YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/6674
KARAR NO : 2023/5148
KARAR TARİHİ : 13.09.2023
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2014/137 E., 2015/52 K.
SUÇ : Çocuğun cinsel istismarı
HÜKÜM : Mahkûmiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Bozma
Bakanlık vekilinin temyiz isteği yönünden; 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un 20 nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca davaya katılma hakkı bulunan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına yokluğunda yapılan yargılamaya ilişkin olarak mahkemelerce re’sen ihbarda bulunulmasının zorunlu olup olmadığı hususunda Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunca yapılan toplantı sonucunda verilen 13.12.2019 gün ve 2019/6 Esas, 2019/7 Karar sayılı içtihadı birleştirme kararı ile Bakanlığa bildirimde bulunulmasının zorunlu olmadığının kabul edilmesi ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 237 nci maddesinin ikinci fıkrasına göre kanun yolu muhakemesinde davaya katılma talebinde bulunulamayacağının anlaşılması karşısında, Bakanlık vekilinin davaya katılma ve hükmü temyize hakkı bulunmadığı belirlenmiştir.
Sanık müdafiinin temyiz isteği yönünden; sanık hakkında kurulan hükmün karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Kanun’un 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmiştir.
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Zonguldak 2. Ağır Ceza Mahkemesinin, 07.04.2015 tarihli, 2014/137 Esas, 2015/52 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında çocuğun cinsel istismarı suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 103 üncü maddesinin birinci fıkrası, 103 üncü maddesinin üçüncü fıkrasının (c) bendi, 43 üncü ve 62 nci maddeleri uyarınca 12 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunlukluklarına karar verilmiştir.
2. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 15.10.2018 tarihli ve 14-2018/80945 sayılı bozma görüşlü Tebliğname ile Daireye tevdi edilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A. Bakanlık Vekilinin Temyiz İstemi
Sanık hakkında takdirim indirim nedenlerinin bulunmadığına, bu nedenle 5237 sayılı Kanun’un 62 nci maddesinin sanık hakkında uygulanmaması gerektiğine yöneliktir.
B. Sanık Müdafiinin Temyiz İstemi
Sanığın öz kızının zarar görmemesi için köy yerinde kendisine gelecek tepkilerden hatta şiddet içerecek eylemlerden korkarak üzerine atılı iftirayı kabul ettiğine, sanığın yaşadığı yerde … güvenliğinin kalmaması nedeniyle hem kendi canını kurtarmak hem de kızının zarar görmesini engellemek amacıyla suçlamaları kabul ettiğine, aslında sanığın kızına karşı hiçbir cinsel eyleminin bulunmadığına, mağdurenin de daha sonrasından bu iftirasından dönerek babasının kendisine yönelik bir eyleminin bulunmadığından bahsettiğine, mağdurenin ruh sağlığında gerçekleşen bozulmanın, iftira sonucunda yaşadığı zorluluklar neticesinde baş gösterdiğine ancak söz konusu eylemleri gerçekleştirmeyen sanığın buna bir katkısının bulunmadığına, mağdurenin ruh sağlığındaki bozulmaya ilişkin adlî raporun kabulünün mümkün olmadığına, açıklanan nedenlerle sanığın üzerine atılı cinsel istismar suçunu işlemediğinin sabit olduğuna ve hakkında beraat hükmü kurulması gerektiğine yöneliktir.
III. OLAY VE OLGULAR
Sanığın 2014 yılı Mayıs ayından geriye doğru üç yıllık dönem içinde kızı olan mağdurenin yanına giderek cinsel dürtülerle yanaklarından ve dudaklarından öptüğü, göğüslerini ve cinsel organını ellediği, sanığın bu eylemi birden çok kez gerçekleştirdiği, sanığın Cumhuriyet Başsavcılığında ve Sulh Ceza Mahkemesindeki ifadelerinde üzerine atılı suçlamayı ikrar ettiği, mağdure hakkında İstanbul Adlî Tıp Kurumu Başkanlığı 6.İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen 26 Kasım 2014 tarihli raporda mağdurenin ruh sağlığının bozulduğunun belirlendiği, ayrıca mağdurenin mahkemedeki ifadesinde, babası olan sanığı suç ve cezadan kurtarmak amacıyla, babasının kendisine yönelik cinsel bir eyleminin bulunmadığını beyan etmiş ise de toplanan tüm deliller ve dosya kapsamından anlaşılacağı üzere sanığın öz kızı olan mağdureye karşı zincirleme biçimde ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun cinsel istismarı suçunu işlediği kabul edilmiştir.
IV. GEREKÇE
A. Bakanlık Vekilinin Temyiz İsteği Yönünden
6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un 20 nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca davaya katılma hakkı bulunan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına yokluğunda yapılan yargılamaya ilişkin olarak mahkemelerce re’sen ihbarda bulunulmasının zorunlu olup olmadığı hususunda Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunca yapılan toplantı sonucunda verilen 13.12.2019 gün ve 2019/6 Esas, 2019/7 Karar sayılı içtihadı birleştirme kararı ile Bakanlığa bildirimde bulunulmasının zorunlu olmadığının kabul edilmesi ve 5271 sayılı Kanun’un 237 nci maddesinin ikinci fıkrasına göre kanun yolu muhakemesinde davaya katılma talebinde bulunulamayacağının anlaşılması karşısında, Bakanlık vekilinin davaya katılma ve hükmü temyize hakkı bulunmadığı belirlenmiştir. Bu nedenle Tebliğnamedeki bozma görüşüne iştirak edilmemiştir.
B. Sanık Müdafiinin Temyiz İsteği Yönünden
Yargılama sürecindeki işlemlerin usul ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemlerin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdani kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı anlaşıldığından, yerinde görülmeyen temyiz sebepleri reddedilmiştir.
Sanığın, üç yıllık dönem içerisinde birçok defa mağdurenin yanına giderek, mağdurenin yanaklarından ve dudaklarından öptüğü ve göğüslerine dokunduğu kabulünde, sanığın mağdureye karşı eylemlerinde yönelik hedef ve eylemlerinin süresi dikkate alındığında, kanunda belirtilen sarkıntılık sınırının aşıldığı anlaşıldığından Tebliğnamede bu hususta bozma isteyen görüşe iştirak olunmamıştır.
V. KARAR
A. Bakanlık Vekilinin Temyiz İsteği Yönünden
Gerekçenin (A) bölümünde açıklanan nedenle Zonguldak 2. Ağır Ceza Mahkemesinin, 07.04.2015 tarihli, 2014/137 Esas, 2015/52 Karar sayılı kararırına yönelik Bakanlık vekilinin temyiz isteğinin, 1412 sayılı Kanun’un 317 nci maddesi gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle REDDİNE,
B. Sanık Müdafiinin Temyiz İsteği Yönünden
Gerekçenin (B) bölümünde açıklanan nedenle Zonguldak 2. Ağır Ceza Mahkemesinin, 07.04.2015 tarihli, 2014/137 Esas, 2015/52 Karar sayılı kararına yönelik sanık müdafii tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden sanık müdafiinin temyiz sebeplerinin reddiyle hükmün, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle ONANMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
13.09.2023 tarihinde karar verildi.