Yargıtay Kararı 9. Ceza Dairesi 2021/16182 E. 2023/6580 K. 23.10.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/16182
KARAR NO : 2023/6580
KARAR TARİHİ : 23.10.2023

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2012/250 E., 2016/5 K.
SUÇ : Nitelikli cinsel saldırı, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma
HÜKÜM : Beraat
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Onama

Sanık hakkında kurulan hükümlerin; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkilerini bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteklerinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteklerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
Batman 1. Ağır Ceza Mahkemesinin, 14.01.2016 tarihli, 2012/250 Esas, 2016/5 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında nitelikli cinsel saldırı, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından, 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (e) bendi uyarınca beraat kararı verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEBİ
A. Katılan Mağdure Vekilinin Temyiz İsteği
Mağdurenin sanığı teşhis etmiş olması, mağdurenin tüm ifadelerinde sanık ile cinsel ilişkiye girdiğini beyan etmiş olmasına rağmen beraat kararı verilmesine ilişkindir.

B. O Yer Cumhuriyet Savcısının Temyiz İsteği
Mağdurenin zeka geriliği nedeniyle ifadelerinde çelişki olmasının normal olmasına, mağdurenin doktor raporunda hymende yırtık tespit edilmesine, mağdurenin sanıktan başkasını suçlamamış olmasına, mağdurenin tüm aşamalarda sanıkla ilişkiye girdiğini beyan etmiş olmasına, mağdurenin sanığı teşhis etmesine rağmen beraat kararı verilmesine ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; ”Ceza yargılamasının en önemli ilkelerinden biri olan “in dubio pro reo (kuşkudan sanık yararlanır)” kuralı uyarınca, sanığın bir suçtan cezalandırılmasının temel koşulunun suçun kuşkuya yer vermeyen bir kesinlikle ispat edilmesine bağlı olduğu, gerçekleşme şekli kuşkulu ve tam olarak aydınlatılamamış olaylar ve iddiaların sanığın aleyhine yorumlanarak mahkumiyet hükmü kurulamayacağı, ceza mahkumiyetinin yargılama sürecinde toplanan kanıtların bir kısmına dayanılarak ve diğer bir kısmı göz ardı edilerek ulaşılan olası kanıya değil, kesin ve açık bir ispata dayanması ve bu ispatın hiçbir kuşku ve başka türlü bir oluşa olanak vermeyecek açıklıkta olması gerektiği, yüksek de olsa bir olasılığa dayanılarak sanığı cezalandırmanın, ceza yargılamasının en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan varsayıma dayalı olarak hüküm vermek anlamına geleceği, ceza yargılamasında mahkumiyet hükmünün büyük veya küçük bir olasılığa değil, her türlü kuşkudan uzak bir kesinliğe dayanması gerektiği, adli hataların önüne geçilebilmesinin başka bir yolunun da bulunmadığı gözetilerek;
Mağdurenin soruşturma aşamasında vermiş olduğu beyanları arasında büyük çelişkiler olduğu, doktor raporlarının mağdur beyanlarını desteklemediği, soruşturma aşamasındaki beyanlarında sanığın kendisini götürdüğü iki katlı bir evden bahsetmiş olmasına rağmen böyle bir evin olup olmadığının tespit edilemediği, yine aynı şekilde Cumhuriyet Başsavcılığında verdiği ifadesinde … … isimli ablasının evine olaydan bir gün önce gittiğini ve ablasıyla sanıkla olan ilişkisi hakkında konuştuğunu beyan etmiş olmasına rağmen yapılan araştırma neticesinde mağdurenin … … isminde bir ablasının olmadığının tespit edildiği, nüfus kayıtlarına göre de mağdurenin böyle bir ablasının olmadığının anlaşıldığı, sanığın yargılamanın tüm aşamalarında üzerine atılı suçu istikrarlı bir şekilde kabul etmediği, mağdurenin annesinin ve abisi … …’in beyanlarına göre mağdurenin olaydan öncede sıklıkla evden kaçtığının ve sokaklarda kaldığının belirlendiği, dolayısıyla mağdureye karşı sanık dışında başkaca şahıs ya da şahıslarca cinsel saldırı eyleminin gerçekleştirilmiş olma ihtimalinin bulunduğu, kaldı ki mağdure hakkında düzenlenen 22/09/2009 tarihli raporda da hymen üzerinde saat 7 hizasında kaideye varmayan saat 9 hizasında kaideye varan eski cinsel ilişkiye ait olduğu düşünülen yırtık mevcut olduğunun belirlendiği, bu durumda mevcut bulgunun mağdurenin son evden ayrılma tarihinde meydana gelmesinin mümkün bulunmadığı, ilk ifadelerinde mağdurenin sanığın kendisine elini bağladığını ve kendisi ile zorla cinsel ilişkiye girdiğini belirtmesine rağmen yine 22.09.2009 tarihli doktor raporunda vücudunda herhangi bir darp cebir izine rastlanmadığı hususları ile ilk ifadesinin olaydan 2 ay sonra alınması da birlikte değerlendirildiğinde sanığın üzerine atılı suçları işlediğine dair, sanığın savunmasının aksini kanıtlar ve cezalandırılmasına yeter her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği anlaşılmış olmakla, şüpheden sanık yararlanır ilkesi de göz önünde bulundurularak sanığın müsnet suçlardan 5271 sayılı CMK’nun 223/2-e maddesi gereğince beraatine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle sanığın isnat edilen suçtan beraatine karar verilmiştir.

IV. GEREKÇE
Yargılama sürecindeki işlemlerin usul ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırılarak vicdani kanıya ulaşıldığı anlaşılmakla, sanık hakkında kurulan hükümlerde hukuka aykırılık görülmemiştir.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Batman 1. Ağır Ceza Mahkemesinin, 14.01.2016 tarihli, 2012/250 Esas, 2016/5 Karar sayılı kararında katılan mağdure vekili ve o yer Cumhuriyet savcısı tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden katılan mağdure vekili ile o yer Cumhuriyet savcısının temyiz sebeplerinin reddiyle hükümlerin, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle ONANMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

23.10.2023 tarihinde karar verildi.