Yargıtay Kararı 9. Ceza Dairesi 2021/13929 E. 2023/1443 K. 16.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/13929
KARAR NO : 2023/1443
KARAR TARİHİ : 16.03.2023

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Cinsel taciz, kişilerin huzur ve sükununu bozma
HÜKÜMLER : Mahkûmiyet

Sanık hakkında kurulan hükümlerin; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir oldukları, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükümleri temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKİ SÜREÇ
1. Bartın 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 10.02.2016 tarihli ve 2015/1271 Esas, 2016/201 Karar sayılı kararı ile sanığın;
a. Cinsel taciz suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 105 inci maddesinin birinci ve ikinci fıkraları ile 53 üncü maddesinin birinci, ikinci, ve üçüncü fıkraları uyarınca 1 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına,
b. Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 123 üncü maddesinin birinci fıkrası ve 53 üncü maddesinin birinci, ikinci ve üçüncü fıkraları uyarınca 7 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına, karar verilmiştir.

2. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan 02.07.2020 tarihli, 14-2016/143689 sayılı, düzeltilerek onama görüşlü Tebliğname ile Daireye tevdi edilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanığın temyiz isteği, katılanları kendisinin aramadığına, çalıştığı iş yerindeki kişilerin aramış olabileceğine, hakkında beraat kararı aksi halde hapis cezasının ertelenmesine karar verilmesine ve sair hususlara ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
Mahkemece; “Tüm dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesi neticesinde, sanığın kullanmakta olduğu 0542 ** ** numaralı cep telefonu ile katılanların kullanımında olan 0378 ** ** numaralı telefonu 2015 yılı Ağustos ayı içerisinde onlarca defa aradığı, aradığında görüşmelerin oldukça kısa olduğu ve kısa görüşme sonrasının hemen ardından sanığın aramalarını sık sık tekrarladığı, bu hususların katılan iddiasını doğrulayacak şekilde iletişim kayıtları ile sabit görüldüğü, katılanlar tarafından telefonun her defasında kapatılmasına rağmen sanığın ısrarla aramaya devam ettiği, sanık tarafından bu şekilde katılanların rahatsız olduğunun anlaşılmasına rağmen bilerek, isteyerek ve ısrarla sırf huzur ve sükun bozmak maksadıyla eylemlerine devam ettiği, sanığın bu şekilde sırf katılanların huzur ve sükununu bozmak kastı ile ısrarla telefon ile aramak sureti ile üzerine atılı kişilerin huzur ve sükununu bozma suçunu işlediği ve yine sanığın 13/08/2015 günü aramış olduğu katılanların kullanımında olan telefona katılan … ******’in açmasından sonra katılana hitaben “Sesinizi çok beğendim, … sizi aldatıyor, gelin biz de sizinle birlikte olalım, bir çocuğunuz varmış, çocuğu onda bırakın, ben sizi kabul ederim” şeklinde, katılan … ******’e yönelik, cinsel amaçla katılanla birlikte olmayı hedefleyen sözler sarfederek üzerine atılı cinsel taciz suçunu işlediği; iş bu oluşların ve suçlamaların katılanların aşamalarda değişmeyen ve birbirleriyle uyumlu olan anlatımları ve bu anlatımları destekleyen iletişim kayıtları ile ve özellikle de sanıkla hiç bir husumeti bulunmayıp devam eden evliliği bulunan katılan …’in asılsız suçlamada bulunmasını gerektirecek hiç bir sebep yokken, kendi iffetine yönelik şikayetini adli mercilere taşıyacak ve bu durumla mücadele edecek zorluğa sebepsiz yere kendisini sokması hayatın olağan akışına tamamen aykırı görülerek samimi bulunan beyanları ile sabit olduğu, sonuç ve vicdani kanaatine varılmıştır. Her ne kadar sanık tarafından atılı suçlama kabul edilmeyerek, 0542 ** ** nolu cep telefonunun kendisi tarafından kullanıldığını, ancak kendisinin şantiyede kaldığı zamanlarda telefonunun bir başkası tarafından kullanılmış olabileceği ” yönünde savunmalarda bulunmuşsa da, dosya içerisinde mevcut arama ve aranma kayıtlarından, sanığın katılanı aramış olduğu zaman dilimleri gözönüne alındığında, kendisine ait bir telefonun 13/08/2015 tarihlerinde saat 11:07 ila, 23:11 saatleri arasındaki oldukça uzun bir zaman dilimi içerisinde ve kim tarafından kullanıldığını bilmediği yönünde verdiği, herhangi bir dayanağı bulunmayan, hayatın olağan akışına aykırı bulunan ve soruşturma aşaması beyanında da hiç bir şekilde geçmeyen çelişkili iş bu savunması kendisini suçtan kurtarmaya yönelik olan savunmasına itibar edilmemiştir. Sanığın kişilerin huzur ve sükununu bozma suçunu oluşturan eylemlerini; diğer kanuni şartların ve ısrar unsurunu gösterecek
