Yargıtay Kararı 9. Ceza Dairesi 2021/4993 E. 2023/5838 K. 03.10.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/4993
KARAR NO : 2023/5838
KARAR TARİHİ : 03.10.2023

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2010/338 E., 2014/541 K.
SUÇ : Beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun nitelikli cinsel istismarı
HÜKÜMLER : Mahkûmiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Onama

Sanıklar ile suça sürüklenen çocuk hakkında kurulan hükümlerin, karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükümleri temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteklerinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteklerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edildi.

Mahkemece kurulan hükmün sanık … müdafii tarafından duruşmalı temyiz edilmesi üzerine, dosya Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığından Tebliğname ile Daireye gönderilmekle, belirlenen tarihte sanık … müdafiinin yerinde görülen talebine istinaden DURUŞMALI yapılan incelemede dosya tetkik edildi, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Bursa Cumhuriyet Başsavcılığının 29.07.2010 tarihli ve 2010/980 Esas sayılı iddianamesiyle suça sürüklenen çocuk hakkında, beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan kamu davası açılmıştır.

2. Bursa Cumhuriyet Başsavcılığının 04.08.2010 tarihli ve 2010/19716 Esas sayılı iddianamesiyle sanık … hakkında, beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun nitelikli cinsel istismarı, sanık … hakkında beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun cinsel istismarı suçlarından kamu davası açılmıştır.

3. Bursa 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 30.09.2010 tarihli, 2010/332 Esas, 2010/248 Karar sayılı kararı ile aynı Mahkemenin 2010/338 Esas sayılı dosyası ile bu dosya arasında fiili, şahsi ve hukuki irtibat bulunduğu gerekçesiyle 5271 sayılı Kanun’un 8 ve devamı maddeleri uyarınca her iki davanın birleştirilmesine karar verilmiştir.

4. Bursa 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 26.12.2014 tarihli, 2010/338 Esas, 2014/541 Karar sayılı kararı ile; 6545 sayılı Kanun öncesi sanıklar ve suça sürüklenen çocuk lehine kabul edilerek sanık … hakkında, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 103 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 103 üncü maddesinin altıncı fıkrası, 62 nci ve 53 üncü maddeleri uyarınca 12 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına; sanık … hakkında 5237 sayılı Kanun’un 103 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 103 üncü maddesinin altıncı fıkrası, 43 üncü, 62 nci ve 53 üncü maddeleri uyarınca 16 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına; suça sürüklenen çocuk hakkında aynı Kanun’un 103 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 103 üncü maddesinin altıncı fıkrası, 31 nci maddesinin üçüncü fıkrası, 62 nci ve 53 üncü maddeleri uyarınca 8 yıl 4 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

5. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 01.03.2018 tarihli ve 14-2015/60188 sayılı, onama görüşlü Tebliğname ile Daireye tevdii edilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A. Sanık … Müdafiinin Temyiz İsteği
Mağdurenin ruh sağlığının bozulduğuna dair raporun eksik olduğuna, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan suç duyurusunda bulunulmasına karar verildiği ancak eylemle sınırlı şekilde alıkonulduğuna, mağdurenin beyanlarının çelişkili ve tutarsız olduğuna, zincirleme suç hükümlerinin uygulanmaması gerektiğine ve dilekçesinde belirttiği diğer hususlara yöneliktir.

B. Sanık … Müdafiinin Temyiz İsteği
Mağdurenin aşamalarda çelişkili beyanda bulunduğuna, mağdurenin sanık … tarafından yönlendirilmesi neticesinde farklı beyanları olduğuna, ruh sağlığının bozulduğuna ilişkin raporun yeterli olmadığına, mahkûmiyete yeterli delil olmadığı halde sanık hakkında mahkûmiyet kararı verildiğine ve dilekçesinde belirttiği diğer hususlara yöneliktir.

C. Suça Sürüklenen Çocuk … Müdafiinin Temyiz İsteği
Mağdurenin alınan ifadesinde sanık …’u koruduğu şeklindeki beyanına, ceninden alınan örneğin babasının sanık … olabileceğine dair rapor içeriğine, ruh sağlığının bozulduğuna dair raporun yetersiz olduğuna, mağdurenin aşamalarda çelişkili beyanlarda bulunduğuna ve dilekçesinde belirttiği diğer hususlara yöneliktir.

