Yargıtay Kararı 9. Ceza Dairesi 2020/877 E. 2020/1783 K. 10.11.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/877
KARAR NO : 2020/1783
KARAR TARİHİ : 10.11.2020

Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Tefecilik yapma
Hüküm : Mahkumiyet (İki kez)

Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Bir suç işleme kararının icrası kapsamında değişik zamanlarda müştekiler … ve …’ya kazanç elde etmek amacıyla ödünç para vermek suretiyle tefecilik suçunu işleyen sanık hakkında zincirleme suça ilişkin TCK’nın 43/1. maddesinin uygulanması yerine her bir suçtan her bir müştekiye karşı eylemleri nedeniyle ayrı ayrı hüküm kurulması suretiyle fazla ceza tayini,
Sanık hakkında TCK’nın 62. maddesi uyarınca, sanığın geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama süresindeki davranışları, cezanın failin geleceği üzerindeki etkileri gibi hususları içeren takdiri indirim nedenlerinin varlığı tartışılıp karar yerinde gösterilmeden, takdiri indirim nedeni bulunmadığından bahisle cezasında takdiri indirim yapılmasına yer olmadığına karar verilmesi,
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 19/06/2007 tarihli ve 2007/10-108 Esas, 2007/152 Karar sayılı ilamında da belirtildiği gibi, yasa koyucunun ayrıca adli para cezası öngördüğü suçlarda, hapis cezasının alt sınırdan tayini halinde mutlak surette adli para cezasının da alt sınırdan tayini gerektiği yönünde bir zorunluluk bulunmamakta ise de yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin adli para cezasının alt sınırın üzerinde 100 gün olarak tayin edilmesi,
Tefecilik suçunun pasif faili konumunda bulunan faiz karşılığı ödünç para alan kişilerin suçun mağduru olarak kabulüne olanak olmaması, bu kişilerin fail hakkında şikayetçi olmaları halinde açılan bir kamu davasındaki konumları ihbar eden niteliğinde ve suçun doğrudan mağduru olmadıklarından davaya katılma hak ve yetkileri bulunmaması, bu nedenle sanık hakkında tefecilik suçundan açılan kamu davasına CMK’nın 237. maddesine göre suçtan doğrudan zarar görmeyen müştekilerin katılma hakkı olmadığı halde mahkemece müşteki haklarında usulsüz olarak katılma kararı verilip müştekilerin kendisini vekille temsil ettirdiğinden
bahisle lehine vekalet ücretine hükmedilmesi,
Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarihli ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı kararının 24/11/2015 tarihli ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiş olması nedeniyle TCK’nın 53/1. maddesiyle ilgili olarak yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması,
28/06/2014 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Yasanın 81. maddesi ile değişik 5275 sayılı Kanunun 106/3. maddesi hükmüne aykırı olarak infaz yetkisini kısıtlayacak şekilde ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrileceğinin sanığa ihtarına karar verilmesi,
Suç tarihinin gerekçeli karar başlığında 2013 yerine 09/04/2015 öncesi olarak gösterilmesi suretiyle 5271 sayılı CMK’nın 232/2-c maddesine aykırı davranılması,
Kanuna aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK’nın 321 ve 326/son maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 10/11/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.