Yargıtay Kararı 9. Ceza Dairesi 2021/8260 E. 2023/2247 K. 12.04.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/8260
KARAR NO : 2023/2247
KARAR TARİHİ : 12.04.2023

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Cinsel saldırı
HÜKÜM : Beraat

Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Elmadağ Asliye Ceza Mahkemesinin, 07.05.2015 tarihli ve 2014/73 Esas, 2015/418 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında cinsel saldırı suçundan, 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (e) bendi uyarınca beraat kararı verilmiştir.

2. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 14.02.2019 tarihli ve 14-2015/309118 sayılı onama görüşlü Tebliğname ile Daireye tevdi edilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Katılan Vekilinin Temyiz İsteği
Sanığın üzerine atılı suçu işlediği katılan şikayetçi olduktan sonra birkaç gün ortadan kaybolduğu söz konusu olaylara ilişkin dinlenen tanıklardan birinin sanığın oğlu diğerlerinin ise eski çalışanı ile halihazırda çalışanı olduğu ve sanığın evinde kira bedeli ödemeden ikamet ettiği bu nedenle beyanlarına itibar etmenin mümkün olmadığı, katılanın durduk yere hem kendisine hem karşı tarafa iftira atmasının mümkün olmadığı bu nedenle beraat kararının bozulmasına ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
1. Katılanın sanığın yanında temizlik görevlisi olarak işe başladığı, işe başladıktan yaklaşık on beş gün sonra katılanın sanıktan eldiven almasını istemesi üzerine sanığın elini katılanın omzuna koyarak “Eldiven sana kurban olsun sen benim canımsın” dediği, bu olaydan birkaç gün sonra katılan, sanığın odasında ısıtıcı karşısında ısınırken sanığın yanına gelerek “Üşüdün mü? Sana bir şey olmasın sen benim canımsın” diyerek katılana sarıldığı, katılanın sanığı ittirdiği, katılanın ertesi gün tekrar işe gittiği sanığın oğlu …’ın odasında ısıtıcı karşısında ısınırken sanığın katılana “Kendini özletme, çabuk gel” dedikten sonra katılana sarılıp, katılanı dudağından öptüğü katılanın bunun üzerine işten ayrılıp kolluk birimine müracaat ederek şikayetçi olduğu anlaşılmıştır.

2. Katılan …’in işe geliş gidişinin … ve sanık ile birlikte gerçekleştirdiği, zira son celsedeki beyanlar nazara alındığında katılanın evinin işyeri güzergahı üzerinde olduğu … ve sanık işe giderken sabah katılan evinden aldıkları ve akşam da evlerine bıraktıkları, katılanın beyanından anlaşılmıştır. Bunun dışında katılan ile sanık arasında gerçekleştiği iddia olunan cinsel saldırı suçuna ilişkin dosyada, katılanın soyut beyanı dışında başkaca herhangi bir delil bulunmamaktadır. Tüm bu olaylar yaşanırken katılan tepkisini sadece sanığa göstermiş, bunun dışında bu olayı duyan olmamıştır. Katılan bu olayları sadece kocasına anlatmış fakat kocası olan … ise bunların sıradan konular olduğunu, sanığın bu eylemlerini yanlış anlamamak gerektiğini söylemiştir. Oysa yaşandığı iddia olunan bu olaylar mahiyeti ve yaşanılan çevre itibariyle ciddi vakıalardır. Böyle bir olayın hiç bir şey olmamış gibi geçiştirilmesi hayatın olağan akışına aykırıdır. Katılan, yaşanılan bu olaylardan sanığın oğlu olan …’ın da haberinin olduğunu söylemesine karşın, tanık …, katılanla aralarında bu konularla ilgili herhangi bir konuşmanın geçmediğini söylemiştir. Tüm bunlar bir yana, son celsedeki beyanlar incelendiğinde katılan işe her gün içerisinde sadece sanık ve tanık …’ın bulunduğu özel araçla gidip gelmektedir. Atılı iddialar dikkate alındığında, ağır travmatik neticelere yol açması gereken yaşanılan olayların, katılanda herhangi bir etki bırakmadığı izlenimi hasıl olmakta, katılan günlük hayatına bir tepki göstermeksizin devam etmektedir. Hatta olayın yaşandığı iddia olunan gün de katılan, sanığın oğlu olan …’dan kendisini evine bırakmasını istemiştir. Olay günü yaşanıldığı iddia olunan ağır netice dikkate alındığında katılanın kendisini eve bırakmasını istemesi yaşanılan olayla ilişki kurulduğunda hayatın olağan akışına aykırıdır. Tüm bu olgular ve deliller bir arada değerlendirildiğinde yaşandığı iddia olunan cinsel saldırı suçuna ilişkin olayların gelişimi, katılanın olay sırasında ve olaydan sonraki davranışları dikkate alınarak atılı suçun oluştuğu yönünde tam bir vicdani kanaat oluşmadığı, katılanın beyanına yukarıda anılan olgular karşısında tek başına itibar edilemeyeceği, diğer delillerden sanığın atılı suçu işlediği yönünde kesin bir kanaat edinilemediği, şüpheli olarak ortaya çıkan bu durumun sanık lehine yorumlanmasında zorunluluk bulunduğu değerlendirilerek, sanığın beraatine karar verilmiştir.

IV. GEREKÇE
1. Katılanın tüm aşamalarındaki tutarlı beyanı, katılanın son eylem gerçekleştikten hemen sonra bu durumu sanığın oğluna söylemiş olması, katılan beyanlarının tanık olarak dinlenen eşi ve sanığın oğlu tarafından doğrulanması ve tüm dosya kapsamına göre; sanığın elini katılanın omzuna koyarak “Eldiven sana kurban olsun sen benim canımsın” dediği, bu olaydan birkaç gün sonra katılan sanığın odasında ısıtıcı karşısında ısınırken sanığın yanına gelerek “Üşüdün mü? Sana bir şey olmasın sen benim canımsın” diyerek katılana sarıldığı, katılanın sanığı ittirdiği, katılanın ertesi gün tekrar işe gittiği sanığın oğlu …’ın odasında ısıtıcı karşısında ısınırken sanığın katılana “Kendini özletme, çabuk gel” dedikten sonra katılana sarılıp, katılanı dudağından öptüğü, bu fiillerin 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 102 nci maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesinde tanımlanan sarkıntılık yoluyla cinsel saldırı suçunu oluşturduğu, sanığın aynı Kanun’un 43 üncü maddesinde düzenlenen zincirleme suç hükümleri dikkate alınarak cezalandırılması gerekirken yazılı şekilde beraat hükmü tesisi hukuka aykırı bulunmuştur.

2. Bozma sebebine uygun olarak Tebliğnamede onama isteyen görüşe iştirak edilmemiştir.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Elmadağ Asliye Ceza Mahkemesinin, 07.05.2015 tarihli ve 2014/731 Esas, 2015/418 Karar sayılı kararında katılan vekili tarafından öne sürülen temyiz sebepleri yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğnameye aykırı oy birliğiyle BOZULMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

12.04.2023 tarihinde karar verildi.