Yargıtay Kararı 9. Ceza Dairesi 2021/3596 E. 2023/326 K. 24.01.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/3596
KARAR NO : 2023/326
KARAR TARİHİ : 24.01.2023

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SAYISI :

Sanık hakkında kurulan hükümlerin; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Uşak Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 05.04.2013 tarihli ve 2013/3234 Esas sayılı iddinamesi ile sanık hakkında çocuğun nitelikli cinsel istismarı, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve kasten yaralama suçlarından Uşak 2.Ağır Ceza Mahkemesi’ne kamu davası açılmıştır.

2. Uşak 2. Ağır Ceza Mahkemesi 25.11.2014 tarih, 2013/166 Esas ve 2014/244 Karar sayılı ilamı ile sanığın üzerine atılı çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçu reşit olmayanla cinsel ilişki suçu kabul edilerek 5237 sayılı Kanun’un 104 üncü maddesinin birinci fıkrası ve 53 üncü maddeleri gereğince cezalandırılmasına, diğer suçlardan ise 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (e) bendi gereğince beraatine karar verilmiştir.

3. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan 22.12.2017 tarihli ve 14-2015/26055 sayılı onama görüşlü Tebliğname ile Daireye tevdi edilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A. Katılan Mağdure Vekilinin Temyiz Sebepleri
Katılan mağdure vekili; cinsel istismar eyleminin zorla gerçekleştirildiğini, mağdurenin kaçırılmaya çalışıldığını gerçekleştiremeyince bıçakla yaralandığını, mağdurenin ailesi ile tehdit edildiğini, mağdurenin eylem tarihi itibari ile on iki yaşında olduğunu, Adli Tıp Kurumundan gelen raporun gerçeği yansıtmadığını, mağdurenin kız kardeşinin kendisinden 1 yaş büyük olduğunu, mağdurenin her ne kadar fiziki görüntü olarak iri yapılı görünse de on beş yaşından küçük olduğunu ve olay tarihi itibariyle kendisine karşı işlenen fiilin anlam ve sonuçlarını kavrayabilecek hukuki neticelerini anlayabilecek bir yaşta ve durumda olmadığını, algılama yeteneğinin gelişmediğini, sanığın yirmi beş yaşında olduğunu, mukavemet gösterebilmesinin mümkün olmadığını, sanığın ikrarı da dikkate alınarak suçu sabit olan sanığın nitelikli hallerden ve sevk maddelerine göre cezalandırılması gerektiğini, mağdurenin kabul edildiği gibi rızasının söz konusunun olmadığını, cinsel içerikli mesajların sadece sanığa ait olduğunu, sanığın eski eşinin beyanlarının kabulünün mümkün olmadığını, sanık tarafından temin edilerek kovuşturma aşamasında dinletildiğini, kasten yaralama suçundan verilen beraat kararının da usul ve yasaya aykırı olduğunu, suça ilişkin saatlerde sanığın başka yerde olduğunun doğrulanmadığını, sanığın mağdurenin hürriyetini cinsel amaçlı olarak tehdit ettiğini, 5237 sayılı Kanun’un 104 üncü maddesinin ikinci fıkrasının uygulanmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu ve sair temyiz sebeplerini ileri sürerek temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Suça Sürüklenen Çocuk Müdafisinin Temyiz Sebepleri
Suça sürüklenen çocuk müdafii; sanık hakkında cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak teşdiden ve takdiren fazla cezaya hükmedildiğini, sanığın lehine olabilecek hiçbir indirim maddesinin uygulanmadığını, bu nedenlerle kararın çelişkili olduğunu beyan ederek temyiz isteminde bulunmuştur.

