Yargıtay Kararı 9. Ceza Dairesi 2022/12148 E. 2023/2869 K. 08.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/12148
KARAR NO : 2023/2869
KARAR TARİHİ : 08.05.2023

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2021/399 E., 2022/152 K.
SUÇ : Çocuğun cinsel istismarı
HÜKÜM : Mahkûmiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Bozma

Sanık hakkında bozma üzerine kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteklerinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteklerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Gaziosmanpaşa 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 18.02.2014 tarihli ve 2009/632 Esas, 2014/411 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında çocuğun cinsel istimarı suçundan mahkûmiyet kararı verilmiştir.

2. Yargıtay (Kapatılan) 14. Ceza Dairesinin 26.05.2021 tarihli ve 2017/2185 Esas, 2021/3680 Karar sayılı ilâmı ile karar, 6545 sayılı Kanun ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda (5237 sayılı Kanun) yapılan değişiklik ile davaya bakma ve delilleri tartışma görevinin ağır ceza mahkemesinde olduğundan bahisle bozulmuştur.

3. Gaziosmanpaşa 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 01.07.2021 tarihli ve 2021/362 Esas, 2021/456 Karar sayılı görevsizlik kararı üzerine dosyanın gönderildiği İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesinin 17.03.2022 tarihli 2021/399 Esas 2022/152 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında çocuğun cinsel istimarı suçundan mahkûmiyet kararı verilmiştir.

4. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 14.09.2022 tarihli tebliğnamesinde sanık hakkındaki hükmün “İlk derece mahkemesince gerçekleştirilen kovuşturmada 15/02/2022 tarihli duruşmada sanık hakkında yakalama emri çıkartılmasına karar verilerek duruşmanın 21/04/2022 günü saat 10:55’e bırakılmasına karar verilmesine rağmen, yakalama emrine istinaden sanığın 17/03/2022 tarihinde hazır edilmesi üzerine açılan celsede katılan kurum ve mağdur haberdar edilmeden karar verilmesi” gerekçesiyle “bozulması” yönünde görüş bildirilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A. Sanık Müdafilerinin Temyiz İstemleri
Kararın usul, kanun ve fiili gerçeklere aykırı olması nedeniyle bozulması istemine ilişkindir.

B. Katılan Bakanlık Vekilinin Temyiz İstemleri
Üst sınırdan ceza verilmesi, takdiri indirim hükümlerinin uygulanmaması ile Bakanlık lehine vekalet ücretine hükmedilmesi istemine ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
1. Sanığın olay tarihinde saat 15.30 sıralarında parkta arkadaşı tanık E.Y. ile oturdukları sırada mağdurenin arkadaşı olan tanık Ç.K. ile yanlarına geldiği, hep birlikte cafede otururken tanık Ç.K.’yı mağdurenin annesi şikâyetçi Ayşe’nin aradığı, mağdurenin annesine iplikçide olduğunu söylediği, mağdurenin tanık Ç.K.’ya da eve gitmeyeceğini söylediği, saat 22.00 sıralarında cafenin kapanması üzerine hep birlikte tanık E.Y.’nin önerdiği bir karavana gittikleri, soğuk olması nedeniyle saat 24.00 sıralarında tanıklar E.Y. ve Ç.K.’nın karavandan ayrıldıkları, sanık ve mağdurenin karavanda kaldıkları, üzerlerine kilim örttükleri, birbirlerine sarılıp öpüştükleri, sanığın mağdurenin boynunu emdiği, saat 02.30-03.00 sıralarında karavanın çok soğuk olması nedeniyle sanığın arkadaşının çalıştığı fırına gittikleri, sabaha kadar burada kaldıkları maddi vakıa olarak kabul edilmiş; böylece sanığın mağdureye yönelik cinsel istismar suçunu işlediği, sanığın tevilli ikrarı, mağdurenin anlatımı, tanık beyanları, nüfus kayıtları ve tüm dosya kapsamıyla anlaşıldığı belirtilmiştir.

2. Sanığın bu eyleminin 6545 sayılı değişiklikten önceki 5237 sayılı Kanun’un 103 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında kaldığı ifade edilmiştir.

