Yargıtay Kararı 9. Ceza Dairesi 2020/2278 E. 2020/2201 K. 24.11.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/2278
KARAR NO : 2020/2201
KARAR TARİHİ : 24.11.2020

Mahkemesi : Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Zincirleme tefecilik, 5464 sayılı Kanuna muhalefet
Suç tarihi : 29/11/2010
Hüküm : Zincirleme tefecilik suçundan mahkumiyet, 5464 sayılı Kanuna muhalefet suçundan beraat

Dosya incelendi;
Sanığa yüklenen 5464 sayılı Kanuna muhalefet suçundan CMK’nın 237. maddesine göre doğrudan zarar görmeyen Hazinenin bu suçtan açılan kamu davasına katılmasının mümkün olmadığı, mahkemece usulsüz olarak verilen katılma kararının hükmü temyiz hakkı vermeyeceği, bu itibarla söz konusu suçtan kurulan hükmü temyiz yetkisi bulunmadığından 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi de gözetilerek 1412 sayılı CMUK’nın 317. maddesi uyarınca vekilinin temyiz isteminin REDDİNE, incelemenin sanığın tefecilik suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz itirazlarıyla sınırlı olarak yapılmasına karar verildikten sonra gereği düşünüldü:
01/06/2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK’nın 241. maddesinde atılı suçun “Kazanç elde etmek amacıyla başkasına ödünç para veren kişi,…” biçiminde tanımlandığı, bu düzenlemeye göre suçun oluşması için sanığın yalnızca bir kişiye ödünç para vermesi yeterli olup, bu işi meslek haline dönüştürmesinin öneminin bulunmadığı, tefecilik suçunun ekonomi, sanayi ve ticarete ilişkin suçlar bölümü içerisinde yer aldığı, bu bölümün de topluma karşı suçlar kısmı içinde bulunduğu, 5237 sayılı Yasanın 43/1. maddesi, suçun mağdurunun aynı kişi olmasını suçun zorunlu unsuru haline getirmiş iken, 08/07/2005 tarihinde yürürlüğe giren 5377 sayılı Kanunun 6. maddesi ile anılan madde ve fıkraya eklenen “mağduru belli bir kişi olmayan suçlarda da bu fıkra hükmü uygulanır.” hükmü ile zincirleme suçun kapsamının genişletildiği ve mağduru aynı kişi olsun ya da olmasın maddenin son fıkrasındaki istisnalar dışındaki tüm suçlarda zincirleme suç hükümlerinin uygulanmasının mümkün hale getirildiğinden, tebliğnamede bu yönde bozma isteyen düşünceye iştirak edilmemiştir.
Dosya içeriğine göre 31/12/2010 olan suç tarihinin gerekçeli karar başlığına 23/02/2010-29/11/2010 tarihleri arası olarak yanlış yazılması mahallinde düzeltilebilir maddi hata olarak kabul edilmiş, sanığın adli sicil kaydındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararın bu suç tarihi baz alınarak ihbarı ve hükümden sonra 24/11/2015 tarihli ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarihli ve 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı TCK’nın 53. maddesiyle ilgili iptal Kararının infaz aşamasında nazara alınması mümkün görülmüştür.
Delillerle iddia ve savunma, yapılan yargılama göz önünde tutularak tahlil ve takdir edilmiş, sübutu kabul olunan fiilin unsurlarına uygun şekilde tavsif ve tatbikatı yapılmış bulunduğundan yerinde görülmeyen sanığın temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA 24/11/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.