Yargıtay Kararı 9. Ceza Dairesi 2021/3393 E. 2023/4496 K. 21.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/3393
KARAR NO : 2023/4496
KARAR TARİHİ : 21.06.2023

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2011/272 E., 2014/288 K.
SUÇLAR : Beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun nitelikli cinsel istismarı, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma
HÜKÜMLER : Beraat
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Onama

Sanıklar hakkında kurulan hükümlerin; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükümleri temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
Nazilli 1.Ağır Ceza Mahkemesinin, 19.11.2014 tarihli ve 2011/272 Esas, 2014/288 Karar sayılı kararı ile sanıkların beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun cinsel istismarı suçundan 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (e) bendi; kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan ise aynı Kanun’un 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi gereğince beraatlerine karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Katılan Mağdure Vekilinin Temyiz İsteği
Her iki sanığın ilişkinin zorla olmadığına dair tevilli ikrarlarının bulunduğuna, doktor raporuna göre mağdurenin vücudunda travmaya bağlı ekimozların bulunduğunu, rıza dahilinde ilişkiye giren bir kişinin çeşitli yaralarla olay yerinden kaçıp kolluk kuvvetlerine teslim olmayacağına, yaş tespitine yönelik açılan dava henüz kesinleşmeden mağdurenin on beş yaşını doldurmuş olacağının kabulünün mümkün olmadığına ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
1. Mağdurenin temyize konu suç tarihinden sonraki bir tarihte başka bir kişi tarafından çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçuna maruz bırakıldığı iddiasıyla aynı Mahkemeye açılan kamu davasının yargılaması sırasında hastane doğumlu olduğu anlaşılmış olup Nazilli Toplum Sağlığı Merkezinden annesinin 1996-1997 yılları arasında yaptığı doğumlara ilişkin kayıtlar istenmiştir. Nazilli Toplum Sağlığı Merkezinden gelen gebe-lohusa izleme fişlerine göre mağdurenin annesinin 28.05.1996 tarihinde bir kız çocuğu dünyaya getirdiği anlaşılmıştır. 21.05.1997 tarihinde doğmuş olarak nüfusa 20.09.2002 günü tescil ettirildiği anlaşılan mağdurenin doğum tarihinin gerçeği yansıtmadığı, gerçek doğum tarihinin 28.05.1996 olduğu kabul edilerek yaş tashihi yoluna gidilmiştir. Mahkeme, yaş tashihi kararı içeren ilamı dosya arasına alıp gebe-lohusa izleme fişindeki 28.05.1996 tarihini mağdurenin gerçek doğum tarihi olarak kabul etmek suretiyle temyize konu suçların işlendiği sırada mağdurenin on beş yaşını ikmal etmiş olduğunu değerlendirmiştir.

2. Mahkeme “…Yaşının düzeltilmesi ile mağdurun olay tarihinde 15 yaşını doldurmuş olduğu, aşamalarda verdiği ifadelerin birbirinden oldukça farklı ve çelişkilerle dolu olduğu, bu nedenle tek başına hükme esas alınamayacağı, mağdur hakkında Nazilli Devlet Hastanesi’nden alınan 01.08.2011 tarihli adli muayene raporunda bakire olduğunun tespit edildiği, İstanbul Adli Tıp Kurumu 6. İhtisas Kurulu’nun 29.03.2013 tarihli raporunda, mağdurdaki zeka geriliğinin hekim olmayanlarca anlaşılamayacağı yönünde mütalaa belirtildiği, her ne kadar mağdurun adli muayenesinde, boynunun her iki yanında ve bacağında ekimozlar bulunduğu belirtilmiş ise de, bu bulguların tek başına zor kullanıldığına delil oluşturmayacağı, rıza ile gerçekleşen cinsel ilişkilerde de bu gibi lezyonların oluşabileceği, bunun dışında mağdurun zorla kaçırıldığı ve zorla nitelikli cinsel istismara maruz kaldığı iddiasına dayanak tıbbi bir belge bulunmadığı, mağdurun 01.08.2011 tarihinde Cumhuriyet Savcılığı’nda verdiği ifadede, … ve … ile birlikte …’nin evine gittiklerini, burada … ile aynı odada kaldıklarını ve …’ın kendisine sahip olmaya çalıştığını beyan etmesine rağmen, sanık …’ın

ifadesinde sanık … yanlarına geldikten sonra tuvalete gitme bahanesiyle yanlarından ayrıldığını ve Ödemiş … köyünden … isimli bir arkadaşını aradığını, daha sonra arkadaşının yanına Ödemiş’e gittiğini iki gün burada kaldığını beyan ettiği, dosyada mevcut iletişimin tespiti ve baz istasyonu kayıtlarından, sanığın olay tarihinde … *** isimli arkadaşı ile birkaç kez görüşme yaptığı ve iddia ettiği gibi Ödemiş … köyünde kaldığının sabit olduğu, … ***’in beyanlarının da sanığı doğruladığı, mağdurun 27.03.2012 tarihli duruşmada, …’ın evde kalmadığını, sadece kulübede ona sahip olmaya çalıştığını beyan ettiği, mağdurun soyut ve çelişkili beyanları dışında, sanık …’ın mağdura yönelik cinsel bir eylemde bulunduğunun herhangi bir delille ispatlanamadığı, her ne kadar sanık …’nin meni örneği mağdurun pantolonunda çıkmış olsa da, bu hususun tek başına nitelikli cinsel istismarın gerçekleştiğine delil olamayacağı, … ile mağdur arasında cinsel bir birliktelik yaşanmış olduğu, ancak mağdurun bakireliğine dair alınan raporlarla sabit olduğu üzere cinsel ilişkinin tam olarak gerçekleşmediği, vücuda organ sokulmadığı, cinsel eylemin basit düzeyde kaldığı, yine her ne kadar mağdurda akıl zayıflığı bulunsa da, bu rahatsızlığın hekim olmayanlarca anlaşılamayacağı yönündeki Adli Tıp 6. İhtisas Kurulu raporu nazara alındığında, mağdur ile sanık … arasındaki ilişkinin TCK’nın 103. Ve 104. maddeleri kapsamında değerlendirilemeyeceği, olay tarihinde onbeş yaşını dolduran mağdura yönelik zor kullanıldığına dair herhangi bir delilin de bulunamadığı anlaşılmıştır…” şeklindeki kabul ve gerekçesiyle sanıkların beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan beraatlerine karar vermiştir.

3.Mahkeme, suç tarihinde on beş yaşından büyük olduğu kabul edilen mağdurenin rızası ile sanıkların yanında bulunması ve mevcut zeka geriliğinin hekim olmayanlarca anlaşılamayacağı şeklindeki rapor karşısında, sanıkların unsurları itibarıyla oluşmayan kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan beraatlerine karar vermiştir.

IV. GEREKÇE
Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, Mahkemenin yargılama sonuçlarına uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dava dosyası içeriğine göre, katılan mağdure vekilinin yerinde görülmeyen temyiz sebeplerinin reddine karar verilerek Mahkemece kurulan hükümlerde, hukuka aykırılık görülmemiştir.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle Nazilli Ağır Ceza Mahkemesinin, 19.11.2014 tarihli ve 2011/272 Esas, 2014/288 Karar sayılı kararında katılan mağdure vekili tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden katılan mağdure vekilinin temyiz sebeplerinin reddiyle hükümlerin, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle ONANMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
21.06.2023 tarihinde karar verildi.