Yargıtay Kararı 9. Ceza Dairesi 2022/13092 E. 2023/2550 K. 27.04.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/13092
KARAR NO : 2023/2550
KARAR TARİHİ : 27.04.2023

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Çocuğun cinsel istismarı
HÜKÜM : Mahkûmiyet

Sanık hakkında bozma üzerine kurulan hükmün; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçelerinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Mersin 5. Ağır Ceza Mahkemesinin, 01.03.2018 tarihli ve 2017/202 Esas, 2018/132 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 103 üncü maddesinin ikinci fıkrasının ikinci cümlesi, 103 üncü maddesinin dördüncü fıkrası, 62 nci maddesi ve 53 üncü maddesi uyarınca 22 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

2. Adana Bölge Adliye Mahkemesi 6. Ceza Dairesinin, 30.10.2018 tarihli ve 2018/1327 Esas, 2018/1904 Karar sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi uyarınca davanın yeniden görülmesine ve duruşma hazırlığı işlemlerine başlanmasına karar verilerek duruşma açarak yapılan yargılamada sanık müdafii ile katılan Bakanlık vekilinin istinaf başvurusunun aynı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca esastan reddine karar vermiştir.

3. Adana Bölge Adliye Mahkemesi 6. Ceza Dairesi kararının, sanık müdafii ile katılan Bakanlık vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 14. Ceza Dairesinin 07.11.2019 tarihli ve 2019/2992 Esas, 2019/12285 Karar sayılı kararı ile zabıt mümzilerinin temin edilerek polis merkezi amirliğinde bulunan mağdurun anılan yere kardeşini sormak üzere gelen sanığı ne şekilde teşhis ettiği, eylemin gerçekleştirildiği söylenen ev adresinin nasıl belirlendiği, bu tespitin tutanak tanziminden önce mi yoksa sonra mı yapıldığı hususlarında beyanlarının alınması ve sanığın aşamalarda suç tarihinde gün boyu tanık …’le birlikte olduğunu beyan ettiği göz önüne alınarak sanık ile …’in, olay tarihi olan 18.03.2019 günü kullandıkları cep telefonu numaralarının belirlenmesiyle anılan tarihte bu numaralardan alınan sinyal bilgilerine istinaden bulundukları yerleri gösterir baz istasyonu bilgilerinin ilgili kurumdan temin edilmesinden sonra toplanacak delillere göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken eksik araştırma ile yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi nedeniyle bozulmasına ve dava dosyasının 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

4. Mersin 5. Ağır Ceza Mahkemesinin, 03.03.2020 tarihli ve 2019/528 Esas, 2020/110 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 103 üncü maddesinin ikinci fıkrasının ikinci cümlesi, 103 üncü maddesinin dördüncü fıkrası, 62 nci maddesi ve 53 üncü maddesi uyarınca 22 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

5. Mersin 5. Ağır Ceza Mahkemesinin, 03.03.2020 tarihli ve 2019/528 Esas, 2020/110 Karar sayılı kararının sanık müdafii ile katılan Bakanlık vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 27.05.2021 tarihli ve 2020/7691 Esas, 2021/3729 Karar sayılı kararı ile İstanbul Adli Tıp Kurumu 6. İhtisas Kurulunun 10.10.2018 tarihli raporu ve tüm dosya kapsamı nazara alınarak sanığın eylemini organ sokmak suretiyle gerçekleştirdiğine dair her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmayıp, mevcut haliyle eyleminin çocuğun cinsel istismarı suçunu oluşturduğu gözetilerek mahkumiyeti yerine suç vasfının tayininde yanılgıya düşülerek çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan hüküm kurulması nedeniyle bozulmasına karar verilmiştir.

6. Mersin 5. Ağır Ceza Mahkemesinin, 13.08.2021 tarihli ve 2021/282 Esas, 2021/359 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında çocuğun cinsel istismarı suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 103 üncü maddesinin birinci fıkrasının son cümlesi, 103 üncü maddesinin dördüncü fıkrası, 62 nci maddesi ve 53 üncü maddesi uyarınca 12 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

7. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan 04.10.2022, 05.11.2021 tarihli ve 9-2022/126765 ile 9-2021/128375 sayılı, onama görüşlü Tebliğnameleri ile Dairemize tevdi edilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A. Katılan Bakanlık Vekilinin Temyiz İstemi
Sanık hakkında temel cezanın alt sınırdan belirlenmesi, takdiri indirim uygulanması ve kurum lehine vekalet ücreti tayin edilmemesinin hukuka aykırı olduğundan bahisle kararın bozulması gerektiğine ilişkindir.

