Yargıtay Kararı 9. Ceza Dairesi 2022/11658 E. 2023/2551 K. 27.04.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/11658
KARAR NO : 2023/2551
KARAR TARİHİ : 27.04.2023

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Sarkıntılık suretiyle çocuğun cinsel istismarı (Katılan mağdurlara karşı ayrı ayrı)
HÜKÜMLER : Mahkûmiyet

Sanık hakkında bozma üzerine kurulan hükümlerin; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükümleri temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçelerinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmiştir.

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Oltu Ağır Ceza Mahkemesinin, 20.02.2020 tarihli ve 2019/52 Esas, 2020/15 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında katılan mağdur …’e yönelik çocuğun cinsel istismarı suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 103 üncü maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi ve 53 üncü maddesi uyarınca 9 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına; katılan mağdur …’e yönelik çocuğun cinsel istismarı suçundan, aynı Kanun’un 103 üncü maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi ve 53 üncü maddesi uyarınca 9 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.
2. Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 7. Ceza Dairesinin, 21.05.2020 tarihli ve 2020/544 Esas, 2020/408 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükümlere yönelik sanık müdafii ile katılan Bakanlık vekilinin istinaf başvurusunun 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

3. Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 7. Ceza Dairesi kararının sanık müdafii ile katılan Bakanlık vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 24.02.2022 tarihli ve 2021/14782 Esas, 2022/1651 Karar sayılı kararı ile sanığın olay günü kalçasını mağdurların cinsel organlarına sürterek mağdurların bacaklarına ve cinsel organlarına dokunması şeklindeki fiziksel temas içeren eylemlerinin kısa süreli, ani ve kesintili gerçekleşmesi nedeniyle sarkıntılık düzeyinde kaldığından bahisle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

4. Oltu Ağır Ceza Mahkemesinin, 12.05.2022 tarihli ve 2022/38 Esas, 2022/39 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında katılan mağdur …’e yönelik sarkıntılık suretiyle çocuğun cinsel istismarı suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 103 üncü maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesi ve 53 üncü maddesi uyarınca 3 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına; katılan mağdur …’e yönelik sarkıntılık suretiyle çocuğun cinsel istismarı suçundan, aynı Kanun’un 103 üncü maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesi ve 53 üncü maddesi uyarınca 3 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A. Katılan Bakanlık Vekilinin Temyiz İstemi
Sanığın sarkıntılık düzeyini aşan şekilde mağdurlara yönelik eylemleri sebebiyle çocuğun cinsel istismarı suçundan cezalandırılması, sanığın kastının ağırlığı ve mağdurlar üzerinde oluşturduğu etki nazara alınarak üst sınırdan ceza tayin edilmesi ve kurum lehine vekalet ücreti tayin edilmemesi gerektiğine ilişkindir.

B. Sanık Müdafiinin Temyiz İstemi
Sanık aleyhine tek delilin mağdurların çelişkili, tutarsız ve soyut beyanları olduğuna, buna rağmen mağdur beyanlarına üstünlük tanınarak mahkumiyet hükümleri kurulduğuna, öte yandan hukuki olmayan gerekçe ile sanık hakkında 5237 sayılı Kanun’un 62 nci maddesinin uygulanmadığına, sanığın atılı suçu işlediğine dair her türlü şüpheden uzak ve mahkumiyetine yeter delil bulunmadığından atılı suçlardan beraatine karar verilmesi gerektiğine ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
Yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, olay tarihinde sanığın arabası ile Erzurum ili Aziziye ilçesi Ilıca mahallesine gittiği, arabasını postahanenin yanında durdurarak daha önceden tanımadığı katılan mağdur …’e belinin ağrıdığından bahisle, Rize’den gelip arıcılık işiyle uğraştığını belirtip günlük 80 TL karşılığında arı kovanı taşıması için iş teklifinde bulunduğu, …’in diğer katılan mağdur …’in de gelmesini istemesi üzerine sanığın bu teklifi kabul ederek birlikte …’in evlerine gittikleri, sonrasında …’in de kabul etmesiyle sanık ile hep beraber Narman ilçesinde bulunan kulübeye gittikleri, katılan mağdurların kulübenin diğer odasına geçmelerine rağmen sanığın odada iç çamaşırı ile katılan mağdurları beklediği, katılan mağdurlara belinin ağrıdığını söyleyerek masaj yaptırdığı bu sırada iç çamaşırını da indirdiği, sonrasında belinin ağrıdığını sıcağın beline iyi geldiğini bu sebeple birlikte yatarak ısınmak istediğini katılan mağdurlara söylediği ve onların da kıyafetlerini çıkarmasını istediği, katılan mağdurların da iç çamaşırı ile sanıkla birlikte yattıkları esnada poposunu katılan mağdurların cinsel organlarına değdirdiği, her iki katılan mağdurun da cinsel organlarını ellediği, yine yan yana yatarken katılan mağdur …’in cinsel organını ellediği bunu da diğer mağdurun gördüğü, sanığın bu şekilde bir kaç kez katılan mağdurların belden aşağılarına cinsel haz ile dokunduğu, katılan mağdurların sanığın yaptıklarından rahatsız olmaları sebebiyle kulübeden dışarı çıktıkları, kaçmak için kulübenin diğer odasında bulunan ekmek bıçakları, çakı ve demir eğeyi aldıkları ve sanığa gideceklerini söyledikleri, sanığın karşı koymasına rağmen korkması sebebiyle gitmelerine izin verdiği, katılan mağdurların kulübeden uzaklaşmalarına rağmen yolda ayı sesi duyduklarını zannederek tekrar kulübeye geldikleri ve sanıktan kendilerini araçla Tortum ilçesine bırakmasını istedikleri, sanığın da katılan mağdurları Tortum ilçesine bıraktığı, sonrasında katılan mağdurların olanları kolluğu ihbar ettikleri kabul edilen olayda,
Katılan mağdurların aşamalarda birbirleri ile tutarlı beyanlarda bulunmuş olmaları, kendi iffetlerini de zedeleyecek şekilde beyanda bulunmalarını ve olay öncesinde tanımadıkları sanığa iftira atmaları gerektirir bir sebebin de bulunmaması, olayın hemen akabinde kolluğa şikayette bulunmaları, kolluğa gittiklerinde ifadeleriyle tutarlı olacak şekilde ellerinde sanığı korkutmak için aldıkları bıçakların da olması, olayın katılan mağdurların şikayeti ile ortaya çıkması hususu ve sanık hakkında benzer suçlardan kovuşturma ve soruşturma yürütülmüş olması hususları dikkate alındığında katılan mağdurların birbirleri ile tutarlı ve istikrarlı beyanlarına üstünlük tanınmış, sanığın suçtan ve cezadan kurtulmaya yönelik beyanlarına itibar edilmeyerek, sanığın olay günü kalçasını mağdurların cinsel organlarına sürterek mağdurların bacaklarına ve cinsel organlarına dokunması şeklindeki fiziksel temas içeren eylemlerinin kısa süreli, ani ve kesintili gerçekleşmesi nedeniyle eylemlerinin sarkıntılık düzeyinde kaldığı değerlendirilmiş ve eylemine uyan 5237 sayılı Kanun’un 103 üncü maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesinde düzenlenen sarkıntılık düzeyinde kalan çocuğun cinsel istismarı suçundan cezalandırılmasına karar verilmiştir.

