YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/12327
KARAR NO : 2023/2510
KARAR TARİHİ : 26.04.2023
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2020/125 E., 2022/125 K.
SUÇLAR : Beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde nitelikli cinsel saldırı(Sanık … hakkında), cinsel saldırı (Sanık … hakkında)
SUÇ TARİHLERİ : 21.07.2011-22.07.2011
HÜKÜMLER : Mahkûmiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Onama
Sanıklar hakkında bozma üzerine kurulan hükümlerin; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükümleri temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteklerinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteklerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1.Samsun 2. Ağır Ceza Mahkemesinin, 24.03.2015 tarihli ve 2012/34 Esas, 2015/99 Karar sayılı kararı ile;
a)Sanık …’ın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 102 nci maddesinin ikinci fıkrası, 102 nci maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendi, 102 nci maddesinin beşinci fıkrası, 43 üncü maddesi ve 62 nci maddesi uyarınca 12 yıl 2 ay 7 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına,
b) Sanık …’ın 5237 sayılı Kanun’un 102 nci maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi, 102 nci maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendi ve 62 nci maddesi uyarınca 6 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.
2. Samsun 2. Ağır Ceza Mahkemesi kararının sanıklar müdafiileri, katılanlar ve o yer Cumhuriyet Savcısı tarafından temyizi üzerine Yargıtay kapatılan 14. Ceza Dairesinin 08.01.2020 tarihli ve 2019/5773 Esas, 2020/145 Karar sayılı kararı ile, mağdurenin ruh sağlığının hangi sanığın eylemi nedeniyle bozulduğu ve sanıkların eylemlerinden dolayı ruh sağlığının ayrı ayrı bozulup bozulmadığı hususlarında Adli Tıp Kurumu Birinci Üst Kuruldan ayrıntılı rapor alındıktan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek 5237 sayılı Kanun’un 102 nci maddesinin beşinci fıkrasının tatbikiyle ilgili karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ile yazılı şekilde hükümler kurulmasının kanuna aykırı olduğundan bahisle bozulmasına karar verilmiştir.
3. Samsun 2. Ağır Ceza Mahkemesinin, 24.03.2022 tarihli ve 2020/125 Esas, 2022/125 Karar sayılı kararı ile;
a)Sanık …’ın 5237 sayılı Kanun’un 102 nci maddesinin ikinci fıkrası, 102 nci maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendi, 102 nci maddesinin beşinci fıkrası, 43 üncü maddesi ve 62 nci maddesi uyarınca 12 yıl 2 ay 7 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına,
b) Sanık …’ın 5237 sayılı Kanun’un 102 nci maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi, 102 nci maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendi ve 62 nci maddesi uyarınca 6 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A. Sanık … Müdafiinin Temyiz İsteği
Mağdurenin ruh sağlığına yönelik adli tıp raporunun olayın üzerinden uzun süre geçtikten sonra düzenlendiğine, mağdurenin çelişkili beyanları dışında sanığın atılı suçu işlediğine dair delil olmadığına ilişkindir.
B. Sanık … Müdafiinin Temyiz İsteği
Mağdurenin sanığın kendisine zorla birşey yapmadığını beyan ettiğine, sanığın mağduredeki zeka geriliğini bilmediğine, sanık hakkında 5237 sayılı Kanun’un üçüncü fıkrasının (a) bendinin uygulanmaması gerektiğine, alt sınırdan uzaklaşılarak ceza verilmesinin hukuka aykırı olduğuna, hangi sanığın eyleminden dolayı mağdurenin ruh sağlığının bozulduğunun tespit edilmediğine ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
Sanık … suç tarihinden iki ay kadar önce katılan mağdure ile tanışarak arkadaşlık yapmaya başladığı, sanık …’ın 21.07.2011 tarihinde mağdureyi telefon ile aradığı, o sırada annesinin kendisine vermiş olduğu 55 TL para ile …. numaralı hattının takılı bulunduğu cep telefonunu yanına alan mağdurenin elektrik faturasını yatırmak amacıyla dışarıya çıktığı, sanık …’ın telefonu üzerine Atakum’ da havuz yanında buluşma teklifini kabul ederek oraya hareket ettiği, sanık …’ın diğer sanık arkadaşı …ile buluşarak mağdure ile buluşacağını, birlikte Salıpazarı ilçesinde bulunan köylerine gitmeyi teklif ettiği, “Birlikte biraz eğleniriz” dediği, sanık …’ın motorunun olması nedeniyle kendisini köye gitmek amacıyla ihtiyacı olduğundan bu şekilde ikna ettiği, sanıklar ile mağdurenin buluştukları, hep birlikte sanık …’a ait motor ile Salıpazarı ilçesine gittikleri, bu konuda sanık …’ın mağdureyi ikna ettiği, seyahat sırasında sanık …’ın isteği üzerine Tuncay’ın motorsikleti durdurduğu mağdureye ait cüzdanda bulunan ve motorun arkasında bulunan kısımda muhafaza altına alınmış cüzdanı almak suretiyle içindeki 55 TL’yi alkol almak amacıyla cüzdandan aldıkları, birlikte tekrar seyahatlerine devam ettikleri, ormanlık bir alana geldiklerinde burada durdukları, sanıkların birlikte alkol aldıkları, mağdurenin ise kola içtiği, burada sanık …’ın mağdure Kezban’ın rızası dahilinde cinsel saldırı niteliğinde davranışlarda bulunarak öptüğü, elbisesinin üst kısmını çıkararak