B. Sanık Müdafiinin Temyiz İstemi
Mağdurun aşamalarda çelişkili beyanlarda bulunduğuna, baz verileri dikkate alındığında sanığın olay saatinde suç mahallinde bulunmadığına, mağdurun ailesi ile sanık arasında husumet bulunduğuna ve şüpheden sanık yararlanır ilkesi gereği sanığın beraati gerektiğine ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
Yapılan yargılama, toplanan deliller ile tüm dosya kapsamına göre; olay günü olan 18.03.2017 günü saat 13:00 sıralarında olay tarihinde henüz 12 yaşını tamamlamamış olan Suriye uyruklu mağdur …’ın … Mahallesinde bulunan evlerinden çıkarak babası …’nin çalışmış olduğu iş yerine giderken … Mahallesinde önüne yine Suriye uyruklu olan sanık …’ın çıkarak mağdur ile Arapça konuşarak kendisine bir şeyler vereceğini söyleyerek kandırdığı ve … Mahallesi 5510 sokak no:25 sayılı yere yaklaştığında mağdurun ağzını zorla kapatarak kucağına aldığı ve belirtilen adresteki sanığın kardeşi olan tanık …’in evinin içerisine götürdüğü, eve girince kapıyı kilitlediği, evin içerisinde zorla mağdurun pantolonunu soyduğu, ardından yaklaşık 10 dakika boyunca cinsel saldırı eyleminde bulunduğu, daha sonra sanığın mağdura hitaben “Gidebilirsin, eğer babana bir şey söylersen seni keserim” şeklinde tehdit içeren söz söyleyerek mağduru bıraktığı, mağdurun olayı aynı günün akşamı annesi ve babasına anlatması üzerine şikayetçi olunduğu, mağdurun olayın meydana geldiğini belirttiği adrese kolluk görevlilerince 27.03.2017 günü sanığın tespiti amacıyla gidildiği, evde ikamet ettiği anlaşılan tanık …’in Emniyete getirildiği, bir süre sonra tanığın kardeşi olan sanığın ne olduğunu sormak amacıyla Emniyete geldiği sırada o esnada orada bulunan mağdurun sanığı görünce kolluk görevlilerine olayı gerçekleştiren şahsın sanık olduğunu belirttiği ve yaptırılan canlı çoklu teşhis tutanağında da sanığı net olarak teşhis ettiği sabit kabul edilen olayda,
Her ne kadar sanık üzerine atılı suçlamayı kabul etmeyerek mağduru daha önce hiç görmediğini savunmuş, yine her ne kadar mağdur hakkında Mersin Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığınca düzenlenen 21.03.2017 ve 05.05.2017 tarihli adli raporlarda mağdurda fiili livatanın tıbbi delillerine ait bulguya rastlanmadığı ve 21.03.2017 tarihinde muayenesi esnasında alınan anal yaymalarda sperm saptanmadığı belirtilmiş; bununla birlikte mağdur anlatımı ve dosya kapsamından anlaşıldığı üzere sanığın cinsel amaçlı olarak mağduru cebir niteliğinde zorla ağzını kapatıp kucağına alıp soyarak mağdurun vücuduna organ sokmak derecesine varmayacak şekilde mağduru istismar ettiği öte yandan mağdurlar ile sanık arasında herhangi bir husumet tespit edilmemesi karşısında mağdurun sanığın iddia ettiği şekilde iftira atmasını gerektirecek bir durumun söz konusu olmadığı, mağdurun yaşadığı olaya ilişkin olarak yaşından ve sosyal yapısından beklenmeyecek şekilde olayın ayrıntılarına ilişkin detay verdiği, mağdurun yaşamadığı bir olaya ilişkin olarak bu denli tutarlı ve detaylı beyanlarda bulunmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, yine mağdurun sanığı daha önce tanımadığı halde teşhisten önce de sanığın ayırt edici özelliklerine ilişkin olarak ayrıntılı beyanlarda bulunduğu, mağdurun sanığı Mahkeme huzurunda ve dosyada mevcut teşhis tutanağına göre net olarak teşhis ettiği, yine bozma ilamında bahsedildiği üzere olay tarihinde yakalama tutanağında imzası bulunan tanıkların olay yeri ile ilgili olarak alındığı, her iki tanığın de beyanlarında olay tarihinde polis merkezine gelen sanığın mağdur tarafından kesin bir şekilde teşhis edildiğini belirttikleri anlaşılmakla mağdurun aşamalardaki tutarlı ve samimi beyanları da göz önünde bulundurularak sanığın suçtan kurtulmaya yönelik savunmalarına itibar edilmemiş, yine her ne kadar tanık … Mahkemece alınan beyanında olay günü gün boyunca olayın yaşandığı evde olduğunu kardeşi olan sanığın eve hiç gelmediğini belirtmiş ise de tanığın kollukça alınan ifadesinde olay günü evde olup olmadığını ve sanığın eve gelip gelmediğini bilmediğini belirttiği, yine tanık … de her ne kadar olay günü tüm gün sanıkla birlikte olduğunu belirtmiş ise de; tanıkların beyanlarının olaydan yaklaşık 10 gün sonra alındığı nazara alındığında olay gününü bu kadar net hatırlamasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, sanık ile tanığın gün içinde yaşadıklarına ilişkin olarak birbirleri ile çelişkili beyanlarda bulundukları yine yargıtay bozma ilamında belirtildiği üzere sanığın olay günü birlikte olduğunu bildirdiği tanık … ile ilgili aldırılan HTS raporlarında sanık ile tanığın tüm gün birlikte olmadıklarının tespit edildiği anlaşılmakla ve yukarıda yer verilen mağdurun aşamalardaki samimi beyanları karşısında tanıkların yakınları olan sanığı suçtan kurtarmaya yönelik beyanlarına itibar edilmeyerek, sanığın sabit olan çocuğun cinsel istismarı suçundan cezalandırılmasına karar verilmiştir.

