Yargıtay Kararı 9. Ceza Dairesi 2021/10211 E. 2023/2787 K. 04.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/10211
KARAR NO : 2023/2787
KARAR TARİHİ : 04.05.2023

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2009/131 E., 2015/361 K.
SUÇ : Beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun nitelikli cinsel istismarı
HÜKÜM : Beraat
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Kısmî ret, kısmî onama

Mağdure vekilinin temyiz istemi yönünden;
Kovuşturma evresinde onbeş – onsekiz yaş grubunda olan mağdurenin 18.11.2009 tarihli celsede sanıktan şikayetçi olmadığını beyan etmesi karşısında, vekilinin davaya katılma ve hükmü temyiz hakkı bulunmadığı anlaşılmıştır.
Oyer Cumhuriyet savcısının temyiz istemi yönünden;
Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Mersin 2. Ağır Ceza Mahkemesinin, 06.10.2015 tarihli ve 2015/131 Esas, 201/361 Karar sayılı kararı ile sanığın beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (e) bendi uyarınca beraatine karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
O Yer Cumhuriyet Savcısının Temyiz İstemi
Mağdurenin sonradan aile baskısından dolayı ifade değiştirerek sanık hakkındaki şikayetinden vazgeçtiğine, toplanan delillere göre sanığın atılı suçtan cezalandırılması gerektiğine yönelik olduğu görülmüştür.

III. OLAY VE OLGULAR
1. Mağdurenin ağabeyi olan sanığın evlerinde ikisinden başka kimsenin olmadığı bir tarihte kendi odasında uyumakta olan mağdure küçük kız kardeşinin odasına giden sanığın mağdurenin yatağını yanına uzandığı, sanığın mağdureye hiçbir şey söylemeden mağdurenin üzerindeki eşofman ve iç çamaşırlarını çıkarttığı, ağabeyinin yaptığı bu olayın şaşkınlığı ile mağdurenin itiraz ettiği, buna rağmen sanığın mağdureyi çırılçıplak soyduğu, sanığın da alt kısmında bulunan pantolon ve iç çamaşırını çıkardığı ve mağdurenin itirazına ve yalvarmasına rağmen mağdure ile cinsel ilişkiye girdiği, mağdurenin o tarihte olayı kimseye söyleyemediği,

2. Sanığın bu tarihten sonra yine mağdure kız kardeşini evde yalnız kaldığı zamanlarda onunla cinsel ilişkilere girdiği, bunlar genellikle evde kimsenin olmadığı hafta sonları gerçekleştirdiği, sanığın bu fiileri askerlik görevine gidene kadar devam ettiği, bu tarihten sonra sanığın askerden geldikten sonra mağdureye herhangi bir teklifte bulunmadığı, aralarında o tarihten sonra herhangi bir ilişkinin de olmadığı anlatımıyla sanık hakkında beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan kamu dava açıldığı görülmüştür.

3. Yargılama neticesinde mahkeme tarafından, Mersin Üniversitesi Adli Tıp ABD tarafından düzenlenen 12.03.2009 tarihli, hymende herhangi eski yada yeni bir yırtık saptanmadığına ilişkin ropor, mağdurenin aşamalarda birbiriyle çelişen ve yine 18.11.2009 tarihli celsedeki beyanları da birlikte değerlendirildiğinde isnat edilen suç bakımından şüphe oluştuğu, şüpheli ve aydınlatılmamış olaylar ve iddiaların sanığın aleyhine yorumlanarak hüküm tesis edilemeyeceği, ceza mahkumiyetinin bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanmasının gerektiği ve bu ispatın da, teorik de olsa hiçbir kuşku ve başka türlü bir oluşa olanak vermemesi gerektiğinin belirtildiği, bu bağlamda da sanığın üzerine atılı suçu işlediğine dair bir delil bulunmadığı anlaşıldığı gerekçesi ve değerlendirmesiyle sanık hakkında atılı suçtan beraat kararı verildiği anlaşılmıştır.

IV. GEREKÇE
A. Mağdur Vekilinin Temyiz İstemi Yönünden
Kovuşturma evresinde onbeş – onsekiz yaş grubunda olan mağdurenin 18.11.2009 tarihli celsede sanıktan şikayetçi olmadığını beyan etmesi karşısında, vekilinin davaya katılma ve hükmü temyiz hakkı bulunmadığından, vaki temyiz isteminin reddine karar verilmesi gerektiği belirlenmiştir.
B. O Yer Cumhuriyet Savcısının Temyiz İstemi Yönünden
Yapılan yargılama neticesinde mahkemece kabul ve takdir kılınmış beraat hükmünün tüm dosya kapsamı ve gerekçe içeriğine göre usul ve kanuna uygun bulunduğundan o yer Cumhuriyet savcısının temyiz istemi yerinde görülmemiştir.

V. KARAR
A. Mağdure Vekilinin Temyiz İstemi Yönünden
Gerekçenin (A) bölümünde açıklanan nedenle mağdure vekilinin temyiz isteminin 5320 sayılı Kanun’un 8’inci maddesinin birinci fıkrası gözetilerek 1412 sayılı Kanun’un 317 nci maddesi uyarınca Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle REDDİNE,

B. O Yer Cumhuriyet Savcısının Temyiz İstemi Yönünden
Gerekçenin (B) bölümünde açıklanan nedenle Mersin 2. Ağır Ceza Mahkemesinin, 06.10.2015 tarihli ve 2015/131 Esas, 201/361 Karar sayılı kararına yönelik o yer Cumhuriyet savcısı tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden o yer Cumhuriyet savcısının temyiz sebeplerinin reddiyle hükmün Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle ONANMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

04.05.2023 tarihinde karar verildi.