Yargıtay Kararı 9. Ceza Dairesi 2021/17707 E. 2023/2297 K. 12.04.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/17707
KARAR NO : 2023/2297
KARAR TARİHİ : 12.04.2023

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Reşit olmayanla cinsel ilişki, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma
HÜKÜMLER : Mahkûmiyet, beraat

Mağdure vekilinin temyiz istemi yönünden; suç tarihinde on beş yaşından büyük olup kovuşturma evresinde ifadesi alınamayan mağdureye yaş küçüklüğü nedeniyle tayin edilen vekilin davaya katılma ve hükmü temyiz etme hakkı bulunmadığı belirlenmiştir.

Cumhuriyet Savcısının ve sanık müdafiin temyiz istemi yönünden; sanık hakkında kurulan hükümlerin; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükümleri temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz istemlerinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteklerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Çorlu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından tanzim olunan 04.06.2015 tarihli ve 2015/2561 Esas sayılı iddianame ile sanık hakkında çocuğun nitelikli cinsel istismarı, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve tehdit suçlarından 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 103 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 109 uncu maddesinin ikinci fıkrası, üçüncü fıkrasının (f) bendi, beşinci fıkraları uyarınca cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmıştır.
2. Çorlu 2. Ağır Ceza Mahkemesinin, 16.06.2016 tarihli ve 2015/141 Esas, 2016/260 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında
a. Reşit olmayanla cinsel ilişki suçundan 5237 sayılı Kanunu’un 104 üncü maddesinin birinci fıkrası ve 53 üncü maddesi uyarınca 5 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına
b. Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve tehdit suçlarından, 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (e) bendi uyarınca beraatine,
Karar verilmiştir.
3. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan 19.11.2020 tarihli ve 14-2016/359943 sayılı kısmî ret, kısmî bozma görüşlü Tebliğname ile Daireye tevdi edilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A. Mağdur Vekilinin Temyiz İstemi
Sanığın ifadelerinin çelişkili olduğuna, mağdurenin beyanlarına üstünlük tanınarak sanığın atılı suçlardan cezalandırılması gerektiğine ve re’sen tespit edilecek hususlara ilişkindir.

B. Cumhuriyet Savcısının Temyiz İstemi
Tüm dosya kapsamına göre sanığın çocuğun nitelikli cinsel istismarı, cebir tehdit veya hile kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından cezalandırılmasına karar verilmesi gerektiğine ve re’sen tespit edilecek hususlara ilişkindir.

C. Sanık Müdafiinin Temyiz İstemi
Sanığın atılı suçları işlemediğine, beraat kararı verilmesi gerektiğine ve re’sen tespit edilecek hususlara ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
1. Mahkemece, olayın doğrudan görgü tanığının bulunmaması, mağdurenin ilk anlatımında sanığın adını gizli tutarak üçüncü bir şahsın adını vermiş olması, sanık tarafından tehdit edildiğine dair somut bir anlatımının bulunmaması ve onun ailesine zarar verebileceğinden çekindiğini düşündüğünü ifade etmiş olması, olaydan sonra da sanık ile görüşmeyi sürdürmesi ve bütün dosya içeriği birlikte değerlendirildiğinde, sanık tarafından mağdureye karşı cebir, tehdit veya hile kullanılmadığı, mağdurenin rıza göstererek sanığın evinde cinsel ilişkide bulunmaları sonucunda mağdurenin hamile kaldığı kabul edilerek sanığın eyleminin reşit olmayanla cinsel ilişki suçu olduğu kabul edilmiştir.

2. Sanık savunmasında mağdure ile cinsel ilişkide bulunduğu sırada onun on sekiz yaşından küçük olduğunu bilmediğini, mağdurenin on sekiz yaşından büyük göstermekte olduğunu ileri sürmüş ise de, evvelce yanında bir süre işçi olarak çalışan ve suç tarihinde lise öğrenci olan mağdurenin gerçek yaşını bilmemesinin mümkün olmadığı, bu hususta hataya düşmüş olmasının kabul edilemeyeceği, ayrıca sanık müdafii mağdurenin on sekiz yaşından büyük olduğunu ileri sürerek yaş tespiti yapılması isteminde bulunmuş ise de, katılan …’nin hastane doğumlu olan kızı mağdurenin gerçek yaşıyla nüfusa kaydedildiğini beyan etmiş olması ve bütün dosya içeriği göz önüne alınarak bu hususa ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.

