Yargıtay Kararı 9. Ceza Dairesi 2021/14245 E. 2023/1421 K. 15.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/14245
KARAR NO : 2023/1421
KARAR TARİHİ : 15.03.2023

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Reşit olmayanla cinsel ilişki, çocuğun kaçırılması ve alıkonulması
HÜKÜMLER : Mahkumiyet

Sanık hakkında kurulan hükümlerin; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükümleri temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKİ SÜREÇ
1. Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığının, 18.10.2010 tarihli ve 2010/26133 Soruşturma, 2010/13375 Esas sayılı iddianamesi ile sanık hakkında çocuğun nitelikli cinsel istismarı ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmıştır.
2. Kayseri 2. Ağır Ceza Mahkemesinin, 05.04.2011 tarihli ve 2010/315 Esas, 2011/110 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında reşit olmayanla cinsel ilişki suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 104 üncü maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası ve 53 üncü maddesi uyarınca 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiş ve 5271 sayılı Kanun’un 231 inci maddesinin beşinci fıkrası uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, sekizinci fıkrası uyarınca 5 yıl denetim süresine tabi tutulmasına, yedinci fıkrası uyarınca bu aşamada erteleme ve seçenek yaptırımlara ilişkin hükümlerin uygulanmasına yer olmadığına, çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçundan 5237 sayılı Kanun’un 237 nci maddesinin üçüncü fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası ve 53 üncü maddesi uyarınca 2 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiş ve 5271 sayılı Kanun’un 231 inci maddesinin beşinci fıkrası uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, sekizinci fıkrası uyarınca 5 yıl denetim süresine tabi tutulmasına, yedinci fıkrası uyarınca bu aşamada erteleme ve seçenek yaptırımlara ilişkin hükümlerin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmiştir.

3. Sanığın denetim süresi içerisinde işlediği kasten suça ilişkin Kayseri 10. Asliye Ceza Mahkemesinin 02.10.2014 tarihli ve 2014/139 Esas, 2014/107 Karar sayılı mahkumiyet hükmünün kesinleşmesi üzerine mahkemece ihbarda bulunulmuştur.

4. Kayseri 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 10.03.2016 tarihli ve 2016/48 Esas, 2016/93 Karar sayılı kararı ile hükümlerin açıklanmasına karar verilmiş, sanık hakkında reşit olmayanla cinsel ilişki suçundan 5237 sayılı Kanun’un 104 üncü maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası ve 53 üncü maddesi uyarınca 5 ay hapis cezası ile cezalandırılması ve hak yoksunluklarına, çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçundan 5237 sayılı Kanun’un 234 üncü maddesinin üçüncü fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası ve 53 üncü maddesi uyarınca 2 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılması ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

5. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 08.07.2020 tarihli ve 14-2016/141641 numaralı, onama görüşlü Tebliğname ile Daireye tevdi edilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık Müdafiinin Temyiz Sebebi
Sanığın üzerine atılı suçla ilgili her türlü şüpheden uzak, kesin ve kanaat oluşturacak delillerin mevcut olmadığı, beraatine karar verilmesi gerektiği, aksi halde hükmedilen hapis cezasının seçenek yaptırımlara çevrilmesi gerekirken cezalandırılmasının usul ve kanuna aykırı olduğu ve sair sebeplerle kararı temyiz ettiğini belirtmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR
Temyizin Kapsamına Göre;
Mahkemenin kabulü
1. İddia, sanık savunması, katılan beyanları, tanık beyanları, doktor raporları, nüfus ve sabıka kaydı, deliller, dosyada bulunan tüm tutanak ve belgeler ile tüm dosya kapsamı bütünüyle değerlendirilmek suretiyle; dava konusu eylemler, sanığın reşit olmayan mağdurenin zorla vücuduna organ sokmak sureti ile onu cinsel yönden istismar etmesi ve onu zorla cinsel amaçlı olarak hürriyetinden yoksun kılmasıdır.

