Yargıtay Kararı 9. Ceza Dairesi 2021/18002 E. 2023/2783 K. 04.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/18002
KARAR NO : 2023/2783
KARAR TARİHİ : 04.05.2023

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Cinsel taciz, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma
HÜKÜMLER : Mahkumiyet, beraat

Sanık hakkında kurulan hükümlerin; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükümleri temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz istemlerinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz istemlerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Çorum 4. Asliye Ceza Mahkemesinin, 14.06.2016 tarihli ve 2015/994 Esas, 2016/571 Karar sayılı kararı ile sanığın cinsel taciz suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 105 inci maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesi, ikinci fıkrasının (b) bendi, 62 nci maddesinin birinci fıkrası

ve 51 inci maddesi uyarınca 1 yıl 10 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve verilen cezanın ertelenmesine, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (c) bendi uyarınca beraatine karar verilmiştir.

2. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 14.11.2020 tarihli ve 14-2016/329779 sayılı, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu yönünden onama, cinsel taciz suçu açısından ise bozma görüşlü Tebliğname ile Daireye tevdi edilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A. Sanık Müdafiinin Temyiz İstemi
Dosyada mevcut delillerle mahkumiyet hükmü kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğuna, bir tanık hariç diğer tanıkların beyanı dikkate alındığında beraat hükmü kurulması gerektiğine, mağdure ve tanık anlatımlarının birbiri ile örtüşmediğine, sanığın kullandığı kelimelerin taciz niteliğinde olmadığına ilişkindir.

