YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/13114
KARAR NO : 2023/3510
KARAR TARİHİ : 25.05.2023
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 2020/1169 E., 2021/1340 K.
SUÇ : Çocuğun cinsel istismarı
HÜKÜM : İstinaf başvurusunun düzeltilerek esastan reddi kararı
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Onama
İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçelerinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Kocaeli 1. Ağır Ceza Mahkemesinin, 10.03.2020 tarihli ve 2019/200 Esas, 2020/78 Karar sayılı kararı ile sanığın çocuğun cinsel istismarı suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 103 üncü maddesinin birinci fıkrasının üçüncü cümlesi, 103 üncü maddesinin üçüncü fıkrasının (d) bendi, 103 üncü maddesinin dördüncü fıkrası, 43 üncü maddesinin birinci fıkrası, 62 ve 53 üncü maddesi uyarınca 23 yıl 5 ay 7 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.
2. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 20. Ceza Dairesinin, 09.06.2021 tarihli ve 2020/1169 Esas, 2021/1340 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik sanık müdafii ile katılan Bakanlık vekilinin istinaf başvurusunun 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi ve aynı Kanun’un 303 üncü maddesinin birinci fıkrasının (h) bendi uyarınca düzeltilerek esastan reddine karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A. Katılan Bakanlık Vekilinin Temyiz İstemi
Sanık hakkında soyut gerekçelerle takdiri indirim uygulanmasının hukuka aykırı olduğuna ilişkindir.
B. Sanık Müdafiinin Temyiz İstemi
Mahkeme gerekçesinin açık, yeterli ve geçerli olmadığına, mağdurenin aşamalardaki beyanlarının çelişkili olduğuna, kovuşturma evresinde üvey kardeşini kıskanması nedeniyle sanığa iftira attığını beyan ettiğine, sanığın üzerine atılı suçu işlediğine dair somut delil bulunmadığına ve beraati gerektiğine ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
Temyizin kapsamına göre;
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
Yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya içeriğine göre; 2006 doğumlu olup suç tarihinde on iki yaşından küçük olan mağdure…’un annesi…ile gayri resmi evlilik sürdüren sanık … ve kardeşleri ile birlikte Gölcük ilçesindeki evde ikamet ettiği, 2017 yılı Nisan ayı içerisinde bir gün akşam saatlerinde annesi Ayşe’nin evde olmadığı sırada kendisini yanına çağırdığını, kendisinin de bir şey söyleyeceğini düşünerek yanına gittiğini, ancak sanığın kolundan tutarak ve ağzını kapatarak evin orta odasına götürdüğünü, kıyafetlerini çıkarttığını, parmağı ile cinsel organına dokunduğunu, cinsel organını kendisinin cinsel organına sürttüğünü, dudağından öptüğünü, vücudunun sırt ve göğüs bölgelerinin okşadığını, ayrıca kendisine “Bu konuyu annene ya da birine anlatırsan seni ve anneni öldürürüm” şeklinde tehditte bulunduğunu, bu olaydan bir iki hafta sonra annesinin küçük kardeşini sağlık ocağına götürdüğü zaman da, üvey babasının yine kendisini odaya çekerek aynı cinsel davranışlarda bulunduğunu belirttiği, üvey babasının kendisini tehdit etmesi nedeniyle yaşının etkisi ve korkması nedeniyle mağdurenin bu durumu başlangıçta kimseye anlatamadığı,psikolojisi bozulduğu için okulunda devamsızlık yapmaya başladığı, Nisan ayı sonunda bir gün annesi ve teyzesinin birarada bulunduğu ortamda önce teyzesine sonra da annesine anlattığı ancak adı geçenlerin şikayette bulunmadıkları, Mayıs ayı içinde mağdurenin rehber öğretmeni tanık… ile görüşme yaptığı sırada sanığın eylemlerini öğretmenine anlatması üzerine kolluğa ihbarda bulunulduğu,bu şekilde meydana gelen olayda sanığın on iki yaşından küçük çocuğa karşı zincirleme biçimde çocuğun cinsel istismar suçunu işlemiş olduğu,atılı suçun sanığın belirlenen ve açıklanan eyleminde tüm yasal unsurlarıyla birlikte teşekkül ettiği anlaşılmıştır.