III. OLAY VE OLGULAR
İlk Derece Mahkemesi; “Sanığın ikrarından, mağdurenin beyanlarından, tanıkların anlatımlarından, … Üniversitesi’nin 23/09/2013 tarihli “mağdure … …’in ruh sağlığının bozulduğuna” dair raporundan, Adli Tıp Kurumu 6. Adli Tıp İhtisas Kurulu Başkanlığı’nın 27/06/2014 tarihli “mağdurenin olay tarihi olan Eylül 2012’de 15 yaşını bitirmiş olup, 16 yaş içerisinde olduğu ve 16 yaşını bitirmediği” dair raporundan, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı tarafından gönderilen iletişim tespit bilgilerinden, sanığa ait nüfus ve sabıka kayıtlarından;
Sanık … ile mağdure … …’in Uşak ili Sivaslı ilçesi Eldeniz köyü nüfuslarına kayıtlı oldukları, sanık ile mağdurenin aynı köyden olmaları sebebiyle 2012 yılı bahar aylarında sanık ile mağdurenin Denizli ilinde tarım işinde çalışmak üzere beraber Yayalar köyüne gittikleri, sanık ile mağdurenin burada tütün çapası yaparken yakınlaştıkları ve arkadaş oldukları, sanığın mağdureye içerisinde hat olan bir telefon verdiği ve sanık ile mağdurenin bu telefondan sürekli olarak görüştükleri, mağdurenin sanık ile görüştüğünden ailesinin haberi olmadığı ve ailesinden gizli olarak görüşmeler yaptığı, tütün çapası işi bittikten sonra sanık ile mağdurenin köylerine geri döndükleri, ancak arkadaşlıklarının bitmeyerek duygusal anlamda sevgiye dönüşüp birbiri ile görüşmeye devam ettikleri, bu görüşmelerin esnasında birbirlerine çekmiş oldukları sevgiye yönelik cinsel tarzda çok sayıda mesajlarının bulunduğu;
Suç tarihi olan 2012 yılı eylül aylarında sanık ile mağdurenin buluşmak üzere yine telefonla görüştükleri, sanığın mağdureyi dışarıya çağırarak mağdurenin evlerinin uzağında bulunan boş bir alana gittikleri ve sanık ile mağdurenin burada ilk kez normal (vajinal) yoldan bir kez cinsel ilişkiye girdikleri, cinsel ilişkinin mağdurenin rızası doğrultusunda gerçekleştiği, sanık tarafından herhangi bir zorlama olmadığı, sanık ile mağdurenin cinsel ilişkinin gerçekleşmesinden sonra da yine birbirine çok sayıda mesaj göndererek cinsel içerikli konuşmalarının mevcut olduğu, mağdurenin ailesinin mağdurenin bu telefonuna ilişkin mesajları gördüğünde olaylardan ve sanıktan haberlerinin olduğu ve araştırmalara başladıkları, mağdurenin sanık ile görüştüğünü tespit ettikleri ve sanık hakkında şikayetçi oldukları mahkememizce sübut bulmuştur.
Mağdure, ailesi ve katılanlar vekili, sanık tarafından mağdureye karşı gerçekleşen cinsel nitelikli eylemlerin zorla olduğunu söylemiş iseler de eylemin rıza ile gerçekleştiği hususunda mahkememizce herhangi bir tereddüt bulunmamaktadır. Keza olaydan hemen sonra sıcağı sıcağına alınan ilk beyanlarda mağdure cinsel ilişkinin kendi rızası ile gerçekleştiğini samimi olarak söylemiştir. Sanık ve mağdure arasında çok sayıda mesaj ve konuşmanın da TİB’e yazılan sanık hakkındaki iletişim tespit tedbirinden de anlaşılacağı üzere mağdurenin kendisine karşı zorla cinsel saldırıda bulunan birisiyle uzun süre görüşmesi ve bunu ailesinden gizli yapması mümkün değildir. Hatta tanık olarak dinlenen sanık …’ın boşanmış olduğu eski eşi Güler Alkan’ın beyanları da göz önünde bulundurulduğunda mağdurenin Güler’i arayarak “Tayfun’u sana yar etmem” diyerek cinsel ilişkinin zorla olmadığı, sanık ile aralarındaki duygusal yakınlık sonucu gerçekleştiği tespit edilmiştir.
Mağdure cinsel ilişkiye girdikleri gün olan suç tarihinde sanığın kendisini zorla götürdüğünü, önce pencerenin camına taş attığını, sanığın geldiğini anlayınca ailesine söylemekten korkarak aşağıya indiğini, sanığın bu sırada kendisine bıçak çekerek karnına doğru dürttüğünü, korktuğundan sanıkla gitmek zorunda kaldığını ve cinsel ilişkinin de zora dayalı eylem nedeniyle gerçekleştiğini söylemiş ise