B. Katılan Mağdure Vekilinin Temyiz İstemi
Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun unsurlarının oluştuğuna, beraat hükmünün usul ve yasaya aykırı olduğuna ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; ”…suç tarihi itibariyle mağdurun *********** *.* Anadolu Lisesinin okul servisini kullandığı, sanığın ise servis şoförü olduğu, mağdurun olay günü okul çıkışında rutin olarak arkadaşlarıyla sanığın sürücülüğünü yaptığı bu servis aracına bindiği, bir müddet sonra sanığın mağdura ‘Seni en son indireceğim’ dediği mağdurun ise sanığın bu beyanına herhangi bir tepki vermediği, dolayısıyla mağdurun sanığın bu teklifini zımni olarak kabul etmiş sayılacağı, sanığın aşamalardaki savunmasında mağdurun evi ile teyzesinin evinin birbirine çok yakın olduğunu, mağdurun servisten indirilmesi gereken zamandan yaklaşık 20 dk sonra mağduru indirdiğini, bunun sebebini ise mağduru indirdikten sonra mağdurun evinin yakınında bulunan eniştesinin evine uğrayacak olması amacına dayandığını, mağdura bu durumu söylediğini, mağdurun kabul ettiğini beyan ettiği, sanığın bu konudaki beyanlarının tutarlı olduğu, sanık müdafii tarafından dosya kapsamına sunulan mağdurun eviyle sanığın eniştesinin evini gösterir yazılı krokiden de anlaşılacağı üzere her iki evin birbirine yakın mesafeli olduğunun açıkça anlaşıldığı, sanığın bu savunmasını mahkeme tarafından dinlenen tanıklar …, …, …, …’nın anlatımlarının doğruladığı, ne var ki sanığın mağduru evine bırakmadan önce evinin az yakınındaki başka bir binaların önüne geldiğinde ‘Burası benim bekar evim, in’ demek suretiyle mağdura cinsel tacizde bulunduğunun sanığın kaçamaklı anlatımları, mağdurun aşamalardaki tutarlı değişmeyen beyanları, mağdurun abisi … *********’ın mahkeme aşamasında mağduru telefonla aradığında kendisine olay günü sanıkla yaşamış olduğu hadiseyi ağlayarak anlattığını beyan ettiğine yönelik yeminli anlatımları, yine tanık …’ın aşamalardaki tutarlı anlatımlarında …’nin servisten inme sırası geldiğinde sanık …’ye seni daha sonra indireceğim demişti, ben inerken sanık bize dönerek aksiyon yaşatacağım dedi, daha sonra ben servis aracından indim, mağdur beni olay akşamı 21:00 sularında telefonla arayarak sanığın servisin ışıklarını kapattığını, kendisinin bekar evi olduğunu, oraya gidelim dediğini, bu sırada mağdurun ağladığını, beyan ettiği şeklindeki ifadeleri, mağdurun sanığı suçlamasını gerektirir ciddi bir sebebin bulunmaması biçimindeki delillerden açıkça anlaşıldığı, bu haliyle sanık ve müdafisinin savunmalarına itibar edilmediği, olayda;
Sanığın subut bulan TCK 105/1-2, 105/2-b maddeleri uyarınca cezalandırılmasına, sanıkla mağdur arasında olay öncesinde kurulmuş hukuki vasıftaki hizmet ilişkisinden dolayı cezasından TCK 105/2-b maddesi uyarınca artırıma gidilmesine, suçun işleniş şekline mağdurun yaşının küçük olmasına, suç nedeniyle mağdurda meydana gelen zarar ve tehlikenin ağılığına göre temel cezanın tayininde hapis cezası tercih edilerek teşdid uygulanmasına, sanığın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına rıza göstermemesinden dolayı CMK 231 maddesinin uygulanmasına yer olmadığına, sanığın sabıkasız olması ve suçtan pişmanlığına göre bir daha suç işlemeyeceği noktasında mahkemede kanaat uyandırdığından TCK51 maddesine göre cezasının ertelenmesine karar verilmiştir.
Her ne kadar sanık aşamalardaki savunmasında suçlamaları kabul etmemiş ve sanık müdafii ile tanık …’ in beyanlarına üstünlük tanınmasının gerektiğini söylemiş ve ayrıca mağdurun sanığa iftira attığını, zira olay tarihinden önce sanığın mağduru servis aracında sağa sola laf attığından dolayı babasına şikayet ettiğini, bu nedenle husumet beslediğini, böyle bir olay olsaydı tanık …’in olayı görmesinin gerektiği, oysa ki tanığın olayı görmediğini, beyan etmişse de tanık … ******* ile tanık …’nin mahkeme tarafından yüzleştirilmesinde tanık …’nin beyanlarının samimi görülerek bu beyanlara üstünlük kurulduğu gibi, İlköğretim okuluna yazılan müzekkere cevabında olay tarihi öncesine ilişkin olarak mağdur ile tanık … arasında soğukluğun olduğu, iki şahsın konuşmadığının tespit edildiği, kaldı ki tanık …’nin beyanının dosyadaki başka delillerle de desteklendiğini, tanık …’nin mağdurla konuştuğunda yine mağdurun abisi olan tanık … mağdurla konuştuğunda mağdurun olayı ağlayarak anlattığının beyan edildiği, bir kişinin durduk yere ağlamasının hayatın olağan akışına aykırılık teşkil ettiği, kaldı ki mağdur ile sanık arasında cinsel taciz suçuna esas teşkil eden diyaloğun herkesin servis aracında inmesinden sonra meydana geldiğinin açık olduğu, bu haliyle çelişkiden bahsedilemeyeceği, diğer yandan mağdurla sanık arasındaki babasına şikayet ettiği konusundaki iddianın hiçbir ciddiyetinin bulunmadığı, böyle nitelikteki bir hadiseden dolayı mağdurun sanığı şikayet etmesinin beklenmesinin, bu tür bir nitelikte çok ağır bir suçlamayla sanığı karşı karşıya getirmesinin hayat tecrübeleriyle bağdaşmadığı, bir kimsenin namusunu tehlikeye düşürecek tarzda hareket etmesinin mümkün olmayacağı, husumet iddiasıyla açığa çıkan suçlama arasında orantısızlık ortaya çıktığı kabul edilmiştir. Bu değerlendirmelere göre sanığın atılı suçu işlediği konusunda hiçbir tereddüt meydana getirmemiştir.
Sanığın üzerine atılı hürriyeti tahdit suçundan ise tanık …’nin beyanında sanığın mağduru seni daha sonra indireceğim dediği, mağdurun bu beyana herhangi bir itirazının bulunduğuna dair bir beyan ya da delil bulunmadığı, bu haliyle mağdurun bu teklifi zımmi olarak kabul etmiş sayılacağı zira tanık anlatımlarına bakıldığında sanık ile mağdurun daha öncesinde samimi oldukları zaman zaman şakalaştıklarının beyan edildiği, bu haliyle mağdurun bu samimiyete binaen sanığın bu teklifini kabul etmesinin mümkün olacağı, mağdurun sanığın kendisine cinsel taciz içerikli hareketlerde bulunacağını kestirememesi nedeniyle bu teklifine karşı çıkmamasının doğal olduğu, şu hale göre mağdurun geç indirilmesinin rıza nedeniyle hürriyeti tahdit suçunu oluşturamayacağı, mağdurun araçta cinsel tacize uğradığı an ile alakalı ise bir suçun işlendiği sırada ikinci suçun oluşmasının mümkün olmayacağı, çünkü zaten sanığın cinsel taciz suçundan cezalandırıldığı, Yargıtay içtihatlarına göre cinsel taciz suçunun işlendiği sırada hürriyeti tahdit suçunun oluşmayacağının kabul edildiği, (Sözgelimi bir kararda “Mağduru, anne ve babasının rızası ile tarlaya gezmek için götüren suça sürüklenen çocuğun, tarlaya gitmeden evvel cinsel istismarda bulunma amacında olduğunun dosya içeriğinden anlaşılamadığı, cinsel istismar suçunun işlendiği sırada ve işlendiği süreyle sınırlı bir zaman diliminde mağdurun iradesiyle hareket edebilme özgürlüğü ortadan kaldırılmadan cinsel istismar suçunun işlenemeyeceği ve suça sürüklenen çocuğun, cinsel istismar eylemini gerçekleştirmeye yönelik eylemleri dışında mağdurun hürriyetini kısıtlayan başkaca bir hareketinin de bulunmadığının anlaşılması karşısında, eylemin sadece çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçuna teşebbüs olduğu gözetilmeden, ayrıca kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan da mahkûmiyetine karar verilmesi” denilmiştir, 14.Ceza Dairesi, Esas: 2014/6228, Karar: 2016/499, Karar Tarihi: 20.01.2016) bu haliyle hürriyeti tahdit suçunun unsurları itibariyle oluşmadığı kabul edilerek bu suç açısından sanığın beraatine…” şeklindeki gerekçeyle karar verilmiştir.

