YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/5798
KARAR NO : 2021/1591
KARAR TARİHİ : 24.03.2021
Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Tefecilik
Hüküm : Sanıklar hakkında ayrı ayrı mahkumiyet
Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Dairemizin 2020/5680 Esas sırasında kayıtlı Didim (Yenihisar) 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/130 Esas ve 2015/478 Karar sayılı dosyası ile bu dosya arasında suç ve sanık … yönünden fiili ve hukuki bağlantı olduğundan birlikte ele alınarak incelemede;
1-Sanık … hakkında tefecilik suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
28/06/2014 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Yasa’nın 81. maddesi ile değişik 5275 sayılı Kanun’un 106/3. maddesi hükmüne aykırı olarak infaz yetkisini kısıtlayacak şekilde ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrileceğinin sanığa ihtarına karar verilmiş ise de, bu hususun ve TCK’nın 53. maddesinin uygulanması ile ilgili olarak Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarihli ve E. 2014/140, K. 2015/85 sayılı iptal Kararının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.
Tefecilik suçunun doğrudan mağduru olmadıklarından davaya katılma hak ve yetkileri bulunmayan, suçtan katılan sıfatını alabilecek surette doğrudan zarar görmeyen müşteki … hakkında kendisini vekille temsil ettirdiklerinden bahisle lehine vekalet ücreti tayin edilmesi,
Kanuna aykırı, sanık … müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK’nın 321. maddesi gereğince hükmün BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, aynı Yasa’nın 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak hüküm fıkrasından vekalet ücretine ilişkin 2 no’lu bendin çıkartılması suretiyle eleştirilen hususlar dışında sair yönleri usul ve kanuna uygun olan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
2-Sanık … hakkında tefecilik suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 26/04/2016 gün ve 2014/118-2016/208 sayılı Kararında da belirtildiği üzere, tefecilik suçu ile korunan hukuki yarar ve suçun TCK’nın topluma karşı suçlar bölümünde düzenlenmesi karşısında, bu suçun mağdurunun
toplumu oluşturan bireylerin tamamı, diğer bir ifadeyle kamu olduğu, eylemin belirli bir kişinin zararına olarak işlenmesi halinde bu kişinin mağdur değil, suçtan zarar gören olacağının kabulü gerektiği, bu bağlamda TCK’nın 241. maddesinde düzenlenen tefecilik suçunun kazanç elde etmek amacıyla borç para verilmesiyle oluşacağı, bunu meslek haline getirmenin suçun unsurları içerisinde yer almadığı, değişik zamanlarda ve/veya farklı kişilere karşı tefecilik eylemini zincirleme olarak işleyen sanık hakkında TCK’nın 43. maddesinin uygulanması gerektiği, zincirleme suçlarda son suçun işlendiği günün suç tarihi olduğu, bu itibarla hukuki kesinti oluşturan iddianame tarihinden evvel tüm eylemlerin teselsülün içerisinde değerlendirilmesi, iddianame tarihinden sonraki eylemlerin ise gerçek içtima hükümleri ve varsa kendi içinde teselsül hükümleri değerlendirilmek suretiyle karara bağlanması gerekeceği nazara alındığında; dosya içeriği ve UYAP kayıtlarına göre, sanık … hakkında aynı suçtan açılmış Dairemizin 2020/5680 Esası ile incelenen Didim (Yenihisar) 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/130 Esasına kayıtlı kamu davasının açıldığının anlaşılması karşısında, anılan davanın akıbetinin araştırılması, derdest ise davaların birleştirilmesi, karara çıkmış ve kesinleşmiş ise onaylı örneklerinin getirtilerek incelenmesi sonrasında, suç ve iddianame tarihlerine göre eylemler arasında hukuki kesinti oluşup oluşmadığının, zincirleme suç hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının ve mükerrer dava olup olmadığının saptanması, zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiğinin belirlenmesi halinde, TCK’nın 3/1 ve 61. maddeleri de nazara alınarak, TCK’nın 241. maddesi gereğince verilecek cezadan aynı Kanunun 43/1. maddesi uyarınca artırım yapıldıktan sonra kesinleşen dava dosyasından verilen cezanın mahsubu ile oluşur ise aradaki fark kadar cezaya hükmedilmesi, hukuki kesintinin gerçekleşmesi halinde ise ayrı ceza verilmesi gerektiği, dava konusu olaya ilişkin maddi gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde ortaya çıkarılması açısından, sanığın vergi mükellefi olması halinde ve gerektiğinde hakkında vergi incelemesi yaptırılması sonrasında sonucuna göre hukuki durumunun takdir ve tayini yerine, eksik araştırma ve yetersiz gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kabule göre de;
Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarihli ve 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal Kararının 24/11/2015 tarihli ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmış olması nedeniyle TCK’nın 53/1. maddesiyle ilgili yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması,
28/06/2014 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun’un 81. maddesi ile değişik 5275 sayılı Kanun’un 106/3. maddesi hükmüne aykırı olarak infaz yetkisini kısıtlayacak şekilde ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrileceğinin sanığa ihtarına karar verilmesi,
Kanuna aykırı, sanık … müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK’nın 321. ve 326/son maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 24/03/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.