2. Mağdurenin celbedilen nufüs aile kayıt tablosuna göre annesi olduğu anlaşılan …’nin yöntemince davaya katıma talebinde bulunduğu ve suçtan zarar görme ihtimallerine binaen 5271 sayılı Kanun’un 237 ve devamı maddeleri gereğince katılmalarına karar verilmiştir.

3. Olayın görgüye dayalı şahidi bulunmamaktadır. Mağdurenin beyanlarında, sanık ile internet vasıtası ile tanıştıklarını ve görüşmeye başladıklarını, hadise günü sanığın Konya iline geldiğini ve onunla buluştuklarını, sanığın kendisini ailesi ile tanıştırmak bahanesi ile arabasına davet ettiğini ve burada ağzına ıslak bir pamuk dayadığını ve bayıldığını, kendine geldiğinde Kayseri ilinde olduğunu anladığını, burada bir evde zorla ırzına geçtiğini, daha sonra sanığın kendisini bir otobüse bindirip Konya iline gönderdiğini belirtmiştir.

4. Sanık savunmalarında, olay tarihinde telefonla tesadüfen tanıştığı mağdurenin Kayseri iline geldiğini, onu terminalden alıp evine götürdüğünü ve burada rızası ile cinsel ilişkide bulunduklarını, bilahare ısrarı üzerine Konya iline geri gönderdiğini belirtmiştir.

5. Mağdurenin muayenesine ilişkin raporda vücudunda darp ve cebir izine rastlanmadığı saptanmıştır.

6. Olayın gelişim ve ortaya çıkış şekli, hadisede zor bulunduğunu kabule elverişli değildir. Zira, Konya ilinden zorla Kayseri iline getirildiğini iddia eden mağdurenin vücudunda travmatik lezyon izine rastlanmaması mümkün görülmemiştir. Aynı şekilde sanığın yanından ayrıldıktan sonra ailesinin yanına dönen mağdurenin kendisini ailesi ve çevresinde mazur göstermek için zor iddiasında bulunması mümkün görülmüştür. Bu nedenle sanığın savunmaları maddi olayı belirlemede dayanak alınmıştır.

7. İddia, savunma, şahadet, doktor raporları, nüfus kayıtları, adli tıp raporu ve dosyadaki diğer deliller kül olarak değerlendirildiğinde; sanık ile mağdurenin internet vasıtası ile tanıştıkları ve sanığın Konya ilinde ikamet eden mağdureyi Kayseri iline davet ettiği ve hadise tarihinde mağdurenin kanuni temsilcilerinin bilgisi ve rızası dışında evden ayrılarak Kayseri iline geldiği ve sanığın mağdureyi terminalden alarak evine götürdüğü ve burada rızası ile bir kez ırzına geçtiği ve mağdurenin tekrar Konya iline geri döndüğü ve olayın bu şekilde oluştuğu vicdani kanaatine varılmıştır.

8. Olayın mahkemece kabul edilen iş bu oluş şekline göre sanığın eylemlerinin hukuki açıdan vasıflandırılması gerekecektir. 5237 sayılı Kanun’un 103 üncü maddesinin birinci fıkrası çocukların cinsel istismarı müeyyide altına alınmıştır. Maddede on beş yaşını tamamlamamış ya da on beş yaşını tamamlayıp on sekiz yaşını tamamlamamış olmakla birlikte algılama yeteneği gelişmemiş olan çocuklara karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranış, cinsel istismar suçunu oluşturmaktadır. On beş yaşını bitirmiş, algılama yeteneği gelişmiş olan çocuklara karşı cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir nedene dayalı olarak gerçekleştirilen cinsel davranışlar da çocukların cinsel istismarı suçunu oluşturur.

9. Olayda cebir, tehdit veya hile kullanılmadığı dosya muhtevası ile sabittir. On beş yaşını bitiren mağdurenin akıl durumunda bir bozukluk olduğunun ileri sürülmediği ve sanık …’in evlenme vaadinde bulunarak mağdurenin ırzına geçmesinin iradeyi etkileyen bir neden olarak kabulünün mümkün olmadığı ve sanığın eyleminin 5237 sayılı Kanun’un 104 üncü maddesinin birinci fıkrasında yazılı reşit olmayanla cinsel ilişki suçu oluşturduğu anlaşılmıştır.

