Yargıtay Kararı 9. Ceza Dairesi 2022/1241 E. 2023/4926 K. 07.09.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/1241
KARAR NO : 2023/4926
KARAR TARİHİ : 07.09.2023

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2021/15 E., 2021/386 K.
SUÇ : Çocuğun cinsel istismarı
HÜKÜM : Beraat
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Onama

Sanık hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan verilen ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinin 28.05.2019 tarih ve 2019/1433 Esas ve 2019/1390 Karar sayılı ilamı ile esastan red kararı ile kesinleşen mahkumiyet hükmü ile ilgili olarak İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 308/A maddesi uyarınca yapılan itiraz üzerine, aynı Dairenin 13.07.2021 tarihli Ek Kararı ile esastan ret kararının kaldırılarak dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderdiği, İlk Derece Mahkemesince sanık hakkında her iki suçtan Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda beraat kararı verildiği ve temyizi üzerine dosya incelenmek üzere Dairemize gönderilmiş ise de; sanık hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan verilen kararın istinaf kanun yoluna tabi olması nedeni ile, sanık hakkında bozma üzerine kurulan hükme ilişkin temyiz incelemesi çocuğun cinsel istismarı suçu ile sınırlı olarak yapılmıştır.

İlk Derece Mahkemesince çocuğun cinsel istismarı suçundan bozma üzerine verilen kararın; 5271 sayılı Kanun’un 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçelerinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
İstanbul Anadolu 13. Ağır Ceza Mahkemesinin, 21.10.2021 tarihli ve 2021/15 Esas, 2021/386 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında çocuğun nitelikli cinsel istismarı ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından açılan davada, 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (e) bendi uyarınca beraatine karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A. Katılan Mağdure Vekilinin Temyiz İsteği
Mağdurenin aşamalardaki beyanlarında tutarlı olduğuna, sanığın suç tarihi itibariyle ikamet etmiş olduğu (suç yeri) adresi tespit ve beyan ettiğine, Mahkemenin kabulünün aksine suçun işlenişiyle ilgili mağdurenin beyanları arasında çelişki bulunmadığına, mağdurenin yönlendirilmesi veya ifadenin ezberletilmesi şeklinde bir durumun yaşanmadığına, bu konuda delil olmadığına, sanıkla mağdure ve ailesi arasında suç atmayı gerektiren bir husumetin dosyaya yansımadığına, mağdurenin yargılamanın bütün aşamalarında samimi ve gerçek ifadelerde bulunduğuna, yaşı gereği bilecek durumda olamayacağı ve başkalarının yönlendirmesiyle bile söyleyemeyeceği bilgiler verdiğine bu bilgilerin en önemlisi ve gözden kaçırılmaması gereken durumun cinsel organının ellenmesi ve kan gelmesi durumu olduğuna, kızlık zarının bozulmaması; istismar eyleminin gerçekleşmediğini değil, aksine kan gördüğünü belirten mağdurenin istismara uğradığının açık kanıtı olarak kabul edilmesi gerektiğine mağdurenin sanığın evini kimsenin müdahalesi olmadan kolluğa göstererek eylemin birden fazla defa gerçekleştiğini belirttiğine, ancak İlk Derece Mahkemesi ve Yargıtayın, hatalı şekilde değerlendirme yaparak sadece bir eylem varmış gibi ve tanıkların mağdureyi doğrulamadıkları gerekçesi ile olayın gerçekleşmediği sonucuna ulaştığına, bu kabulün doğru olmadığına, beraat kararının kanuna aykırı olduğuna ilişkindir.

B. Katılan Bakanlık Vekilinin Temyiz İsteği
Yargılamanın başından itibaren samimi ve aynı yönde beyanlarda bulunmuş olan mağdurenin beyanlarına öncelik verilmesi gerekirken, sadece kızlık zarının bozulmaması gerekçesiyle ve görgüye dayalı bilgisi olmayan tanık anlatımlarına dayanılarak hatalı karar verildiğine, ceza yargılamasının asıl amacının maddi gerçeğin bulunması olduğuna, şekli hakikatle yetinip sanık hakkında karar tesis edilmesinin hak ve adalet duygularını incittiğine ve adalete olan güveni sarstığına, bu itibarla mağdurenin soruşturma aşamasında vermiş olduğu ifadeler göz önüne alınarak sanığın cezalandırılması gerektiğine ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
Mahkemesince “Mağdurenin kollukta verdiği ifadeler ile mahkememizce alınan beyanının gerek kendi içinde gerekse annesi katılan …’in anlatımıyla çelişkili olduğu, mağdurenin organ sokma eylemine yönelik iddiasının adli muayene neticesinde düzenlenen raporla uyuşmadığı, Adli Tıp Şube Müdürlüğünün 09.05.2018 tarihli raporunda mağdurenin sol uyluk ön-dış yan yüzde tespit edilen yaralanmanın Suriye’de başka bir olay nedeniyle meydana geldiğinin belirtildiği, dersten erken çıktığında sanığın kendisini götürdüğü yönündeki iddiasının mağdurenin öğretmeni olan tanık …’in ve katılan …’in mağdurenin o gün sanık tarafından okul çıkışında götürüldüğünü yeğeni …’nın gördüğüne dair anlatımlarının da tanık …’nın beyanlarıyla doğrulandığı, Göç İdaresi Uzman Yardımcısı … … tarafından hazırlanan 22.06.2018 tarihli rapor ile Anadolu ÇODEM –Çocuk Koruma İlk Müdahale ve Değerlendirme Biriminden sosyolog … … tarafından düzenlenen 09.07.2018 günlü raporlarda, anne ve üvey baba ile yapılan görüşmelerde, tedirgin hal ve tavır sergiledikleri, tek çözümün üçüncü bir ülkeye gitmek olduğunu ifade ettikleri, sordukları sorulardan kız çocuğunu söylemesi gerekenler konusunda tembihledikleri izleniminin oluştuğu, mağdure ile yapılan görüşmelerde de üvey babası hakkındaki ilk ifadesini daha sonra “şaka yaptım” diyerek değiştirdiği, olayları anlatırken sürekli güldüğü, korkmuş ve çekingen bir ifade takınmadığı, “korktum” derken bile güldüğünün dikkat çektiği, farkındalığının yüksek ve yönlendirmeye açık olup cinsiyet fark etmeksizin yetişkinlere karşı sarılma, öpme, dokunma gibi yakın davranışlarda bulunduğunun gözlendiğinin bildirildiği, sanığın üzerine atılı her iki eylemin niteliği gereği bitişik ve birbirine bağlı olduğu, ayrıca savunma, tanıklar …, … ile kollukta dinlenen, diğer tanık beyanları ve tüm dosya içeriği nazara alındığında sanığın atılı suçları işlediğine dair her türlü şüpheden uzak, somut ya da kesin başkaca bir delilin bulunmadığı anlaşılmakla aşağıdaki şekilde sanığın beraatine karar verilmiştir.” şeklinde karar verilmiştir.

IV. GEREKÇE
Mahkemenin kararında kabul ve takdir kılınmış beraat hükmü usul ve kanuna uygun bulunduğundan, katılan mağdure vekili ve katılan Bakanlık vekilinin yerinde görülmeyen temyiz talepleri reddedilmiştir.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle İstanbul Anadolu 13. Ağır Ceza Mahkemesinin, 21.10.2021 tarihli ve 2021/15 Esas, 2021/386 Karar sayılı kararında katılan mağdure vekili ve katılan Bakanlık vekilince öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden hükmün, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMLERİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca İstanbul Anadolu 13. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

07.09.2023 tarihinde karar verildi.