IV. GEREKÇE
A. Katılan Bakanlık Vekilinin Temyiz İstemi Yönünden
1. Mahkemece 5237 sayılı Kanun’un cezanın belirlenmesi başlıklı 61 inci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen kriterler ile aynı Kanun’un 3 üncü maddesinin birinci fıkrasında ifade edilen cezada orantılılık ilkesi göz önünde bulundurulmak suretiyle sanık hakkında kurulan hükümde; suçun işleniş şekli, suç konusunun önem ve değeri,meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı göz önüne alınarak temel cezanın alt sınırdan belirlenmesinde bir isabetsizlik görülmediğinden, hükümlerde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.

2. Sanık hakkında kurulan hükümde 5237 sayılı Kanun’un 62 nci maddesinin birinci fıkrası kapsamında takdiri indirim nedeni uygulanmasına karar verilip verilmeyeceğinin değerlendirildiği ve ”Sanığın duruşmadaki tutum ve davranışları lehine indirim sebebi kabul edilerek…” şeklindeki yerinde, yeterli ve kanunî gerekçeye istinaden sanık hakkında takdiri indirim uygulanmasına karar verildiği anlaşılmakla, hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.

3. Bakanlığın davaya katılması doğrudan Anayasa ve kanundan kaynaklanan koruma görevine ilişkin olup, Bakanlığa yüklenen bir kamu görevidir. Bu kapsamda değerlendirme yapıldığında 5271 sayılı Kanun’un 237 ve devamı maddelerindeki katılma hakkına ilişkin suçtan zarar görme şartı katılan Bakanlık için söz konusu olmadığı ve vekili lehine koşulları sağlanmadığından vekalet ücretine hükmedilmemesi, hukuka aykırı bulunmamıştır.

B. Sanık Müdafiinin Temyiz İstemi Yönünden
1. Sanık hakkında kurulan hükümde, yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfı ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, hukuka aykırılık görülmemiştir.

2. Sanık hakkında çocuğun cinsel istismarı suçundan ceza tayin edilirken uygulama maddesinin 5237 sayılı Kanun’un 103 üncü maddesinin birinci fıkrasının üçüncü cümlesi yerine 103 üncü maddesinin birinci fıkrasının son cümlesi gösterilmesi, hukuka aykırı bulunmuştur.

3. Yargıtay tarafından düzeltilmesi mümkün görülen yukarıda anlatılın husus dışında hukuka aykırılık bulunmamış, düzeltilen sebep nedeniyle onama isteyen Tebliğname görüşüne iştirak edilmemiştir.

V. KARAR
Gerekçenin (B) bölümünün (2) numaralı bendinde açıklanan nedenle sanık müdafii ve katılan Bakanlık vekilinin temyiz istemi yerinde görüldüğünden Mersin 5. Ağır Ceza Mahkemesinin, 13.08.2021 tarihli ve 2021/282 Esas, 2021/359 Karar sayılı kararının 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin ikinci fıkrası gereği BOZULMASINA, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Kanun’un 303 üncü maddesinin verdiği yetkiye istinaden hüküm fıkrasının birinci paragrafında yer alan ” 103/1- son cümle” ibaresinin karardan çıkartılarak yerine ”103/1-3. Cümle” ibaresinin eklenmesi suretiyle, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca Mersin 5. Ağır Ceza Mahkemesine, gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

27.04.2023 tarihinde karar verildi.