YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/4706
KARAR NO : 2021/814
KARAR TARİHİ : 23.02.2021
Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Tefecilik yapmak, tehdit
Hüküm : Mahkumiyet, beraat
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
A) Sanık …, … ve … hakkında tefecilik suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik olarak sanıklar müdafilerinin temyiz itirazlarının incelenmesinde:
Gerekçeli karar başlığında hatalı olarak gösterilen suç tarihinin, sanık … açısından müşteki beyanlarına göre suça konu ödünç paranın verildiği tarih olan 19.04.2011 olarak, sanık … açısından müşteki beyanlarına göre suça konu ödünç paranın verildiği tarih olan 2009 Aralık olarak, sanık … açısından müşteki beyanlarına göre suça konu ödünç paranın verildiği tarih olan 2009 olarak mahallinde düzeltilmesi ve adı geçen sanıklar hakkında TCK’nın 53/1. maddesinin Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli ve 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal Kararı doğrultusunda uygulanması hususlarının infaz aşamasında nazara alınması mümkün görülmüştür.
Yapılan yargılama sonunda aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda tartışılıp sanıkların suçunun sübutu kabul, olay niteliğine ve kovuşturma sonuçlarına uygun şekilde vasfı tayin edilmiş, cezayı artırıcı ve azaltıcı sebebin niteliği takdir kılınmış, incelenen dosyaya göre verilen hükümlerde bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanıklar müdafilerinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ONANMASINA,
B) Sanık … hakkında tehdit suçundan kurulan beraat hükmüne yönelik olarak o yer Cumhuriyet savcısının temyiz itirazlarının incelenmesinde:
Elde edilen delillerin hükümlülüğe yeter nitelik ve derecede bulunmadığı dosya içeriğine uygun şekilde gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olup, o yer Cumhuriyet savcısının temyiz nedenleri yerinde görülmediğinden, hükmün ONANMASINA,
C) Sanık … hakkında tefecilik suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik sanığın temyiz itirazlarının incelenmesinde:
Dairemizce de benimsenen Ceza Genel Kurulunun 26/04/2016 tarihli ve 2014/118 Esas, 2016/208 sayılı Kararında da belirtildiği üzere, tefecilik suçu ile korunan hukuki yarar ve bu bağlamda suçun topluma karşı suçlar bölümünde düzenlenmesi karşısında, bu suçun mağdurunun toplumu oluşturan bireylerin tamamı, diğer bir ifadeyle kamu olduğu, eylemin belirli bir kişinin zararına olarak işlenmesi halinde bu kişinin mağdur değil, suçtan zarar gören olacağı, bu bağlamda TCK’nın 241. maddesinde düzenlenen tefecilik suçunun kazanç elde etmek amacıyla borç para verilmesiyle oluşacağı, bunu meslek haline getirmenin suçun unsurları içerisinde yer almadığı, değişik zamanlarda ve/veya farklı kişilere karşı tefecilik eylemini zincirleme olarak işleyen sanık hakkında aynı Kanunun 43. maddesinin uygulanması gerektiği, zincirleme suçlarda son suçun işlendiği günün suç tarihi olduğu, bu itibarla hukuki kesinti oluşturan iddianame tarihinden evvel sanık hakkında dava konusu olsun ya da olmasın tüm eylemlerin teselsülün içerisinde değerlendirilmesi, iddianame tarihinden sonraki eylemlerin ise gerçek içtima hükümleri ve varsa kendi içinde teselsül hükümleri değerlendirilmek suretiyle karara bağlanması icap ettiği nazara alındığında; UYAP kayıtlarına göre, sanık hakkında aynı suçtan açılmış Kdz.Ereğli 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/297 Esas sırasında kayıtlı kamu davasının açıldığının anlaşılması karşısında, anılan davanın akıbetinin araştırılması, derdest ise davaların birleştirilmesi, karara çıkmış ve kesinleşmiş ise onaylı örneğinin getirtilerek incelenmesi sonrasında, suç ve iddianame tarihlerine göre eylemler arasında hukuki kesinti oluşup oluşmadığının, zincirleme suç hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının ve mükerrer dava olup olmadığının saptanması, zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiğinin belirlenmesi halinde, TCK’nın 3/1 ve 61. maddeleri de nazara alınarak, TCK’nın 241. maddesi gereğince verilecek cezadan aynı Kanunun 43/1. maddesi uyarınca artırım yapıldıktan sonra kesinleşen dava dosyasından verilen cezanın mahsubu ile oluşur ise aradaki fark kadar cezaya hükmedilmesi, hukuki kesintinin gerçekleşmesi halinde ise ayrı ceza verilmesi gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme ve yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kabule göre de;
Karar başlığında suç tarihinin, müşteki …’ın beyanına göre suça konu eylemlerin gerçekleştirilme tarihi olan 17.04.2011 olarak gösterilmemesi,
Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek kazanılmış hak hükümleri saklı kalmak üzere CMUK’nın 321 ve 326/son maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 23.02.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.