Yargıtay Kararı 9. Ceza Dairesi 2021/4253 E. 2023/1401 K. 14.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/4253
KARAR NO : 2023/1401
KARAR TARİHİ : 14.03.2023

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2012/38 E., 2015/42 K.
SUÇ : Çocuğun nitelikli cinsel istismarı
HÜKÜM : Beraat
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Bozma

Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Nazilli Ağır Ceza Mahkemesinin, 11.02.2015 tarihli ve 2012/38 Esas, 2015/42 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan, 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (e) bendi uyarınca beraat kararı verilmiştir.

2. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 17.01.2018 tarihli ve 14-2015/91894 sayılı bozma görüşlü Tebliğname ile Daireye tevdi edilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Katılan Mağdure Vekilinin Temyiz İstemi
Mağdurenin cinsel istismarı ayrıntılı olarak anlattığına ve ifadesinde çelişki bulunmadığına, mağdurenin iffet ve namusunu ortaya koyduğundan gerçek dışı beyanda bulunmasının mümkün olmadığına, sanığın anlatımı ile yaşanan olayların gelişiminin örtüştüğüne, sanığın üzerine atılı suçu işlediğinin ve suçun unsurlarının oluştuğunun sabit olduğuna ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
Mağdure 2010 yılı Kasım ayından 06.10.2011 tarihine kadar toplamda yaklaşık on altı defa evden kaçtığını, ailesinin telefon ve internet kullanımını, gezmesini engellediğinden evden kaçtığını, en son 21.09.2011 tarihinde evden kaçtığını ve İsabeyli’de, Atça’da, Sultan Hisar’da ve Kuşadası’nda çeşitli şahısların evinde Kuşadası’nda *** Otelde kaldığını, orada inşaatta bekçi olarak çalışan Selçuk’un yanında kaldığını, sonra Selçuk’un ev kiraladığını ve eşya almak için Söke’ye gittiklerinde 06.10.2011 tarihinde polisin yakaladığını, kaldığı yerlerdeki şahısların hiçbirinin kendisine cinsel yönden yaklaşmadığını, şikayetinin olmadığını beyan etmesine rağmen savcılıkta ve mahkemede vermiş olduğu beyanlarında ayrıca ilk ilişkisinin 1 Şubat 2011 tarihinde şu anda Aydın Adnan Menderes Üniversitesinde Muhasebe bölümünde okuyan Bozdoğan’ın Haydere köyünden Nevzat *** ile cinsel ilişkiye girdiğini, Nevzat ile Nazilli’nin Eğriboyu mevkiinde bulunan Topandağ’daki kulübede birlikte olduklarını, rızası ile cinsel ilişkiye girdiklerini, kızlığının bozulduğunu, Nevzat ile olan ilişkisini daha önce kimseye söylemediğini, onu ailesinin de tanıdığını beyan etmesine karşılık sanığın mağdureyle facebooktan tanıştığını, birkaç defa parkta görüştüğünü, ancak Topandağ’a gitmediğini, cinsel birliktelik yaşamadıklarını, suçlamaları kabul etmediğini beyan ettiği, dosya kapsamındaki hastahane kayıtlarından mağdurenin 28.12.1993 tarihinde Nazilli Devlet Hastanesinde doğmuş olduğu, Söke Fehime Faik Kocagöz Devlet Hastanesince 06.10.2011 tarihli raporda “Mağdurenin yapılan muayenesinde vücudunda darp ve cebir izine rastlanılmadığı, yapılan kızlık zarı muayenesinde yaklaşık 1 hafta öncesine ait multiple (birden fazla) (saat 3, 6, 10 ) hizalarında eski yırtık mevcut olduğu, vücudunda cisimle işlenen bir darp bulgusu izlenmedinin” belirtildiği, Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığının 27.05.2013 tarihli süresinde ve usulüne uygun alınan mağdure … *** hakkındaki raporunda, “Kişide deprasyon ve davranım bozukluğu ile giden uyum bozukluğu + sınır – normal düzeyde zihinsel işlevsellik saptandığı” ve “Uğradığı iddia olunan cinsel istismar nedeniyle ruh sağlığının bozulduğu” belirtildiği, ancak Adli Tıp Kurumu 6. İhtisas