Yargıtay Kararı 9. Ceza Dairesi 2022/11848 E. 2023/2356 K. 13.04.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/11848
KARAR NO : 2023/2356
KARAR TARİHİ : 13.04.2023

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SUÇ : Beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde nitelikli cinsel saldırı
KARAR : Direnme

Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 17. Ceza Dairesinin, 13.05.2022 tarihli ve 2022/268 Esas, 2022/784 Karar sayılı kararı ile Dairemizin, 20.01.2022 tarihli ve 2021/24303 Esas, 2022/500 Karar sayılı bozma kararına karşı verilen direnme kararının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 307 nci maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca Dairemize gönderildiği belirlenmekle;
Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen direnme kararının; 5271 sayılı Kanun’un 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin direnme kararını temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçelerinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmiştir.
Sanık … müdafiinin duruşmalı inceleme talebinin, 7079 sayılı Kanun’un 94 üncü maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanun’un 299 uncu maddesinin birinci fıkrası uyarınca takdîren reddine karar verilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesinin, 02.03.2017 Tarihli ve 2014/348 Esas, 2017/60 Karar Sayılı Kararı İle
a) Sanık … hakkında nitelikli cinsel saldırı suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 102 nci maddesinin ikinci fıkrası, üçüncü fıkrasının (a), (d) bentleri, beşinci fıkrası, 62 nci maddesi ve 53 üncü maddesi uyarınca 10 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına,
b) Sanık … hakkında nitelikli cinsel saldırı suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 102 nci maddesinin ikinci fıkrası, üçüncü fıkrasının (a), (d) bentleri, beşinci fıkrası, 43 üncü maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddesi ve 53 üncü maddesi uyarınca 11 yıl 14 ay 7 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına,
c) Suça sürülenen çocuk … hakkında nitelikli cinsel saldırı suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 102 nci maddesinin ikinci fıkrası, üçüncü fıkrasının (a), (d) bentleri, beşinci fıkrası, 43 üncü maddesinin birinci fıkrası, 31 inci maddesinin üçüncü fıkrası, 62 nci maddesi uyarınca 7 yıl 13 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına,
d) Suça sürülenen çocuk … hakkında nitelikli cinsel saldırı suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 102 nci maddesinin ikinci fıkrası, üçüncü fıkrasının (a), (d) bentleri, beşinci fıkrası, 43 üncü maddesinin birinci fıkrası, 31 inci maddesinin üçüncü fıkrası, 62 nci maddesi uyarınca 7 yıl 13 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına,
Karar verilmiştir.

2. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 17. Ceza Dairesinin, 30.11.2017 tarihli ve 2017/1347 Esas, 2017/2345 Karar sayılı kararı ile sanıklar ile suça sürüklenen çocuklar haklarında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükümlere yönelik, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı vekili ile sanıklar ve suça sürüklenen çocuklar müdafilerinin istinaf başvurularını kabulüne karar verilerek 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca duruşmalı yapılan inceleme neticesinde aynı Kanun’un 280 inci maddesinin 2 nci fıkrası uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması ile;
a) Sanık … hakkında nitelikli cinsel saldırı suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 102 nci maddesinin ikinci fıkrası, üçüncü fıkrasının (a), (d) bentleri, beşinci fıkrası, 62 nci maddesi ve 53 üncü maddesi uyarınca 16 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına,
b) Sanık … hakkında nitelikli cinsel saldırı suçundan, 5237 sayılı Kanun 102 nci maddesinin ikinci fıkrası, üçüncü fıkrasının (a), (d) bentleri, beşinci fıkrası, 43 üncü maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddesi ve 53 üncü maddesi uyarınca 16 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına,

c) Suça sürülenen çocuk … hakkında nitelikli cinsel saldırı suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 102 nci maddesinin ikinci fıkrası, üçüncü fıkrasının (a), (d) bentleri, beşinci fıkrası, 43 üncü maddesinin birinci fıkrası, 31 inci maddesinin üçüncü fıkrası, 62 nci maddesi uyarınca 10 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına,
d) Suça sürülenen çocuk … hakkında nitelikli cinsel saldırı suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 102 nci maddesinin ikinci fıkrası, üçüncü fıkrasının (a), (d) bentleri, beşinci fıkrası, 43 üncü maddesinin birinci fıkrası, 31 inci maddesinin üçüncü fıkrası, 62 nci maddesi uyarınca 10 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına,
Karar verilmiştir.

