Yargıtay Kararı 9. Ceza Dairesi 2020/1161 E. 2020/1773 K. 10.11.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/1161
KARAR NO : 2020/1773
KARAR TARİHİ : 10.11.2020

Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Tefecilik yapma
Hüküm : Mahkumiyet

Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine ancak;
Tefecilik suçlarında CMK 231. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun uygulanma esaslarına ilişkin olarak;
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 03.06.2018 tarih ve 2018/149 Esas, 2018/163 Karar ve 13.11.2007 tarih ve 2007/171 Esas, 2007/235 Karar sayılı kararlarında vurgulandığı üzere; hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilip verilmeyeceğinin CMK’nın 231/5-6 maddesindeki şartlar gözetilmek suretiyle seçenek yaptırımlara çevirme ve erteleme gibi diğer kişiselleştirme hükümlerinden önce hakim tarafından değerlendirilmesinde zorunluluk bulunmaktadır.
CMK’nın 231/6-c maddesinde; suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle giderilmesi halinde, maddedeki diğer koşulların da varlığı halinde fail hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebileceği hüküm altına alınmıştır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 17.02.2015 tarih ve 2014/7-297 Esas, 2015/3 Karar sayılı ilamında vurgulandığı üzere; mahkemece, failin işlediği suç nedeniyle mağdurun veya kamunun zararı tespit edilerek, ödeme iradesini ortaya koyup hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesini talep eden sanığa bu miktar bildirilerek zararı karşılayıp karşılamayacağı açıkça sorulduktan sonra sonucuna göre hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağına karar verilmelidir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 26.05.2015 tarih ve 2013/3-546 Esas, 2015/163 Karar ve 03.02.2009 tarih ve 2008/11-250 Esas, 2009/13 Karar sayılı kararlarında vurgulandığı üzere; CMK’nın 231 maddesinin uygulanmasında, suçun işlenmesi nedeniyle mağdurun oluşan zararının, kanaat verici basit bir araştırma ile belirlenecek maddi zararların esas alınması, manevi zararların bu kapsama dahil edilmemesi gerektiği kabul edilmiştir.
Tefecilik suçunda; tefecilik yapan failden faiz, komisyon veya başka adlar karşılığında ödünç para alan kişiler, suçun doğrudan mağduru olmadıklarından, CMK’nın 231. maddesinin uygulanmasında bu kişilerin maddi zararlarının göz önüne alınamayacağı açıktır. Nitekim 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun “Kesin hükümsüzlük” başlıklı 27. maddesi karşısında yasanın emredici normlarına aykırı olarak düzenlenen bir tefecilik sözleşmesi nedeniyle, sözleşme taraflarının doğrudan veya dolaylı olarak hukuki korumadan yararlanmaları olanaksızdır.
Tefecilik suçu nedeniyle kamunun zararına ilişkin olarak ise; yukarıda vurgulanan Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 26.05.2015 tarih ve 2013/3-546 Esas, 2015/163 Karar ve 03.02.2009 tarih ve 2008/11-250 Esas, 2009/13 Karar sayılı kararları karşısında, tefecilik fiili nedeniyle oluşan kamunun maddi zararının, kanaat verici basit bir araştırma ile tespit edilebilecek nitelikte olmadığından CMK’nın 231. maddesinin uygulanmasında göz önüne alınamayacaktır.
Sonuç olarak; tefecilik suçlarından kurulan hükümlerde CMK’nın 231. maddesinin uygulanmasında, aynı Yasanın 231/6-c maddesindeki “Zararın giderilmesi” koşulunun aranması olanaksızdır.
Bu açıklamalar ışığında dosya kapsamı, bilgi ve belgelere göre;
1-Mahkemece sanığa hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul edip etmediğinin sorulması sonrasında, CMK’nın 231/5 ve 231/6-a-b madde ve bentleri kapsamında değerlendirme yapılması gerekirken “katılanın zararı giderilmediğinden” gerekçesi ile sanık hakkında CMK’nın 231. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi,
2-Kısa süreli olmayan erteli hapis cezasına mahkumiyetin yasal sonucu olarak sanık hakkında TCK’nın 53. maddesi uyarınca hak yoksunluğuna hükmolunmaması,
3-14.03.2011 olan suç tarihinin gerekçeli karar başlığında 2011 olarak gösterilmesi suretiyle CMK’nın 232/2-c maddesine muhalefet edilmesi,
4-Tefecilik fiilinin pasif faili konumunda bulunan faiz karşılığı ödünç para alan kişinin suçun mağduru olarak kabulüne olanak olmaması, bu kişilerin fail hakkında şikayetçi olmaları halinde açılan bir kamu davasındaki konumları ihbar eden niteliğinde olması ve suçun doğrudan mağduru olmadıklarından davaya katılma hak ve yetkileri bulunmaması karşısında suçtan katılan sıfatını alabilecek surette doğrudan zarar görmeyen müşteki hakkında kendisini vekille temsil ettirdiğinden bahisle lehine vekalet ücreti tayini,
Kanuna aykırı, sanık müdafiin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK’nın 321. ve 326/son maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 10.11.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.