Sanık savunmasında suçlamayı reddetmiş,mağdure alınan ilk ifadesinden sonra isnatlarından dönerek sanığın atılı eylemleri gerçekleştirmediğini, kendisine iftira attığını,amacının annesiyle sanığı ayırmak olduğunu beyan etmişse de; mağdurenin 10.05.2017 tarihli ilk ifadesinde belirttiği hususları olaydan kısa süre sonra önce annesine ve teyzesine sonra rehber öğretmenine aynı şekilde anlatmış olması,adı geçenlerin bu anlatımı doğrulamaları, tanık…’nın ifadesinde, bir öğrencinin dayısının okula gelerek…’un evinde kalan bir kişi tarafından cinsel istismara uğradığını, bunu annesinin mahallede bir takım kişilere anlatması vesilesiyle öğrendiğini söylemesi üzerine öğrenci ile görüşme yaptıklarını, Nisanur’un üvey babasını sevmediğini söylediğini, sebebini sorduğunda şahsın kendisini yatak odasına götürdüğünü, elbiselerini çıkardığını ve cinsel organına temas ettiğini, şahsın da pantolununu çıkardığını ve cinsel organı ile kendi cinsel organına temas ettiğini anlattığını, sanığın kendisine “Bu konuyu annene ya da birine anlatırsan seni ve anneni öldürürüm” şeklinde tehditte bulunduğunu söylediği bu görüşme olduktan yaklaşık bir saat sonra…’un annesi ve teyzesinin okula gelerek kendisiyle görüştüklerini, Nisanur’un yalan söylediğini,iftira attığını, kıskandığını söyleyerek olayı kapatmak istediklerini, yine onuncu aylarda annesi ve teyzesinin okula gidip okul müdürü ile görüşerek ifadesini değiştirmesini istediklerini, bu konuda güvenlik endişesi olduğunu bildirmesi, mağdurenin çocuk izlem merkezinde alınan beyanı neticesinde düzenlenen raporda, mağdurenin görüşmeler esnasında son derece gergin ve kaygılı olduğunun, konuyla ilgili sorular kendisine tekrarlayan şekilde birden fazla kez sorulduğunda her seferinde aynı sırayla ve aynı kelimelerle matbu bir şekilde cevap verdiğini, sürekli elleriyle oynadığının, görüşmenin ilerleyen zamanlarında çelişkili ifadelerde bulunduğunun,en korktuğu şey sorulduğunda annesinden beddua almak şeklinde cevap verdiğinin, bu şekilde ifade vermesi yönünde yönlendirilmiş olabileceğini düşündürdüğünün belirtilmiş olması, mağdurenin annesinin olayın kendisine anlatılmasına rağmen “Kameraya alıp ispatlayacaktım” diyerek müracaatta bulunmaması, bu durumun şikayetçinin kolluk beyanlarıyla da sabit olması üzerine sanığın tehditlerinden kaynaklanması,sanığın mağdurenin teyzesiyle de cinsel birliktelik yaşadığının mağdurenin teyzesi ve annesi tarafından da kabul edilmesi, mağdurenin teyzesi ile annesinin aşamalardaki beyanlarının çelişkili olması, mağdurenin duruşmalarda kaygılı bir hal içinde bulunduğunun gözlenmesi, birden bire okula devamsızlıkta bulunmasını gerektirecek başkaca somut bir durumdan bahsedilmemiş olması göz önünde bulundurulduğunda, mağdurenin ilk anlatımının gerçeği yansıttığı, ancak hemen sonrasında baskı altına alınarak ifadesini değiştirmesinin ve iftira attığını söylemesinin sağlandığı, sanığın üzerine atılı suçun subuta erdiği, savunmasının suçtan kurtulmaya yönelik bulunduğu anlaşılmış, bu nedenle savunmaya ve mağdurenin sonradan döndüğü beyanlarına itibar edilmeyerek sanığın sabit olan suçundan dolayı cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Sanığın belirlenen ve gerçekleşen suçundan dolayı ceza tayin edilirken suçun