Yargıtay Kararı 9. Ceza Dairesi 2022/12558 E. 2023/2535 K. 27.04.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/12558
KARAR NO : 2023/2535
KARAR TARİHİ : 27.04.2023

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2019/231 E., 2019/381 K.
SUÇ : Çocuğun nitelikli cinsel istismarı
HÜKÜM : Ceza verilmesine yer olmadığına
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Kısmî ret, kısmî onama

Katılan Bakanlık vekilinin temyiz istemi yönünden; mahkemece 23.06.2015 tarihinde yüze karşı tefhim edilen karara karşı, karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 310 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirlenen bir haftalık kanunî süre geçtikten sonra temyiz isteğinde bulunduğu anlaşılmakla hükmü temyize hakkı bulunmadığı belirlenmiştir.

Sanık … hakkında açılan davada katılan mağdure ve velisi…e atanan vekilin sanık … hakkında kurulan hükme yönelik temyiz istemi yönünden; kayden 02.03.1995 doğumlu olup suç tarihinde on üç yaşı içerisinde bulunan mağdure ile velayet hakkına sahip babası…in, kovuşturma evresinde müşteki sıfatıyla verdikleri 13.11.2008 tarihli ifadelerinde sanıktan şikâyetçi olmadıklarını beyan etmeleri karşısında, yaş küçüklüğü nedeniyle tayin edilen vekilin sanık … yönünden kurulan hükmü temyize hakkı bulunmadığı anlaşılmıştır.

Sanık … hakkında açılan davada katılan mağdure ve velisi…e atanan vekilin sanık … hakkında kurulan hükme yönelik temyiz istemi yönünden; katılan mağdure vekilinin sanık … hakkında açılan davada Baro tarafından görevlendirilmediği anlaşılmakla, sanık … yönünden kurulan hükmü temyize hakkı bulunmadığı anlaşılmıştır.

Sanık … hakkında açılan davada katılan mağdureye atanan vekilin temyiz istemi yönünden; sanık … hakkında bozma üzerine kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Kanun’un 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Muğla Cumhuriyet Başsavcılığının 07.10.2008 tarihli iddianamesiyle, çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 103 üncü maddesinin ikinci ve dördüncü fıkraları uyarınca cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmıştır.

2. Muğla 1. Ağır Ceza Mahkemesinin, 30.12.2014 tarihli ve 2008/247 Esas, 2014/435 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 103 üncü maddesinin ikinci, dördüncü ve altıncı fıkraları ile 62 nci maddesi uyarınca 12 yıl 6 ay hapis cezası ile 53 üncü maddesi uyarınca hak yoksunluğuna karar verilmiştir.

3. Muğla 1. Ağır Ceza Mahkemesinin, 30.12.2014 tarihli ve 2008/247 Esas, 2014/435 Karar sayılı kararının sanıklar müdafileri ile katılanlar vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 14. Ceza Dairesinin 01.04.2019 tarihli ve 2018/8316 Esas, 2019/8649 Karar sayılı kararı ile sanıklar hakkında 5237 sayılı Kanun’un 30 uncu maddesinde düzenlenen hata hükümlerinin uygulanma koşullarının bulunup bulunmadığı tartışılmaması, oluşa uygun olarak mahkemece sanık …’in, rızası dahilinde mağdure ile ilişkiye girdiği kabul edildiği halde sanık … hakkında 5237 sayılı Kanun’un 103 üncü maddesinin dördüncü fıkrasının uygulanması ile kabule göre de; mağdurenin olay nedeniyle ruh sağlığının bozulup bozulmadığına ilişkin düzenlenen Adlî Tıp Kurumu 6. İhtisas Kurulunun 30.05.2014 tarihli raporunda, mağdurenin 22.04.2008 ve 15.07.2008 tarihlerinde mağduru bulunduğu olaylar nedeniyle ruh sağlığının kalıcı olarak bozulduğu, çelişkili ifadeleri ve savunucu tutumu nedeniyle ruh sağlığındaki bu bozulmanın hangi sanığın eylemine bağlı olarak geliştiği ayrımının tıbben yapılamadığı belirtildiği halde sanık … hakkında 5237 sayılı Kanun’un 103 üncü maddesinin altıncı fıkrasının uygulanarak fazla ceza tayini gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

