu konuda rapor aldırılmasına gerek görülmemiş, son üniversite heyet raporuna üstünlük tanınmıştır.
Katılan mağdurenin beyanında geçen kaynı ve görümcesi alınan beyanlarında suçlamaları kabul etmemiştir.Katılanın yaşı konusunda alınan 27.10.2011 tarihli rapordan ,rapor tarihinde 16 yaşında olduğu ,buna göre suç tarihinde 15 yaşını ikmal etmediği anlaşılmıştır.Mağdurenin fiziki görünümünün de resmi yaşı ile uyumlu olduğu fotoğraflardan ve görüntülerden de anlaşılmaktadır.Bu nedenle adli tıptan rapor alınması yoluna gidilmesine de gerek görülmemiştir.Katılanın 17.01.2014 tarihli Çukurova Üniversitesi Tıp Fakultesinin heyet raporu eylem-olay nedeniyle ruh sağlığının bozulmadığı sabittir.Dosyaya 26.03.2010 tarihli düğün fotoğrafı ve müşteknin babası tarafından da şikayetten vazgeçme dilekçesi sunulduğu görülmüştür.
Her ne kadar katılan talimatla alınan beyanında rızası ile evlendiğini fakat zorla cinsel ilişkiye girdiğini,evlendiğinde gerçek yaşının 17 olduğunu söylemişse ve sanık da mahkememizdeki beyanında Mart ayı 2010 tarihinde rızaen evlendiklerini ve o gece ilişkiye girdiklerini beyan etmişse de sanığın düğün tarihi olarak mahkememizde mart ayı 2010 tarihinde evlenediklerine yönelik beyanlarının suçtan kurtulmaya ve mağdurenin yaşı nedeniyle cezadan kurtulmaya yönelik olduğu değerlendirilmiş olup sunulan fotoğrafın tek başına düğün ve suç tarihini ispatlamaya yeterli olmadığı,savunmaya göre ailelerİ de dahil rızaen evlenen şahsın nüfus kaydına bakılmadığı ve yaş konusunda kaçınılmaz hataya düşüldüğü savunmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, kaldı ki sanığın sonradan değişen beyanına itibar edilecek olsa dahi mağdurenin alınan raporu ile sanığın ileri sürdüğü mart 2010 suç tarihinde dahi 15 yaşını doldurmayacağı anlaşılmıştır.
Sanığın da açık ikrarı ve dosyadaki diğer delillerle birlikte sanığın katılan ile farklı zamanlarda birden çok kez organ sokmak suretiyle ilişkiye girdiği sabit olmakla dosya kapsamındaki raporlar, belgelerve tanık beyanları da dikkate alındığında sanık hakkında mahkumiyete karar verilmiştir.” şeklinde hüküm kurulmuştur.

IV. GEREKÇE
Mağdure hakkında Gaziantep Av. … … Devlet Hastanesi Sağlık Kurulunca tanzim edilen 27.10.2011 tarihli ve mağdurenin rapor tarihi itibari ile on altı yaşında olduğunun bildirildiği raporda Radyoloji Uzmanının bulunmadığı nazara alındığında, suçun niteliği ile vasfına etkisi bakımından anılan rapora esas alınan kemik grafileri temin edilerek içinde radyoloji uzmanının da bulunduğu sağlık kurulundan rapor alınıp, gerektiğinde Adli Tıp Kurumundan da görüş alınarak mağdurenin suç tarihindeki gerçek yaşının bilimsel olarak saptanmasından sonra sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması hukuka aykırı bulunmuştur.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle Şanlıurfa 1. Ağır Ceza Mahkemesinin, 15.05.2014 tarihli ve 2012/135 Esas, 2014/185 Karar sayılı kararına yönelik sanık müdafiinin temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

03.05.2023 tarihinde karar verildi.