Yargıtay Kararı 9. Ceza Dairesi 2022/11821 E. 2023/372 K. 26.01.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/11821
KARAR NO : 2023/372
KARAR TARİHİ : 26.01.2023

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI :

İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçelerinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Bursa 14. Ağır Ceza Mahkemesinin, 25.01.2022 tarihli ve 2021/292 Esas, 2022/23 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında çocuğun cinsel istismarı suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 103 üncü maddesinin birinci fıkrası, 43 üncü maddesinin birinci fıkrası, 62 inci maddesinin birinci fıkrası ve 53 üncü maddesinin bir, iki ve üçüncü fıkraları uyarınca 8 yıl 4 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

2. Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 7. Ceza Dairesinin, 26.05.2022 tarihli ve 2022/849 Esas, 2022/887 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik katılan Bakanlık vekili, katılan mağdur vekili ile sanık müdafiin istinaf başvurusunun 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
1. Katılan mağdur vekilinin temyiz istemi;
Dosya kapsamı değerlendirildiğinde atılı suça ilişkin fiillerin ağırlığı dikkate alındığında sanık hakkında üst hadden mahkumiyet kararı verilmesi ve takdiri indirim kararı uygulanmaması gerektiğine,

2. Katılan Bakanlık vekilinin temyiz istemi;
Sanığın atılı suçtan alt sınırdan takdiri indirim uygulanarak cezalandırılmasına karar verilmesinin hukuka aykırı olduğuna, Bakanlık lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğine,

3. Sanık müdafiin temyiz istemi;
Dosya kapsamı değerlendirildiğinde verilen cezanın yüksek olduğuna, mağdur beyanı dışında cinsel istismar suçunun mevcut olduğuna dair adli rapor, doku örneği vs somut bir delil olmadığına, yine yalnızca mağdur beyanı dikkate alınarak zincirleme suç hükümlerinin uygulanmasına,
ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
Mağdurun aşamalarda alınan beyanlarında sanıkla cinsel organını sokmak suretiyle cinsel ilişkiye girdiğini beyan etmesi, sanığın soruşturma aşamasında müdafii huzurunda alınan kolluk beyanında ve Sulh Ceza Hakimliğindeki sorgusunda suçunu kabul ederek, mağdurun cinsel organını kendi arka bölgesine sokması suretiyle mağdurla cinsel ilişkiye girdiğini ikrar etmesi, sanığın beyanlarındaki; olay günü mağdurun evine odun getirmek için gelmesi, cinsel ilişkiden sonra mağdura para vermesi, o sırada evde yalnız olmaları gibi detaylarla mağdurun beyanlarındaki anlatımın uyumlu olması, mağdur çocukla sanık arasında iftira atmasını gerektirecek bir husumet olmaması, olayın yaşanmasından kısa süre sonra mağdurun annesinin durumu öğrenerek şikayetçi olması, mağdurun annesi olan katılanın, mağdurun hastanede doğduğunu ve doğum tarihinin doğru yazılı olduğunu beyan etmesi, duruşmada mağdur çocuğun fiziksel görünümünün, yaşına ve doğum tarihine uygun olduğunun gözlemlenmesi, sanık olayın bir kere yaşandığını savunmuşsa da; mağdurun tüm aşamalarda istikrarlı şekilde olayın 5 kez yaşandığını, sanığın evine her gittiğinde aynı şekilde cinsel ilişkiye girdiklerini beyan etmesi, sanığın da beyanlarında mağdurun evine pek çok kez geldiğine dair tevilli ikrarda bulunması hususları ve tüm dosya kapsamı değerledirilerek sanığın birlikte aynı inşaatta çalışmaları nedeniyle tanıdığı mağdur çocuğu olay günü odun işi için evine çağırdığı, mağdur geldiğinde cinsel ilişkiye girmeyi teklif ettiği, mağdurun cinsel organının sanığın arka bölgesine girmesi suretiyle cinsel ilişkiye girdikleri, sanık ile mağdurun bu şekilde pek çok kez cinsel ilişkiye girdikleri böylece sanığın üzerine atılı zincirleme şekilde çocuğun cinsel istismarı suçunu işlediği kabul edilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
İlk Derece Mahkemesince kabul edilen olay ve olgularda, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından bir isabetsizlik görülmediği anlaşılmıştır.

