YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/10995
KARAR NO : 2022/11523
KARAR TARİHİ : 15.12.2022
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun nitelikli cinsel istismarı, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma
HÜKÜM : Beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun nitelikli cinsel istismar eylemi reşit olmayanla cinsel ilişki kabul edilerek şikayet yokluğu nedeniyle kamu davasının düşmesi ile diğer atılı suçtan beraat
İlk derece mahkemesince verilen hükümler temyiz edilmekle başvurunun muhtevası nazara alınarak dosya tetkik edildi, gereği görüşüldü:
Müşteki Bakanlık vekilinin temyiz isteminin incelemesinde,
6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanunun 20/2. maddesi uyarınca davaya katılma hakkı bulunan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına yokluğunda yapılan yargılamaya ilişkin olarak mahkemelerce re’sen ihbarda bulunulmasının zorunlu olup olmadığı hususunda Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunca yapılan toplantı sonucunda verilen 13.12.2019 gün ve 2019/6 Esas, 2019/7 sayılı içtihadı birleştirme kararı ile Bakanlığa bildirimde bulunulmasının zorunlu olmadığının kabul edilmesi ve 5271 sayılı CMK’nın 237/2. maddesine göre kanun yolu muhakemesinde davaya katılma talebinde bulunulamayacağının anlaşılması karşısında, Bakanlık vekilinin davaya katılma ve hükmü temyize hakkı bulunmadığından, vaki temyiz isteminin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK’nın 317. maddesi uyarınca REDDİNE,
Mağdure vekilinin temyiz isteminin incelemesine gelince;
Dosya içerisinde bulunan Celal Bayar Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı Adli Kurulu tarafından düzenlenen 13.03.2015 tarihli raporda “mağdurede hafif derecede zeka geriliği saptandığı, bu zeka geriliğinin olayın hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneğinin yeterince gelişmemiş olduğu, beden veya ruh bakımından kendisini savunabilecek durumda olmadığı, kendisinde mevcut hafif derecede zeka geriliğinin ruh hastalıkları uzmanı olmayan kişiler tarafından kısa süreli ve yüzeysel bir tanışmayla anlaşılamayacağı, ruh sağlığının kalıcı nitelikte bozulduğu” değerlendirmesinin yapıldığı, Adli Tıp Kurumu 6. İhtisas Kurulunun 14.08.2015 tarihli raporuna göre ise “mağdurede hafif derecede zeka geriliği saptandığı, bu zeka geriliğinin olayın hukuki anlam ve sonuçlarını algılamasını ve fiile ruhsal yönden mukavemete muktedir olmasına engel teşkil edecek mahiyet ve derecede olmadığı, mağduru bulunduğu olayın hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneğinin bulunduğu, fiile ruhsal yönden mukavemete muktedir olduğu, kendisinde mevcut olan zeka geriliğinin hekim olmayanlarca anlaşılamayacağı, ruh sağlığını etkilediği” şeklinde ibarelerin bulunduğunun anlaşılması karşısında, suçların vasıflarına ve oluşumuna etkisi bakımından mağdurenin Adli Tıp Kurumu Üst Kurulu’na sevk edilip suç tarihleri itibariyle akıl hastalığı ve akıl zayıflığı olup olmadığı, varsa kendisine karşı işlenen eylemin ahlaki kötülüğünü idrak edip edemeyeceği, fiile karşı mukavemete muktedir olup olmadığı, beyanlarına itibar edilip edilemeyeceği, işlenen suçun hukuki anlam ve sonuçlarını algılayıp algılamayacağı, durumunun hekim olmayanlar ile tanıyanlarca anlaşılıp anlaşılamayacağı, sanığın eylemi ile mağdurenin ruh sağlığında bozulma olup olmadığı hususlarında rapor aldırılıp mevcut raporlar arasındaki çelişki giderilerek sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken, eksik incelemeyle yazılı şekilde hükümler kurulması,
Kanuna aykırı, mağdure vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, 15.12.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.