şekilde en az iki aramanın dahi yeterli olarak atılı suçu oluşturmaya elverişli olmasına rağmen gün içerisinde çok sık aralıklarla gerçekleştirmiş olması nedeni ile suçun işleniş biçimi ve rahatsız etmeye yönelik aşırı ısrarcı olduğundan kast yoğunluğu itibari ile hakkında verilen temel cezanın belirlenmesinde, takdiren alt sınırdan uzaklaşılmıştır. Ayrıca sanığın iş bu suçu, katılanların ortak kullanımında olan ev telefonunu arayarak gerçekleştirdiği, katılanlara ait telefonun gerek ev telefonu olması gerekse de katılan …’in evli ve çocuklu olduğunun, sanığın suça konu sözlerinden açıkça anlaşıldığı üzere sanık tarafından bilindiği, dolayısıyla sanığın, birden fazla kişinin kullanımında olduğunu bildiği ev telefonunu ısrarla arayarak atılı suçu birden fazla katılana yönelik gerçekleştirdiği anlaşılmakla iş bu suç yönünden sanık hakkında verilen cezada, zincirleme suç hükümleri gereğince gerekli yasal arttırım uygulanmıştır. Sanığın cinsel taciz suçunu, suça konu olan sözlerden de anlaşıldığı üzere evli ve çocuklu olduğunu bildiği, bu durum itibari ile eşi ve çocuklarının yanında daha ağır bir mağduriyet yaşayacak olan katılan …’e karşı gerçekleştirmiş olması ve suça konu sözler itibari ile cinsel birliktelik yaşamak istediğini ifade etmesi nedeni ile suçun işleniş biçimindeki iş bu ağırlık dikkate alınarak sanık hakkında cinsel taciz suçundan temel ceza, alt sınırdan uzaklaşılarak ve sanığın adli sicil kaydından anlaşılan aynı nitelikteki suçları işlemeye yönelik meyli itibari ile caydırıcılığın sağlanması amacıyla hapis cezası tercih edilerek belirlenmiştir. Ayrıca sanığın iş bu cinsel taciz eylemini; elektronik haberleşme araçlarından olan telefonun, kişilere ulaşmada sağladığı kalaylıktan faydalanarak gerçekleştirdiği ve bu durumun cezayı ağırlaştıran nitelikli hal olduğu anlaşılmakla hakkında verilen cezada gerekli yasal arttırım uygulanmıştır. Sanığın incelenen adli sicil kaydından iş bu eylem öncesinde de aynı- benzer suç niteliğindeki başkaca suçlardan birden çok defa yargılandığı ve hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği görülmekle, sanığın aynı nitelikteki suçlara yönelik meyilli kişiliği ve ayrıca bu şekilde olumsuz görülen geçmişi itibari ile hakkında verilen cezalardan takdiri indirim yapılması uygun görülmemiştir. Sanığın işlediği sabit görülen, cinsel taciz ve kişilerin huzur ve sükununu bozmak suçları yönünden, sanık hakkında daha önce hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği ve sanığın 5 yıllık süre ile denetime tabi tutulduğu, iş bu kasıtlı suçun da sanık hakkında belirlenen denetim süresi içerisinde işlendiği anlaşılmakla 6545 sayılı yasa ile 5237 sayılı Kanun’un 231 nci maddesinin sekizinci fıkrasının ikinci cümle ile eklenen düzenleme ile sanık hakkında verilen cezada yeniden hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükümlerinin uygulanması ve sanığın, aynı nitelikteki suçları işlemeye yönelik meyli ve denetim süresi içerisinde dahi suç işlemekten çekinmeyen tutumu itibari ile hakkında verilen hapis cezalarının ertelenmesi uygun görülmemiştir. Yine sanığın işlediği sabit görülen suçları yönünden, sanığın iş bu eylemler öncesinde yine aynı- benzer suç niteliğindeki başkaca suçlardan birden çok defa yargılandığı ve hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği görülmekle, sanığın aynı nitelikteki suçlara yönelik meyilli olumsuz kişiliği itibari ile caydırıcılık sağlamayacağından, hakkında verilen hapis cezalarının seçenek yaptırımlara çevrilmesi uygun görülmemiştir.” gerekçeleriyle karar verilmiştir.

