Yargıtay Kararı 9. Ceza Dairesi 2022/12721 E. 2023/3427 K. 23.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/12721
KARAR NO : 2023/3427
KARAR TARİHİ : 23.05.2023

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2020/369 E, 2020/496 K.
SUÇ : Çocuğun cinsel istismarı
HÜKÜM : Beraat
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Onama

Sanık hakkında bozma üzerine kurulan hükmün; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmiştir.
Temsil kayyımı katılmasına karar verildi. Mağdureye atanan Temsil kayyımının 22.07.2022 tarihli dilekçesi ile katılma iradesini ortaya koyduğu anlaşılmakla 5237 sayılı Ceza Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 237 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca temsil kayyımı sıfatıyla davaya katılmasına karar verdikten sonra gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. İstanbul Anadolu 7. Ağır Ceza Mahkemesinin, 22.02.2018 tarihli ve 2018/52 Esas, 2018/61 Karar sayılı kararı ile sanığın çocuğun cinsel istismarı suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 103 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi yollamasıyla 103 üncü maddesinin birinci fıkrasının üçüncü cümlesi, üçüncü fıkrasının (c) bendi, 43 üncü maddesinin birinci fıkrası ve 53 üncü maddesinin uyarınca 18 yıl 9 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

2. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 20. Ceza Dairesinin, 05.06.2018 tarihli ve 2018/1665 Esas, 2018/1016 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükümlere yönelik katılan Bakanlık vekili ve sanık müdafiinin istinaf başvurusunun 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

3. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 20. Ceza Dairesi kararının, katılan Bakanlık vekili ile sanık müdafiin tarafından temyizi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 14. Ceza Dairesinin 30.06.2020 tarihli ve 2020/774 Esas, 2020/2807 Karar sayılı kararı ile “Suç tarihi itibarıyla on yaşından küçük olan mağdurenin aşamalarda değişen çelişkili anlatımları, Lütfi Kırdar Eğitim ve Araştırma Hastanesinden alınan raporlar ile mağdur ve müşteki beyanlarının çelişmesi, savunma, müşteki annenin yargılamadaki beyan ve dilekçeleri ile tüm dosya kapsamı nazara alındığında, ilk derece mahkemesinin kabulünde yer alan sübuta ilişkin delillerin dosya içeriğiyle çelişmesi nedeniyle mahkumiyet kararının yerinde olmadığı anlaşıldığından, söz konusu hükme yönelik istinaf başvurusunun kabulü yerine esastan reddedilmesi” nedeniyle bozulmasına ve dava dosyasının 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

4. İstanbul Anadolu 7. Ağır Ceza Mahkemesinin,30.12.2020 tarihli ve 2020/369 Esas, 2020/496 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında çocuğun cinsel istismarı suçlarından, 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (e) bendi uyarınca beraat kararı verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A. Katılan Bakanlık Vekilinin Temyiz İstemi
Mağdurenin beyanları esas alınarak sanığın cezalandırılması gerekirken delil yetersizliği ile beraatine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğuna, mağdurenin yaşı itibariyle bu derece ayrıntılı bir senaryo anlatmasının ve mağdurenin öz babasına suç isnadında bulunmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğuna, mağdurenin cinsel istismara uğradığı dosya kapsamından kesin olarak anlaşıldığına, mağdure beyanın esas alınması gerektiğine, mağdurenin beyanlarını net olduğuna ilişkindir.

B. Müşteki Temsil Kayımının Temyiz İstemi
Mağdurenin annesine, babasının yaptıklarını ayrıntılı şekilde anlattığına, eylemlerin birden çok kez tekrarlandığına, mağdure beyanlarının esas alınıp sanığın cezalandırılması gerektiğine, mağdurenin yaşı itibariyle bu şekilde senaryo anlatmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğuna, sanığın suçu işlediğinin somut delillerle ispat edildiğine ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
Sanığın mağdurenin öz babası olduğu, şoförlüklük yaptığı, işe gitmediği günlerde mağdure kızını okuldan aldığı eve getirerek tüm kıyafetlerini çıkardıktan sonra cinsel organını mağdurenin ön ve arka tarafına sürtmek suretiyle istismar eylemini gerçekleştirdiğinin iddia edildiği, ancak mağdurenin kovuşturma aşamasında beyanını değiştirerek böyle bir şey olmadığını şakacıktan söylediğini beyan ettiği, yine katılan anne…’nin de önce cinsel istismar olayı nedeniyle şikayette bulunmasına rağmen mahkemeye sunmuş olduğu dilekçelerde kızının şaka yaptığını söylediğini,15.02.1018 tarihli dilekçesinde sanık ile şiddetli geçimsizlik yaşadıklarını, boşanmayı kabul etmediğini, bunalıma girdiğini, kızının üzerinden senaryo ürettiğini, suçlamanın asılsız ve yalan olduğunu, kızının vermiş olduğu ifadenin kendisinin ona öğretmiş olduğu senaryo olduğunu beyan ettiği, mağdureye ait raporda; hymen anüler yapıda, herhangi bir kanama ekimoz izlenmediği, anal yırtık, morluk, halo izlenmediğinin belirtildiği, dinlenen tanıkların görgüye dayalı bilgilerinin bulunmadığı, sanığın iyi bir insan olduğunu, isnat edilen suçu işlemeyeceğini, eşi ile aralarında sorun olduğunu ifade ettikleri, sanığın suçlamaları kabul etmediği anlaşılmıştır.

IV. GEREKÇE
Atılı suç tarihinde on yaşından küçük olan mağdurenin aşamalarda değişen çelişkili anlatımları, Lütfi Kırdar Eğitim ve Araştırma Hastanesi raporunun somut vajinal veya anal istismar bulgusuna rastlanamadığı yönündeki içeriği, mağdure Beyza ile aşamalarda vaki şikayetinden vazgeçen annesi…’nin beyanları arasındaki çelişkiler, mağdurenin annesinin kovuşturma aşamasındaki beyanları ile ve sunmuş olduğu dilekçelerde kızının şaka yaptığını söylediğini ve kendisinin şiddetli geçimsizlik yaşadıklarını, boşanmayı kabul etmediğini, bunalıma girdiğini, kızının üzerinden senaryo ürettiğini, suçlamanın asılsız ve yalan olduğunu, kızının vermiş olduğu ifadenin kendisinin ona öğretmiş olduğu senaryo olduğunu beyan etmesi, sanığın tüm aşamalardaki savunmaları karşısında, sanığın atılı suçu işlediğine dair her türlü şüpheden uzak, kesin, yeterli ve inandırıcı delil bulunmadığından mahkemece sanık hakkında beraat kararları verilmesinde hukuka aykırılık bulunmamıştır.

V. KARAR
Gerekçede açıklanan nedenlerle İstanbul Anadolu 7. Ağır Ceza Mahkemesinin, 30.12.2020 tarihli ve 2020/369 Esas, 2020/496 Karar sayılı kararında temsil kayyımı ve katılan Bakanlık vekilince öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda aykırılık görülmediğinden aynı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca İstanbul Anadolu 7. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

23.05.2023 tarihinde karar verildi.