Yargıtay Kararı 9. Ceza Dairesi 2021/5760 E. 2023/2335 K. 13.04.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/5760
KARAR NO : 2023/2335
KARAR TARİHİ : 13.04.2023

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Çocuğun nitelikli cinsel istismarı
HÜKÜM : Mahkûmiyet

Suça sürüklenen çocuk hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteklerinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz istemlerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmiştir.

Mağdurun suç tarihinden sonra şikâyetçi Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına bağlı yurtta kalıp, hakkında bakım tedbiri bulunması nedeniyle Bakanlığın kamu davasına katılma ve hükmü temyiz etme hakkı bulunduğu ve Bakanlık vekili tarafından sunulan dilekçeyle hüküm temyiz edilerek katılma iradesinin ortaya konulduğu anlaşılmakla, 5271 sayılı Kanun’un 237 nci maddesinin ikinci fıkrası gözetilerek Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının katılan ve vekilinin ise katılan Bakanlık vekili sıfatıyla davaya katılmasına karar verildikten sonra gereği görüşüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Bafra Cumhuriyet Başsavcılığının, 25.10.2013 tarihli ve 2013/2253 Esas sayılı iddianamesi ile suça sürüklenen çocuk hakkında beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun cinsel istismarı suçundan cezalandırılması istemiyle kamu davası açıldığı görülmüştür.

2. Bafra Ağır Ceza Mahkemesinin, 10.03.2015 tarihli ve 2013/222 Esas, 2015/79 Karar sayılı kararı ile suça sürüklenen çocuk hakkında çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 103 üncü maddesinin ikinci fıkrası,103 üncü maddesinin üçüncü fıkrası, 31 inci maddesinin üçüncü fıkrası ve 62 nci maddesi uyarınca 6 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A. Katılan Bakanlık Vekilinin Temyiz İsteği
Özetle; eksik inceleme ve araştırmayla suça sürüklenen çocuk leyhine karar verildiğine, kanunun ilgili maddelerinin olaya doğru uygulanmadığına, 6284 sayılı kanun gereğince davanın Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına ihbar edilerek Bakanlığın da davaya katılımının sağlanması gerektiğine, bu yapılmadan hüküm tesis edilmiş olmasının usul ve mevzuata aykırı olduğuna, suçun zincirleme şekilde işlediğinin anlaşıldığına, alt sınırdan ceza tayin edildiğine, hükmün bozulması talebine ilişkindir.

B. Suça Sürüklenen Çocuk Müdafiin Temyiz İsteği
Özetle; dosyadaki tek delilin çelişkili mağdur anlatımı olduğuna, sanığın üzerine atılı suçu işlemediğine (sübuta), kararın bozulması talebine ve dilekçesinde belirttiği diğer hususlara ilişkindir.

C. O Yer Cumhuriyet Savcısının Temyiz İsteği
Özetle; mağdur çocuğun itibar edilen beyanlarına göre suça sürüklenen çocuğun eylemlerinin birden fazla kez gerçekleştiğine ve suça sürüklenen çocuk hakkında 5237 sayılı Kanun’un 43 üncü maddesinin birinci fıkrasının uygulanması gerektiğine, İstanbul Adlî Tıp Kurumu 6. Adlî Tıp İhtisas Kurulunun 27 Ekim 2014 tarih 5242 karar numaralı Raporunda mağdurun maruz kaldığı eylem yönünden ruh sağlığının bozulduğunun belirtildiğine ve suça sürüklenen çocuk hakkında 5237 sayılı Kanun’un 6545 sayılı Kanun değişikliğinden önceki 103 üncü maddesinin altıncı fıkrasının uygulanması gerektiğine, kararın usul ve kanuna aykırı olduğuna, hükmün suça sürüklenen çocuk aleyine bozulmasına karar verilmesi talebine ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
1. Annesinin 2011 yılının Eylül ayında vefat etmesi nedeniyle mağdurun, amcası olan suça sürüklenen çocuğun da ikamet ettiği mağdurun dedesine ait evde yaşamaya başladığı, suça sürüklenen çocuk ile mağdurun bu süre içerisinde hayvan otlatmaya gittikleri, hayvan otlatmaya gittiklerinde suça sürüklenen çocuğun mağdura anal yoldan cinsel organını sokması şeklinde kabul edilen eyleminde, çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan cezalandırılmasına karar verildiği,
2. Mağdurun olay nedeniyle aldırılan raporunda fiili livatanın maddi delillerine rastlanmadığı belirtilmiş ise de, yine aynı raporda olayın üzerinden uzun zaman geçmesi nedeniyle herhangi bir bulgu olmadan da eylemin gerçekleşebileceğinin tıbben mümkün olduğunun belirtildiği hususu gözetilerek suça sürüklenen çocuğun mağdurun amcası olduğu ve mağdurun isnatta bulunmasını gerektirecek bir durum bulunmadığının kabulüyle İstanbul Adlî Tıp Kurumu 6. İhtisas Kurulunun 30.05.2014 tarihli ve 27.10.2014 tarihli Raporlarında mağdurun beyanlarına itibar edilmesine tıbbi bir engel bulunmadığının belirtildiği gerekçesiyle hüküm kurulduğu,

