Yargıtay Kararı 9. Ceza Dairesi 2021/7141 E. 2023/6368 K. 16.10.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/7141
KARAR NO : 2023/6368
KARAR TARİHİ : 16.10.2023

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2014/403 E., 2015/167 K.
SUÇ : Sarkıntılık suretiyle çocuğun cinsel istismarı
HÜKÜM : Düşme
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Bozma

Bakanlık vekilinin temyiz isteği yönünden; 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un 20 nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca davaya katılma hakkı bulunan …’na yokluğunda yapılan yargılamaya ilişkin olarak mahkemelerce re’sen ihbarda bulunulmasının zorunlu olup olmadığı hususunda Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nca yapılan toplantı sonucunda verilen 13.12.2019 gün ve 2019/6 Esas, 2019/7 Karar sayılı içtihadı birleştirme kararı ile Bakanlığa bildirimde bulunulmasının zorunlu olmadığının kabul edilmesi ve 5271 sayılı Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 237 nci maddesinin ikinci fıkrasına göre kanun yolu muhakemesinde davaya katılma talebinde bulunulamayacağının anlaşılması karşısında, Bakanlık vekilinin davaya katılma ve hükmü temyize hakkı bulunmadığı belirlenmiştir.

O yer Cumhuriyet savcısının temyiz dilekçesinin içeriği incelendiğinde; sarkıntılık suretiyle cinsel istismarı suçundan kurulan hükmü temyiz ettiği anlaşıldığından temyiz incelemesinin anılan hükümle sınırlı yapılmasına karar verilmekle, yapılan ön inceleme neticesinde;

Sanık hakkında kurulan hükmün, karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Kanun’un 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Bakırköy 10. Ağır Ceza Mahkemesinin 23.06.2015 tarihli ve 2014/403 Esas, 2015/167 Karar sayılı kararı ile; sanık üzerine atılı sarkıntılık suretiyle çocuğun cinsel istismarı suçundan şikâyetten vazgeçme sebebiyle 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 103 üncü maddesinin birinci fıkrası ve 73 üncü maddesinin dördüncü fıkrası delaletiyle 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin sekizinci fıkrası gereğince kamu davasının düşmesine karar verilmiştir.

2. Dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 12.12.2018 tarihli ve 14-2018/98913 sayılı, bozma görüşlü Tebliğname ile Daireye tevdii edilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A. O Yer Cumhuriyet Savcısının Temyiz İsteği
Suça konu yerin mağdurun çalıştığı yer olmasına, sanığın anılan yerde kilitli kalması ve mağdur tarafından olayın kolluk kuvvetlerine hırsızlık olarak bildirilmesi karşısında tarafların suça konu yere rıza ile gitmeleri sebebiyle olayda zor unsurunun gerçekleşmemesi ve rıza olan durumda sarkıntılık hükümlerinin uygulanamayacağına, mağdurun beyanlarının doğruluğunun kabulü halinde eylemin sarkıntılık aşamasını geçeceğine, zor unsurunu ispata elverişli delil bulunmaması karşısında delil yetersizliğinden beraatine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde düşme kararı verilmesinin usul ve kanuna uygun olmadığına ilişkindir.