3. Ankara Bölge Adliyesi Mahkemesi 17. Ceza Dairesi kararının Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı vekili, sanıklar ve suça sürüklenen çocuklar müdafileri tarafından temyizi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 14. Ceza Dairesinin 28.11.2019 tarihli ve 2019/5651 Esas, 2019/12858 Karar sayılı kararı ile özetle Bakanlık vekilinin usulüne uygun şekilde davaya katılmamış olması nedeniyle temyiz isteminin reddine, Bakanlık vekilinin İlk Derece Mahkemesinde usulüne uygun şekilde davaya katılmamış olması nedeniyle hükümleri istinaf etme hakkı bulunmadığı halde hükümlerin kaldırılarak aleyhe hükümler kurulması nedeniyle bozulmasına ve dava dosyasının 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

4. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 17. Ceza Dairesinin, 27.11.2020 tarihli ve 2020/11 Esas, 2020/1525 Karar sayılı kararı ile sanıklar ile suça sürüklenen çocuklar haklarında İlk Derece Mahkemesince 02.03.2017 tarihli ve 2014/348 Esas, 2017/60 Karar sayılı kurulan hükümlere yönelik Bakanlık vekilinin istinaf başvurusunun 5271 sayılı Kanun’un 279 uncu maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca reddine, sanıklar ve suça sürüklenen çocuklar müdafilerinin istinaf başvurularının 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

5. Ankara Bölge Adliyesi Mahkemesi 17. Ceza Dairesi kararının Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı vekili, suça sürüklenen çocuk …, sanıklar ve suça sürüklenen çocuklar müdafileri tarafından temyizi üzerine Dairemizin 20.01.2022 tarihli ve 2021/24303 Esas, 2022/500 Karar sayılı kararı ile özetle Bakanlık vekilinin temyiz istemini itiraz mahiyetinde kabulüyle kararın mahallinde merciince verilmesi gerektiğine, İlk Derece Mahkemesince verilen 02.03.2017 tarihli ve 2014/348 Esas, 2017/60 Karar sayılı hükümlerin ortadan kalkmış olması nedeniyle Bölge Adliye Mahkemesince hükümler kurulması gerekirken esastan ret kararı verilmesi nedeniyle bozulmasına ve dava dosyasının 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

6. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 17. Ceza Dairesinin, 13.05.2022 tarihli ve 2022/268 Esas, 2022/784 Karar sayılı kararı ile 5271 sayılı Kanun’un 307 nci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca önceki hükümde direnilmesi ile İlk Derece Mahkemesince 02.03.2017 tarihli ve 2014/348 Esas, 2017/60 Karar sayılı kurulan hükümlere yönelik, suça sürüklenen çocuk …, sanıklar ve suça sürüklenen çocuklar müdafilerinin istinaf başvurularının 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

7. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan 29.08.2022 tarihli ve 9-2022/95598 sayılı onama görüşlü Tebliğname ile Dairemize tevdi edilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Suça Sürüklenen Çocuk … İle Sanıklar ve Suça Sürüklenen Çocuklar Müdafilerinin Temyiz İstemleri Özetle
Deliller değerlendirilmeden, yeterli inceleme yapılmadan verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğuna, katılanın beyanlarının çelişkili olduğuna, ruh sağlığı raporunun olaydan iki yıl sonra düzenlendiğine, lehe kanun hükümlerinin uygulanması gerektiğine, katılanın cinsel saldırıya uğramadığına, doğruyu söylemediğine, raporun katılanı doğrulamadığına, cezanın 5237 sayılı Kanun’un 102 nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca belirlenmesinin, üçüncü fıkrasının (a), (d) bentleri, 43 üncü maddesince arttırım yapılmasının dosyayla bağdaşmadığına, kararın bozulması gerektiğine ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
Temyizin kapsamına göre;
Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
Mahkemece; ”…Somut bu olay üzerinden düşünüldüğünde makul ve hukuka uygun tek çözümün bozma sonrası yapılacak yargılamada “TCK 234/3 maddesindeki suçtan kamu davasının düşmesine ilişkin ilk derece mahkemesinin kararının aleyhe istinaf başvurusu bulunmadığından eleştirili olarak esastan reddi” hükmünün kurulması gerektiğidir.
CMK 280/2 maddesindeki ilk düzenlemede duruşma hazırlığına başlandığında ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılacağı belirtilmişken 18/06/2014 tarihinde yapılan değişiklikle ilk derece mahkemesi hükmü kaldırıldıktan sonra yeniden hüküm kurulacağı düzenlenmiş böylece henüz istinaf incelemesi sonuçlanmadan ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasının sakıncaları bertaraf edilmiştir. Kanun koyucu bu değişiklikle BAM Ceza Dairesinin duruşmalı olarak istinaf incelemesi kararı vermesi durumunda henüz sonuç kararı vermemişken ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasının hukuki sakıncalarını görmüş ve bunu önlemeye yönelik olarak düzenleme yapmıştır. BAM Dairesinin duruşma sonunda ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına ilişkin kararının Yargıtay tarafından bozulmadığının kabul edilmesi halinde maddenin ilk düzenlenmesindeki sakıncaların gündeme gelmesi kaçınılmaz olacaktır.
Sonuç olarak istinaf incelemesi yapılabilmesi için ortada istinaf konusu bir hüküm olması veya hükümden önce verilip hükme esas teşkil eden veya başkaca kanun yolu öngörülmemiş olan mahkeme kararı bulunması, yahut diğer kanunlarda aleyhine temyiz kanun yoluna başvurulacağı belirtilmiş karar ve hüküm bulunması (istinaf uygulaması başlamadan önceki kanun hükümleri yönünden) gerekmekte olup, istinafın konusunu oluşturmadığı temyiz incelemesi sırasında saptanan bir hususta Yargıtay ilgili Dairesi’nin bozma kararı üzerine istinaf mahkemesi Dairesi’ni ilk derece mahkemesi yerine geçerek esasen ortada geçerli ve kesinleşmesi ertelenmiş bir hüküm yahut karar bulunduğu halde yeniden hüküm kurmaya zorlaması, kanun yolu denetimi sınırlarını aşıp alt derece mahkemeleri yargı yetkisine müdahale sonucunu doğurduğundan hukuka aykırıdır, bu nedenle yeniden hüküm kurulmamış, Dairemizin CMK 280/2.maddesindeki yetkisi çerçevesinde esastan red kararları verilmiştir.” gerekçesiyle bozma kararına karşı direnilerek Dairemizin önceki kararı doğrultusunda aşağıdaki şekilde karar verilmiştir…” şeklindeki gerekçe ile hüküm kurulmuştur.

IV. GEREKÇE
1. Bölge Adliye Mahkemesince verilen 30.11.2017 gün ve 2017/1347 Esas, 2017/2345 sayılı vaki istinaf başvurusunun kabulü ile 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 02.03.2017 günlü kararının kaldırılması karşısında Bölge Adliye Mahkemesince duruşmalı yapılacak yargılamada yeni hükümler kurulması gerekirken yazılı şekilde ilk istinaf incelemesinde kaldırılmasına karar verilen İlk Derece Mahkemesi hükümlerine yönelik istinaf başvurusunun esastan reddedilmesi hukuka aykırı bulunarak direnme kararı yerinde görülmemiştir.

2. Açıklanan nedenle Tebliğnamedeki onama isteyen düşünceye iştirak edilmemiştir.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle direnme kararı yerinde görülmediğinden Dairemizin 20.01.2022 tarihli ve 2021/24303 Esas, 2022/500 Karar sayılı bozma kararının, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle DÜZELTİLMESİNE YER OLMADIĞINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 307 nci maddesinin dördüncü fıkrası gereğince direnme kararını incelemek üzere Yargıtay Ceza Genel Kuruluna GÖNDERİLMESİNE,

13.04.2023 tarihinde karar verildi.