Yargıtay Kararı 9. Ceza Dairesi 2020/2097 E. 2020/1829 K. 10.11.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/2097
KARAR NO : 2020/1829
KARAR TARİHİ : 10.11.2020

Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Tefecilik yapma
Hüküm : Zincirleme tefecilik suçundan mahkumiyet

Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Dosya içeriğine göre 15.07.2010 olan suç tarihinin gerekçeli karar başlığında 10.04.2012 olarak yazılması mahallinde düzeltilebilir yazım hatası kabul edilmiş, TCK’nın 53. maddesinin Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli ve 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal Kararı doğrultusunda uygulanmasının ve 6545 sayılı Yasanın 81. maddesiyle değişik 5275 sayılı Kanunun 106/3. maddesi uyarınca hükmolunan adli para cezasının ödenmemesi durumunda hapse çevrilemeyeceğinin infaz sırasında nazara alınması mümkün bulunmuş, yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sair temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir.
Ancak;
TCK’nın 241. maddesinde düzenlenen tefecilik suçu kanunun “Topluma Karşı Suçlar” başlıklı üçüncü kısmının dokuzuncu bölümünde düzenlenmiş olup suçun mağduru tüm toplumdur. Tefecilik ilişkisinde faiz karşılığı ödünç para alan kişi, iradi olarak faiz ilişkisinin tarafı olmakta olup gerçek anlamda suçun pasif failidir. Ancak kanun koyucu izlediği suç siyaseti gereği tefecilik fiilinin aktif failinin kolayca tespitini sağlamak amacıyla ödünç para alan kişiyi cezalandırmamıştır. Bu halde tefecilik fiilinin pasif faili konumunda bulunan faiz karşılığı ödünç para alan kişinin suçun mağduru olarak kabulüne olanak yoktur. Bu kişilerin fail hakkında şikayetçi olmaları halinde açılan bir kamu davasındaki konumları ihbar eden niteliğindedir ve suçun doğrudan mağduru olmadıklarından davaya katılma hak ve yetkileri bulunmamaktadır. Bu nedenle sanık hakkında tefecilik suçundan açılan kamu davasına CMK’nın 237. maddesine göre müştekilerin katılma hakkı olmadığı halde mahkemece müştekiler hakkında usulsüz olarak katılma kararı verilip kendilerini vekille temsil ettirdiğinden bahisle lehe vekalet ücretine hükmedilmesi,
Kanuna aykırı, sanık müdafiin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, ancak bu aykırılığın aynı Kanunun 322. maddesine göre düzeltilmesi mümkün olduğundan “Katılanlar kendisini vekille temsil ettirdiğinden 1.500 TL maktu vekalet ücretinin sanıktan alınarak katılanlara verilmesine ve yine” şeklindeki ibarenin hüküm fıkrasından çıkarılması suretiyle eleştirilen hususlar dışında sair yönleri usul ve yasaya uygun olan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA 10.11.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.