Yargıtay Kararı 9. Ceza Dairesi 2021/7136 E. 2023/2386 K. 24.04.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/7136
KARAR NO : 2023/2386
KARAR TARİHİ : 24.04.2023

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Çocuğun nitelikli cinsel istismarı
HÜKÜM : Beraat

Suça sürüklenen çocuk hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
Bolu Ağır Ceza Mahkemesinin, 16.04.2015 tarihli ve 2014/236 Esas, 2015/56 Karar sayılı kararı ile suça sürüklenen çocuk hakkında çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan, 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (e) bendi uyarınca beraat kararı verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Katılan Mağdure Vekilinin Temyiz İsteği
Eksik incelemeyle hüküm kurulduğuna, Adli Tıp raporunun hüküm kurmaya yeterli olmadığına, mağdurenin samimi beyanda bulunduğuna, vesaire ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
Mahkemece “Mezkur davada elde edilen deliller, iddia ve tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; sanık … üzerine atılı bulunan suçlamayı reddederek savunmasında inkara dayanmakta iddianame konusu olayın hiçbir şekilde vuku bulmadığı yönünde anlatımda bulunduğu görülmektedir.
Mağdur …’in mahkememizce tespit edilen beyanında iddianame konusu olayları doğrulamak suretiyle beyanda bulunduğu, ayrıca mevcut anlatımında anal yoldan tam bir cinsel birleşmenin meydana geldiğini ifade ettiği, sanığın telkin ve isteği üzerine de hiç kimseye birşey söylemediğinin kötü bir şey olduğunu düşünmediği için de herhangi bir kimseye olaydan bahsetmediğini ifade ettiği görülmektedir.
Mağdur küçüğün beyanında geçen ve cinsel saldırı olayının vuku bulduğu esnada kapılarına geldiğini ifade ettiği komşuları olan …’un mahkememizce tespit edilen yeminli anlatımında mağdur küçüğü yalanlamak suretiyle suçlama konusu olaylara hiçbir şekilde şahit olmadığını, olay günü de eve sanık ve mağdur küçüğün haberi olmaksızın girdiğini ve kızarak sessiz olmalarını söylediğini, bu esnada sanık ve mağdur küçükte de olumsuz bir tavır veya olağan dışı bir durum görmediğini ifade ettiği görülmektedir.
Yargılama konusu olayın aslen mağdur küçüğün başvuru veya anlatımıyla ortaya çıkan bir olay olmayıp, koruyucu aile yanında kaldığı esnada öncelikle mağdur küçüğün koruyucu annesi …’yı okul çantası üzerinde seks yazılı bir kağıt bulması, tanık …’nın arkadaşı olan …’nın mağdur küçüğün cinsel içerikli bir kısım sakıncalı sitelere girdiğini arkadaşlarından öğrenerek koruyucu aileye söylemesi, bu şekilde etrafında bulunan kişilerce farklı ve olağanın üzerinde cinsel merakının olduğunun tespit edilerek mevcut bu durumu ve davranışlarının sebebi sorulduğunda mağdur küçüğün anlatımı üzerine ortaya çıktığı, olay öncesinde mağdur küçük tarafından herhangi bir şikayetin veya anne baba ile sorumluluk sahibi olan kişilere anlatımının ve başvurunun bulunmadığı, fiziksel ve ruhsal anormal bir durumun görülmeksizin açıklanan şekilde olayın ortaya çıktığı anlaşılmaktadır.
Tanık olarak yeminli anlatımına başvurulan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığında görev yapan Psikolog Selim’in mahkememizce alınan beyanında mağdur küçüğün bir kısım farklı hareket ve anlatımlarda bulunduğunu ifade etmekle birlikte bu davranışların net olarak kaynağını ifade edemeyeceğini açıklaması ayrıca mağdur küçüğün devam edegelen bir yalan söyleme alışkanlığı içerisinde olduğunu açıklamasının da mümkün olmadığını açıklamasına rağmen soruşturma aşamasında düzenlenen 01.04.2014 tarihli durum değerlendirme raporunun içeriğinde mağdur küçüğün aylık izleme sürecinde zaman zaman agresif davranışlar sergilediği ayrıca yalan söyleme davranışı nedeniyle psikolog tarafından mesleki çalışmalar yapıldığı ve İzzet Baysal Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesinde psikiyatrik tedavi başlatıldığının belirlendiği görülmüştür.
