YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/16736
KARAR NO : 2023/1816
KARAR TARİHİ : 29.03.2023
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Reşit olmayanla cinsel ilişki, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma
HÜKÜMLER : Mahkumiyet, beraat
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı vekilinin 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 237 nci maddesinin ikinci fıkrasına aykırı şekilde kanun yolu muhakemesinde davaya katılma talebinde bulunduğu belirlenmiştir.
Sanık hakkında kurulan hükümlerin; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir oldukları, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Kanun’un 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükümleri temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteklerinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteklerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
Aksaray 1. Ağır Ceza Mahkemesinin, 23.03.2016 tarihli ve 2015/550 Esas, 2016/130 Karar sayılı kararı ile sanığın üzerine atılı kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun unsurlarının gerçekleşmemesi nedeniyle 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının a bendi uyarınca beraatine, sanık hakkında reşit olmayanla cinsel ilişki suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 104 üncü maddesinin birinci fıkrası, 43 üncü maddesinin birinci fıkrası, 62 nci, 53 üncü maddeleri uyarınca 2 yıl 1 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A. O Yer Cumhuriyet Savcısının Temyiz İstemi
Mağdurenin adli raporunun başkaları ile cinsel ilişkiye girmesinden kaynaklanma ihtimali, olayın adli mercilere yaklaşık altı ay sonra yansıması da dikkate alınarak sanığın aşamalardaki savunmalarının aksine mağdure ile zorla ya da rızayla cinsel ilişkiye girdiğine dair mağdure ve tanıkların soyut beyanları haricinde mahkumiyete yeter, kesin ve inandırıcı delillerin bulunmadığı halde mahkemece sanığın mahkumiyetine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğuna ilişkindir.
B. Sanık Müdafiinin Temyiz İstemi
Sanığın mağdure ile arkadaşlık yaptığına, bu süreçte mağdurenin bakire olmadığını sanığa söylediğine, tanık G.’nin mağdurenin arkadaşı olduğuna ve beyanlarına itibar edilmemesi gerektiğine, intikalin geç olduğuna, mağdure sanıkla ilişkiye girmiş olsaydı evlilik konusunda başkası ile görüşme yapmayacağına, sanık hakkında beraat kararı verilmesi gerektiğine ilişkindir.
C. Katılan Mağdur Vekilinin Temyiz İstemi
Tanık …. ve tanık H.U.’nun beyanları, adli rapor ve diğer deliller ile sanığın mağdure ile zorla ilişkiye girdiğinin sabit olduğuna, mağdurenin durduk yere suçlamada bulunmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğuna, sanığın çocuğun nitelikli cinsel istismarı ile kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından cezalandırılması gerektiğine ilişkindir.
D. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının Temyiz İstemi
Mağdureyi rızası dışında kapalı mekana sokarak ilişkide bulunan sanığın kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan cezalandırılması talebine ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
Sanık savunması, mağdurenin raporu, iddia, müşteki beyanları, tanık anlatımları, nüfus adli sicil kayıtları ve tüm dosya kapsamına göre, sanık ve mağdurenin olay öncesinde arkadaş oldukları ve gerek telefonla, gerekse yüz yüze görüştükleri, mağdure ile birlikte sanığın kalmış olduğu bekar evinde bulundukları, burada sanık ve mağdurenin ilişkiye girdikleri ve mağdurenin aldırılan Devlet Hastanesine raporuna göre bakire olmadığının anlaşıldığı, her ne kadar mağdure eylemlerin zorla gerçekleştirildiğini, rızasının olmadığını belirtmiş ise de, mağdurenin suç tarihinde on beş – on sekiz yaş gurubu içerisinde olması, sanıkla sevgili anlamında arkadaş olmaları, aynı eylemin birden fazla kez gerçekleşmesi ve olayın görgüye dayalı tanığının bulunmadığı dikkate alındığında eylemin zorla gerçekleştirildiğine ilişkin mağdurenin soyut anlatımı dışında kanıt bulunmadığı, bu nedenle eylemlerin rızayla gerçekleştirildiğinin mahkememizce kabul edildiği, her ne kadar sanık ilişkiye girmediğini beyan etmiş is ede, yukarıda belirtildiği üzere mağdure ile arkadaş olmaları, bekar evinde bir araya gelmeleri, mağdurenin beyanını destekleyen adli rapor ile yine tanık olarak ifadesi alınan …,’nin beyanları bir bütün halinde değerlendirildiğinde sanığın savunmalarının inkara yönelik olduğu ve bu nedenle itibar edilemeyeceği anlaşıldığından sanığın bu yöndeki savunmalarına itibar edilmemiş, tüm bu açıklamalar ışığında sanık ve mağdurenin birden fazla kez sanığın kalmış olduğu bekar evinde mağdurenin rızası dahilinde ilişkiye girdikleri ve bu ilişki sonucunda mağdurenin kızlık zarının bozulduğunun anlaşıldığı, her ne kadar sanık hakkında nitelikli cinsel istismar suçunu işlediği iddia edilmiş ise de eylemin bu suçu değil, 5237 sayılı Kanun’un 104 üncü maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen reşit olmayanla rızayla cinsel ilişki suçunu oluşturduğu anlaşıldığından bu madde uyarınca cezalandırılmasına, eylemin birden fazla kez değişik zamanlarda gerçekleşmesi nedeniyle sanık hakkında 5237 sayılı Kanun’un 43 üncü maddesi hükümlerinin uygulanmasına karar verilmiş, her ne kadar sanık hakkında hürriyet tahdit suçundan dava açılmış ise de on beş – on sekiz yaş gurubu içerisinde bulunan mağdurenin sanığın bekar evine zorla götürüldüğüne ya da evde zorla tutulduğuna ilişkin kanıt bulunmadığı, eylemin yukarıda açıklanan nedenlerle rızayla gerçekleştirildiği anlaşıldığından yasal unsurları itibariyle oluşmadığı sonuç ve kanatine varıldığından bu suçtan sanığın 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi gereğince beraatine karar verilmiştir.
