Yargıtay Kararı 9. Ceza Dairesi 2021/12835 E. 2023/1706 K. 27.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/12835
KARAR NO : 2023/1706
KARAR TARİHİ : 27.03.2023

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Cinsel taciz, tehdit
HÜKÜM : Mahkûmiyet

Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından tanzim edilen 29.05.2015 tarihli ve 2015/4541 Esas sayılı iddianame ile sanık hakkında cinsel taciz ve şantaj suçlarından kamu davası açılmıştır.

2. Kocaeli 2. Asliye Ceza Mahkemesinin, 07.04.2016 tarihli ve 2015/431 Esas, 2016/286 Karar sayılı kararı ile sanığın

a) Cinsel taciz suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 105 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına

b) Tehdit suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 106 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca 1 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.

3. Dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan 16.03.2020 tarih ve 14-2016/263449 sayılı onama görüşlü Tebliğname ile Daireye tevdi edilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanığın Temyiz İsteği
Kararı temyiz ettiğine ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
Mahkemece “Sanık tarafından atılı suçlar inkar edilmesine rağmen kovuşturma aşamasında alınan savunmasında sanığın katılanı arkadaşlarının aramış olabileceğini belirttiği halde soruşturma ifadesinde telefonun sürekli kendisinde olduğunu ifade etmesi, suça konu telefonla katılanın aranma saatleri ve sıklığı ile bu saatlere uygun şekilde mesaj gönderilmiş olması da dikkate alındığında sanığın kendisini olaydan soyutlamaya yönelik savunmaları kabule şayan bulunmamış, katılanın aşamalardaki tutarlı beyanları, kısmen telefon görüşmeleri ile mesajla ilgili fotoğraflarla doğrulanması ve bunun dışında katılanın tanımadığı sanığa suç istinadını gerektirir sebep bulunulmaması gözetilerek katılan beyanları üstünlük tanınmış bundan başka sanığın sabıkasına esas ilam örnekleri incelendiğinde telefonla bayanlara yönelik benzer eylemlerde bulunma tavrını sürdürdüğü anlaşılmakla bu yönden de katılan beyanları inandırıcı bulunmuş bu nedenle tüm dosya kapsamındaki deliller birlikte değerlendirildiğinde suç tarihinde sanığın katılana cinsel içerikli sesler çıkararak cinsel taciz ve kendisiyle görüşmek istemeyen katılana “numaranı sanal aleme atayım de gör” diyerek basit tehdit eyleminde bulunduğu anlaşılmış, her ne kadar sanığın katılana gönderdiği “Numaranı sanal aleme atayım de gör” şeklindeki mesaj nedeniyle sanığın katılana yönelik şantaj suçunu işlediği ileri sürülmüş ise de; sanığın gönderdiği mesajın içeriği dikkate alındığında tehdit suçu kapsamındaki zorlamanın birşeyi yapmaya veya yapmamaya zorlama şeklinde olmayışı nedeniyle bu yöndeki eylemin basit tehdit suçunu oluşturduğu kabul edilmiş, bu çerçevede sanığın suç tarihinde katılana yönelik cinsel taciz ve basit tehdit suçlarını işlediği kanaat ve sonucuna varılmış,sübuta eren bu şekildeki eylemler nedeniyle alt hadden ve sanığın mükerrir oluşu nedeniyle hapis cezası üzerinden temel cezalar seçilerek sanığın ayrı ayrı cezalandırılması yoluna gidilmiş, sanığın geçmişteki hali, şahsi ve sosyal durumu ile pişmanlık gösterir bir halinin dosyaya yansımayışı nedeniyle sanığa verilen ceza üzerinden takdiri indirim hükümleri uyarınca indirim yapılmamış, yine suç maddesinde seçenek yaptırımlarından tekerrür hükümleri uyarınca hapis cezası üzerinden temel ceza belirlenmesi nedeniyle yasal olanak bulunmadığından verilen cezaların adli para cezasına çevrilmesi yoluna gidilmemiş, ayrıca suçun işlenmesindeki özellikler gözetilerek sanığa verilen hapis cezalarının taktiren diğer seçenek yaptırımlarına çevrilmesi yoluna da gidilmemiş, yine sanığın geçmişte kasten işlemiş olduğu suçlardan sabıkalı oluşu ve suç işlemeye devam etmesi bakımından bir daha suç işlemeyeceği kanaatine varılmaması nedeniyle sanığa verilen cezanın ertelenmesi ve ayrıca kurulan hükmün açıklanmasının geri bırakılması yönünde karar verilmemiş, sanığın mükerrir oluşu nedeniyle verilen cezaların bu usüle göre çektirilmesine karar verilmiş, ayrıca cezalandırmada fiile ve faile bağlı nedenlerle cezanın bireyselleştirilmesi ilkesi gözönünde tutularak…” şeklinde kabul edilmiştir.

IV. GEREKÇE
A. Sanık Hakkında Cinsel Taciz Suçundan Kurulan Hüküm Yönünden
1. Sanığın katılana karşı eylemini telefonla gerçekleştirdiği sabit olmasına rağmen 5237 sayılı Kanun’un 105 inci maddesinin ikinci fıkrasının (d) bendi ile artırım yapılması gerektiğinin gözetilmemesi hukuka aykırı bulunmuş ise de aleyhe temyiz bulunmadığından bu husus bozma nedeni yapılmamıştır.

2. Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfı ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, kararda hukuka aykırılık bulunmamıştır.

B. Sanık Hakkında Tehdit Suçundan Kurulan Hüküm Yönünden
Sanığın işlediği kabul edilen tehdit suçunun üst sınırının iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektirmesi ve mahkemece mahkumiyet hükmü kurulmasının ardından 17.10.2019 tarihinde yürürlüğe giren 7188 sayılı Kanunla yeniden düzenlenen 5271 sayılı Kanun’un 251. maddesindeki basit yargılama usulüne dair kanuni düzenlemeden sonra 7188 sayılı Kanun’un geçici 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendine yönelik olarak 19.08.2020 günlü, 31218 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin 25.06.2020 tarih ve 2020/16 Esas-2020/33 sayılı Kararı ile 5271 sayılı Kanun’a 7188 sayılı Kanun’un 31 inci maddesiyle eklenen geçici 5 inci maddesinin (d) bendinde yer alan “Kovuşturma evresine geçilmiş” ibaresinin, aynı bentte yer alan “Basit yargılama usulü” yönünden Anayasaya aykırı bulunarak iptal edilmesi karşısında, anılan karara istinaden sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesi zorunluluğu nedeniyle hukuka aykırılık bulunmuştur.

V. KARAR
A. Sanık Hakkında Cinsel Taciz Suçundan Kurulan Hüküm Yönünden
Gerekçenin (A) bölümünde açıklanan nedenlerle Kocaeli 2. Asliye Ceza Mahkemesinin, 07.04.2016 tarihli ve 2015/431 Esas, 2016/286 Karar sayılı kararında sanık tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden sanığın temyiz sebeplerinin reddiyle hükmün, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle ONANMASINA,
B. Sanık Hakkında Tehdit Suçundan Kurulan Hüküm Yönünden
Gerekçe (B) bölümünde açıklanan nedenlerle Kocaeli 2. Asliye Ceza Mahkemesinin, 07.04.2016 tarihli ve 2015/431 Esas, 2016/286 Karar sayılı kararına yönelik sanığın temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

27.03.2023 tarihinde karar verildi.