Kurulunun 30.06.2014 tarihli … *** hakkındaki raporunda mağdure; “Bipolar Duygu Durum Bozukluğu tespit edildiği, mağduru bulunduğu olayın kişide var olan bipolar bozukluk belirtilerinde artışa neden olduğu, tespit edilen bu psikyatrik bozukluktaki artışın ruh sağlığını etkilediği ancak ruh sağlığını bozacak mahiyet ve derecede olmadığı, ruh sağlığını etkileyecek mahiyet ve derecede olan bu tablonun iddia edildiği gibi cinsel istismara bağlı ortaya çıkabileceği; ancak bu psikiyatrik tablonun hile, şiddet veya zorlama olmaksızın mağdurun erken yaşta cinsel deneyim yaşamasına bağlı olabileceği gibi olay sonrası gelişen psikososyal stres ve çatışmalar nedeniyle de ortaya çıkabileceği, bunlar arasında tıbben ayrım yapılamayacağı” şeklinde rapor düzenlendiği, mağdure hakkında sosyal inceleme raporu alındığı dosya kapsamından anlaşılmıştır.
IV. GEREKÇE
İntikal şekli ve süresi de göz önüne alınarak; mağdurenin kollukta alınan beyanında sanık …’tan hiç bahsetmediği, sonraki beyanlarında sanığın cinsel istismarından bahsettiği ve bu nedenle ifadeleri arasında çelişki oluştuğu, suç tarihinin 01.02.2011 günü olmasına rağmen yaklaşık sekiz ay sonra mağdure hakkında Söke Fehime Faik Kocagöz Devlet Hastanesince 06.10.2011 tarihinde düzenlenen raporunda “Yapılan muayenede vücudunda darp ve cebir izine rastlanılmadığı, yapılan kızlık zarı muayenesinde yaklaşık 1 hafta öncesine ait multiple (birden fazla) eski yırtık mevcut (saat 3, 6, 10 ) hizalarında vücudunda cisimle işlenen işlenen bir darp bulgusu izlenmedi” şeklinde rapor düzenlendiği dolayısıyla düzenlenen rapor ile mağdurenin suç tarihinde kızlık zarının bozulduğu şeklindeki beyanının çeliştiği ve iddianameye konu olayla rapor arasında bir irtibat kurulamadığı, Adli Tıp Raporunda mağdurenin olay öncesine dayalı yirmi yedi kez evden kaçtığının bildirildiği, psikolojik sorunları bulunduğunun aktarıldığı, olay öncesine ait davranım bozukluğu bulunduğunun rapor edildiği, yine mağdurede bipolar duygu durum bozukluğu’nun tespit edildiği, bu durumun ruh sağlığını etkilediği, ancak ruh sağlığını bozacak mahiyet ve derecede olmadığı, bu durumun cinsel istismara bağlı ortaya çıkabileceği gibi “Hile, şiddet veya zorlama olmaksızın mağdurun erken yaşta cinsel deneyim yaşamasına bağlı gelişebileceği” belirtildiği, ayrıca dosya arasında düzenlenen sosyal inceleme raporunda da mağdurun “Kolay yalan söyleyebilen ve karşı tarafı ikna edebilen bir kişilik yapısına sahip bulunduğunun” belirtildiği, dosyada yargılamaya konu olayla ilgili olarak tek somut delil cinsel ilişkinin gerçekleştiği belirtilen kulübenin gösterildiği ancak bu hususta da sanığın, mağdurenin eski erkek arkadaşı Rıza ile oraya gittiğini kendisine söylediğini beyan ettiği, mağdurenin soyut beyanı dışında dosya kapsamında sanığın mahkumiyetine yeterli her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil elde edilmediği anlaşıldığından mahkeme hükmünde hukuka aykırılık görülmemiştir.

2. Gerekçe kısmının birinci maddesinde açıklanan nedenlerle Tebliğname’deki mahkûmiyet kararı verilmesi yönünde bozma isteyen görüşe iştirak olunmamıştır.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Nazilli Ağır Ceza Mahkemesinin, 11.02.2015 tarihli ve 2012/38 Esas, 2015/42 Karar sayılı kararında katılan mağdure vekili tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden katılan mağdure vekilinin temyiz sebeplerinin reddiyle hükmün, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle ONANMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 14.03.2023 tarihinde karar verildi.