IV. GEREKÇE
1. Mahkemece 5237 sayılı Kanun’un Cezanın belirlenmesi başlıklı 61 inci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen kriterler ile aynı Kanun’un 3 üncü maddesinin birinci fıkrasında ifade edilen cezada orantılılık ilkesi göz önünde bulundurulmak suretiyle sanık hakkında kurulan hükümde, 5237 sayılı Kanun’un 103 üncü maddesinin birinci fıkrası kapsamında “, …suçun işleniş şekli, sanığın amacı da dikkate alınarak takdiren…” şeklindeki hüküm karşısında temel cezanın “8 yıl ” hapis cezası olarak belirlenmesinde bir isabetsizlik görülmediğinden, hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.

2. Sanık hakkında kurulan hükümde 5237 sayılı Kanun’un 62 nci maddesinin birinci fıkrası kapsamında takdiri indirim nedeni uygulanmasına karar verilip verilmeyeceğinin değerlendirildiği ve “Sanığın duruşmadaki hal ve tavırları lehine takdiri indirim nedeni kabul edilerek…” şeklindeki yerinde, yeterli ve kanunî gerekçeye istinaden sanık hakkında takdiri indirim nedeni uygulanmasına karar verildiği anlaşılmakla, hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.

3. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Ailenin Korunması ve Çocuk Hakları” başlıklı 41 inci maddesinde ailenin huzur ve refahı ile özellikle anne ve çocukların korunmasına yönelik olarak her türlü istismar ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirleri alma görevinin Devlete ait olduğu açıkça belirtilmiştir. Aile ve çocukların korunması hakkı Anayasa ile güvence altına alınmış bir haktır. 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un amaç ve temel ilkelerinin belirlenmesine ilişkin birinci maddesinden anlaşılacağı üzere bu Kanun Anayasa ve uluslararası sözleşmelere uygun olarak çıkarılmış bir kanundur. Kanun’un 20 inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının kadın, çocuk ve aile bireylerine yönelik olarak uygulanan şiddet veya şiddet tehlikesi nedeniyle açılan davalara katılabileceği belirtilmiştir. Tüm bu kanuni düzenlemeler dikkate alındığında Bakanlığın davaya katılması doğrudan Anayasa ve kanundan kaynaklanan koruma görevine ilişkin olup, Bakanlığa yüklenen bir kamu görevidir. Bu kapsamda değerlendirme yapıldığında 5271 sayılı Kanun’un 237 ve devamı maddelerindeki katılma hakkına ilişkin suçtan zarar görme şartı katılan Bakanlık için söz konusu olmadığı ve vekili lehine koşulları sağlanmadığından vekalet ücretine hükmedilmemesi, hukuka aykırı bulunmamıştır.

4. Mağdurun benzer nitelikteki beyanları, sanığın soruşturma aşamasında müdafii huzurunda alınan kolluk ifadesi ile sulh ceza hakimliğindeki sorgusunda eylemin bir kez olduğuna ilişkin ikrarı, mağdur çocukla, sanık arasında iftira atmasını gerektirecek bir husumet olmaması, mağdurun annesinin durumu öğrenerek şikayetçi olması, sanık olayın bir kere yaşandığını belirtmiş ise de mağdurun tüm aşamalarda istikrarlı şekilde olayın birden fazla yaşandığını, sanığın evine her gittiğinde aynı şekilde cinsel ilişkiye girdiklerini beyan etmesi, sanığın mağdurun evine pek çok kez geldiğine dair anlatımı ve tüm dosya kapsamı karşısında mahkemenin sübuta, eylemin birden fazla kez işlendiğine yönelik kabulünde hukuka aykırılık bulunmamıştır.

5. 5271 sayılı Kanun’un 288 ve 294 üncü maddelerinde yer alan düzenlemeler nazara alınıp, aynı Kanun’un 289 uncu maddesinde sayılan kesin hukuka aykırılık halleri ve katılan mağdur vekili, katılan Bakanlık vekili ile sanık müdafiin temyiz dilekçelerinde belirttikleri nedenler de gözetilerek yapılan değerlendirmede, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından gerçekleştirilen inceleme neticesinde vaki istinaf başvurusunun esastan reddine dair kurulan hükümde hukuka aykırılık bulunmamıştır.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 7. Ceza Dairesinin, 26.05.2022 tarihli ve 2022/849 Esas, 2022/887 Karar sayılı kararında katılan Bakanlık velili, katılan mağdur vekili ile sanık müdafiince öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca Bursa 14. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 7. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

26.01.2023 tarihinde karar verildi.