işleniş biçimi ve sanığın kastı, mağdure ve annesinin şikayetlerinin olmaması dikkate alınarak asgari had aşılmamış, sanığın mağdurenin annesi ile gayri resmi evlilik birliği içinde olduğu, ayrıca ortak çocuklarının bulunduğu ve beraber ikamet ettiklerinin anlaşılması ile 5237 sayılı Kanun’un 103 üncü maddesinin üçüncü fıkrasının (d) bendi maddesine göre cezanın yarı oranında artırımına gidilmiş, sanığın mağdureye yönelik cinsel eylemine ait birinci eylemden sonra ve yine cinsel davranışlara ait ikinci eylemden önce olmak üzere sanığın mağdureye karşı “Bu konuyu annene ya da birine anlatırsan seni ve anneni öldürürüm” şeklinde tehdit kullanarak eylemin farklı tarihlerde birden çok kez vuku bulmuş olması nedeniyle zincirleme suç hükmü tatbik edilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
İlk Derece Mahkemesince kabul edilen olay ve olgularda, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından katılan Bakanlık lehine vekalet ücreti tayin edilmek suretiyle sanık müdafii ile katılan Bakanlık vekilinin istinaf başvurularının düzeltilerek esastan reddine karar verilmiştir.
IV. GEREKÇE
A. Katılan Bakanlık Vekilinin Temyiz İstemi Yönünden
Sanık hakkında kurulan hükümde 5237 sayılı Kanun’un 62 nci maddesinin birinci fıkrası kapsamında takdiri indirim nedeni uygulanmasına karar verilip verilmeyeceğinin değerlendirildiği ve ”Sanığın yargılama sürecindeki olumlu tutum ve davranışları lehine indirim nedeni olarak kabul edildiğinden.” şeklindeki yerinde, yeterli ve kanunî gerekçeye istinaden sanık hakkında takdiri indirim nedeni uygulanmasına karar verildiği anlaşılmakla, hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.
B. Sanık Müdafiinin Temyiz İstemi Yönünden
1. Sanık hakkında kurulan hükümde, yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdani kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfının doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, hukuka aykırılık bulunmamıştır.
2. Mağdurenin aşamalardaki ifadeleri, savunma ve tüm dosya içeriği nazara alındığında, sanığın suç tarihlerinde on beş yaşından küçük mağdureye yönelik cinsel istismar eylemlerini gerçekleştirdikten sonra olayın ortaya çıkmaması yönünde tehdit içerikli sözler sarf ettiğinin anlaşılması karşısında, sanık hakkında atılı suçtan belirlenen temel cezanın koşulları oluşmadığı halde 5237 sayılı Kanun’un 103 üncü maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca artırılması, hukuka aykırı bulunmuştur.
3. Gerekçeli karar başlığında ”Nisan 2017” olan suç tarihinin ” 10.05.2017” olarak gösterilmesi, hukuka aykırı bulunmuştur.
4. Yukarıda açıklanan bozma nedenlerine göre Tebliğnamede onama isteyen düşünceye iştirak edilmemiştir.
V. KARAR
Gerekçenin (B-2) ve (B-3) bölümlerinde açıklanan nedenlerle;İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 20. Ceza Dairesinin, 09.06.2021 tarihli ve 2020/1169 Esas, 2021/1340 Karar sayılı kararına yönelik sanık müdafiinin temyiz istemi yerinde görüldüğünden hükmün 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin ikinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca Kocaeli 1. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 20. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 25.05.2023 tarihinde karar verildi.