Yargıtay Kararı 9. Ceza Dairesi 2021/18045 E. 2023/1023 K. 01.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/18045
KARAR NO : 2023/1023
KARAR TARİHİ : 01.03.2023

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Reşit olmayanla cinsel ilişki
HÜKÜM : Mahkûmiyet

Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz istemlerinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteklerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının 22.01.2016 tarihli 2016/2893 Esas sayılı iddianamesiyle sanık hakkında çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan dava açılmıştır.

2. Bakırköy 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 13.07.2016 tarihli ve 2016/42 Esas, 2016/272 Karar sayılı kararı ile sanığın eylemi reşit olmayanla cinsel ilişki suçu kabul edilerek bu suçtan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 104 üncü maddesinin birinci fıkrası, 53 üncü maddesi uyarınca 4 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
1. Sanık müdafiinin temyizi; sanığa kollukça baskı yapıldığına ve ikrarın bu suretle elde edildiğine, sadece mağdure beyanı ile hüküm kurulmasının hakkaniyete aykırı olduğunda, sanığın eylemden vazgeçtiğine, suçu işlemediğine, beraatine karar verilmesi gerektiğine, alt sınırdan uzaklaşılması ile hafifletici nedenlerin uygulanmaması gerekçesinin yetersiz olduğuna ilişkindir.

2. Katılan mağdur vekilinin temyizi; mahkemece teşebbüs hükümleri ile takdiri indirim hükmü uygulanmadığı halde verilen hükümle ilgisiz şekilde suç tamamlandığı halde teşebbüs hükümleri ile sanığa verilen cezada takdiri indirim hükmünün uygulanmasının yasaya usul ve yasaya aykırı olduğuna ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
Mahkemece; ”Yapılan yargılama sonucu toplanan deliller, iddia, sanığın nüfus ve adli sicil kaydı, sanık savunması, katılan ve mağdure beyanları, yer tespiti, teşhis ve yakalama tutanakları, doktor raporları, Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 1.İhtisas Kurulunun 22/04/2016 tarih, 2102 karar nolu 8 sayfalık raporu, Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Biyoloji İhtisas Dairesinin 31/03/2016 tarih, 2016/28511 – 1194 sayılı 2 sayfalık raporu ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde;

Mağdure …’un 24/09/2015 tarihinde Edirne İli, Uzunköprü ilçesinde misafir olarak gittiği akrabalarının evinde doğum yaptığı, bebeğin ölü dünyaya geldiği, mağdurenin doğum yaptığı yer itibari ile Edirne Uzunköprü Cumhuriyet Savcılığınca bu olayla ilgili yapılan soruşturma sırasında Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Kurulunun 20/01/2016 tarih 391 karar sayılı raporunda miyadında rahim içi gelişim gösteren bebeğin ölü doğmuş olduğu, bebeğin ölümünün asfiksi sonucu meydana geldiğinin belirtildiği, soruşturma sonunda mağdure … ve anne babası hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, bundan sonra mağdure …’un sanık …’nun kendisi ile zora dayalı olarak cinsel ilişkiye girdiğini belirterek sanık hakkında şikayetçi olması üzerine soruşturma yapılarak, sanık hakkında çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan mahkememize kamu davası açılmıştır.