vücudunu öptüğü, bu şekilde bir süre birlikte olduktan sonra sanıkların birlikte Cevizli Köyüne mağdureyi götürdükleri, sanık …’ın akrabasına ait olan eve mağdureyi götürerek giysilerini çıkartmak suretiyle burada da bir süre birlikte oldukları, bu sırada diğer sanık …’ın dışarıda beklediği, sanık …’ın mağdure ile birlikte olmak istediği halde mağdurenin cinsel ilişkiyi istememesi nedeniyle yalnızca sevişme niteliğinde cinsel birlikteliklerinin olduğu, sanık …’ın mağdureyi zorlamadığı, bu durumun mağdurenin açık anlatımlarından anlaşıldığı, sanık … ile birlikte olduktan sonra sanık …’ın da mağdureyi bulunduğu ortamda bir ağaç altına götürmek suretiyle anal yoldan istemediği halde zorlamak suretiyle ilişkiye girdiği, birlikte akşam saatlerinde Samsun il merkezine döndükleri, sanık …’ın Belediyeevleri Kavşağında sanık … ile mağdureyi yalnız bırakarak motordan indiği, mağdure ile başbaşa kalan sanık …’ın mağdurenin yanında bulundurduğu cep telefonunu mağdurenin zeka geriliğinden yararlanarak kendisini kolaylıkla ikna edip hırsızladığı, telefonu bir daha mağdureye vermediği, mağdureyi Eski Sanayi Sitesi içinde topladığı hurda kağıtları koyduğu depo olarak kullandığı dükkana götürdüğü, geceyi birlikte bu depoda geçirdikleri, burada mağdureyi bağlamak suretiyle elbiselerini çıkarttığı, mağdurenin bakire olduğunu söylemesi nedeniyle bir kez daha istemediği halde anal yoldan cinsel ilişkiye girdiği, 22.07.2011 günü saat 04:00 sıralarında da sanığın mağdureyi uyandırıp elbiselerini çıkarttığı ve vücudunu öptüğü, 22.07.2011 günü sanığın mağdureyi Liman Kavşağı’na getirip bıraktığı Mahkemece kabul edilmiştir.
Sanıklar mağdurenin rızası dahilinde birlikte oldukları savunmasında bulunmuşlarsa da; Adli Tıp Kurumu Genel Kurulu’nun 18.12.2014 tarihli ve 2597 sayılı raporunun “Mağdurede hafif derecede zeka geriliğinin bulunduğu ve mağduru bulunduğu olayın hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneğinin bulunmadığı, fiile ruhsal yönden mukavemete muktedir olmadığı” şeklinde olduğu, 17.04.2012 tarihli celse sırasında dinlenen psikolog bilirkişisinin mağdure hakkında “Algısı açıktır, zihinsel gelişimi yaşıtlarından biraz daha geri olduğunu düşünüyorum, ancak bu yaşadığını anlamaya ve aktarmasına engel değildir, beyanlarına itibar edilebilir kanaatindeyim” şeklinde beyanda bulunduğu, sanıklardan Tuncay’ın 05.02.2013 tarihli celse sırasında mağdurenin konuşmasından ve tavırlarından akıl hastası olduğunu anladığını beyan ettiği anlaşılmakla; mağdurenin rızasının geçerli olamayacağı ve sanıkların kendisine yönelik eylemlerini rızasına aykırı olarak gerçekleştirdikleri şeklinde beyanda bulunduğu gözetilerek sanıkların bu yöndeki savunmalarının suçtan ve cezadan kurtulmaya yönelik olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Sanık …’ın diğer sanık …’a mağdureye yönelik eylemi sırasında olay yerinde bulunup diğer sanığın suç işlemesine yardımcı olduğundan mahkemece hakkında 5237 sayılı Kanun’un 43 üncü maddesi uygulanmıştır.
IV. GEREKÇE
1. Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanıklar tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdani kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfının doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, hükümlerde hukuka aykırılık bulunmamıştır.
2.Tüm dosya içeriğine göre, sanıkların olay tarihinde direncini kırarak üzerinde müşterek hakimiyet kurdukları mağdureye karşı nitelikli cinsel saldırı suçunu birlikte işledikleri ve sanık …’ın gündüz saatlerinde ormanlık alanda, gece ise depo olarak kullandığı dükkanda olmak üzere eylemlerini birden fazla kez gerçekleştirdiği anlaşıldığından, sanık …’ın 5237 sayılı Kanun’un 37 nci maddesinin birinci fıkrası delaletiyle 102 nci maddesinin ikinci fıkrası, 102 nci maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendi, 102 nci maddesinin üçüncü fıkrasının (d) bendi ve 62 nci maddesi uyarınca cezalandırılması, sanık …’ın ise aynı Kanun’un 37 nci maddesinin birinci fıkrası delaletiyle 102 nci maddesinin ikinci fıkrası, 102 nci maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendi, 102 nci maddesinin üçüncü fıkrasının (d) bendi, 102 nci maddesinin beşinci fıkrası, 43 üncü maddesi ve 62 nci maddesi uyarınca cezalandırılması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hükümler kurulması hukuka aykırı bulunmuştur. Ancak sanıklar aleyhine temyiz olmaması nedeniyle, İlk Derece Mahkemesince yeniden kurulacak hükümde 1412 sayılı Kanun’nun 326 ncı maddesinin son cümlesi uyarınca sanıkların sonuç ceza miktarları itibarıyla kazanılmış hakları saklı tutulmalıdır.
V. KARAR
Gerekçenin (2) numaralı bölümünde açıklanan nedenlerle Samsun 2. Ağır Ceza Mahkemesinin, 24.03.2022 tarihli ve 2020/125 Esas, 2022/125 Karar sayılı kararında sanıklar müdafilerinin temyiz istemleri yerinde görüldüğünden ceza miktarları itibariyle kazanılmış hakları saklı tutulmak kaydıyla hükümlerin, 1412 sayılı Kanun’un 321 ve 326 ncı maddeleri gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
26.04.2023 tarihinde karar verildi.