Yargıtay Kararı 9. Ceza Dairesi 2021/8599 E. 2023/4995 K. 11.09.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/8599
KARAR NO : 2023/4995
KARAR TARİHİ : 11.09.2023

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2014/233 E., 2015/126 K.
SUÇ : Reşit olmayanla cinsel ilişki
HÜKÜM : Düşme
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Kısmî ret, kısmî onama

Mağdure vekilinin temyiz istemi yönünden; mağdurenin, 24.02.2015 tarihli duruşmada şikâyetçi olmadığını beyan ettiğinin anlaşılması karşısında hükmü temyize hakkı bulunmadığı anlaşılmıştır.

Sanık müdafinin temyiz istemi yönünden; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Bolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından tanzim edilen 20.11.2014 tarihli ve 2014/2542 Esas sayılı iddianame ile sanık hakkında çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan kamu davası açılmıştır.

2. Bolu 1. Ağır Ceza Mahkemesinin, 30.06.2015 tarihli ve 2014/233 Esas, 2015/126 Karar sayılı kararı ile sanığın reşit olmayanla cinsel ilişki suçundan, 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin sekizinci fıkrası uyarınca düşme kararı verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık Müdafinin Temyiz İsteği; sanığın mağdurenin yaşı konusunda hataya düştüğü ve bu sebeple 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 30 uncu maddesine göre beraat kararı verilmesi gerektiğine ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
Mahkemece “Mezkur davada elde edilen deliller, iddia ve tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; Sanık … mahkememizce tespit edilen savunmasında öncelikle atılı suçlamayı reddederek bütünsel inkarda bulunmasına rağmen tutuklu olarak devam eden celseler sırasında mağdure ile olan birlikteliğini doğrulayarak, kendisini 17 yaşında olarak tanıtan mağdure ile cinsel olarak birlikte olduklarını beyan etmek suretiyle savunmasında doğrudan ikrara dayandığı görülmektedir.
Mahkememizce yapılan yargılama sırasında öncelikle mağdur tarafın şikayetçi olmadığını beyan etmesi, bununla beraber sanık savunmalarında açıkça mağdurenin kendisini 17 yaşında tanıttığını ve görünüş itibariyle de bu doğrultudaki beyanına uygun şekilde büyük olduğunun iddia edilerek yaş tespitinin yapılması yönündeki talep doğrultusunda mahkememizce tüm belgelerin temini ve duruşmaya nüfus idaresi temsilcisinin katılımının sağlanması ile gerçekleştirilen celse sırasında Adli Tıp Kurumu 6. İhtisas Kurulu tarafından yapılan muayene neticesinde olay tarihinde 15 yaşını bitirmiş olduğunun tespit olunması karşısında; sanık ve mağdurenin 2014 yılı Temmuz ve Ağustos aylarında rızaen birden fazla cinsel ilişkiye girdikleri ve mağdurenin yaşının 15 den küçük olması nedeniyle her ne kadar sanık hakkında TCK.nun 103/1-a-2, 43, 53 maddeleri uyarınca cezalandırılması için kamu davası açılmış ise de, mağdurenin olay tarihlerinde 15 yaşını bitirmiş olduğunun tespit edildiği, eylemin bu hali ile TCK.nun 104.maddesinde düzenlenen ve takibi şikayete tabi ‘Reşit Olmayanla Cinsel İlişki’ suçunu oluşturduğu mağdurenin ve ailesinin 24.03.2015 tarihli 3.celsede şikayetinden vazgeçtiği anlaşılmakla, sanık hakkında kovuşturma şartının kalkmış olması sebebiyle düşme kararı verilmesi, ayrıca Adli Tıp raporuyla tespit olunan fiili durum ve nüfus idaresi temsilcisinin uygun görüşü karşısında mağdure ….in nüfus kaydında bulunan yaşının tahsihen yeniden tescili hususunda aşağıdaki şekilde vicdani ve hukuki hüküm tesis etmek sonuç ve kanaatine ulaşılmıştır.” şeklindeki gerekçeyle karar verilmiştir.

IV. GEREKÇE
A. Mağdure Vekilinin Temyiz İsteminin İncelenmesinde
Mağdurenin yargılama aşamasında alınan beyanında sanıktan şikâyetçi olmadığını beyan ettiği, bu itibarla 5271 sayılı Kanun’un 237 nci maddesinin birinci ve ikinci fıkraları uyarınca kamu davasında katılan sıfatının bulunmadığı anlaşılmakla, aynı Kanun’un 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği mağdure vekilinin sanık hakkındaki hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunmadığı anlaşılmıştır.

B. Sanık Müdafiinin Temyiz İsteminin İncelenmesinde
Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, Mahkemenin yargılama sonuçlarına uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dava dosyası içeriğine göre, kararda hukuka aykırılık görülmemiştir.
V. KARAR
A. Mağdure Vekilinin Temyiz İstemi Yönünden
Gerekçenin (A) bölümünde açıklanan nedenlerle Bolu 1. Ağır Ceza Mahkemesinin, 30.06.2015 tarihli ve 2014/233 Esas, 2015/126 Karar sayılı kararına yönelik mağdure vekilinin temyiz isteminin 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Kanun’un 317 nci maddesi uyarınca, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle REDDİNE,

B. Sanık Müdafiinin Temyiz İstemi Yönünden
Gerekçenin (B) bölümünde açıklanan nedenlerle Bolu 1. Ağır Ceza Mahkemesinin, 30.06.2015 tarihli ve 2014/233 Esas, 2015/126 Karar sayılı kararında sanık müdafii tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden sanık müdafiinin temyiz sebeplerinin reddiyle hükmün, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle ONANMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

11.09.2023 tarihinde karar verildi.