3. Adlî Tıp Kurumu 6. İhtisas Dairesinin Raporunda mağdurun ruh sağlığının bozulduğu belirtildiği ancak suça sürüklenen çocuğun eylemi sonucunda mağdurun ruh sağlığının bozulduğu konusunda uygun illiyet bağı bulunmadığı gerekçesiyle 5237 sayılı Kanun’un 103 üncü maddesinin altıncı fıkrasının uygulanmadığı,

4. Eylemin zincirleme şekilde gerçekleştiğine dair herhangi bir delil bulunmadığı gerekçesiyle 5237 sayılı Kanun’un 43 üncü maddesi uyarınca artırım yapılmasına yer olmadığına karar verildiği,
Anlaşılmıştır.

IV. GEREKÇE
1. Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma ile kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre suça sürüklenen çocuk müdafii, o yer Cumhuriyet savcısı ve katılan Bakanlık vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine karar verilmiş, aşağıda belirtilen hususlar dışında hukuka aykırılık görülmemiştir.

2. Tüm dosya kapsamı ve oluşa uygun kabule göre, suça sürüklenen çocuğun bir suç işleme kararının icrası kapsamında değişik tarihlerde birden fazla gerçekleştirdiği eyleminde 5237 sayılı Kanun’un 43 üncü maddesinin birinci fıkrasının uygulanmayarak eksik ceza verilmesi hukuka aykırı bulunmuştur.

3. Dosya içerisinde yer alan İstanbul Adlî Tıp Kurumu 6. İhtisas Kurulunun 30.05.2014 ve 27.10.2014 tarihli Raporlarında, olay nedeniyle mağdurun ruh sağlığının bozulduğunun belirtilmesi karşısında, suça sürüklenen çocuk hakkında koşulları oluştuğu halde 5237 sayılı Kanun’un 103 üncü maddesinin altıncı fıkrasının uygulanmaması suretiyle eksik ceza tayini hukuka aykırı bulunmuştur.

4. Hükümden önce 28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun’un 58, 59, 60 ve 61 inci maddeleri ile 5237 sayılı Kanun’un 102, 103, 104 ve 105 inci maddelerinde yer alan cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçların yeniden düzenlenmesi karşısında, 5237 sayılı Kanun’un 7 nci maddesinin ikinci fıkrasındaki “Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur” düzenlemesi gözetilerek, lehe olan hükmün önceki ve sonraki kanunların ilgili maddeleri olaya uygulanarak ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle belirlenmesi, her iki kanunla ilgili uygulamanın denetime imkan verecek şekilde kararda gösterilmesi gerekirken, bu hususun gözetilmemesi hukuka aykırı bulunmuştur.

5. Gerekçeli karar başlığında suç tarihinin yanlış gösterilmesi hukuka aykırı bulunmuştur.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Bafra Ağır Ceza Mahkemesinin, 10.03.2015 tarihli ve 2013/222 Esas, 2015/79 Karar sayılı sayılı kararına yönelik suça sürüklenen çocuk müdafii, o yer Cumhuriyet savcısı ile katılan Bakanlık vekilinin temyiz istekleri yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

13.04.2023 tarihinde karar verildi.