de mağdure ilk beyanlarında söz konusu hususları dile getirmemiştir. Halbuki böyle bir eyleme maruz kalan olası mağdurların olaydan hemen sonra verecekleri ilk beyanlarında eylemin zorla gerçekleştiğine yönelik fiili durumları öncelikle anlatması gerekmektedir. Sanık ve mağdure arasındaki konuşmalar, mesajlaşmalar, sanığın mağdureye yeni bir telefon vermesi, her çağırdığında rızası ile buluşması, olaydan hemen sonra alınan ilk beyanları, dinlenen tanıklar, bir bütün olarak değerlendirildiğinde eylemin rıza ile gerçekleştiği hususunda mahkememizce en ufak bir tereddüt bulunmamaktadır.
Sanık … hakkında mağdure …’e yönelik ayrıca “silahla kasten yaralama” suçundan dolayı kamu davası açılmış ise de bu suç bakımından mağdurenin beyanları dışında sanığın atılı suçu işlediğine dair herhangi bir delil bulunmamaktadır. Her ne kadar mağdurenin Uşak Devlet Hastanesi tarafından verilen 18.03.2013 tarihli raporda BTM ile giderilebilecek şekilde yaralandığı bildirilmiş ise de sanığın mağdureyi bıçakla yaralamasının mümkün olmadığı, tüm buluşmalara mağdurenin kendi rızası çerçevesinde gittiği, ayrıca sanık … yaralama olayına ilişkin savunmasında suç tarihinde başka bir yerde olduğunu, bu konuda çalıştığı yerde bulunan … isimli kişinin tanık olduğunu söylemekle tanık İsmail’in beyanlarına başvurulmuş, sanığın savunmaları doğrulanmıştır. Bu nedenle hem kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma hem de kasten yaralama suçları açısından mahkumiyete yeter delil elde edilemediğinden sanık hakkında bu suçlar bakımından uygulama yapılmaması kanaatine varılmıştır.
Sanık samimi olarak savunmasında mağdure ile rızası dahilinde cinsel ilişkiye girdiğini, eşinden boşandıktan sonra onunla evlenmek istediğini söylemiş, akla ve mantığa uygun tutarlı, aşamalarda değişmeyen savunmalarına itibar edilmiştir.
Mağdurenin kızlığının sanık tarafından bozulduğu Uşak Devlet Hastanesinden aldırılan 12.03.2013 tarihli “Saat 6 hizasında eski yırtık” şeklindeki raporundan da görüleceği üzere ve mağdurenin sanıktan başka birisiyle suç tarihinden önce veya sonra cinsel ilişkiye girmediği sabit olduğundan sanığın kendi samimi ikrarları çerçevesinde mağdurenin kızlığını bozduğu anlaşılmıştır.
Sanık ve müdafi tarafından mahkememizde vermiş oldukları savunmalarda mağdurenin yaşının gerçeği yansıtmadığını, sanığın bu konuda mağdure tarafından yanıltıldığını söylemeleri karşısında mağdurenin yaş hususunda tespit yapılması gerekmektedir. Mahkememizce mağdurenin doğum tarihinin tespiti için öncelikle Hastanede doğup doğmadığına ilişkin doğum mernis tutanakları nüfus müdürlüğünden istenmiş, gelen tutanaktan da anlaşılacağı üzere mağdurenin hastanede doğmadığı, evde doğduğu anlaşılmıştır. Savunmaların ve maddi gerçeğin tespiti ve suçun doğru olarak belirlenmesi amacıyla mağdurenin dirsek lateral, el bileği, ön – arka omuz, ön- arka pelvis kemiklerine ilişkin grafileri ile panoramik diş grafisi çektirildikten sonra mağdurenin kemik yaşının tespiti için hastaneye sevk edilmiş, Uşak Devlet Hastanesi tarafından 26/07/2013 tarihinde sağlık kurulu tarafından verilen raporda “Mağdurenin 15 yaş sonu ile uyumludur” şeklindeki raporundan da anlaşılacağı üzere mağdurenin suç tarihinde 15 yaşından büyük olduğu mahkememizce belirlenmiştir. Ancak söz konusu rapora katılanlar vekili tarafından itiraz edilmesi üzerine dosya ilgili tüm evraklarla birlikte İstanbul Adli Tıp Kurumu 6. İhtisas Dairesi Başkanlığı’na gönderilmiş, İstanbul Adli Tıp Kurumu 6. İhtisas Kurulu 24.09.2014 tarihinde vermiş olduğu raporda “mağdurenin olay tarihi olan Eylül 2012’de 15 yaşını bitirmiş olup, 16 yaş içerisinde olduğu ve 16 yaşını bitirmediği” şeklinde rapor düzenleyerek mağdurenin yaşını suç tarihinde 15 yaşından büyük olduğunu tespit etmiştir. İstanbul Adli Tıp Kurumundan aldırılan rapor

