Yargıtay Kararı 9. Ceza Dairesi 2021/3497 E. 2023/4254 K. 14.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/3497
KARAR NO : 2023/4254
KARAR TARİHİ : 14.06.2023

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Kasten yaralama, cinsel saldırı, mala zarar verme
HÜKÜM : Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, beraat, mahkumiyet

Şikayetçi sanık … hakkında şikayetçi sanık …’a karşı kasten yaralama suçundan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 231 inci maddesinin beşinci fıkrası uyarınca verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının; Yargıtay Ceza Genel Kurulunun, 03.02.2009 tarihli ve 2008/11-250 Esas, 2009/13 Karar sayılı kararı ile 5271 sayılı Kanun’un 231 inci maddesinin onikinci fıkrası gereği itiraz yoluna tabi olduğu, temyizinin mümkün olmadığı ve aynı Kanun’un 264 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer verilen; “Kabul edilebilir bir başvuruda kanun yolunun veya merciin belirlenmesinde yanılma, başvuranın haklarını ortadan kaldırmaz.” şeklindeki düzenleme dikkate alınarak kanun yolu incelemesinin itiraz merciince yapılması gerektiği anlaşılmıştır.

Şikayetçi sanık …’ın istinabe yoluyla ifadesinin alındığı 02.06.2014 tarihli duruşmada kendisine karşı işlenen kasten yaralama suçunun sanığı … ***, cinsel saldırı suçunun sanığı … *** haklarında şikayetçi olmasına rağmen davaya katılmak istemediğini belirtmesi karşısında, şikayetçi …’ın söz konusu suçlardan kurulan beraat hükümlerini temyize hak ve yetkisinin bulunmadığı gözetilerek bu yöndeki temyiz isteminin 1412 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun(1412 sayılı Kanun) 317 nci maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerektiği belirlenmiştir.

Şikayetçi sanık … hakkında mala zarar verme suçundan kurulan mahkumiyet hükmünün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Kanun’un 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1.Ceyhan Cumhuriyet Başsavcılığının, 06.05.2013 tarihli ve 2013/550 sayılı iddianamesi ile şikayet sanık … hakkında mala zarar verme ve genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçlarından, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun(5237 sayılı Kanun) 152 nci maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi; 170 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi gereğince cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmıştır.

2.Ceyhan 3.Asliye Ceza Mahkemesinin, 18.09.2014 tarihli ve 2013/284 Esas, 2014/359 Karar sayılı kararı ile şikayetçi sanık …’ın eylemlerinin bütün halinde mala zarar verme suçunu oluşturacağı kabul edilerek bu suçtan 5237 sayılı Kanun’un 151 inci maddesinin birinci fıkrası, 152 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi, 62 nci maddesinin birinci fıkrası ve 51 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hapis cezasının ertelenmesine karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık …’ın Temyiz İsteği
Aleyhe ceza tesisini gerektirir, somut, şüpheden uzak, kesin ve delillerin bulunmadığına, atılı suçun unsurları itibarıyla vücut bulmadığına, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmemesinin yanlış olduğuna ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
Mahkeme, “…şikayetçi sanık … ***’in bulunduğu odayı yakması eylemi ile ilgili olarak yapılan değerlendirmede hem yakarak mala zarar verme, hem de genel güvenliği kasten tehlikeye sokma suçunun ayrı ayrı oluşmasının mümkün olmaması nedeniyle eylem yakarak mala zarar verme kapsamında değerlendirilmesi gerektiği anlaşılmış, atılı suçun maddi zarar doğuran bir suç olması ve giderimi yapılmamış olması nedeniyle hükmün açıklanmasının geri bırakılması uygulaması yapılmamış, 5237 sayılı TCK’nın 51. maddesinde düzenlenen erteleme uygulamasına yönelik yapılan değerlendirmede hakkındaki tüm şartların gerçekleştiği…” şeklindeki kabul ve gerekçesiyle mahkumiyet hükmü kurmuştur.