IV. GEREKÇE
A. Bakanlık Vekilinin Temyiz Talebi Yönünden
6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un 20/2. maddesi uyarınca davaya katılma hakkı bulunan Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına yokluğunda yapılan yargılamaya ilişkin olarak mahkemelerce re’sen ihbarda bulunulmasının zorunlu olup olmadığı hususunda Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunca yapılan toplantı sonucunda verilen 13.12.2019 gün ve 2019/6 Esas, 2019/7 sayılı içtihadı birleştirme kararı ile Bakanlığa bildirimde bulunulmasının zorunlu olmadığının kabul edilmesi ve 5271 sayılı Kanun’un 237 nci maddesinin ikinci fıkrasına göre kanun yolu muhakemesinde davaya katılma talebinde bulunulamayacağının anlaşılması karşısında, Bakanlık vekilinin davaya katılma ve hükmü temyize hakkı bulunmadığından vaki temyiz isteminin, Tebliğname’ye uygun olarak, 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesinin birinci fıkrası gözetilerek 1412 sayılı Kanun’un 317 nci maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerektiği belirlenmiştir.
B. Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçundan Kurulan Hüküm Yönünden
Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin yargılama sonuçlarına uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dava dosyası içeriğine göre, katılan mağdure vekilinin yerinde görülmeyen temyiz sebeplerinin reddine karar verilmesi gerektiği anlaşılmıştır.
C. Reşit Olmayanla Cinsel İlişki Suçundan Kurulan Hüküm Yönünden
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma ile kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
Mağdurenin aşamalardaki çelişkili beyanları, sanık savunması, tanık anlatımları ve tüm dosya kapsamından sanığın mağdureye yönelik eylemini değişik zamanlarda birden fazla işlediği hususunda her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gözetilmeden 5237 sayılı Kanun’un 104 üncü maddesinin birinci fıkrası gereğince tayin edilen cezanın aynı Kanunun 43 üncü maddesinin birinci fıkrasıyla artırılması suretiyle fazla ceza tayini hukuka aykırı bulunmuştur.
Kabule göre de;
5271 sayılı Kanun’un 225 inci maddesinin birinci fıkrasındaki “Hüküm, ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ve faili hakkında verilir.” şeklindeki düzenleme nazara alındığında, hükmün konusunun iddianamede gösterilen eylemden ibaret olduğu, açıklanan ve suç oluşturduğu ileri sürülen fiilin dışına çıkılması, davaya konu edilmeyen bir eylemden dolayı yargılama yapılması ve açılmayan davadan hüküm kurulmasının kanuna aykırı olduğu nazara alındığında, iddianamede sanık hakkında sadece bir eylemden dava açıldığı, aynı mağdureye karşı değişik tarihlerde gerçekleştirilmiş iki veya daha çok eylemden söz edilmediği, iddianamedeki sevk maddeleri arasında 5237 sayılı Kanun’un 43 üncü maddesinin yer almadığı gözetilmeyerek anılan yasa hükmünün uygulanması hukuka aykırı bulunmuştur.
V. KARAR
A. Bakanlık Vekilinin Temyiz Talebi Yönünden
Gerekçenin (A) bölümünde açıklanan nedenlerle Bakanlık vekilinin temyiz isteminin 1412 sayılı Kanun’un 317 nci maddesi uyarınca oy birliğiyle REDDİNE,
B. Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçundan Kurulan Hüküm Yönünden
Gerekçenin (B) bölümünde açıklanan nedenlerle Aksaray 1. Ağır Ceza Mahkemesinin, 23.03.2016 tarihli ve 2015/550 Esas, 2016/130 Karar sayılı sayılı kararı katılan mağdure vekilince öne sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden katılan mağdure vekilinin temyiz sebeplerinin reddiyle hükmün, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle ONANMASINA,
C. Reşit Olmayanla Cinsel İlişki Suçundan Kurulan Hüküm Yönünden
Gerekçenin (C) bölümünde açıklanan nedenlerle Aksaray 1. Ağır Ceza Mahkemesinin, 23.03.2016 tarihli ve 2015/550 Esas, 2016/130 Karar sayılı kararına yönelik o yer Cumhuriyet savcısı, sanık müdafii ile katılan mağdure vekilinin temyiz istekleri yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği Tebliğname’ye uygun olarak oy birliğiyle BOZULMASINA,
Dava dosyasının mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
29.03.2023 tarihinde karar verildi.