4. Muğla 1. Ağır Ceza Mahkemesinin, 03.10.2019 tarihli ve 2019/231 Esas, 2019/381 Karar sayılı kararı ile her iki sanık hakkında da 5237 sayılı Kanun’un 30 uncu maddesinde düzenlenen hata hükümlerini uygulayarak çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin üçüncü fıkrasının (d) bendi uyarınca ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

5. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 13.01.2020 tarihli ve 14- 2019/107480 sayılı temyiz ret görüşlü Tebliğname ile 24.09.2022 tarihli ve 9 – 2022/116898 sayılı, onama görüşlü ek Tebliğname ile Daireye tevdi olunmuştur.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A. Sanık … Hakkında Açılan Davada Katılan Mağdure ve Velisi…e Atanan Vekilin Temyiz İstemi
Ceza verilmesine yer olmadığına ilişkin hükmün hakkaniyete ve adalete aykırı olduğuna, sanıklar hakkında mahkûmiyet hükmü kurulması gerektiğine ilişkindir.

B. Sanık … Hakkında Açılan Davada Katılan Mağdureye Atanan Vekilin Temyiz İstemi
Hata hükümlerinin uygulanarak ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesinin hakkaniyete ve hukuka aykırılık teşkil ettiğine ilişkindir.

C. Katılan Bakanlık Vekilinin Temyiz İstemi
Hata hükmünün uygulanmaması gerektiğine ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
1.Yargıtay (Kapatılan) 14. Ceza Dairesinin bozma kararı üzerine İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama neticesinde; mağdurenin olay tarihlerinde on üç yaşında olduğu, olay tarihlerinde mağdurenin kendisini on sekiz yaş aralığında gösterme ve bu şekilde kendi yaşıtlarından büyük insanlarla kolay arkadaşlık kurma çabası içerisinde olduğu, anne ve babası ile yaşayan mağdurenin zaman zaman evden kaçarak kimi zaman dışarıda kimi zaman da yeni tanıştığı insanların evinde kaldığı, 21.04.2008 tarihinde mağdurenin evden kaçtığı, yaşını büyük söyleyerek marketten bira aldığı, geceyi sokakta geçirdiği, bir sonraki gün de sokakta sanık … ile tanıştığı ardından geceyi sanık …’in evinde geçirdiği ve o gece sanık …’le rızası ile vajinal yoldan cinsel birliktelik yaşadığı, mağdurenin 27.07.2008 tarihinden yaklaşık 15 gün önceki bir zaman diliminde diğer sanık …’in çalıştığı barda mağdure ile tanıştığı, bu süreçte mağdurenin kendisini on sekiz – on dokuz yaşında olarak tanıttığı, yaklaşık 15 günlük süreçte sanık ile mağdurenin sevgili olduğu ve bu süreçte sanığın mağdurenin rızası ile vajinal yoldan cinsel ilişki yaşadığı kabul edilmiş;
2. Suç tarihleri itibarıyla mağdure her ne kadar on beş yaşını ikmal etmemiş ise de dosya içerisinde yer alan ve mağdure…’ye ait olduğu iddia edilen ve aksi mağdure tarafından inkar edilmeyen facebook sosyal paylaşım sitesi profilinde *** mağdurenin yaşını gerçek yaşından farklı ve yüksek şekilde gösterildiğinin görüldüğü, mağdurenin beyanları, sanık savunmaları, mağdurenin annesi …’nın beyanları dikkate alındığında mağdurenin sürekli olarak olay tarihlerinde kendisini on sekiz yaş civarında gösterip tanıttığı ve insanlarla tanıştıktan sonra şüphe çekmemek adına da hayat hikayesine on sekiz yaşında olmasına uygun olacak şekilde ancak gerçekten uzak olaylar eklediği, mağdurenin sanıklara da on sekiz yaşından büyük olduğunu söylediği ve inandırıcı olması adına mağdurenin sanıklara on sekiz yaşında olduğunu inandıracak derecede bir hayat hikayesi anlattığı, sanıklar tarafından mağdurenin on sekiz yaşından küçük olduğunun bilinmesinin de dosya içeriğine göre mümkün görülmediği değerlendirilerek, 5237 sayılı Kanun’un 30 uncu maddesi kapsamında sanıkların mağdurenin yaşı konusunda hataya düştükleri ve mağdureyi on sekiz yaşından büyük olarak bildikleri için mağdureyle cinsel ilişki yaşadıkları, mağdurenin her iki sanıkla yaşadığı cinsel ilişkiye rızası olup herhangi bir zorlamanın da bulunmaması sebebiyle sanık … ve Metin hakkında 5237 sayılı Kanun’un 30 uncu maddesine göre hata hükümleri uygulanarak 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin üçüncü fıkrasının (d) bendi gereğince her iki sanık hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

