Yargıtay Kararı 9. Ceza Dairesi 2021/12031 E. 2023/392 K. 26.01.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/12031
KARAR NO : 2023/392
KARAR TARİHİ : 26.01.2023

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Reşit olmayanla cinsel ilişki
HÜKÜM : Mahkûmiyet

Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteklerinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteklerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Sanık hakkında Göynük Cumhuriyet Başsavcılığının 16.11.2012 tarihli, 2012/368 soruşturma numaralı fezlekesi ile sanığın 2010, 2011 yıllarında Bolu’da işlediği çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan sonra 2012 yılında Sakarya’da işlediği çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçunun ayrı suçlar olduğu gerekçesiyle 2012 yılında Sakarya’da işlenen suç yönünden soruşturma dosyasının tefrik edilmesine karar verilmiştir.
2. Göynük Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 17.01.2013 tarihli 2012/368 soruşturma numarasıyla sanığın 2010, 2011 yıllarında işlediği çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçlarından yargılamasının yapılması için Bolu Cumhuriyet Başsavcılığına fezleke düzenlenmiştir.

3. Bolu Cumhuriyet Başsavcılığı 23.01.2013 tarihli iddianamesi ile suç tarihini 2011, suç yerini Bolu/ Göynük olarak göstererek sanığın zincirleme şekilde çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan cezalandırılması istemiyle 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 103 üncü maddesinin ikinci fıkrası ile 43 ve 53 üncü maddeleri gereğince kamu davası açılmıştır.

4. Bolu Ağır Ceza Mahkemesi 08.02.2013 tarihli ve 2013/28 Esas, 2013/11 Karar sayılı kararı ile sanığın en son cinsel istismar eylemini 2012 yılında Sakarya ilinin Taraklı ilçesinde işlediği gerekçesiyle mahkemesinin yetkisizliğine, dosyanın yetkili Sakarya Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

5. Sakarya 2. Ağır Ceza Mahkemesi 16.04.2013 tarihli ve 2013/140 Esas, 2013/137 Karar sayılı kararı ile 2012 yılında Sakarya ili Taraklı ilçesinde gerçekleştirilen cinsel istismar eyleminin aradan 1 yıl geçtikten sonra gerçekleştiği bu nedenle zincirleme suç olarak kabul edilemeyeceği, zincirleme suç olup olmadığına eylemlerin birden fazla kez gerçekleştiği yer mahkemesi olan Bolu Ağır Ceza Mahkemesinin değerlendirmesi gerektiği gerekçesiyle mahkemesinin yetkisizliğine, dosyanın yetki uyuşmazlığını gidermesi için Yargıtay 5. Ceza Dairesine gönderilmesine karar verilmiştir.

6. Yargıtay 5. Ceza Dairesi 18.11.2013 tarihli ve 2013/15383 Esas, 2013/10610 Karar sayılı kararıyla “Dosya içeriğine, sanığın üzerine atılan suçun niteliğine, iddianamede olayın anlatılış biçimine ve Bolu Ağır Ceza Mahkemesi kararındaki gerekçeye göre, yerinde görülmeyen Sakarya Ağır Ceza Mahkemesinin yetkisizlik kararının kaldırılmasına” karar verilmiştir.

7. Sakarya 2. Ağır Ceza Mahkemesinin, 15.12.2015 tarihli ve 2014/22 Esas, 2015/344 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında reşit olmayanla cinsel ilişki suçundan 5237 sayılı Kanun’un 104 üncü maddesinin birinci fıkrası ile 53 üncü maddesinin birinci, ikinci ve üçüncü fıkraları uyarınca 3 yıl 9 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

8. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 11.02.0202 tarihli ve 14-2016/62447 sayılı, temyiz isteminin reddi ve bozma görüşlü Tebliğname ile dava dosyası Daireye tevdi edilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A. Katılan Mağdure Vekilinin Temyiz İsteği
Mağdurenin fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmediğinden eylemde rızasının olduğunun kabul edilemeyeceği ve resen tespit edilecek hususlara yöneliktir.

B. Sanık Müdafiinin Temyiz İsteği
Mağdure ve tanıkların ifadelerinin çelişkili olduğuna, dosyaya tanık Rıdvan tarafından sunulan CD’nin delil niteliğine haiz olmadığına, sanığın suçu işlediğine dair delil olmadığına, takdiri indirim uygulanmamasının hukuka aykırı olduğuna ve resen tespit edilecek hususlara yöneliktir.

III. OLAY VE OLGULAR
İlk derece mahkemesince; “Dosya içerisindeki mevcut bütün delillerin takdir ve değerlendirilmesi sonucunda; Sanık … ün katılan … ******’nin eniştesi olduğu katılan 15-18 yaş aralığında iken sanığın katılanla birçok kez cinsel ilişkiye girdiği son olarak 2012 eylül ayında katılanı evde yanlız olduğu sırada halasıyla konuşmak için sanığa çağrı attığı ve sanığın kendisini araması üzerine telefonda görüştüklerini ve daha sonra katılanın beyanına göre sanığın katılanın evine geldiği ve cinsel ilişkiye girdikleri olaydan bir hafta sonra katılanın birlikte yaşadığı ve eşi olduğunu söylediği Rıdvan *****’inin katılanı eniştesinin neden sürekli kendisini aradığını sorması ve sıkıştırması üzerine katılanın sanığın kendisine tecavüz ettiğini söylediği kanaatine varılmıştır.