III. OLAY VE OLGULAR
Suç tarihi itibari ile on beş yaşından küçük olan mağdurenin sanık … ile tanıştığı, aralarındaki duygusal ilişki nedeni ile boş bir evde mağdurenin rızası ile ilişkiye girdikleri, ilişki sonrasında mağdurenin kızlığının bozulduğu, akabinde mağdurenin sanık …’in ilişki tekliflerini reddetmesi üzerine cinsel eylemlerin öpme ve sarılma şeklinde olduğu, daha sonra mağdurenin sanık … ile tanışması üzerine bu sanığın yanında çalışan ve dosyası bu dosya ile birleştirilen suça sürüklenen çocuğun mağdure ile ilişkisinin olduğunu öğrenmesi üzerine mağdureyi arabasına alarak el tutma, yanağından öpme, sıkıştırma şeklinde cinsel amaçlı eylemlerinin olduğu, yine suça sürüklenen çocuğun mağdureye başka biri ile birlikte olması nedeni ile kendisi ile de birlikte olmasını istediği, mağdurenin kabul etmemesi üzerine alt giysilerini çıkartarak cinsel organını mağdurenin cinsel organına soktuğu iddia ve kabul edilen olaylarda, mağdurenin Adlî Tıp raporunda mağduresi bulunduğu olaydan dolayı ruh sağlığının bozulduğu anlaşılmakla haklarında mahkûmiyet kararları verildiği, sanık … hakkında ise diğer sanıklardan farklı olarak cinsel istismar eyleminden organ sokma şeklinde bulunduğu gibi Adlî Tıp Kurumu Başkanlığı Biyoloji İhtisas Dairesinin 02.08.2011 tarihli raporunda mağdureden alınan cenindeki DNA profilinde sanık …’nın %99.99 ihtimalle cenin biyolojik babası olabileceğinin tespit edilmesi karşısında kastının yoğunluğu da dikkate alınarak alt sınırdan ayrılarak cezalandırılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.

IV. GEREKÇE
A. Sanık … Hakkında Kurulan Hükme Yönelik
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun Dairemizce de benimsenen 12.03.1990 gün ve 1990/8-3-70, 09.10.2007 gün ve 2007/11-44-200, 17.06.2014 gün ve 658-330 sayılı Kararlarında da belirtildiği üzere, dava konusu yapılan eylemin iddianamede açıkça ve bağımsız olarak gösterilmesi gerektiği, aksine uygulamanın hangi eylemden dolayı dava açıldığı ve hangi iddiaya karşı savunma yapılacağı hususunda karışıklığa neden olacağı, buna karşılık 04.08.2010 tarihli iddianame ile sanık hakkında, çocuğun basit cinsel istismarı eylemleri açıklanarak dava açılıp mevcut haliyle çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçuna ilişkin bir anlatım ve usulüne uygun açılmış bir dava bulunmadığı gibi esasen bu eksikliğin de ancak yeni bir kamu davası açılması suretiyle giderilebileceği nazara alınmadan, mevcut iddianameye istinaden ek savunma hakkı verilerek sanık hakkında çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan hüküm kurulması suretiyle 5271 sayılı Kanun’un 225 inci maddesine muhalefet edilmesi, hukuka aykırı bulunmuştur.

B.Sanık … Hakkında Kurulan Hükme Yönelik
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma ve kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sair temyiz itirazlarının reddine,

Ancak;
Olayın yaklaşık altı ay sonra mağdurenin sanık …’un arabasında babası tarafından görülmesi üzerine gerçekleşen intikal şekli ve zamanı, sanığın aşamalardaki mağdure ile öpüşme, sevişme şeklinde duygusal ilişkilerinin olduğu yönündeki savunması, mağdurenin aşamalardaki çelişkili beyanları, katılan …’un mahkemede sanığın isminin sanık … tarafından ortaya atıldığı şeklindeki beyanı, mağdure hakkında aldırılan raporların içeriği ve tüm dosya kapsamı nazara alındığında, ilk derece mahkemesince sanığın olay günü mağdureye yönelik istismar eylemini organ sokmak suretiyle gerçekleştirdiğine dair her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmayıp sanığın ikrarındaki mevcut haliyle mağdure ile öpüşme ve sevişme şeklinde sübuta eren eylemlerinin 5237 sayılı Kanun’un 103 üncü maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen çocuğun cinsel istismarı suçunu oluşturduğu, bu sonuca göre 6545 sayılı Kanunla 5237 sayılı Kanun’un 103 üncü maddesinde yapılan değişiklikler de nazara anılarak sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması, hukuka aykırı bulunmuştur.

C. Suça Sürüklenen Çocuk … Hakkında Kurulan Hükme Yönelik
Olayın yaklaşık üç ay sonra mağdurenin sanık …’un arabasında babası tarafından görülmesi üzerine gerçekleşen intikal şekli ve zamanı, suça sürüklenen çocuğun aşamalardaki inkara dayalı savunması, mağdurenin aşamalardaki çelişkili beyanları, görgüye dayalı olmayan tanık beyanları, mağdure hakkında aldırılan raporların içeriği ve tüm dosya kapsamı nazara alındığında, suça sürüklenen çocuğun üzerine atılı suçu işlediğine dair cezalandırılmasına yeter, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gözetilerek beraati yerine yazılı şekilde mahkûmiyetine karar verilmesi, hukuka aykırı bulunmuştur.

D. Tebliğnamedeki Görüş Açısından
Bozma gerekçeleri doğrultusunda Tebliğnamede onama isteyen düşünceye iştitrak edilmemiştir.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Bursa 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 26.12.2014 tarihli, 2010/338 Esas, 2014/541 Karar sayılı kararına yönelik sanıklar müdafileri ile suça sürüklenen çocuk müdafiinin temyiz istekleri ile sanık … müdafiinin duruşmalı inceleme sırasındaki sözlü savunması yerinde görüldüğünden hükümlerin, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

03.10.2023 tarihinde karar verildi.