mağdurenin mahkememizce yapılan fiziki gözlemi hep birlikte değerlendirildiğinde yaşının suç tarihinde 15 yaşından büyük olduğu tereddütsüz bir şekilde belirlenmiştir.
Mağdure … …’in olaydan sonra ruh ve beden sağlığının bozulup bozulmadığına ilişkin TCK 103/6 maddesi anlamında raporunun aldırılması için mahkememiz tarafından … Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesine sevki sağlanmış, ilgili kurul tarafından 23.09.2013 tarihinde verilen raporda mağdurenin ruh sağlığının bozulduğu bildirilerek mağdurenin olay nedeniyle ruh sağlığının bozulduğu mahkememizce vicdanen kanaat getirilmiştir.
Mağdurenin suç tarihinde 15 yaşından büyük olduğunun tıbben alınan raporlar doğrultusunda tespit edilmesi karşısında mahkememizce hukuken mağdurenin yaşının düzeltilmesi gerekmektedir. Bu konuda Ceza Mahkemelerine ek yetki tanıyan CMK 218/2 maddesine göre “Kovuşturma evresinde mağdur veya sanığın yaşının ceza hükümleri bakımından tespitiyle ilgili bir sorunla karşılaşılması halinde; mahkeme, ilgili kanunda belirlenen usule göre bu sorunu çözerek hükmünü verir.” uyarınca mağdure … …’in yaşının gün ve ay baki kalmak üzere 1997 yılı olarak bu yargılamayla sınırlı olmak üzere değiştirilmesi gerekmiştir.
Mağdurenin değiştirilen yaşı doğrultusunda suç tarihi olan 2012 yılı eylül aylarında 15 yaşından büyük olduğu, sanık … ile rızası dahilinde cinsel ilişkiye girdiği ve olaydan şikayetin devam ediyor olması nedeniyle sanığın eylemlerinin TCK 104/1 maddesinde yer alan “Reşit olmayanla cinsel ilişki” suçunu oluşturduğu anlaşıldığından sanığın bu madde hükmü uyarınca cezalandırılması gerekmiştir.
Suçun hukuki nitelendirilmesine gelince; Sanık … hakkında suç tarihinde 15 yaşından büyük mağdureye karşı mağdurenin rızası dahilinde cinsel ilişkiye girdiği anlaşıldığından ve mağdurenin olay nedeniyle şikayetçi olması karşısında eylemlerine uyan TCK 104/1 maddesi uyarınca mağdurenin … Üniversitesi tarafından verilen raporda ruh sağlığının bozulmuş olması, mağdurenin kızlığının sanık tarafından bozulması, suçun işlendiği zaman ve yerler, suçun işlenme biçimi, mağdurenin yaşı, sanığın güttüğü amaç ve saik dikkate alınarak cezanın alt sınırdan uzaklaşılması suretiyle tayininin gerektiği, taktiren ve teşdiden sanığın 2 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, sanık hakkında mahkememizdeki yargılama devam ederken mağdure … … ve ailesine yönelik tehdit suçundan kamu davası açılıp cezalandırılma yoluna gidildiği için taktiren ve TCK 62 maddesinin uygulanmasına yer olmadığına, almış olduğu cezanın süresi nedeniyle TCK 50 maddesinin, duruşmadaki tutum ve davranışları adli kontrol tedbirine uymadaki istek göz önünde bulundurularak ileride yeniden suç işlemekten çekineceği kanaatine varılamadığından TCK 51 ve CMK 231 maddelerinin uygulanmasına yer olmadığına,
Sanık … hakkında mağdur … …’e yönelik kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma ve basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde kasten yaralama suçlarından kamu davası açılmış ise de yapılan yargılama ve toplanan deliller sonucunda sanığın atılı suçları işlediğine dair her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delillerin elde edilemediği, mağdurenin soyut beyanları dışında sanığın mahkum olmasını gerektirecek başkaca bir delil olmadığı anlaşıldığından “şüpheden sanık yararlanır” evrensel ilkesi uyarınca atılı suçlardan sanığın ayrı ayrı CMK 223/2-e maddesi uyarınca beraatine karar vermek gerektiği hukuki ve vicdani kanaatine varıldığından aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçeleriyle sanık hakkındaki hükümleri tesis etmiştir.