10. 5237 sayılı Kanun’un 234 üncü maddesinin 3 üncü fıkrasında kanuni temsilcisinin bilgisi veya rızası dışında evi terk eden çocuğu rızası ile de olsa, ailesini veya yetkili makamları durumdan haberdar etmeksizin yanında tutmak suç olarak düzenlenip müeyyide altına alınmıştır. Anılan maddede ana ve babanın bilgisi ve rızası dışında evi terk eden çocuğu yanında bulunduran kişiye çocuğun ana ve babasını veya yetkili makamları haberdar etme yükümlülüğü yüklenmiştir. Olayda, sanığın 5237 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi anlamında çocuk sayılan ve henüz on sekiz yaşını doldurmamış olan mağdurenin ana-babasının bilgi ve rızası dışında evi terk etmesini müteakip mağdurenin rızası ile de olsa kendi egemenlik alanında bulundurmasının 5237 sayılı Kanun’un 234 üncü maddesinin 3 üncü fıkrasında yazılı suçu oluşturduğu anlaşılmıştır.

11. Netice olarak, sanığın on beş yaşını bitirmiş ancak reşit olmayan mağdure ile rızası dahilinde vücuduna organ sokmak sureti ile cinsel ilişkide bulunduğu ve kanuni temsilcisinin rızası dışında evi terk eden mağdureyi rızası ile yanında tuttuğunun anlaşıldığı belirtilmiştir.

12. Sanık hakkında mahkemece verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükümlerine konu kararın 13.04.2011 tarihinde kesinleştiği, sanığın 5 yıl denetim süresine tabi tutulmasına karar verildiği, denetim süresi içerisinde sanığın Kayseri 10. Asliye Ceza Mahkemesinin 02.10.2014 tarihli ve 2014/139 Esas, 2014/107 Karar sayılı ilamına konu kasten yaralama suçundan mahkumiyetine karar verildiği, suç tarihinin 01.02.2014 olduğu ve verilen mahkumiyet kararının 26.11.2015 tarihinde temyizde onanarak kesinleştiği, bu şekilde sanığın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına konu kararda belirlenen 5 yıllık denetim süresi içerisinde kasıtlı bir suç işlediği ve mahkum olduğu anlaşıldığından hükümlerin açıklandığı belirtilmiştir.

IV. GEREKÇE
Oluşa uygun kabule göre sanığın işlediği reşit olmayanla cinsel ilişki ve çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçlarının üst sınırının iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektirmesi ve mahkemece mahkumiyet hükümleri kurulmasının ardından 17.10.2019 tarihinde yürürlüğe giren 7188 sayılı Kanunla yeniden düzenlenen 5271 sayılı Kanun’un 251 inci maddesindeki basit yargılama usulüne dair kanuni düzenlemeden sonra 7188 sayılı Kanun’un geçici 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendine yönelik olarak 19.08.2020 günlü, 31218 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin 25.06.2020 tarih ve 2020/16 Esas, 2020/33 Karar sayılı kararı ile 5271 sayılı Kanun’a 7188 sayılı Kanun’un 31 inci maddesiyle eklenen geçici 5 inci maddesinin (d) bendinde yer alan “Kovuşturma evresine geçilmiş” ibaresinin, aynı bentte yer alan “Basit yargılama usulü” yönünden Anayasaya aykırı bulunarak iptal edilmesi karşısında, anılan karara istinaden sanığın hukuki durumunun yeniden karar yerinde değerlendirilmesinde zorunluluk bulunduğu anlaşılmış ve bu nedenle onama isteyen Tebliğname görüşüne iştirak edilmemiştir.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle Kayseri 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 10.03.2016 tarihli ve 2016/48 Esas, 2016/93 Karar sayılı kararına yönelik sanık müdafiinin temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükümlerin, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

15.03.2023 tarihinde karar verildi.