3. Suç tarihi itibariyle on yedi yaşını ikmal etmiş olan mağdurenin rızası ile hareket ederek sanığın evine gittiği ve onunla cinsel ilişkide bulunduğu, sanığın sübut bulan eyleminin 5237 sayılı Kanun’un 104 üncü maddesinin birinci fıkrası ve 43 üncü maddelerinde tanımlanan “Cebir, tehdit ve hile olmaksızın, on beş yaşını bitirmiş olan çocukla cinsel ilişkide bulunmak” suçunu oluşturduğu, ayırtım gücüne sahip olan mağdurenin rızası ile hareket etmiş olması nedeniyle hürriyeti kısıtlama suçunun unsurları itibariyle oluşmadığı değerlendirilmiştir.

4. Sanığın sabit görülen suçu işleyiş biçimi, meydana gelen zararın ve tehlikenin derecesi, sanığın kastı, güttüğü saik ve amaç, eylem sırasındaki ve eylemden sonraki tutum ve davranışları, mağdurenin eylem nedeniyle maruz kaldığı rahatsızlığın derecesi, bu rahatsızlığın yol açtığı sonuçlar ve bütün dosya kapsamı göz önünde bulundurularak temel cezanın takdiren ve teşdiden 5 yıl hapis cezası olarak belirlenmesi gerektiğine, olayın oluşu ve cezanın sanık üzerinde göstereceği olası etkiler gözetilerek takdiri indirim maddesinin sanık yararına uygulanmasına yer olmadığı, yasal şartları bulunmadığından sanığa verilen cezada başkaca artırım veya indirim yapılmasına yahut hükmün açıklanmasının geri bırakılması, seçenek yaptırım veyahut erteleme hükümlerinin uygulanmasına yer olmadığına, sanığın mükerrir olması nedeniyle 5237 sayılı Kanun’un 58 inci maddesinin altıncı fıkrası uyarınca hükmolunan cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesi gerektiğine karar verilmiştir.

IV. GEREKÇE
A. Mağdure Vekilinin Temyiz Sebepleri Yönünden
Suç tarihinde on beş yaşından büyük olup kovuşturma evresinde ifadesi alınamayan mağdureye yaş küçüklüğü nedeniyle tayin edilen vekilin davaya katılma ve hükmü temyize hakkı bulunmadığı anlaşılmakla, vekilin temyiz isteğinin 1412 sayılı Kanun’un 317 nci maddesi gereği reddine karar verilmesi gerektiği anlaşılmıştır.

B. Sanık Hakkında Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçundan Kurulan Hüküm Yönünden Sanık hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçundan kurulan hükümde, delillerin ve olguların açıklandığı ve ilişkilendirildiği, buna ilişkin gerekçenin hukuka uygun olduğu anlaşılmış, bu kapsamda ilk derece mahkemesi tarafından gerçekleştirilen yargılama neticesinde kurulan hükme yönelik Cumhuriyet savcısının temyiz sebepleri yerinde görülmemiştir.

C. Sanık Hakkında Reşit Olmayanla Cinsel İlişki Suçundan Kurulan Hüküm Yönünden
Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfı ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından Cumhuriyet Savcısı ve sanık müdafiinin temyiz sebepleri reddedilmiştir.
D. Tebliğname Yönünden
İlk Derece Mahkemesi gerekçesi yerinde görüldüğünden Tebliğnamede bozma isteyen görüşe iştirak edilmemiştir.

III. KARAR
A. Mağdure Vekilinin Temyiz Sebepleri Yönünden
Gerekçe bölümünün (A) numaralı bendinde açıklanan nedenle Çorlu 2. Ağır Ceza Mahkemesinin, 16.06.2016 tarihli ve 2015/141 Esas, 2016/260 Karar sayılı kararına yönelik mağdure vekilinin temyiz isteğinin, 1412 sayılı Kanun’un 317 nci maddesi gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle REDDİNE,

B. Cumhuriyet Savcısının ve Sanık Müdafiinin Temyiz Sebepleri Yönünden
Gerekçe bölümünün (B) ve (C) bentlerinde açıklanan nedenlerle Çorlu 2. Ağır Ceza Mahkemesinin, 16.06.2016 tarihli ve 2015/141 Esas, 2016/260 Karar sayılı kararında Cumhuriyet Savcısı ve sanık müdafiii tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden Cumhuriyet Savcısının ve sanık müdafiinin temyiz sebeplerinin reddiyle hükümlerin, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle ONANMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

12.04.2023 tarihinde karar verildi.