Soruşturma evresinde alınan hts kayıtlarında sanıkla katılanın telefonda görüştükleri anlaşılmaktadır.

6. Adli Tıp İhtisas kurulu’nun 30.06.2014 tarihli raporunda katılan da mevcut olan zeka geriliğinin hekim olmayan kişilerce anlaşılamayacağı ve olay nedeniyle ruh sağlığının bozulduğu mütalaa edilmektedir.

Her ne kadar sanık hakkında ‘Çoçuğun organ sokmak suretiyle zincirleme nitelikli cinsel istismar’ suçundan kamu davası açılmışşsada olay tarihlerinde katılanın 15-18 yaş aralığında olması dosyada mevcut bulunan ses kayıtları, hts kayıtları ile iddia edilen eylemlerin uzun bir zaman aralığı içerisinde olması ve katılanın hiçkimseye anlatmaması dosyada mevcut tanık anlatımları birlikte değerlendirildiğinde sanığın eylemleri cebir veya tehditle gerçekleştirmediği kanaatine varılmış ve sanığın ‘zincirleme şeklinde reşit olmayanla cinsel ilişki’ suçunu işlediği kanaatine varılmıştır. Sanığın eyleminin birden fazla olması ve bu nedenle suç işleme kastındaki yoğunluk dikkate alınarak ceza tayin ederken alt sınırdan uzaklaşılmış ve sanığın sabıkalı oluşu dikkate alınarak sanık hakkında TCK 62/1 uygulanmayarak aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.” gerekçeleriyle karar verilmiştir.

IV. GEREKÇE
A. Katılan Mağdure Vekilinin ve Sanık Müdafiin Hükme Yönelik Temyiz İstemlerinin İncelenmesinde
1. Mahkemelerce bir yargılama faaliyetinin yapılabilmesi ve hüküm kurulabilmesi için, yargılamaya konu edilecek eylemle ilgili usulüne uygun olarak açılmış bir ceza davası bulunmalıdır. Nitekim, 5271 sayılı Kanun’un 170 inci maddesinin dördüncü fıkrasında, ‘İddianamede, yüklenen suçu oluşturan olaylar, mevcut delillerle ilişkilendirilerek açıklanır. ve aynı Kanun’un 225 inci maddesinin birinci fıkrasında “Hüküm, ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ve faili hakkında verilir.” düzenlemelerine yer verilmiş olup, iddianamede, yüklenen suçun unsurlarını oluşturan fiilin ya da fiillerin nelerden ibaret olduğunun hiçbir tereddüte yer bırakmayacak biçimde açıklanması ve açıklanan fiil ve faili hakkında yargılama yapılarak hüküm verilmesi gerekmektedir.

2. Yargılamaya konu somut olayda; sanığa yüklenen ve suç oluşturduğu kabul edilen eylemlerin neler olduğundan bahsedilmeksizin sadece tarafların iddia ve savunmalarına ilişkin ifadelerine ve soruşturmanın geçirdiği aşamalara yer verilerek sanığın sevk maddelerine göre cezalandırılmasını isteme şeklinde düzenlenen iddianamenin, iddia konusu eylemler açıklanmadığı için suç yükleme niteliğinde sayılamayacağı, dolayısıyla anılan belgenin hukuken iddianame şartlarını taşımadığı gözetilip, sanık hakkında usulüne uygun iddianame düzenlenmesinin sağlanması gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması hukuka aykırı bulunmuştur.

3. Göynük Cumhuriyet Başsavcılığının 16.11.2012 tarihli kararıyla tefrikine karar verilen sanığın 2012 yılında işlediği iddia edilen çocuğun nitelikli cinsel istismarı hakkındaki soruşturma dosyasının akıbeti araştırılıp, dava açıldığının anlaşılması halinde birleştirme kararı verilmesi, mümkün olmaması durumunda ise dava dosyasının onaylı örneğinin temin edilerek incelenmesinden sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması hukuka aykırı bulunmuştur.

B. Tebliğname Yönünden
1. Katılan vekilinin yokluğunda verilen kararın tebliğ edilmediği, sanık müdafiinin temyiz dilekçesinin tebliği üzerine verdiği temyiz dilekçesinin süresinde olduğundan Tebliğname’deki temyiz isteminin reddine ilişkin görüşe iştirak edilmemiştir.

2. Bozma sebebine uygun olarak Tebliğname’de farklı gerekçe ile bozma isteyen görüşe iştirak edilmemiştir.

V. KARAR
Gerekçenin (A) bölümünde açıklanan nedenlerle Sakarya 2. Ağır Ceza Mahkemesinin, 15.12.2015 tarihli ve 2014/22 Esas, 2015/344 Karar sayılı kararına yönelik katılan mağdure vekilinin ve sanık müdafiinin temyiz isteği kısmen yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

26.01.2023 tarihinde karar verildi.