Yargıtay Kararı 9. Ceza Dairesi 2020/3981 E. 2020/2241 K. 24.11.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/3981
KARAR NO : 2020/2241
KARAR TARİHİ : 24.11.2020

Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Tefecilik yapmak ve bedelsiz senedi kullanmak
Hüküm : Sanık … hakkında bedelsiz senedi kullanmak suçundan HAGB, sanık … hakkında tefecilik yapmak ve bedelsiz senedi kullanmak suçunman mahkumiyet

Dosya incelendi:
Sanık … hakkında bedelsiz senedi kullanma suçundan verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararın, 5271 sayılı CMK’nın 231/12. maddesi uyarınca itirazı kabil olup temyizinin mümkün bulunmadığı ve sanık müdafi ve katılan … vekilinin itirazının merci olan Tarsus 1. Ağır Ceza Mahkemesince incelenerek reddine karar verildiği gözetilerek dosyanın incelenmeksizin mahalline İADESİNE , bedelsiz senedi kullanma suçundan doğrudan zarar görmeyen, bu itibarla davaya katılma ve hükmü temyiz hakkı bulunmayan Hazinenin vekili aracılığıyla bu suçtan sanık … hakkında kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik vaki temyiz talebi ile TCK’nın 241. maddesinde düzenlenen tefecilik suçu kanunun “Topluma Karşı Suçlar” başlıklı üçüncü kısmının dokuzuncu bölümünde düzenlenmiş olup suçun mağdurunun tüm toplum olduğu, tefecilik ilişkisinde faiz karşılığı ödünç para alan kişinin, iradi olarak faiz ilişkisinin tarafı olmakta olup gerçek anlamda suçun pasif faili olduğu ancak kanun koyucunun izlediği suç siyaseti gereği tefecilik fiilinin aktif failinin kolayca tespitini sağlamak amacıyla ödünç para alan kişiyi cezalandırdığı, bu halde tefecilik fiilinin pasif faili konumunda bulunan faiz karşılığı ödünç para alan kişinin suçun mağduru olarak kabulüne olanak olmadığı, bu kişilerin fail hakkında şikayetçi olmaları halinde açılan bir kamu davasındaki konumlarının ihbar eden niteliğinde olduğu ve suçun doğrudan mağduru olmadıklarından davaya katılma hak ve yetkileri bulunmadığından sanık hakkında tefecilik suçundan açılan kamu davasına CMK’nın 237. maddesine göre suçtan doğrudan zarar görmeyen müştekilerin katılma hakkı olmadığı, bu itibarla hükmü temyiz yetkisi bulunmadığından müşteki … vekilinin temyiz talebinin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK’nın 317. maddesi gereğince REDDİNE, incelemenin katılan Hazine vekili ile sanık … müdafiin tefecilik suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerine, katılan … vekilinin ise vekalet ücretine hasren vaki temyiz itirazlarıyla SINIRLI OLARAK YAPILMASINA karar verildikten sonra gereği düşünüldü:
1-Sanık … hakkında tefecilik suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz incelemesinde,
Sanığın üzerine atılı tefecilik suçunun 5237 sayılı TCK’nın 241/1. maddesinde öngörülen cezasının üst sınırına göre aynı Kanunun 66/1-e ve 67/4. maddelerinde belirtilen 12 yıllık ilaveli dava zamanaşımı süresine tabi olduğu, her ne kadar karar başlığında suç tarihi 29/06/2011 olarak yazılmış ise de senedin düzenlenme tarih olan 20/06/2006 tarihinin suç tarihi olarak kabulüyle, bu tarih ile temyiz inceleme günü arasında ilaveli dava zamanaşımı süresinin gerçekleştiği anlaşıldığından hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilmek suretiyle CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Yasanın 322/1 ve 5271 sayılı CMK’nın 223/8. maddeleri uyarınca sanık hakkında açılan kamu davasının zamanaşımı nedeniyle DÜŞMESİNE,
2-Sanık … hakkında bedelsiz senedi kullanma suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz incelemesinde,
02/12/2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanunun 34. maddesiyle değişik 5271 sayılı CMK’nın 253. maddesi ve maddeye eklenen fıkraya göre uzlaşma hükümleri yeniden düzenlenmiş ve sanığa isnat edilen TCK’nın 156/1. maddesi kapsamındaki bedelsiz senedi kullanma suçu söz konusu değişiklikten önce de uzlaşma kapsamında ise de, 6763 sayılı Kanunun 34. maddesiyle 5271 sayılı CMK’nın 253. maddesinin 24 ve 25. fıkralarındaki uzlaştırma bürosuna ilişkin düzenleme dikkate alınıp, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 2 ve 7. maddeleri de gözetilerek, uzlaştırma işlemi uygulanarak sonucuna göre sanığın hukuki durumlarının bu kapsamda tekrar değerlendirilip belirlenmesinde zorunluluk bulunmasına rağmen yazılı şekilde karar verilmesi,
Kanuna aykırı, katılan … vekilinin ve sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK’nın 321 ve 326/son maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 24/11/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.