YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/5085
KARAR NO : 2023/1364
KARAR TARİHİ : 14.03.2023
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Nitelikli cinsel saldırı
HÜKÜM : Mahkumiyet
Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinin, 15.01.2015 tarihli ve 2014/91 Esas, 2015/16 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 102 nci maddesinin birinci ve beşinci fıkraları ile 62, 53, 58, 63 maddeleri uyarınca beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde nitelikli cinsel saldırı suçundan cezalandırılmasına karar verilmiştir.
2. Dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 19.02.2018 tarih ve 14-2015/120231 sayılı tebliğnamesi ile onama görüşlü olarak Dairemize tevdi edilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık müdafiinin Temyiz İstemi
Müştekinin soruşturma ve kovuşturma aşamasında sürekli olarak iddialarının değiştiğini, ifadelerde oluşan çelişkilerin tam olarak giderilmediğini, katılanın sanığın boynunu emdiğini söylediğini ancak adli tıp raporları ışığında boyundan alınan örneklerin sanığın DNA’sı ile uyuşmadığının ortaya çıktığını, katılanın kaçınabileceği hiçbir imkanı kullanmadığını, sanığın evinde tecavüze uğradığı sırada etraftan yardım istememiş olmasının, katılanın vücudunda cinsel saldırıya karşı koyduğuna dair hiçbir delil bulunmamasının gerçeklikle bağdaşır bir yanı olmadığını, itiş kakışı işaret eden en ufak bir emarenin bulunmaması iddiasının doğruluğu konusunda kuşku yarattığını, tüm delillerin rızayla yaşanan cinsel ilişki şüphesi yarattığını, cinsel saldırı fiilini kuşkuları ortadan kaldıracak biçimde açıklayamadığını, rızanın olup olmadığı hususunun yargılamada tartışılmadığını ve diğer temyiz sebeplerini beyan ederek temyiz isteminde bulunmuştur.
III. OLAY VE OLGULAR
İlk derece mahkemesi; “Tüm dosya kapsamı değerlendirildiğinde; sanık … …. ile katılan … ….’nun nikahsız olarak suç tarihi öncesinde birlikte yaşadıkları, bu birliktelikten müşterek iki çocuklarının bulunduğu, daha sonra tarafların ayrılarak katılan … ….’nun resmi olarak başkası ile evlendiği anlaşılmıştır. Sanık … …. hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan kamu davası açılmış ise de, mevcut deliller, sanığın savunması, tanık anlatımı ve sanığın savunmasını doğrular mahiyetteki müşteki anlatımından da anlaşılacağı üzere müştekinin sanığın evine rızasıyla gittiği, sanık ile onun evinde aralarındaki sorunları konuştukları, dolayısıyla müştekinin evde kendi rızasıyla kaldığı anlaşıldığından, sanığın üzerine atılı kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu işlediğine dair kesin, inandırıcı, hukuka uygun delil elde edilemediğinden, hukuka uygunluk nedeni bulunduğundan, sanığın 5271 Sayılı CMK. 223/2-d maddesi gereğince beraatine karar verilmiştir. Sanık hakkında yağma suçundan dolayı yapılan yargılama sonucunda; katılanın duruşmadaki beyanından da anlaşılacağı üzere sanığın elindeki yüzüğü almasına karşı gelmediğini belirtmesi, suça konu yüzüğü sanıkla beraber gittiği kuyumcudan tek başına sanık yanında olmadığı halde bozdurması, bu parayla sanığın kendisine çay ısmarladığını belirtmesi hususları birlikte değerlendirildiğinde sanığın, katılanın yüzüğünü zorla aldığına dair dosyada kuşkudan uzak, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden, sanığın üzerine atılı yağma suçundan beraatine karar verilmiştir.
Sanık … ….’un suç tarihi olan 01/04/2013 tarihinde komşusu … ….’ın evine gelen katılan … ….’nu kendi rızasıyla ikametine götürdüğü, katılanın rızası dışında zorla cinsel ilişki kurmak suretiyle üzerine atılı cinsel saldırı suçunu gerçekleştirdiği, her ne kadar sanık suçunu inkar etmiş ise de, katılanın vücudundan ve giysilerinden alınan vücut sıvısı ve benzeri materyaller üzerinde yapılan inceleme sonucu tanzim edilen İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Biyoloji İhtisas Dairesinin 24/02/2014 tarihli raporunda katılanın vücudundan ve giysilerinden alınan vücut sıvılarında sanığa ait DNA kalıntılarının tespit edildiği, raporun bu haliyle cinsel ilişkiyi doğruladığı, sanığın bu eyleminden dolayı katılanın İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 6. Adli Tıp İhtisas Kurulunun 27/10/2014 tarihli raporunda ruh sağılığının bozulduğu tespit edildiği anlaşılmıştır. Tüm bu sebeplerle her ne kadar sanık katılana karşı cinsel saldırı suçunu işlemediğini savunsa da, katılanın yargılamanın tüm aşamalarında aynı yönde değişmeyen ısrarlı beyanında sanığın cinsel saldırı suçunu kendisine karşı işlediğini belirtmesi ve bu beyanını doğrulayan Adli Tıp Kurumu Biyoloji İhtisas Dairesi raporu ile ruh sağlığının bozulduğuna dair raporlar dikkate alındığında sanığın nitelikli cinsel saldırı suçunu işlediği yönünde mahkememizde tam bir vicdani kanaat oluştuğundan, bu suçtan cezalandırılmasına karar verilmiştir. Sanığın eylemi suç tarihinden sonra 6545 Sayılı Yasayla 28/06/2014 tarihinde yapılan değişikliğe göre 5237 Sayılı TCK.nun 102/2. maddesi kapsamında değerlendirildiğinde TCK’nun 102/2. maddesine göre 12 yıl hapis cezası verileceğinden, 62.madde gereğince indirim yapıldığında sanığa neticeten 10 yıl hapis cezası verileceğinden, yeni yasal düzenlemenin sanık lehine sonuç doğurmadığı anlaşılmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçeleriyle sanık hakkında beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde nitelikli cinsel saldırı suçundan mahkumiyet kararı vermiştir.
IV. GEREKÇE
Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfı ve yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, sanık müdafinin yerinde görülmeyen temyiz isteği reddedilmiştir.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 15.01.2015 tarihli ve 2014/91 Esas, 2015/16 Karar sayılı kararında sanık müdafii tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden sanık müdafinin temyiz sebeplerinin reddiyle hükmün, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle ONANMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
14.03.2023 tarihinde karar verildi.