IV. GEREKÇE
A.Sanık Hakkında Cinsel Taciz Suçundan Kurulan Hüküm Yönünden
Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmalarının toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç tipi ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz sebepleri reddedilmiş ve bu nedenle Tebliğname’de bozma isteyen düşünceye iştirak edilmemiştir.

B.Sanık Hakkında Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçundan Kurulan Hüküm Yönünden
1. Servis şoförü olan sanığın, olay günü okul çıkışı evine götürmek üzere servise binen mağdureye ”Sizin evin üç sokak altında eniştemler oturuyor onlara uğramam lazım, seni dönüşte bıraksam olur mu?”sözleri ile eniştesine uğramak bahanesiyle araç içerisinde en son mağdurenin kalmasını sağlayarak cinsel taciz eylemini gerçekleştirmesi karşısında sanığın mağdureye yönelik gerçekleştirdiği kişiyi hürriyetinden yoksun kılma eyleminde hile kullandığı anlaşıldığından eylemine uyan 5237 sayılı Kanun’un 109 uncu maddesinin ikinci fıkrası, üçüncü fıkrasının (f) bendi ile beşinci fıkrası maddelerinin tatbiki suretiyle cezalandırılması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi, hukuka aykırı bulunmuştur.

2. Bozma sebebine göre sanık hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan kurulan hüküm yönünden Tebliğnamede onama isteyen görüşe iştirak edilmemiştir.

V. KARAR
A. Sanık Hakkında Cinsel Taciz Suçundan Kurulan Hüküm Yönünden
Gerekçenin (A) bölümünde açıklanan nedenlerle, Çorum 4.Asliye Ceza Mahkemesinin, 14.06.2016 tarihli ve 2015/994 Esas, 2016/571 Karar sayılı kararında sanık müdafii tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden sanık müdafiinin temyiz sebeplerinin reddiyle hükmün, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle ONANMASINA,

B. Sanık Hakkında Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçundan Kurulan Hüküm Yönünden
Gerekçenin (B) bölümünde açıklanan nedenle Çorum 4.Asliye Ceza Mahkemesinin, 14.06.2016 tarihli ve 2015/994 Esas, 2016/571 Kararına yönelik katılan mağdure vekilinin temyiz istemi yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

04.05.2023 tarihinde karar verildi.