3. Sanık hakkında, atılı suçun vasıf ve mahiyeti işleniş şekli nazara alınarak alt sınırdan ayrılmayı gerektirecek bir sebep bulunmadığından alt sınırdan ceza tayin edilmiş; sanığın suçunu ikrarı, duruşmadaki olumlu hali nazara alınarak hakkında takdiri indirim hükümleri uygulanmıştır.

IV. GEREKÇE
A. Sanık Müdafilerinin Temyiz İstemi Yönünden
Mahkemenin gerekçesi ve tüm dosya kapsamına göre; yargılama sürecindeki işlemlerin usul ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırılarak vicdani kanıya ulaşıldığı, eyleme uyan suç vasfı ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, kurulan hükümde hukuka aykırılık görülmemiştir.

B. Katılan Bakanlık Vekilinin Temyiz İstemi Yönünden
1. 5237 sayılı Kanun’un cezanın belirlenmesi başlıklı 61 inci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen kriterler ile aynı Kanun’un 3 üncü maddesinin birinci fıkrasında ifade edilen cezada orantılılık ilkesi göz önünde bulundurulmak suretiyle sanık hakkında kurulan hükümde, 5237 sayılı Kanun’un 103 üncü maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesinin (a) bendi kapsamında “atılı suçun vasıf ve mahiyeti işleniş şekli nazara alınarak alt sınırdan ayrılmayı gerektirecek bir sebep bulunmadığından..” şeklinde gerekçeyle belirlenen hüküm karşısında temel cezanın alt sınırdan belirlenmesinde bir isabetsizlik görülmediğinden, hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.

2. Sanık hakkında kurulan hükümde 5237 sayılı Kanun’un 62 nci maddesinin birinci fıkrası kapsamında “Sanığın suçunu ikrarı, duruşmadaki olumlu hali nazara alınarak…” şeklindeki yerinde, yeterli ve kanunî gerekçeye istinaden sanık hakkında takdiri indirim nedeni uygulanmasına karar verildiği anlaşılmakla, hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.

C. Vekalet Ücreti Takdir Edilmesine Yönelik Temyiz İstemi Yönünden
Bakanlığın davaya katılması doğrudan Anayasa ve kanundan kaynaklanan koruma görevine ilişkin olup, Bakanlığa yüklenen bir kamu görevidir. Bu kapsamda değerlendirme yapıldığında 5271 sayılı Kanun’un 237 ve devamı maddelerindeki katılma hakkına ilişkin suçtan zarar görme şartı katılan Bakanlık için söz konusu olmadığı ve vekili lehine koşulları sağlanmadığından, katılan Bakanlık lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi, hukuka aykırı bulunmamıştır.

D. Tebliğname Yönünden
Hakkında çıkarılan yakalama emrine istinaden sanığın tayin edilen duruşma gününden önce 17.03.2022 günü hazır edilmesi üzerine açılan celsede katılan kurum ve mağdure haberdar edilmeden karar verilmesinde; sanık ve müdafinin hazır olduğu celsede karar verilmesi, mağdurenin bozmadan önceki yargılamada şikâyetinden vazgeçmesi, karar tarihinde reşit olan mağdure ve vekiline hükmün tebliğ edilmesi, Yargıtay bozma ilâmından sonra ihbar üzerine yargılamaya katılan Bakanlığın duruşmaları bizzat takip etmemesi, hükmü temyiz eden sanık müdafi ile katılan Bakanlık vekilinin temyiz gerekçelerinde duruşmanın bırakıldığı gün beklemeden karar verilmesinin bozma sebebi olarak gösterilmemesi, dosya kapsamında savunma hakkının kısıtlanmadığı, mahkûmiyete konu hükmün şikâyete tabi de olmadığı nazara alındığında Tebliğnamedeki düşünceye iştirak edilmemiştir.

V. KARAR
Gerekçede açıklanan nedenlerle İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesinin 17.03.2022 tarihli 2021/399 Esas 2022/152 Karar sayılı kararında sanık müdafileri ve katılan Bakanlık vekili tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden temyiz sebeplerinin reddiyle hükmün, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle ONANMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
08.05.2023 tarihinde karar verildi.