Sanık yargılama aşamasında mahkememizde atılı suçlamayı kabul etmeyerek, mağdure ile cinsel ilişkiye girmediğini, mağdurenin bir kaç sefer alışveriş için dükkana geldiğini, geçen yılın Haziran ayında okullar tatil olduğunda mağdurenin yanına gelerek kendisinden ilişkiye girmek için 30TL para aldığını, üzerine soymaya başladığında kendisinin pişman olarak ilişkiye girmediğini savunmuş ise de,sanık emniyette müdafii huzurunda verdiği ifadesinde mağdure …’nin civarda para karşılığı cinsel ilişkiye giren biri olarak tanındığını, kendisinin de 30 TL karşılığında mağdure ile iki kez ayrı zamanlarda cinsel ilişkiye girdiğini belirttiği, yine sanığın Büyükçekmece 1. Sulh Ceza Hakimliğinde müdafii huzurunda verdiği savunmasında, mağdure ile bir kez ilişkiye girdiğini savunduğu yine mağdurenin sanığın kendisiyle bir kez cinsel ilişkiye girdiğini belirtmesi karşısında sanığın mahkememizdeki suçtan ve cezadan kurtulmaya yönelik savunmalarına itibar edilmeyerek sanığın mağdure ile bir kez cinsel ilişkiye girdiği anlaşılmıştır.
Mağdurenin baştan beri verdiği beyanlarında sanığın kendisiyle zorla ilişkiye girdiğini belirterek, cinsel istismara uğradığı tarihi tam olarak hatırlamadığını beyan ettiği, yine mağdurenin Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığında alınan beyanı sırasında hazır bulunan görevli sosyoloğun beyanında mağdurenin zaman mekan ilişkisi kurmakta zorlandığını belirttiği, mağdurenin ve müşteki anne ve babasının 9 ay boyunca mağdurenin hamileliğini anlamadıklarını belirttikleri, savunma tanığı olarak dinlenen tanıklar … ve …’ın mağdureyi sanığın dükkanında gördüklerini, rahat tavırları olduğunu, mağdurenin para karşılığı esnaflar ile birlikte olduğunu duyduklarından sanığı mağdureden uzak durması için uyardıklarını belirttikleri, Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Biyoloji İhtisas Dairesinin 31/03/2016 tarih, 2016/28511 – 1194 sayılı raporunda ölü … bebeğin annesinin %99,99 ihtimalle mağdure …’un olabileceğinin, baba olduğu iddia edilen sanık …’nun bebek için biyolojik babalığının reddedildiğinin belirtildiği, ölü … bebeğin kaç haftalık olduğu hususuna ilişkin mahkememizce verilen soruya verilen Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Kurumunun 22/04/2016 tarih 2102 karar sayılı raporunda bebeğin otopsisinde tespit edilen vücut ölçüleri iç organlardan tespit edilen bulgular değerlendirildiğinde, miyadında rahim içi gelişme gösteren bebeğin canlı doğmuş olduğu, ancak rahim içinde ve doğum esnasında meydana gelen asfiksiye bağlı ölüm meydana gelmiş olduğunun belirtildiği, bu itibarla mağdurenin hamileliğinin normal sürede yani 9 ay gibi bir süre devam ettiğinin değerlendirilmesi gerektiği hep birlikte nazara alındığında, , 9 ay gibi bir süre hamileliğin anlaşılmamış olması, mağdurenin bebeğin doğumuna kadar olayı kimseye anlatmaması, şikayetin uzunca bir süre sonra yapılmış olması sanığın bebeğin biyolojik babası olmadığına dair rapor dikkate alındığında mağdurenin başka biri ile daha ilişkiye girdiği anlaşılmış, ancak mağdurenin bununla ilgili herhangi bir açıklama yapmaması karşısında mağdurenin beyanları çelişkili bulunmuştur.

Sanık hakkında çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan mahkememize kamu davası açılmış ise de;mağdurenin beyanlarında sanık ile ilişkiye girdiği tarihi tam olarak belirtememesi, sanığın ise savunmasında mağdure ile geçen yılın Haziran ayında diyerek, 2015 yılı Haziran ayında mağdure ile ilişkiye girdiğinin anlaşılması kaşısında sanık ile mağdurenin 2015 yılı Haziran ayında cinsel ilişkiye girdiklerinin kabulünün gerektiği, mağdurenin 18/05/2000 doğumlu olup, söz konusu suç tarihinde 15 yaşından büyük 18 yaşından küçük olduğu, sanığın bebeğin babası olmadığına dair rapor, mağdurenin başka biri ile daha cinsel ilişkiye girmesine rağmen bu hususu açıklamaması gözetildiğinde, sanığın mağdureye karşı zor kullanarak iradesi ve rızası dışında cinsel istismarda bulunduğuna dair her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği, sanığın eylemini cebir, tehdit ve hile olmaksızın işlediğinin kabulü gerekmekle, sanığın tüm dosya kapsamından sabit olan ve eylemine uyan reşit olmayan ile cinsel ilişki suçundan TCK’nun 104/1 maddesi uyarınca suçun işleniş biçimi, suç konusunun önemi nazara alınarak takdiren ve teşdiden alt sınırdan uzaklaşılarak cezalandırılmasına, sanığın sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları nazara alındığında sanık hakkında TCK’nun 62. Maddesindeki takdiri indirimin yapılmasına yer olmadığına karar verilmiş.” şeklindeki gerekçeyle hüküm kurulduğu anlaşılmıştır.

IV. GEREKÇE
Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfı ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, sanık müdafii ile katlan mağdure vekilinin yerinde görülmeyen temyiz sebepleri reddedilmiştir.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Bakırköy 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 13.07.2016 tarihli ve 2016/42 Esas, 2016/272 Karar sayılı kararında sanık müdafii ile katılan mağdure vekilince öne sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden sanık müdafii ile katılan mağdure vekilinin temyiz sebeplerinin reddiyle hükmün, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle ONANMASINA,

Dava dosyasının, mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

01.03.2023 tarihinde karar verildi.