IV. GEREKÇE
A. Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararı Yönünden
Şikayetçi sanık … hakkında şikayetçi sanık …’a karşı kasten yaralama suçundan 5271 sayılı Kanun’un 231 inci maddesinin beşinci fıkrası uyarınca verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının; Yargıtay Ceza Genel Kurulunun, 03.02.2009 tarihli ve 2008/11-250 Esas, 2009/13 Karar sayılı kararı ile 5271 sayılı Kanun’un 231 inci maddesinin onikinci fıkrası gereği itiraz yoluna tabi olduğu, temyizinin mümkün olmadığı ve aynı Kanun’un 264 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer verilen; “Kabul edilebilir bir başvuruda kanun yolunun veya merciin belirlenmesinde yanılma, başvuranın haklarını ortadan kaldırmaz.” şeklindeki düzenleme dikkate alınarak kanun yolu incelemesinin itiraz merciince yapılması gerektiği anlaşılmıştır.

B. Şikayetçi Sanık …’a Karşı Kasten Yaralama ve Cinsel Saldırı Suçlarından Kurulan Beraat Hükümleri Yönünden
Şikayetçi sanık …’ın istinabe yoluyla ifadesinin alındığı 02.06.2014 tarihli duruşmada kendisine karşı işlenen kasten yaralama suçunun sanığı … ***, cinsel saldırı suçunun sanığı … *** haklarında şikayetçi olmasına rağmen davaya katılmak istemediğini belirtmesi karşısında, şikayetçi …’ın söz konusu suçlardan kurulan beraat hükümlerini temyize hak ve yetkisinin bulunmadığı gözetilerek bu yöndeki temyiz isteminin 1412 sayılı Kanun’un 317 nci maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerektiği anlaşılmıştır.

C. Şikayetçi Sanık … Hakkında Mala Zarar Verme Suçundan Kurulan Hüküm Yönünden
1. Oluşa uygun kabule göre sanığın işlediği yakarak mala zarar verme suçundan hüküm kurulurken 5237 sayılı Kanun’un 151 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca temel cezanın belirlenmesi ve bu cezanın aynı Kanun’un 152 nci maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi gereğince bir kat artırılması gerekirken gerekçe ile çelişki oluşturacak şekilde 5237 sayılı Kanun’un 151 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca tayin edilen temel cezanın, aynı Kanun’un 152 nci maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendinde kamu malına zarar verme suçunun düzenlenmesi ve bu suç için müstakil bir ceza öngörüldüğü nazara alınmadan anılan madde uyarınca yarı oranında artırıldığı belirtilerek sonuç cezanın eksik tayin edilmesi, hukuka aykırı görülmüştür.

2. İncelemeye konu İlk Derece Mahkemesi kararına karşı şikayetçi sanık aleyhine temyiz isteminin bulunmadığı gözetilerek 1412 sayılı Kanun’un 326 ncı maddesi gereğince sonuç ceza miktarı itibarıyla sanığın kazanılmış hakkı saklı tutulmalıdır.

V. KARAR
A. Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararı Yönünden
Gerekçenin (A) bölümünde açıklanan nedenle şikayetçi sanık …’ın kanun yolu başvurusu itiraz merciince incelenmek üzere esası incelenmeyen dava dosyasının, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle Mahkemesine iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

B. Şikayetçi Sanık …’a Karşı Kasten Yaralama ve Cinsel Saldırı Suçlarından Kurulan Beraat Hükümleri Yönünden
Gerekçenin (B) bölümünde açıklanan nedenle Ceyhan 3. Asliye Ceza Mahkemesinin, 18.09.2014 tarihli ve 2013/284 Esas, 2014/359 Karar sayılı kararına yönelik şikayetçi sanık …’ın temyiz isteminin, 1412 sayılı Kanun’un 317 nci maddesi gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle REDDİNE,

C. Şikayetçi Sanık … Hakkında Mala Zarar Verme Suçundan Kurulan Hüküm Yönünden
Gerekçenin (C) bölümünde açıklanan nedenle Ceyhan 3. Asliye Ceza Mahkemesinin, 18.09.2014 tarihli ve 2013/284 Esas, 2014/359 Karar sayılı kararına yönelik şikayetçi sanık …’ın temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, şikayetçi sanığın ceza miktarı itibarıyla kazanılmış hakkı saklı tutularak 1412 sayılı Kanun’un 321 inci ve 326 ncı maddeleri gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

14.06.2023 tarihinde karar verildi.

Hükme iştirak eden üye …’un karar yazımından önce 28.07.2023 tarihinde vefat etmesi nedeniyle imza eksikliğinin giderilemediğine dair 5271 sayılı CMK’nın 232/5. maddesine istinaden düşülen iş bu şerhin altı imzalanmıştır.