IV. GEREKÇE
A. Sanık Hakkında Cinsel Taciz Suçundan Kurulan Hüküm Yönünden
1. Hükümden sonra 24.11.2015 günlü, 29542 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 gün ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı ilamı ile 5237 sayılı Kanun’un 53 üncü maddesi yönünden kısmî iptal kararı verildiğinden, anılan husus ve 7242 sayılı Kanun’un 10 uncu maddesi de nazara alınarak yeniden değerlendirme yapılmaması dışında bir hukuka aykırılık görülmemiştir.

2. Yargılama sürecindeki işlemlerin usul ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemlerin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdani kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemlere uyan suç vasıfları ile yaptırımların eleştiri nedeni dışında doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından hükümde hukuka aykırılık görülmemiştir.

B. Sanık Hakkında Kişilerin Huzur ve Sükununu Bozma Suçundan Kurulan Hüküm Yönünden
1. Sanığın işlediği kabul edilen eylemin 5237 sayılı Kanun’un 123 üncü maddesinde düzenlenen kişilerin huzur ve sükununu bozma suçunu oluşturup, öngörülen cezanın üst sınırının iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektirmesi ve mahkemece mahkumiyet hükmü kurulmasının ardından 17.10.2019 tarihinde yürürlüğe giren 7188 sayılı Kanun’la yeniden düzenlenen 5271 sayılı Kanun’un 251 inci maddesindeki basit yargılama usulüne dair kanuni düzenlemeden sonra 7188 sayılı Kanun’un geçici 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendine yönelik olarak 19.08.2020 günlü, 31218 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin 25.06.2020 tarih ve 2020/16 Esas, 2020/33 Karar sayılı kararı ile 5271 sayılı Kanun’a 7188 sayılı Kanun’un 31 inci maddesiyle eklenen geçici 5 inci maddesinin (d) bendinde yer alan “Kovuşturma evresine geçilmiş” ibaresinin, aynı bentte yer alan “Basit yargılama usulü” yönünden Anayasa’ya aykırı bulunarak iptal edilmesi karşısında, anılan karara istinaden sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması nedeniyle hukuka aykırı bulunmuştur.

2. Bozma sebebine göre Tebliğname’de düzelterek onama isteyen görüşe iştirak edilmemiştir.

V. KARAR
A. Sanık Hakkında Cinsel Taciz Suçundan Kurulan Hüküm Yönünden
Gerekçenin (A) bölümünde açıklanan nedenlerle Bartın 2. Asliye Ceza Mahkemesinin, 10.02.2016 tarihli ve 2015/1271 Esas, 2016/201 Karar sayılı kararına yönelik sanığın temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği BOZULMASINA, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Kanun’un 322 nci maddesi gereği hüküm fıkrasında yer alan 5237 sayılı Kanun’un 53 üncü maddesinin uygulanması ile ilgili bölümün çıkartılarak yerine “Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 gün ve 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal kararı ve 7242 sayılı Kanun’un 10 uncu maddesi de nazara alınmak kaydıyla sanık hakkında 5237 sayılı Kanun’un 53 üncü maddesinin birinci, ikinci ve üçüncü fıkralarının uygulanmasına” ibaresinin eklenmesi suretiyle hükmün, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

B. Sanık Hakkında Kişilerin Huzur ve Sükununu Bozma Suçundan Kurulan Hüküm Yönünden
Gerekçenin (B) bölümünde açıklanan nedenlerle Bartın 2. Asliye Ceza Mahkemesinin, 10.02.2016 tarihli ve 2015/1271 Esas, 2016/201 Karar sayılı kararına yönelik sanığın temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

16.03.2023 tarihinde karar verildi.