IV.GEREKÇE
A. Katılanlar Vekilinin Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçundan Kurulan Hüküm ile Mağdurenin Yaşının Tespitine İlişkin Kurulan Hükme Yönelik Temyiz İstemi Yönünden;
Sanık hakkında kurulan hükümde, delillerin ve olguların açıklandığı ve ilişkilendirildiği, buna ilişkin gerekçelerin hukuka uygun olduğu, hastane doğumlu olmayan mağdurenin usulüne uygun olarak aldırılan raporlar ile yaşının tespitinin yapıldığı ve mahkeme gerekçesinin yerinde olduğu, bu kapsamda ilk derece mahkemesi tarafından gerçekleştirilen inceleme neticesinde kurulan hükümlere yönelik temyiz sebepleri yerinde görülmemiştir.

B. Sanık Müdafisinin ve Katılanlar Vekilinin Reşit Olmayanla Cinsel İlişki Suçundan Kurulan Hükme Yönelik Temyiz İstemleri ile Katılan Vekilinin Kasten Yaralama Suçundan Kurulan Hükme Yönelik Temyiz İstemi Yönünden;
1. Sanığa isnat edilen kasten yaralama suçu ile oluşa uygun kabule göre reşit olmayanla cinsel ilişki suçlarının 5237 sayılı Kanun’un 86 ncı maddesinin ikinci fıkrası ile üçüncü fıkrasının (e) bendi ve aynı Kanun’un 104 üncü maddesinin birinci fıkrasında düzenlenip, ön görülen cezaların üst sınırı itibarıyla aynı Kanun’un 66 ncı maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde belirtilen 8 yıllık olağan dava zamanaşımına tabi bulunduğu,

2. 5237 sayılı Kanun’un 67 nci maddesinin ikinci fıkrasının (a) ve (d) bendi uyarınca kasten yaralama suçundan zamanaşımı süresini kesen son işlemin 09.05.2013 tarihli sorgu olduğu, reşit olmayanla cinsel ilişki suçundan zamanaşımını kesen son işlemin 25.11.2014 tarihli mahkûmiyet kararı olduğu ve bu tarihlerden itibaren temyiz incelemesi tarihine kadar 8 yıllık olağan zamanaşımı süresinin gerçekleşmiş olduğu belirlenmiştir.

3. Bozma sebebine uygun olarak Tebliğnamede onama isteyen görüşe iştirak edilmemiştir.

V. KARAR
A. Katılanlar Vekilinin Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçundan Kurulan Hüküm ile Mağdurenin Yaşının Tespitine İlişkin Kurulan Hükme Yönelik Temyiz İstemi Yönünden;
Gerekçenin (A) bölümünde açıklanan nedenlerle Uşak 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 25.11.2014 tarihli ve 2013/166 Esas, 2014/244 Karar sayılı kararında katılanlar vekili tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden katılanlar vekilinin temyiz sebeplerinin reddiyle hükümlerin, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle ONANMASINA,

B. Sanık Müdafisinin ve Katılanlar Vekilinin Reşit Olmayanla Cinsel İlişki Suçundan Kurulan Hükme Yönelik Temyiz İstemleri ile Katılan Vekilinin Ayrıca Kasten Yaralama Suçundan Kurulan Hükme Yönelik Temyiz İstemi Yönünden;
Gerekçenin (B) bölümünde açıklanan nedenle Uşak 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 25.11.2014 Tarihli ve 2013/166 Esas, 2014/244 Karar sayılı kararına yönelik sanık müdafiinin ve katılanlar vekilinin temyiz

isteği yerinde görüldüğünden hükümlerin, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesinin birinci fıkrası gereği BOZULMASINA, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Kanun’un 322 nci maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinin verdiği yetkiye dayanılarak sanık hakkındaki kamu davalarının 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin sekizinci fıkrası gereği gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle DÜŞMESİNE,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

24.01.2023 tarihinde karar verildi.