IV. GEREKÇE
A. Katılan Bakanlık Vekilinin Temyiz İstemi Yönünden
Mahkemece 23.06.2015 tarihinde yüze karşı tefhim edilen karara karşı, karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Kanunu’nun 310 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirlenen bir haftalık kanunî süre geçtikten sonra temyiz isteğinde bulunduğu anlaşılmakla hükmü temyize hakkı bulunmadığı belirlenmiştir.

B. Sanık … Hakkında Açılan Davada Katılan Mağdureye Atanan Vekilin Sanık … Hakkında Kurulan Hükme İlişkin Temyiz İstemi Yönünden
Kayden 02.03.1995 doğumlu olup suç tarihinde on üç yaşı içerisinde bulunan mağdure ile velayet hakkına sahip babası…in, kovuşturma evresinde müşteki sıfatıyla verdikleri 13.11.2008 tarihli ifadelerinde sanıktan şikayetçi olmadıklarını beyan etmeleri karşısında, yaş küçüklüğü nedeniyle tayin edilen vekilin sanık … yönünden kurulan hükmü temyize hakkı bulunmadığı anlaşılmıştır.

C. Sanık … Hakkında Açılan Davada Katılan Mağdureye Atanan Vekilin Birleştirilen Davanın Sanığı Metin Hakkında Kurulan Hükme İlişkin Temyiz İstemi Yönünden
Katılan mağdure vekilinin sanık … hakkında açılan davada Baro tarafından görevlendirilmediği anlaşılmakla, sanık … yönünden kurulan hükmü temyize hakkı bulunmadığı anlaşılmıştır.

D. Sanık … Hakkında Açılıp Birleştirilen Davada Katılan Mağdureye Atanan Vekilin Sanık … Hakkında Kurulan Hükme İlişkin Temyiz İstemi Yönünden
Mahkemece bozma üzerine gerçekleştirilen yargılama neticesinde atılı suç yönünden 5237 sayılı Kanun’un 30 uncu maddesi kapsamında hataya düştüğü kabul edilen sanığın, buna uygun olarak 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (c) bendi uyarınca beraatine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde ceza verilmesine yer olmadığına hükmedilmesi Yargıtay tarafından düzeltilmesi mümkün hukuka aykırılık olarak görülmüştür.

V. KARAR
A. Katılan Bakanlık Vekili ile Sanık … Hakkında Açılan Davada Mağdureye Atanan Vekilin Temyiz İstemleri Yönünden
Gerekçenin (A), (B) ve (C) bölümlerinde açıklanan nedenlerle Muğla 1. Ağır Ceza Mahkemesinin, 03.10.2019 tarihli ve 2019/231 Esas, 2019/381 Karar sayılı kararına yönelik katılan Bakanlık vekili ile katılan mağdure vekilinin temyiz isteklerinin, 1412 sayılı Kanun’un 317 nci maddesi gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle REDDİNE,

B. Sanık … Hakkında Kurulan Hüküm Yönünden
Gerekçenin (D) bölümünde açıklanan nedenle, Muğla 1. Ağır Ceza Mahkemesinin, 03.10.2019 tarihli ve 2019/231 Esas, 2019/381 Karar sayılı hükmüne yönelik birleşen davadan katılan mağdureye atanan

vekilin temyiz isteği yerinde görüldüğünden, hükmün 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu hususun yeniden duruşma yapılmaksızın aynı Kanun’un 322 nci maddesinin verdiği yetkiye istinaden düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, sanık hakkında kurulan hükümlerde yer alan “…CMK’nın 223/3-d maddesi uyarınca sanık hakkında CEZA VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA…” ibaresinin karardan çıkarılarak yerine “…CMK’nın 223/2-c maddesi gereğince sanığın atılı suçtan BERAATİNE,” ibaresinin yazılması suretiyle hükmün, Tebliğname’ye kısmen uygun olarak, oy birliğiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

27.04.2023 tarihinde karar verildi.