B. Bakanlık Vekilinin Temyiz İsteği
Eylemin failinin on sekiz yaşını ikmal etmesinden ötürü soruşturma ve kovuşturmanın şikâyete bağlı olmayacağına ve bu halde düşme kararı verilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğuna ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
Sanık ile mağdur arasında önceye dayalı tanışıklık bulunmadığı, olay günü sanığın idaresindeki araç ile gezinirken yol üzerinde karşılaştığı mağduru yol gösterme bahanesi ile aracına aldıktan sonra seyir halinde bulunduğu sırada kıyafet üzerinden mağdurun bacaklarına okşama şeklinde dokunduğu, devamında mağdur ile sanığın, mağdurun çalışmakta olduğu iş yerine gitmeleri ile sanığın anılan mahalde iken mağdurun yanağını öptüğü, mağdurun sanığı iş yerine kilitledikten sonra durumu kolluk kuvvetlerine bildirmesi ile intikalin gerçekleştiğinin kabulüne dair mahkeme gerekçesinde sanığın mağdura karşı bir kısım cinsel amaçlı eylemler gerçekleştirdiği ve eylemlerine mağdurun tepkisi nedeniyle devam etmediği, sanığın yaşı, mağdurun yaşı, duruşma sırasında gözlenen fiziki koşullar ve oluş şekline göre mağdurun arabaya binerken olduğu gibi çok kısa süren seyahat sırasında ve iş yerine götürdüğü aşamalarda herhangi bir şekilde cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir nedenin varlığından bahsedilemeyeceği, bu haliyle eylemin sarkıntılık düzeyinde kaldığının kabulü ile 6545 sayılı Kanun ile değişik 5237 sayılı Kanun’un 103 üncü maddesinin birinci fıkrasının üçüncü cümlesi uyarınca soruşturma ve kovuşturması şikâyete bağlı olan eylemle ilgili mağdurun şikâyetten vazgeçmesi sebebiyle düşme kararı verildiği anlaşılmıştır.

IV. GEREKÇE
A. Bakanlık Vekilinin Temyiz İsteği Yönünden
1. 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un 20 nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca davaya katılma hakkı bulunan …’na yokluğunda yapılan yargılamaya ilişkin olarak mahkemelerce re’sen ihbarda bulunulmasının zorunlu olup olmadığı hususunda Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nca yapılan toplantı sonucunda verilen 13.12.2019 gün ve 2019/6 Esas, 2019/7 Karar sayılı içtihadı birleştirme kararı ile Bakanlığa bildirimde bulunulmasının zorunlu olmadığının kabul edilmesi ve 5271 sayılı Kanun’un 237 nci maddesinin ikinci fıkrasına göre kanun yolu muhakemesinde davaya katılma talebinde bulunulamayacağının anlaşılması karşısında, Bakanlık vekilinin davaya katılma ve hükmü temyize hakkı bulunmadığı belirlenmiştir.

2. Ret gerekçesine göre, Tebliğname’de bozma isteyen düşünceye iştirak olunmamıştır.

B. O Yer Cumhuriyet Savcısının Temyiz İsteği Yönünden
Mahkemesince sanığın eyleminin sarkıntılık aşamasında kaldığının kabul edilmekle birlikte sanığın suç tarihinde altmış sekiz yaşında olması karşısında 6545 sayılı Kanun ile değişik 5237 sayılı Kanun’un 103 üncü maddesinin birinci fıkrasının dördüncü cümlesinde yer alan “…sarkıntılık düzeyinde kalmış suçun failinin çocuk olması hâlinde soruşturma ve kovuşturma yapılması mağdurun, velisinin veya vasisinin şikâyetine bağlıdır.” şeklindeki düzenlemenin sanık hakkında tatbik edilemeyeceği gözetilmeksizin yazılı şekilde düşme kararı verilmesi hukuka aykırı bulunmuştur.

V. KARAR
A. Bakanlık Vekilinin Temyiz İsteği Yönünden
Gerekçenin (A) bölümünde açıklanan nedenle, Bakanlık vekilinin temyiz isteğinin, 1412 sayılı Kanun’un 317 nci maddesi gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle REDDİNE,

B. O Yer Cumhuriyet Savcısının Temyiz İsteği Yönünden
Gerekçenin (B) bölümünde açıklanan nedenle; Bakırköy 10. Ağır Ceza Mahkemesinin 23.06.2015 tarihli ve 2014/403 Esas, 2015/167 Karar sayılı kararına yönelik o yer Cumhuriyet savcısının temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğname’ye kısmen uygun olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

16.10.2023 tarihinde karar verildi.