IV. GEREKÇE
A. Katılan Bakanlık Vekilinin Temyiz İstemi Yönünden
1. Katılan mağdurların ifadeleri, savunma ile tüm dosya kapsamına göre sanığın olay günü kalçasını mağdurların cinsel organlarına sürterek mağdurların bacaklarına ve cinsel organlarına dokunması şeklindeki eylemlerinin kısa süreli, ani ve kesintili gerçekleşmesi nedeniyle sarkıntılık düzeyinde kaldığı gözetilerek hükümlerde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.

2. Mahkemece 5237 sayılı Kanun’un cezanın belirlenmesi başlıklı 61 inci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen kriterler ile aynı Kanun’un 3 üncü maddesinin birinci fıkrasında ifade edilen cezada orantılılık ilkesi göz önünde bulundurulmak suretiyle sanık hakkında kurulan hükümlerde; suçun işleniş şekli, sanığın amaç ve saiki, meydana gelen zararın niteliği, failin kastının derecesi, suçun işlendiği zaman ve yer göz önüne alınarak temel cezaların alt sınırdan belirlenmesinde bir isabetsizlik görülmediğinden, hükümlerde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.

3. Bakanlığın davaya katılması doğrudan Anayasa ve kanundan kaynaklanan koruma görevine ilişkin olup, Bakanlığa yüklenen bir kamu görevidir. Bu kapsamda değerlendirme yapıldığında 5271 sayılı Kanun’un 237 ve devamı maddelerindeki katılma hakkına ilişkin suçtan zarar görme şartı katılan Bakanlık için söz konusu olmadığı ve vekili lehine koşulları sağlanmadığından vekalet ücretine hükmedilmemesi, hukuka aykırı bulunmamıştır.

B. Sanık Müdafiinin Temyiz İstemi Yönünden
1. Sanık hakkında kurulan hükümlerde, yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemlerin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemlere uyan suç vasfı ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz sebeplerinin reddi ile hükümlerde hukuka aykırılık bulunmamıştır.

2. 5237 sayılı Kanun’un 62 nci maddesinin birinci fıkrası kapsamında takdiri indirim nedeni uygulanmasına karar verilip verilmeyeceğinin değerlendirildiği ve ”Sanığın benzer suçlardan dava dosyalarının bulunmasına rağmen suç işlemekte ısrar etmesi, suça yatkın kişiliği, kovuşturma aşamasında işlediği suç sebebiyle pişmanlık gösterdiğinin gözlemlenmemesi dikkate alınarak.” şeklindeki yerinde, yeterli ve kanunî gerekçeye istinaden sanık hakkında takdiri indirim nedeni uygulanmamasına karar verildiği anlaşılmakla, hükümlerde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Oltu Ağır Ceza Mahkemesinin, 12.05.2022 tarihli ve 2022/38 Esas, 2022/39 Karar sayılı kararında sanık müdafii ile katılan Bakanlık vekilince öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda aykırılık görülmediğinden aynı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKÜMLERİN ONANMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca Ordu Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

27.04.2023 tarihinde karar verildi.