Mahkememizce düzenlenen durum değerlendirme raporu doğrultusunda mağdur küçüğün ruh sağlığı hastanesinde devam eden tedavisine ilişkin olarak ilgili hastaneden teşhis ve tedavi süreci ile ilgili olarak bilgi sorulmuş, mezkur hastanenin mahkememize hitaben göndermiş olduğu sağlık raporunun incelenmesinde mağdur küçüğün öncelikli değerlendirilmesinde koruyucu aile yanında kaldığı esnada geceleri altını ıslatma, hırçınlaşma, sinir krizi geçirme şeklinde şikayetler üzerine uyum bozukluğu tanısı ile ilgili olarak ilaç tedavisine başlandığı, mağdur küçüğün bu esnada yapılan muayenede şikayetlerinin babasının kendisine bakmak istememesi ve annesinin hasta olması sebebiyle kendisini dövmesi olduğu, bu sırada yalan söyleme huyunu bırakamadığı yönünde yakınmalarının olduğu, defresif şikayetlerinin olduğu düşünülerek ilaç tedavisine devam edildiği, mağdur küçükte çoğul kişilik bozukluğu tanısı düşünüldüğü, bu ana kadar geçen tedavi süresinin 19.11.2013 tarihinde başlayıp 21.03.2014 tarihine kadar geçen 4 aylık sürede oluştuğu, mağdur küçüğün 30.04.2014 tarihinde yapılan görüşmede ise abisi tarafından cinsel istismara maruz kaldığını söylediği anlaşılmıştır.
Söz konusu raporun sonuç bölümünde mağdur küçüğün Disosiyatif Bozukluk, Uyum Bozukluğu ve Enüreziz tanılarıyla uyumlu olduğu, öz ailesinin yanındayken yaşamış olduğunu ifade ettiği istismar sebebiyle bu durumların oluşmuş olabileceği kanaatinin bildirildiğini görülmüştür.
Yukarıda açıklanan maddi bulgular ışığında mağdur küçüğün öncelikle söz konusu cinsel istismar olayının yaşandığı an ve tarih itibariyle söz konusu olayı herhangi bir yakınına veya başkaca bir kimseye açıklamaması, yargılama konusu olayın oluştuğu belirtilen tarihten 2 veya 3 yıl sonra açıklanması, temin edilen genel adli ve adli tıp raporlarında hiçbir cinsel saldırı bulgusunun mevcut olmaması, mağdur küçüğün cinsel nitelikte bulunan internet sitelerine girdiğinin haricen tespit edilmesinden sonrasında bununla ilgili açıklama istendiğinde suçlama konusu olayın ifade edilmesi karşısında öncelikle mağdur küçüğün yaş ve meydana çıkan durum karşısında korkarak ve savunma refleksiyle anılan sitelere girmesini bu şekilde bir istismara maruz kaldığı yönünde açıklama ihtimalinin mevcut bulunması, bunun yanında mağdur küçük hakkında düzenlenen durum değerlendirme raporu ve ruh hastalıkları hastanesi raporunda yalan söyleme hususunda mağdur küçüğün bir kısım davranışlarının bulunduğu ve problemlerinin olduğunun anlaşılması, ayrık olarak sanığın müsnet fiili gerçekleştirdiğine dair geçerli ve itibar edilebilir hiçbir maddi sübut vasıtasının elde edilememesi karşısında yukarıda açıklanan nedenlerle mağdur küçüğün şikayete dönük beyanı yeterince güvenilir ve sağlıklı görülmeyerek itibar edilmemiş, bu beyanlara karşılık olarak verilen aksi ispat edilerek çürütülemeyen sanık savunmasına zaruri olarak itibar etmek suretiyle sanığın beraati yönünde aşağıdaki şekilde vicdani ve hukuki hüküm tesis etmek sonuç ve kanaatine ulaşılmıştır.” şeklindeki gerekçeyle karar verilmiştir.

IV. GEREKÇE
Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, Mahkemenin yargılama sonuçlarına uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dava dosyası içeriğine göre, katılan mağdure vekilinin yerinde görülmeyen temyiz sebeplerinin reddine karar verilmesi gerektiği anlaşılmıştır.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Bolu Ağır Ceza Mahkemesinin, 16.04.2015 tarihli ve 2014/236 Esas, 2015/56 Karar sayılı kararında katılan mağdure vekili tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden katılan mağdure vekilinin temyiz sebeplerinin reddiyle hükmün, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle ONANMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

24.04.2023 tarihinde karar verildi.